Yüksel Yıldırım, benim  çok eski yıllardan gelerek devameden Zonguldak fotoğraflarıyla fark ettiğim ve hayran olduğum bir belgeselfotoğraf sanatçısı. Fakat  sadece fotoğrafa merak duyan bir başka ticaret alanının insanı.

Yüksel Yıldırım'ın internette kurmuş olduğu sitenin adı “ Zonguldak Nostalji”.Zonguldak Nostalji’de Zonguldak gibi Karadeniz sahilinde daima çok önemli bir liman olan Zonguldak’ı 30’lı yıllardan gelerek  fotoğraflarıyla anlatan Yüksel Yıldırım, bu liman ve kömür  madeni  kentinin görsel hafızasıdır. 

“Zonguldak Nostalji” tamamıyla Zonguldak ve hatta Amasrave Kdz. Ereğli gibi  Karadeniz sahillerindeki kent yaşamını, olaylarını fotoğraflarıyla anlatan bir tarih arşivi olmuştur. İnternette “Zonguldak Nostalji” yazarsanız, karşınıza benzersiz denecek kadar değerli yüzlerce fotoğraf çıkacaktır.

Bu sayfaya  giderek artan şekilde, hatta XIX.Yüzyıl sonlarına ait fotoğrafların aktığını görebilirsiniz. Zekeriya Avcı, Semra Kaya, Yakup Ayhan Atalay daha birçok değerli  isimler, Zonguldak Nostalji’ye belge değeri çok yüksek fotoğraflar göndermekte ve fotoğraf hakkında bilgi eklemektedirler.

Zonguldak  görsel hafızasının yaratıcısı Yüksel Yıldırım’a  sadece teşekkür etmekle kalınmamalı, bu görsel belgeler bir eser halinde yayınlanmalıdır.

1937 Kdz.Ereğli doğumlu bir başka fotoğraf sanatçısı Hüseyin Engin Öztabak  arşivinde de tamamıyla Karedeniz Ereğlisi’ne ait 1929-30 gibi yıllara giden ve fırtınalarda karaya düşmüş, yarı batık hale gelmiş Türk ticaret gemilerinin fotoğraflarından oluşan bir arşiv vardır. Kdz. Ereğli Fotoğraf Sanatı Amatörleri Derneği (KEFSAD) tarafından 2016 yılında 80’inci yaş günü nedeniyle bir tören de yapılmış.

Hüseyin Engin Öztabak, Yüksel Yıldırım’dan farklı olarak Kdz. Ereğli’de 1976 yılında Foto Engin adındadükkânaçarak, on iki senebu işe devam etmiştir.

Aynı zamanda yıllar boyunca Kdz. Ereğlisi’nde özellikle kış aylarında patlak veren fırtınalarda denizle boğuşan ve yenik düşerek yarı batık hale gelen, birbirinin üzerine yaslayan birçok Türk ticaret gemisinin o yıllarda çekilmiş fotoğraflarını arşivine kazandırmıştır. Türk Armatörleri Tarihi başlıklı eserim için adını belirterek kullandığım bu fotoğraflarda çok önemli görsel bir denizcilik tarihi belgeleridir.

Yüksel Yıldırım2

YükselYıldırım’ın  yaşam dünyasının bazı isimleri

Fotoğraf konusunda fotoğrafçı olarak meslek sahibi olanlar olduğu gibi, fotoğrafın icat edilmesinden bu yana  mesleği başka olup, fotoğrafa derin ilgi duyanlar da var. Batı dünyasındaki bu isimlerden ancak bir kaçını kaydettim; Edward Weston, Steve Mccurry, Elliott Erwitt, Martin Parr, Robert Adams , Man Ray, Annie Leibovitz , André Kertész, Horst P., David Lachapelle, Steven Meisel,William Eggleston,  Mary Ellen Mark, Peter Lindbergh   Stephen Shore, Robert Mapplethorpe.

İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği

Benim tanıdığım Muhsin Divan da tam bir fotoğraf tutkunu idi ve İFSAK üyesi olarak her     sene Deniz Ticaret Odası’nda fotoğraf yarışması düzenletirdi. Bu bir gelenek halini almıştır. Temel olarak ülkemizde fotoğraf ve sinema sanatının öğrenilmesini, yaygınlaşmasını sağlamak ve bu alanlarda üretenler, üretmek isteyenler arasında bir dayanışma ağı oluşturmak için çalışan ve  fotoğraf tutkunu olanların bir araya geldikleri İFSAK (İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği) böyle bir gönüllü fotoğraf tutkunlarıyla anlatılır.

Zonguldak Nostaji portalında yer alan fotoğraflardan “Yayla Tüneli Turizme Hazır” başlıklı bir fotoğrafı seçtim. Yüksek Yıldırım şöyle anlatmış; “Zonguldak’ta İlk dalgakıran rıhtımını inşa eden Fransızlar (1899), Fransız-Ereğli şirketini de kurarak kömür çıkardılar. Zonguldak  dalgakıranı, eski hızlı kömür yükleme iskelesinin inşası ve Genel Direktörlük (işçi Müdürlüğü) binasının bu bölgede olması ve sahanın ikamet ettikleri Yayla Mahallesine yakınlığı, Zonguldak’taki yerleşimlerinin burası olmasının nedenidir.

Yayla'dan Fener'e kadar olan bölgede Fransızlar ikamet etmiştir. O zamanlar bölgenin adı Fransız mahallesidir ve girmek yasaktır. Şimdiki müdürlük durağı olan yerde Fransız hastanesi bulunur. Ve yine hastane çevresinde Fransız evleri ve Fransız şirketi direktörünün ikamet ettiği Yayla Konağı vardır... Yüksel Yıldırım3Kömür madenlerini işleten Fransızlardı. Zonguldak’da birçok bina,hastane ve okul inşa ettiler. Zonguldak’ın Rus savaş gemileri tarafından bombalandığı tarihlerde Fransız binaları da hasaralmıştı. Fransız Hastanesi, okulu ve evleride tehditlere açık bir konumdaydı. Bundan kaynaklı güvenlik sebebiyle, tünel ve sığınak inşa ettiler. Tünel “Yayla Tüneli” olarak anılmaktadır. Kaynak:Zonguldak Nostalji. İskele yanında yıkılan Fransız şirketinin idari binası (İşçi Müdürlüğü) arkasında bugün halen sığınak girişi korunmuş bir şekilde duruyor. Bu tünelin ucu yukarıda Fransız hastanesinin arkasından çıkıyor. Bu tünel Kıbrıs Barış Harekâtında aktifleştirildi. Hatta içine su, konserveler daha bir çok yiyecek maddeleri ve ilkyardım malzemeleri konuldu. Kapıları açıldı. Hazırlandı ve temizlendi. Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan günümüze kadar tam 50 sene geçti, artık zamanı geldi. Fransız yapımı ve ismini “Yayla Tüneli” düşündüğüm geçidin artık turizme kazandırılması kaçınılmaz. Yapılan son kontrollerden sonra geçidin durumunun gayet iyi olduğu gözlemlendi. Yapılması gereken hamle aydınlatma ve güvenliğin sağlanarak ziyarete açılması... Her şey hazır, elimize tepside sunulmuş endüstriyel bir miras…”

M.Bedri Beşiroğlu bir mesaj ile üzüntüsünü  belirterek, sormuş ; “Sence karşısındaki Fransız yapım şehrin birkaç tane 100 yıllık tarihi binayı yıkan vandal zihniyet, böyle birşey için adım atarmı acaba?”

Yüksel Yıldırım, yaşadığı Zonguldak’ta tesis ettiği Zonguldak fotoğraflarından oluşan bir koleksiyon ile geçmiş günümüze ulaşan çok değerli bir görsel hafızadır.

Bu merakını şöyle anlattı; “Çocukluğumun tutkusu, bulutsuz gecelerde gökyüzünü seyretmekti. Yıldızları seyreder, hayal dünyamda uzak diyarlara yolculuk ederdim. İlkokul, Ortaokul ve Lise yıllarım bilime, teknolojiye olan merakımla geçti. Deneyler, bilimsel tarih kitapları, buluşlar ve insanlık yararına yapılan icatları takip ettim…

Yüksel Yıldırım4Zonguldak Nostalji eski kent yaşamına ait görsel belgelere de sahip. Bunlardan birinde Zonguldak’ta artık günümüzde olmayan ahşap bir köşk fotoğrafı yeralmakta.

Lisede fen bölümünü seçtim. Fizik, elektro manyetizma, ışık, radyo dalgaları merak ettiğim en önde konulardı. Onlarca teknik dergi ve kitap okudum. Bilgisayar ve telsiz haberleşmesi konusunda pratik ve el becerisinden ayrı teori bilgimi de geliştirdim. Öyle ki bu dallara olan merakımdan dolayı kazandığım bölüme bile devam etmedim… Elektronik ve tekniğe olan merakım yaz tatillerinde çalıştığım mağazalar özgüvenimi daha çok arttırdı. Çalışma hayatım mesleğe olan ilgimin okulu oldu. Kendi iş yerimi kurmamda vesile oldu.

Her ne kadar lisedeki bölümüm fen olsa da edebiyat dersinden büyük keyif alırdım. Yıllar sonra bir sinema filmiyle, yeniden gündeme gelen Zonguldaklı şairler Muzaffer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur’u ilk edebiyat dersinde duymuştum. Öğrencilik yıllarımda bu konulara pekte oralı olduğumu söyleyemem. O zamanlar benim için geçmişi bilmeden, sadece geleceğin hesabını yapan sıradan yıllardı çünkü…

Yüksel Yıldırım5Zonguldak Nostalji arşivinden bir fotoğraf; Zonguldak sahillerine vuran dalgalar. Karadeniz yine kabarmış.

Yıllar sonra Kelebeğin Rüyası sinema filmi çekimleriyle Zonguldaklı şairlerimiz karşımıza tekrar çıktı. Artık onlar Türkiye’nin de tanıdığı, eserlerini öğrendiği şairlerimiz olmuştu. Bence bu olay Zonguldak’ın kültürü için de bir dönüm noktasıydı. Halkevi kuruluş yıllarının heyecanı geri gelmiş, tiyatrolar, kültür sanat etkinlikleri, tarih ve söyleşiler önem kazanmıştı. Yazarların, çizerlerin tekrar gündemi oluşturduğu dönüm noktasıydı…

Bu dönüm noktasından ben de etkilendim. Cihazların içinde, yedek malzemelerin arasında, elektronik endüstrisi içine dalmışken kafamı kaldırıp şöyle bir bakınıp silkelendim. Ekmeğimi kazandığım, heyecanla yıllarımı verdiğim mesleğimden ayrı, yeni bir heyecan içimi sardı.

Duygusal ve edebi yönüm hayatıma balıklama daldı. Henüz yirmili yaşlarında, ömürlerinin baharında genç yaşta hayatını kaybeden genç şairlerimizin dizelerindeki masumiyet ve duygu yüklü satırlar beni etkiledi, o yıllara geri döndürdü… Meğer ne kadar uzak kalmış ve özlemişim, çocukluk yıllarımı, eski komşulukları, eski yaşamları, temiz yüzlü vefalı o insanları…

O gün bu gündür sürekli okuyorum, yazıyorum, araştırıyorum. “Eskiyi özlüyorum, günümüze taşıyorum” düşüncesi beni “Zonguldak Nostalji Editörü” olarak sosyal medya paylaşımlarımla bütünleştirdi. Şimdi geçmişi hissederek, duygudaşlık yaparak yaşamaya çalışıyorum.

Son yıllarda yazdığım makaleler, derlemeler, fotoğraflar, tarih araştırmaları, sosyal medya üzerinden paylaşılan bilgiler, katılımcı paylaşımları, logaritmik bir şekilde büyüdü ve bilgi bankası oluşturdu.

Arşivim biriktirme, derleme ve araştırma çalışmalarım devam ediyor. Çalışmalarım sosyal medya ve basın kuruluşları üzerinden yayımlanıyor.

Yüksel Yıldırım6Yüksel Yıldırım ve meslek seçiminde büyük rolü olan, lambalı, mobilyalı "Stella" marka salon radyosunu değerli bir hatıra olarak saklıyor.

Bir Anım… Elektronik Ve Denizcilik İle Tanışma...

Çocuk yaşlardayken henüz televizyonla yeni tanıştığımız yıllarda akşamları televizyon yayınlarını izler gündüz ise radyo dinlerdik. Bugün halen sakladığım, varlığı beni eskilere götüren, şimdiki meslek seçimimde büyük rolü olan, lambalı, mobilyalı "Stella" marka salon radyomuzdan konuya girmek istiyorum. Odanın yüksek noktasına monte edilmiş rafta durur, bacadan bacaya çekilmiş antene kablo ile bağlanırdı. Uzun, orta ve kısa dalga yayınlarını yoğun parazit arasında dinlerdik. Dakikalarca karıştırır, istasyon arar, dış dünyada olup biteni merak eder, yoğun maniplasyon gürültüsü altında dünyanın sesi radyolarını takip ederdim.

Bir yaz günü henüz güneşin yeni battığı dakikalarda radyoda kısa dalga bandında gezinirken sıra dışı bir istasyon dikkatimi çekti. Daha doğrusu bu istasyon radyo istasyonu değil bir telsiz istasyonu çağrısıydı. Cebelitarık boğazından geçiş yapan bir Türk gemisi Beyrut limanında yük boşaltan bir başka Türk gemisiyle irtibat kurmuş muhabbet ediyorlardı. Konu yarı teknik yarı da özele dayalı uzun soluklu bir konuşmayla sona erdi. Hayatıma yön veren, içimi kıpır kıpır eden dakikalar diyebilirim... Daha sonra beni denizcilik, telsizcilik ve elektronikle tanıştıran dakikalar...

Yüksel Yıldırım’ın anlattığı yaşam öyküsü

İşçi bir baba Ferit ve terzi bir anne Suna’dan 1965 yılında Zonguldak’ta doğdum. İlkokulu EKİ Yayla Özel İlkokulu’nda, Orta ve Lise öğrenimini Fener Lisesi’nde tamamladım. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Maden Yüksek Okulu’nu kazandımsa da aynı yıl Türkiye’de yeni başlayan ve devlet üniversitelerinde bölümü henüz açılmayan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı özel Bilgisayar Programcılığı bölümüne katıldım ve buradan mezun oldum.

Bilgisayar deneyimimi İstanbul’da özel bir şirkette çalışarak tamamladım. Yine Milli Eğitim Bakanlığı’nın projesi LİMME (Lise Mezunlarını Meslek Edindirme) Elektronik bölümünden mezun oldum.

1980’li yılların ortalarında Zonguldak yerel gazetelerinde muhabirlik yaptım.

1983 yılında başladığım elektronik sektörüne, 1991 yılında kendi iş yerimi kurarak devam ettirdim. Halen elektronik komponent ticareti konularında çalışmalarım devam etmektedir.

Teknik meslek çalışmalarım yanında, yerel tarih ve eskiye olan ilgisi, Zonguldak tarihi fotoğraf ve belgelerini arşivleme, koleksiyon haline getirme ve sosyal medya üzerinden paylaşma üzerine senelerdir, arşiv çalışmaları yapıyorum. Zonguldak ve çevre sahil kasabalarında cereyan etmiş tüm denizcilik konularına ait fotoğrafları arıyor ve arşivime katmakla kalmıyor bunları yayınlıyorum.

Evliyim ve bir kızımız var. Evladımızla daha mutlu oluyoruz.

Yerel gazete ve web sayfalarında tarihsel fotoğraf albümleri, yerel tarih araştırmaları, belgesel tadında makale yazıları ve arşivleme çalışmalarım aralıksız devam etmektedir. Zonguldak Limanı’nın ilk yıllarından başlayarak, limana yüklemeye gelen ve yükleme yaparak ayrılan nekadar gemi var ise, hepsinin fotoğraflarını arşivime kazandırdım ve bu çalışmalarım aralıksız devam etmektedir. Yüksel Yıldırım71931 Ocak ayında Karayel Fırtınası ve dalgalar tüm hışmıyla

Zonguldak Mendireği’nde patlıyor. Kaynak:Zonguldak Nostalji.

Yüksel Yıldırım8Eylül 1931-Karayel fırtınası alabildiğine sahillere vuruyor. Zonguldak Mendireği arkasına sığınmış vapurlar, mavnalar .. fırtınanın dinmesini beklemekte..

Kaynak: Zonguldak Nostalji. Yüksel Yıldırım9Zonguldak Nostalji’de yayında olan arşiv fotoğraflarından; Karayel fırtınası sonucu 16 Eylül 1931 günü Zonguldak mendirek içinde batmış,mavnalar, Hacızade gemisi.Gece yarısında başlayan şiddetli rüzgarlar, ertesi sabah Zonguldak'ı etkisi altına aldı. Karadeniz'in azgın dalgaları, limanın koruyucu mendireklerini aşarak şehre zarar vermeye başladı.18 Ocak 1931 sabahı limana sığınmış olan kömür yüklü "Hacızade" gemisi, hızlı kömür yükleme iskelesi önünde yaşanan dev dalgalar nedeniyle 2 saat içinde batışına maruz kaldı.

Yüksel Yıldırım eski fotoğraflar konusunda da şöyle anlatır; Benim çocukluk yıllarıma rastlayan kış mevsimlerinde Karadeniz’in azgın dalgalarına yenik düşen, karaya sürüklenmiş ve hatta yarı batık hale gelmiş gemilerimizin fotoğraflarını dahi arşivime kazandırdım ve bunlar yayındadır.Haliyle sadece felakete maruz kalan gemileri değil, Zonguldak’ı ziyaret eden devlet büyüklerimize ait gerek seyahat ettikleri vapurları ve gerekse Zonguldak çevresindeki madenlerdeki ziyaretlerini de arşivledim. Burada asıl olan Zonguldak kömür madeni işçilerimizin emsalsiz bir özveriyle yaptıkları çalışmaları ve yaşamlarını anlatmak isterim. Ben bu sahneleri hep o zamanın fotoğraflarıyla kaydettim veya nerede bulduysam arşivime kazandırdım. Şimdi ben Zonguldak’ın fotoğraflarla anlatılan tarihinin kent belleği oldum diyebilirim. Bundan da büyük onur duymaktayım. Kömür Madeni işçileri Ali Baltaş Zonguldak Nostalji’de Kömür Madeni nin yaşamını anlatıyor ve şöyle diyordu; Zonguldak’ta ise yeraltı kömür madenciliğinin 18.yüzyılın ortasından itibaren genellikle yabancı işletmeciler tarafından başlandığını biliyoruz. O dönemde yabancı işletmeciler yeraltı kömür madenciliği yapmak amacıyla Zonguldak Taşkömürü Havzasına teknik eleman ve işçilerin yanı sıra o dönemin koşullarında ulaşılan madencilik bilg birikimi ile teknolojisini de getirdiler. Dolayısıyla 1815 yılında Sir Humphry Davy tarafından icat edilen ve maden ocaklarında gazların kontrolü için kullandıkları Davy lambası da havzada kullanılmıştır.Yüksel Yıldırım10Zonguldak çevresindeki kömür ocaklarında işçiler… Kaynak:Zonguldak Nostalji

Avrupalı yeraltı kömür madencileri zararlı gazların etkilerinden korunmak için ilk kullandıkları yöntem “öncü madenci” metodudur. Bu yöntemde seçilmiş bir madenci sırtına ıslak battaniye ve kafasındaki kaskete yanan bir mum fitili bağlanarak madene indirilirdi. Eğer maden içerisinde kokusuz, renksiz ve zararlı gazlar varsa, işçinin kafasındaki mum fitili gazlarla tepkimeye girer ve büyük bir patlama meydana gelirdi. Bu patlama, öncü madencinin iş arkadaşları için bir uyarı sinyali, kendisi için ise ölüm demekti.

Bu durumda ocak havalandırılarak zehirli gazlardan temizlenir ve ardından işçiler çalışmalara devam ederlerdi.”

Yüksel Yıldırım11Zonguldak Nostalji arşivinden

Eski kömür yüklemede, düşük kapasiteli iskeleye ışık tutan bir fotoğraf...

Ocaklardan getirilen kömür gemilere ancak çok ilkel koşullarda,altında demir putrellerden kazıkların üstüne konulmuş çok eğreti bir ahşap iskeledeki dekovil hattından yapılırdı..

Zonguldak kömür madenlerinin deniz yoluyla dışarıya sevkiyatının yapıldığı büyük iskeleler olan merkez, Kandilli ve Kozlu dışında daha düşük kapasitede ufaklı-büyüklü iskeleler bulunuyordu.

Kireçlik, Kasaptarla-Domuzini, İnağzı ve Kilimli gibi noktalar bunlardan bazıları idi.

Fotoğrafta görülen iskele bunlardan biri ve dikkat ederseniz, başlarında fes var…Demektir ki Cumhuriyet öncesidir..

Yüksel Yıldırım12Zonguldak için Yüksel Yıldırım şöyle yazmış;

Kimi şairlere defne kokusu ilham olmuş

Kimine EKİ’nin çiçek kokan bahçeleri

Bazıları kömür kokusu sanmış

Oysa bilmezler bu şehrin hüzün koktuğunu..  

Yüksel Yıldırım13Zonguldak Nostalji’den ilk kez yayınlanan bir tarihi fotoğraf; ... Zonguldak eski liman içi.

Atatürk iskelesi, EKİ liman fırını, Ulaştırma Müdürlüğü, Kozlu Romörkörü, Buharlı liman tarak dubası ve kömür yükleme iskelesi aynı karede...

Mustafa Kemal Atatürk Zonguldak’ta

26 Ağustos 1931 – Atatürk İstanbul’dan Ertuğrul Yatı ile Zonguldak’a gelerek kömür havzasını ziyaret etmiş ve yetkililerden bilgi almıştır. Atatürk aynı gün akşamüzeri Kdz. Ereğli’ne ve oradan devamla tekrar İstanbul’a hareket etmiştir.

Yüksel Yıldırım14Ertuğrul Yatı, Zonguldak limanı önlerinde. Tarih: 26 Ağustos 1931.

Kaynak: Yüksel Yıldırım arşivi.

 27 Ağustos 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Zonguldak’da kömür ocaklarını gezdiğini ve ilgililerden bilgi aldığını belirten birinci sayfadaki haberinde şöyle devam etmektedir; “Reisicumhur Hazretleri dün sabah saatlerinde kömür havzasını görmek üzere Zonguldağı teşrif buyurmuşlardır. Refakatlerinde İş Bankası Umum Müdürü Celal Bayar, Afyonkarahisar Mebusu Ruşen Eşref Ünaydın, Gaziayıntap Mebusu Kılıç Ali, Sinop Mebusu Recep Zühtü, Aydın Mebusu Reşit Galip Beyler ile Kâtibi Umumi Tevfik, Başyaver Rusuhi ve Kalemi Mahsus Müdürü Hasan Rıza ve yaverler vardır. Saat 12.00’de Ertuğrul Yatı’ndan motörle karaya çıktılar. Halkın çok büyük tezahüratı arasında otomobile binerek kömür havzası mıntıkasını teşrif buyurdular. İş Bankası Umum Müdürü Celal ve Türk İş Şirketi Müdürü Beylerle diğer alakadar zevat tarafından verilen malûmatı dinlediler ve izahat aldılar. Gazi Hazretleri mıntıkadan ayrılırken amele tarafından ‘Yaşa’ nidalarıyla alkışlandılar. Saat 3 buçukta yine bütün Zonguldak halkının coşkun alkışları arasında motöre binerek Ertuğrul Yatı’na avdet ve avdet buyurdular. Atatürk’ün Zonguldak’a geleceği sırada makam şöförü Mustafa Erkişi’yi çağıran Vali ertesi gün Atatürk'ün geleceğini söylemiş ve makam otomobilini ona göre hazırlamasını istemiştir. Mustafa Erkişi anılarında şöyle anlatmıştır; “Ertesi sabah Atatürk'ü getiren Ertuğrul Yatı geldi. Limanda mendirek mi var.. Biraz açıkta bir yere gemi demir attı. Halk limana doldu.. Karaya çıkması için kendisine tezahürat yapıldı. Mühendisler Odası'nın yanında bir demir iskele vardır. Oradan Valilik binasının önüne kadar halı döşenmişti. İskeleden başlıyordu halılar. Bir motorla gidip Atatürk'ü gemiden aldılar. O demir iskeleden Zonguldak'a çıktı. Hemen koşup arabanın kapısını açtığımı hatırlıyorum. O sırada elini de öptüm.

Yüksel Yıldırım15AAtatürk, Zonguldak Kömür Havzasını gezerken.

Kaynak: Zonguldak nostalji. Yüksel Yıldırım Arşivi.

Şimşek gibi gözleri vardı. Yüzüne bakamıyordun ki, anaların bir daha öyle bir evlat doğuracağını sanmıyorum.. İşte öyleydi. Üzülmez'deki Müessese Müdürlüğü binası yapılan yere götüreceğim. O zaman Üzülmez'e tren yolundan başka bir şey yok. Bir yol var, şimdiki gümrük binasının arkasından Rüzgarlımeşe'ye çıkıyor. Patika bir yol.. Hemen Gümrüğün arkasında bir eski tuvalet vardır. İşte oradan çıkıyor. Bir-iki viraj var. Manevra yapmadan, bir defada dönüp de yukarıya çıkamazsın. Tam oraya geldiğimizde Atatürk bir doğrulup sordu: “Başka yol yok mu evladım?” dedi. “Yok, paşam..” dedim. Rüzgarlı'ya çıktık. Toz toprak bir yol.. Yolda atlı bir adam vardı. Bizim geçmemiz için atını yamaca çıkarıp bize yol açtı. O yoldan geçerek yukarıdan Üzülmez'e geldik. Dönüşte Üzülmez'den trene bindi ve Liman'a geldi. Merdiven başında Ayten Basri isimli bir çocuk “Hoş Geldiniz, Gazi babamız!..” diyerek elindeki çiçek demetini takdim etmiştir. Atatürk, memnuniyetle çiçek demetini alarak bu küçük çocuğun yanağını okşamıştır.” “..Atatürk yanındakilerle birlikte iskeleden otomobillere binerek Üzülmez kömür ocakları bölgesine Türk- İş 63 Ocakları’na gitmiş, burada biraz dinlenip öğle yemeğini yemiştir. Ardından İş Bankası Genel Müdürü Celal Bey ve diğer heyetle Türk İş Şirketi Müdür Yardımcısı Kazım Bey ve diğer ilgili kişiler tarafından harita üzerinde kömür havzası hakkında verilen malumatı dinleyip bilgi almış, havzayı incelemiş ve ocaklara inmiştir. Atatürk ayrıca Zonguldak kömür havzasındaki kömür üretim durumu ve kömüş işçilerinin hayatıyla da alakadar olmuştur. Atatürk ‘Zonguldak’ın derin toprakları altında bütün Türkiye’yi ihya edecek bir servet yatıyor, bu ziyaretten ve aldığım bilgiden çok memnun oldum’ demiştir. Atatürk Zonguldak gezisinde Zonguldak kömür havzasının modern sanayinin gereklerine ulaştırılması için gerekli kararları almıştır. Saat 15.00’de Üzülmez kömür ocakları bölgesinden kömür treniyle ayrılmış, çarşı içinden geçip halkın alkışları ve maden işçilerinin ‘Yaşa Varol’ haykırışları arasında vilayete dönmüştür.. Zonguldaklılar ısrarla şehirlerinde bir gece kalmalarını, aksi halde çok üzüleceklerini söylemişlerdir. Atatürk, içtenlik dolu bu sözler karşısında bazı önemli işleri dolayısıyla İstanbul’a dönmek zorunda olduğunu söylemiş ve ‘Zonguldak’ın derin toprakları altındaki maden serveti ne kadar kıymetli ise bizim nazarımızda Zonguldak da o kadar çok kıymetli bir vilayetimizdir..Samimi hislerinize çok teşekkür ederim.’ demiştir. Atatürk halkın alkışları arasında Saat 15.30’da motorla Ertuğrul Yatı’na avdet etmiştir. Gazi heyetlerle vedalaşmış ve Ertuğrul Yatı limandan ayrılmıştır.

 Zonguldak Nostalji arşivinden bazı fotoğraflar

Yüksel Yıldırım16

Hüsran ve özlemle hatırlanacak bir fotoğraf; Uzun Mehmet Parkı... Şimdiki 12 katlı iş merkezinden istasyon tarafına doğru olan alanda bulunan, bütün kutlama ve etkinliklerin yapıldığı, Uzun Mehmet Abidesi , Davy lambası ve meydanı... Fevkani köprü inşaatından sonra kaldırılmıştır... Yüksel Yıldırım17Zonguldak Nostalji’de yağlıboya bir tablo gibi yeralan Çatalağzı’daki lokomotifler. Bu fotoğraf Hayko Sazanian arşivinden nakledilmiştir.

Yüksel Yıldırım18Zonguldak önlerinde kömür yüklemesi için demirde bekleyen vapurlar.

Kaynak:Zonguldak Nostalji. (Zekeriya Arıcı arşivi) Yüksel Yıldırım19Zonguldak Mendireği içinde kömür yüklemesi için gelmiş olan Benjamin Barzilay Vapurculuk şirketine ait “İkbal” vapuru.Yakın planda ise, fırtına sonucu mendirek içindeki soluganlarla batan vapurun enkazı görülmektedir. Yüksel Yıldırım20Zonguldak’ta bir sokakta ip atlayan üç çocuk fotoğrafı için bu fotoğrafı gönderen “Çocuk olarak çok mutlu yıllar” diye geçmiş yılları anmıştır. Yüksel Yıldırım21Ve Karadeniz asla affetmeyecektir.

Zonguldak’ta Fransız Ereğli Şirketi Direktörünün kontu önünde karaya sürüklenen Karadeniz yolcu yük vapuru kurtarmak için Alemdar çalışmaktadır.  Yüksel Yıldırım22Ahşap gövdeli Hisar ve Anadolu vapurları eski limanda.

Kaynak: Zonguldak Nostalji Yüksel Yıldırım23Amasra’da fırtına sonrası karaya sürüklenen gemiler; bir vapur karaya oturmuştur. Kumsala sürüklenmiş iki yük vapuru görülmektedir.Kaynak:Zonguldak Nostalji