Ya alnımızın akıyla yapalım ya da bırakalım şu fuar işlerini
Denizcilik sektörü için önemli olan iki fuarı, yakın zamanda geride bıraktık. Sözde, ikisi de uluslararası organizasyondu. Biri DTO tarafından desteklenirken, diğerine destek verilmediği gibi bunla ilgili dedikodular da aldı başına yürüdü. Diğer fuara katılanların kara listeye alındığı, söylentisi bize kadar erişti. Doğru mu, yanlış mı, bilemeyiz ama sektörümüz için yaralayıcı olduğuna şüphemiz yok! İnsan düşünmüyor değil, bu sektör 15 gün ara ile iki fuarı kaldıracak güce sahip mi? İki yılda bir yapılan bu fuarların art arda olması ne kadar mantıklı? DTO, tarafsızlık misyonu gereği farklı yıllarda olmak kaydıyla her ikisini de desteklese fena mı? Bir de yaptığımız uluslararası organizasyonlardaki hava, ne katılımcı, ne de ziyaretçi olarak pek de uluslararası görünmüyor. Uluslararası organizasyon diye lanse ettiğimiz fuarlarımız, 3-5 yabancı firmanın katılımıyla nereye kadar daha gidecek?
Deneme yanılmayla başarıya ulaşılmaz. Bu mantaliteyle hareket etmeye devam edersek, fuarlarımızın boyunun uzamayacağı kesin. Dileriz kısalmasın diye de dua eder hale gelmeyelim. Fuarda basın organı olarak işimizi yaptık, gittik görüştük hemen hemen herkesle. Herkesin fikirlerini almaya çalıştık. Fuarın genel değerlendirmesini, fuar şirketine sorsan harika, katılımcıya sorsan facia! Gel de çık işin içinden! Gelin, eğri oturalım ama doğru konuşalım! Sektörümüz, dernek, kulüp açısından hayli zengin. Peki, bu yapıların kaçı gerçekten sektör için çalışıyor? Yakın geçmişte, Gemi İkmalcileri Derneği’nin de bir dönem Başkanlık, iki dönem ise DTO Meclis Üyeliği yapmış Mustafa Muhtaroğlu, “8.Uluslararası İstanbul Bunker Konferans gelmeyin” diye IBIA üyelere mail atıyorsa buradaki sıkıntı gerçekten alarm düzeyindedir. Belki yasal olarak cezai bir yaptırım yapılamaz ama sektör olarak bir olup, bunun önüne geçemez miyiz? Mesela Deniz Ticaret Odası disipline edici cezai yaptırımlarını uygulayamaz mı? Bu tür konferansların ülke ve sektör için önemini göz önünde bulundurmamız gerekmiyor mu?
Acaba diyorum sektörümüz dernekleri, kurulmuş olmak için mi kuruldu? Fuar afişlerini süslemek veya masa, sandalyeden ibaret olan stant yerlerine sahip olmak mıdır amaç! Sanırım bir hırsla başlıyorlar bu işe. Lakin, gün geçtikçe görüyorlar ki, iş o kadar da basit değil. Emek istiyor, fikir üretmek, zaman ayırmak gerekiyor. İşte bu gerçekle yüzleşildiğinde ipin ucu kaçıyor…
Lafım işini layıkıyla yapana değil elbette ama dernek başkanı olarak sektör adına demeç vermek, boy boy fotoğraf yayınlatmak inanın çok zor değil… İşin zor kısmı, sektörü bütünleştirici, fikir üreterek sektörün gelişimine katkı sunan, sektörle bir olup projeler üreten, sektörün sorunlarının çözümü için durmadan çalışan dernek ve dernek başkanı olmakta. Yoksa uzun yıllar o başkanlık koltuğuna sahip olmanın başarı anlamına gelmediğini eminim ki herkes biliyor… Sektörün hiç kazanmadığı, fuar şirketlerinin ise hiç kaybetmediği bir oluşumun sürekli olmayacağına eminiz. Aleni sormak istiyorum, fuarcılara para kazandırmaya neden bu kadar meraklıyız? Örneğin yat fuarlarımız kaç yıl sonra Monaco, Cannes veya Düsseldorf’un yarısı kadar olacak!
Çok kısa DENTUR’a değinmek istiyorum. Deniz Endüstrisini ve Denizciliği Geliştirme Derneğimiz, CNR Avrasya Boat Show partneri. Merak ediyoruz, bu STKʹmız ne işle meşguldür şuaralar. Fuar açılışlarındaki boy göstermesini kenarda tutuyoruz tabii ki! Deniz endüstrisi ve denizciliğimizi geliştirmek için attığı adımları bizlerle paylaşsalar da biz de artık hem öğrensek, hem de yayınımızda bolca yer versek. Türk denizciliği için canla başla mücadele eden, hiç pes etmeyen, durmadan çalışan derneklerimiz elbette ki var. Onlara sonsuz saygı duyuyor ve Türk denizciliği adına teşekkür ediyoruz… Her şey gönlünüzce olsun!