Yurtdışında yaşayan aynı kökten insanların oluşturduğu topluluklara ‘diaspora’ deme modası var, ama bu çok da doğru bir adlandırma değil çünkü içinde bir kopuntu anlamını barındırıyor.

Yurtdışında yaşayan aynı kökten insanların oluşturduğu topluluklara ‘diaspora’ deme modası var, ama bu çok da doğru bir adlandırma değil çünkü içinde bir kopuntu anlamını barındırıyor. Bugün hangi iş kolundan olursa olsun uluslararası kurum ve firmalarda çalışan veya yurtdışında kendi işini kurmuş bulunan Türkiye kökenli kişilere baktığımızda hemen hiçbirinde bir kopukluk olduğunu gözlemlemiyoruz. Modern dünyada emeğini Türkiye dışında profesyonel pazara arz eden iş-görenler önceki nesillerdeki göçmen toplulukları ile farklılıklar gösteriyorlar. Özellikle sosyal medyanın ve yeni iletişim ortamlarının varlığı bir kopma yerine sanal bir birliktelik sağlıyor, çünkü artık eskisi gibi kalın çizgilerle çizilmiş sınırlar yok. Beyin göçü kavramı da bu ince sınırlarda anlamını kaybediyor, arabesk bir gurbetçi tablosundan ziyade global işgücü olgusu ağır basıyor.

Bu global emek pazarında Türk varlığı ve birliği Türkiye için kayda değer bir avantaj haline geldi, dışa açılım, global etkileşim sağladı. Denizcilik yakıtları özeline bakarsak bunda 20 sene önce bunker sektöründe yurtdışında yaşayan sadece eski İstanbul hanımefendisi Eleni Charalambous vardı Londra’da, o kadar. Daha sonra Melis (Yıldırım) Maddison, Can Ertem, Burcu Meşelik ve ben Can Besev dahil olduk İngiltere kadrosuna. Hepimiz de ilk başlarda düşük seviye pozisyonlardaydık, ama o zaman bile bu küçük birliktelik küresel bir etkiye dönüştü; bunker dünyasının en büyük etkinliği olan petrol haftasında Can Ertem’in doğum gününü büyük bir birliktelik ruhu ile kutlamaya karar verdik. Londra Mayfair’de Melis Maddison’un eşinin bildiği bir publa anlaştık ve herkesin kendi içkisini yiyeceğini ödediği bir etkinlik düzenledik ve sektörden tanıdığımız herkesi davet ettik. O zamana kadar bunker dünyası etkinlikleri sadece hafta içi bir yemek ve ertesindeki birkaç partiden ibaretti pazar günü boş geçiyordu. Pek de beklemediğimiz bir şekilde yüzlerce kişi geldi o puba ve sonrasında halen devam eden Türk partisi oluştu, en popüler ve dolup taşan etkinliklerden başta geleni oldu ve yayıldı. Bugün o pubın etrafındaki her mekân artık enerji haftası olan haftanın öncesindeki pazar günü çeşitli şirketlerin partilerine ev sahipliği yapıyor bütün sokak ve binlerce kişi ‘Türk partisinin orada’ buluşuyor. Bu binlerce kişinin içinde aşağı yukarı dünya denizcilik yakıtlarına yön veren herkes var ve ‘bize’ geliyorlar haftaya güzel başlamak için, hala hep beraber kariyerinde de büyüyen Can Ertem’in doğum gününü kutluyoruz. Bu kadar küçük bir Türk varlığı bile ne kadar büyük bir etki bıraktı, halen de devam ediyor. Sadece sevgimizi ve Türk kimliğimizi verdik, bayrağımızı astık ve kapımız hep herkese açık oldu, birlik olduk. Birbirine karşı ticari olarak kanlı bıçaklı olanlar bile Türk partisinde bir araya gelip kaynaştılar. Denizcilik2O zamanlar biz iki Can sadece analisttik ve bir şirketin CEO’su puba geldiği zaman ooo diyorduk vay be! ‘o bile geldi’. Şimdi o ‘bile’ler Türk.

Bugün dört önemli deniz yakıtları firmasının CEO’ları Türk; Cockett CEO’su Cem Saral, Kairos CEO’su Mithat Çiftçioğlu, Oilmar CEO’su Yusif Mammadov ve XO-XPower CEO’su Sinan Utlu.

20 sene önce yurtdışında çalışan bir avuçtan az Türk sayısı bugün 100’e yaklaştı. Asya, Avrupa ve Amerika’da her yerde varız ve bir Türk ekolü var. Dünya Bunker Endüstrisi birliği IBIA da önce Enerji Petrol sahibi Mustafa Muhtaroğlu ile temsil edildik (kendisi İstanbul’a bunker konferansları serisini de kazandırdı) şimdi Unerco CEO’su Ufuk Erinç bayrağı ve Türk varlığını devraldı. CEO’lar dörtlüsüne ilaveten bir çoğumuz da üst düzey görevlerdeyiz ve bulunduğumuz yapılarda etkiliyiz. Ticari dünyanın dışına bakarsak Uluslararası Enerji Ajansı IEA’nın başkanı dahi Türk, dünyanın en önemli yakıt ve denizcilik avukatlarından Hakan Tüfekçi de.

Çoğu yakıt ve denizcilik istihbarat şirketlerinde artık en az bir Türk var ve bu çok önemli bir bilgi, erişim ve iş ağı. Herhangi bir konu hakkında mutlaka birimizin bir fikri veya fikir sahibi tanıdığı her zaman var, birlikte kesinlikle daha güçlüyüz. Dünyadaki tüm şirketlerde en az bir Türk olduğu zaman işte ve dilde birlik olduğunda sözümüz ve gücümüz artacak, o yüzden yayılmak çok önemli. Karar ve etki mercilerindeki insanlara ‘abi, abla, kardeşim’ diye ulaşabilmek çok ayrı bir ayrıcalık hiçbir zaman ‘dear sir’ ile aynı değil. Kollektif tecrübe, ağ ve bilgi bir araya konulduğunda ulaşılamaz ve yapılamaz şeyler önemli ölçüde azalıyor.

Çok klişe bir şekilde hep denir ki efendim Yahudiler birbirlerini tutar, İngilizler birbirini kayırır bir kulüptürler, Ermeniler dayanışma içindedir vs. Bugün Türk’ler artık dayanışma ve birlik olabilecek kritik sayıya ulaştı ama o ruh henüz tam olarak vücut bulabilmiş değil. Biz millet olarak ayrışmaya meraklıyız, iş dünyası da buna dahil. Amerikan ekolü ‘networking’ konusunda yapmacık ve zorlama bir efor sarf ederken biz halen kaynakları kullanma noktasında geri ve hoyratız ama yukarıdaki özetle daha çok yeniyiz. Sadece 20 senede neredeyse sıfır noktasından bugünkü duruma geldik bir 10 sene sonrasında çok daha farklı bir noktada olabiliriz. Bu yolu bilinçli yürümeliyiz, rakip de olsa aynı bütünün paydaşı olduğumuzun farkındalığına olmalıyız. O bütün de bilinç de bir günde oluşmuyor sabır, sevgi, özveri ve emek istiyor. Ekilen her tohum çıkacak diye bir kural yok ama ekilmeyen toprakların boş kalacağı muhakkak.Denizcilik

İstanbul önemli bir yakıt limanı olmakla beraber, neticede bir tali liman dünya ticaretinde. Türk bunker sektörünün vizyonu da İstanbul ve Türkiye’den ibaret olmamalı. Örneğin nasıl Danimarka merkezli birkaç firma oranın kasabalarından çıkıp küresel oyuncular olabildiyse ve çoğu kilit rolde sadece Danimarkalılar varsa bir Türk yapılanması için de uzun metrajlı bir bakış açısında gerekli beşeri sermaye de oluşuyor. Bugün buna en yakın duran firma can Azerbaycan sahipli Oilmar, o cesareti liman ve denizcilik anlamında gösteren Global Ports ve CMA CGM ortağı Yıldırım Holding var nicelerin arasında. Global Ports 2004'te Ege Port Kuşadası ile başlayan liman işletmeciliği iş kolunda geride bıraktıkları 20 senede dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi oldu ve gururla Türkler yönetiyor. Sektör dışından da Ülker’in sahibi Yıldız Holding bir başarı hikayesi bugün dünyanın en önemli markaları Türk artık, Beko da diğer bir örnek nicelerin yanında. Artık toprak almak vatanseverlik noktasında şirket almaktan ileri değil.

Yakıt dünyasından genel denizcilik camiasına bakarsak orada daha geniş kapsamlı bir yayılım var ve buraya sıkıştırmak haksızlık olur, başka bir yazının konusu olabilir. Genel hatlarıyla değinirsek, dünyanın önemli firmalarının çoğunda en az bir Türk var ve giderek daha önemli pozisyonlar alıyorlar, ara kadrolarda dayanışma da biraz da ‘okullu’ olmanın bağlantısıyla çok daha güçlü zira devrecilik önemli bir gelenek halen. Üniversiteler ve araştırma kuruluşları da yine aynı, Türk varlığı giderek daha da artıyor, arttıkça bilgi hazinemiz de artıyor, en iyi örneklerden birisi Okan Duru’nun faaliyetleri. Herhangi bir limanda bir sorun yaşayan veya bir sorunun cevabını arayan bir denizci sosyal medya veya whatsapp grubunda bulabiliyor. Bu önemli bir güç çünkü bilen bir Türk genellikle var ve yardım eder. Türk sahipli armatör ve kiracı firmalar da yavaş yavaş yurtdışında oluşmaya başladı, global piyasada sermaye ve etki sahibi olmak da önemli. Ben yakıt açısından baktığımda mesela bu firmaların taleplerinin çoğunlukla Peninsula’ya dünyaya yayılmış Türk yakıt satışçılarından geldiğini görüyorum ve bu beni mutlu ediyor. Çin devlet politikalarına bakarsak büyük çapta kapalı devre bir global ekonomi kurma gayreti içindeler, bir güç ve bağımsızlık meselesi bu.

Densizler ve kötü niyetliler her zaman var, her millette her toplumda var bunlar bütünün birlik içinde olmasına engel değil. Bilgi ve tecrübe birlikle beraber gücü katlanan olgular, herkes bunun bir parçası olmayı seçebilir. Tarih boyunca birlik olan ve geleceğe bakan her millet başarılı olmuş, istisnasını ben bulamadım. Bizi de Türk dünyası olarak güçlü kılanlar bu yazıyı okuyup da bir adım da ben atayım diyenler, ne kadar çok olursak o kadar sağlam yol alırız denizlerde.

Can BESEV

Peninsula Petroleum – İcra Kurulu Üyesi ve İş Oluşturma Müdürü

Kaynak: 7DENİZ DERGİSİ