Ülke kazanmasın da kim kazanırsa kazansın!
Yerli üreticinin korunması sadece yat sektörünün değil ülkemizi de kalkındırmayacak mı? 7Deniz’in Ocak-Şubat sayısı, ağırlıklı olarak Avrasya Boat Show için hazırlandı. Yat sektörü her ne kadar son yıllarda gündemden uzak olsa da bizler biliyoruz ki sektörün ilerlemesi için aşmakla mükellef olduğu sorunlar gün gibi ortada.
Bir tarafta sektörün içinde yer alan, halihazırda var olan problemlerle yüz yüze kalan, problemleri aşmak ve sektörü kalkındırmak için tabiri caizse çırpınan bir kesim bulunuyor. Diğer tarafta da bir türlü son bulmayan sorunlar ve bürokratik engeller… Yat inşa firmalarına ister sektörün beli, kemiği istersek de direği diyelim fark etmez, fark yaratacak tek bir nokta var o da sektörün dibinde, hamurunda, mayasında onların olduğu. Hal böyle olunca onların görüşleri, fikirleri, önerileri ve tespitleri güzel günlerin anahtarı. Bu bakış açısıyla yaklaştık sektör paydaşlarına, elimizden geldiği kadarıyla dile getirmeye çalıştık problemleri ve çözüm için gidilecek yolda onlarla birlikte ilerlemek istediğimizi gösterdik. Gördük ki 2008’de başlayan ve etkileri hala devam eden ekonomik krizin denizcilik sektörümüzdeki varlığı hala devam etmekte. Yat yapım tersaneleri, ayakta kalmak, var olmak için yeni inşa siparişi almakta zorlanıyorlar, farklı bir ifadeyle yaşam mücadelesi veriyorlar. Bu mücadeleye bir de bürokratik engeller ekleniyor. 2009’da yürürlüğe giren “Deniz Turizmi Yönetmeliği”nin 46 maddesi sektörün çilesi. Bu maddeye göre yabancı bayrak taşıyan bir yat ülkemizde ikinci el olarak çok rahat bir şekilde kullanılabiliyor. Söz konusu yatların bakım, onarım ve kışlama faaliyetleri sadece Bakanlık belgeli deniz turizmi tesislerinde yapılıyor. Sektörün haklı olarak karşı çıktığı ve sorguladığı nokta ayan beyan ortada; niçin yabancı bayraklı yatlara böylesi avantajlar sunuluyor ve neden onların bakım ve onarımları Ulaştırma, Denicilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın Gemi Sanayi Veri Tabanı Programı’na (GSVP) kayıtlı tüm yat üreticileri tarafından yapılamıyor? Çok mu zor sadece yerli üreticin ürettiği yatların Türk Bayrağı’na geçişine müsaade edilmesi? Bu önerinin ayakta kalma mücadelesi veren yat tersanelerine can olacağı aşikar değil mi?
Ya da yerli üreticinin korunması sadece yat sektörünün değil ülkemizi de kalkındırmayacak mı? Yat inşa az buz sıkıntıyla boğuşmuyor. Devletin yerli imalatı teşvik edecek tedbirleri alması kaçınılmaz ama uygulama bunun tam tersi. Sektörün gelişimi için yat üretebilme kabiliyeti çoktan geride kaldı. Bu ülke çok uzun zamandır yat üretiyor! Hem de öyle böyle yatlar üretmiyor, ortaya çıkardığı ürünler ödül alıyor. Fakat üretemiyor çünkü üretmek için talep bulamıyor; tekne yaptırmak isteyen Türk vatandaşı dağ gibi vergiyle baş başa bırakılıyor. Sanki “Ülke kazanmasın da kim kazanırsa kazansın” der gibi… Yat inşa sektörümüz sadece kendine, içinde bulunduğu sektöre kazandırmıyor ki! İstihdam oluşturuyor bu sektör, ülkeye döviz girişi sağlıyor, yan sanayiye katma değer yaratıyor.
En önemlisi de yaptıklarından çok daha fazlasını yapabilecek potansiyeli olmasına rağmen desteklenmiyor. Küresel alanda “bende varım” demek için yeterli tesise, teknolojiye, eğitime ve işgücüne sahip olmak zorunda. Özellikle Uzakdoğu ve bazı Avrupa Birliği ülkeleriyle rekabet edebilir hale gelmesi için devlet desteği şart. Gelelim yat limanları ve çekek yerlerinin yetersizliğine. Altyapı ve üstyapı eksiklikleri sektörün faaliyet alanını daraltıyor. Güçlü bir sektör için tek bir açıdan bakmak yeterli değil. Yat limanları, yat turizminin olmazsa olmaz koşulu. Ülkemizin arzu ettiğimiz yat turizm sektöründeki payını artırması amatör denizciler için yeni yat limanlarının hizmete sunulması ile mümkün. Büyüme potansiyeli yüksek bir sektör var karşımızda. O sektörü büyütmek için varını yoğunu, zamanını emeğini sorgusuz sualsiz harcayacak sektör çalışanları da firmaları da mevcut. Olması gereken bir tek şey eksik, o da devlet desteği. Atılacak bir adım, sektör için bambaşka günlerin habercisi…
Sağlıklı, mutlu ve başarılarla dolu günler geçirmeniz dileğiyle…