“Bu türkü diyor ki, Korkumuz yok!” N.H

Denizcilik camiasının kuşkusuz hemfikir olduğu nokta; Türkiye’nin bugüne değin yüzünü denize hiç bu kadar çevirmemiş olduğudur. Umutlu sektörümüz, geleceğin sadece denizcilik için değil Türkiye için daha iyi olacağına inancı tam. Bunun böyle olmasında elbette 65. Hükümetin açıkladığı programın içerisinde denizciliğe verilen önem en etkili faktör. Hep görmek istenilen, sektör tarafından hiç bıkıp usanmadan dile getirilen hedefler artık hükümet programında! 

 

Peki, yakın gelecekte konuşacağımız Türk denizciliğimiz nasıl olacak? Bölgeler ve iller birbiriyle bütünleşecek. Hem yolcu hem de yük açısından güçlü bir lojistik altyapı oluşturma çabalarına devam edilecek. Artık bir liman ülkesinden bahsedeceğiz. Türkiye’yi küresel deniz taşımacılığı ile entegre transit bir liman ülkesine dönüştürmek öncelikler listesindeki yerini layıkıyla almış durumda. Daha güçlü ve daha rekabetçi filolarımızla ufka açılacağız. 

 

Türk deniz ticaret filosunun yenilenerek 10 milyar tona ulaşan dünya deniz ticaret hacminden daha fazla pay alması sağlanacak. Yeni modellerle navlun açığımız azaltılacak. Türkiye’nin dış ticaretinde Türk sahipli filoyu kullanarak navlun açığını azaltmak için gemi işletmeciliğini destekleyen modeller oluşturulacak. Olmazsa olmaz eğitim. Türk gemi adamlarının Türk ve dünya filolarındaki istihdamını artırmak için denizcilik eğitimi iyileştirilecek. 3 büyük denize, 3 büyük liman. Marmara Denizi’nde Kuzey-Güney aksında en az 2 RO-RO terminali inşa edilerek körfez ve boğaz köprüleri üzerindeki trafik yükü azaltılacak, İstanbul, kurvaziyer gemilerin ana yolcu değişim limanı haline dönüştürecek, kurvaziyer gemilerin diğer limanlarımıza uğrak çeşitliliğini teşvik edecek önlemler alınacak. 

 

Güçlü TCDD, uyumlu lojistik & ulaşım. Üretim alanlarının, ticari çıkış noktalarına demiryolu bağlantısı güçlendirilecek, lojistikte en kritik kurumlardan biri olan TCDD’nin yapılandırılması tamamlanacak. Ayrıca, kent içi ulaşım, ulusal lojistik planlarıyla uyumlaştırılacak. Peki, sektörümüzün tedirgin olduğu noktalar yok mu? Var muhakkak. Sektör bir yandan siyasi krizlerin denizciliğe yansıyan olumsuz atmosferi tabir yerindeyse kara kara bunu düşünürken diğer yandan da finansman sorunuyla boğuşuyor. Yüksek SGK primleri ile fener ve tahlisiye ücretlerinin düşürülmesinin gerekliliği yanında 48 saatlik süre sınırlandırmasının yarattığı çıkmaz da ayrı bir noktada çözüm bekliyor. Neredeyse dibe vurmuş navlunlar, durma noktasına gelen gemi siparişleri ise bambaşka bir yerde bekliyor. Uzun lafın kısası sektör olarak, denizci kimliğe sahip Başbakanımız Binali Yıldırım’dan ve Binali Yıldırım’la birlikte denizciliği bilen beş bakanın hükümette göre almasından umutluyuz umutlu olmasına ama sorunlar hala dağ gibi önümüzde… Denizci Türkiye’ye hoş geldin diyor, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’a görevinde başarılar diliyoruz. 

 

İbrahim Kocamış 7deniz Dergisi Genel Yayın Koordinatörü