Profesyonel ve akılcı bir girişim: Havuz iştiraki

İşletme (taşımacılık) havuzları, ilk olarak hat işletmeciliği yapan firmaların, birlikte hareket edip riski azaltmayı amaçlamalarıyla ortaya çıkmıştır. Bu kavram kuru yük piyasasında 1960’ların ortasına doğru hayat bulmuştur ve eğilim 90’lı senelerin sonlarına doğru oldukça popüler hale gelmiştir.

 

Kasım 1999’da Maersk, 70 gemiye sahip Sea-land Corporation firmasını satın alarak Maersk-Sealand’i oluşturmuştur. Bu bağlamda en önemli adım ise Şubat 2000’de 6 lider tanker işletmecisinin birleşmesiyle 50 VLCC (Very Large Crude oil Carrier) gemiden oluşan filonun, piyasanın 9 payına sahip tanker işletme havuzunu kurmuş olmalarıdır. Tecrübe farklılığı üstünlük sağlıyor Ana hedefi stratejik ittifak olan işletme havuzlarının çalışma prensibi; genellikle benzer tipteki gemilerin tek bir işletme şeklinde çalışan merkezi bir yönetim vasıtası ile sefer/zaman bazlı kiralar ve navlun kontratlarına verilmesi, elde edilen kârın da toplanıp tüm üyelere dağıtılmasıdır. Havuz filosu benzer tipte ve tonaj aralığındaki gemilerden oluşuyor olsa da, üye gemilerin işletmecilerinin farklı kabiliyetleri ve çeşitli bölgeler, yükler, limanlar, müşteriler, riskler üzerindeki tecrübeleri bir araya getirildiğinde üstünlük sağlamaktadır. İşletme havuzlarının başlıca görevleri dahilinde olağan işletme hizmetleri yanında pazarlama, sözleşme, operasyon, ikmaller, yük işlemleri, muhasebe, nakit yönetimi, sigorta ve acentelikler gibi unsurlarda yer almaktadır.

 

Gemi sahiplerine pek çok hizmet sunuluyor Gemisini yabancı bir işletmeye veren kimselere de haliyle düzenli piyasa analiz raporları, piyasa öngörüleri, havuz kazanç tahminleri, havuz işletmesinin bireysel işletmeye mukayesesi, münferit gemilerin filodaki diğer gemilerin performansları ile kıyaslanması gibi hizmetler sağlanmaktadır. Kazanç adil dağıtılıyor Havuz sözleşmeleri, konsorsiyumlar ve konferanslar gibi uygulamalar rekabet hukuku değerlendirmesine muhtaçtırlar, bu sebeple detaylı bir ön çalışma yapılması önemlidir. Bu noktada en önemli konulardan bir diğeri de kazancın havuz üyeleri arasında adil bir şekilde tanzim edilmesidir. Her gemi ve havuz üyesi işletmecisi, evvelce belirlenmiş ‘ağırlıklı dağıtım’ oranı esasıyla paylarını alırlar. Ağırlıklı dağıtım yapılırken puanlama sistemi esas alınmaktadır.

 

Bu sistemde üye her gemiye teknik ve ticari özellikleri temel alınarak puan verilir. Örneğin 15 yaşından genç ise +1 puan, baş iticisi (bowthruster) varsa +0,50 puan, taşıma kapasitesine (tonaj ve hacim) göre ayrı puan verilmektedir. Sefer bazlı kira, zaman bazlı kira ve navlun mukavele kontrat işlemlerinden doğan navlun ve sürastarya gelirleri havuz hesabına aktarılır. Bu gelirlerin bir kısmı havuz işletmecisine ödenirken, diğer kısmından yağ, yakıt vs. gibi ikmaller, acentelikler, liman masrafları, broker komisyonları ve/veya havuz üyeleri dışında piyasadan kiralanan gemilerin kira bedelleri ödenir. Kalan bakiye üye gemilere, ağırlık oranlarınca pay edilir. İşletme havuzlarının öne çıkan özellikleri: Benzer tonajlar (yatay ittifaklar) Merkezi idare (Havuz işletme firması) Merkezi pazarlama Sefer masraflarının ve operasyonun merkezden yönetimi Navlun toplama Ağırlık sistemi Kazanç dağılımı Adil dağıtım Bu tür işletmelerde gemiler tek bir firmaya bareboat (çıplak kiraya verilir) ve o firma tarafından işletilir. İşletme havuzlarının avantajları: Büyük bir filo ile hizmet verildiği için yüksek montanlı kontratlara girebilme gücü.

 

Farklı noktalara konuşlanmış gemiler marifetiyle demobilizasyon (balast seferi) yani boş seyir külfetinden kurtulma. (Yatay ittifaklarda) ölçek ekonomisi nedeniyle işletme giderlerinin düşürülmesi (yakıt, sigorta, onarım) Sabit bir işletme standardına ve yüksek toplam DWT kapasitesi ile piyasada yer edinme. (Çeşitlendirilmiş ittifaklarda) dahili çeşitlilik ve risk dağıtımı. Dezavantajları ise: Düzenleyici kuruluşlarla yaşanabilecek sorunlar (Bkz: AB Antlaşması’nın 101. Maddesi, Hakim durumun kötüye kullanımını yasaklayan 4054 sayılı kanunun 6. Maddesi, Zorunlu Unsur Doktrini vb.) Geminin kontrolünün gerçek işletmecisinde olmaması. Geminin işletmesi için yabancı bir firmaya güvenmek zorunda kalınması. Gerçek işletmecinin kimliğini kaybetme endişesi. Kültürel farklılıklar. İyi piyasalarda havuzdan ayrılan üyelerin tehdit oluşturması. İşletme havuzlarının stratejileri farklı İşletme havuzları, farklı stratejiler izleyebilirler. Bazı havuzlar filo profili yardımıyla spot piyasada kar maksimizasyonu sağlarken, diğer havuzlar filoya ait gemileri zaman bazlı kiraya vererek risk koruması sağlayabilmektedirler.

 

Bunların yanında yine üyelerini piyasa dalgalanmalarından koruyan havuz stratejileri de bulunmaktadır ki bu yöntemlerde üye işletmecilere sabit düzenli bir kazanç verilir ve ilave kayıp/kazanç havuz işletmesinin sorumluluğundadır. Alt limit ve üst limit belirlenerek bir koridor oluşturulması ve riskin düzenlenmesine ‘collar’ ismi verilmektedir. Kazanç üst limitin üzerine çıkmadıkça ve alt limitin altına düşmedikçe üye işletmeciye sabit bir gelir verilir. ‘Floor’ modelinde ise sadece alt limit önem kazanır ve sigorta görevi görür. Küçük çaplı armatörün kalabalık bir havuza dahil olması uzun süreli ve büyük montanlı kontratlara erişimini beraberinde getirir. Büyük bir işletmecinin, içinde yerel işletmecilerin bir havuza girmesi ise yerel piyasaya giriş biletidir. Bunların yanında, birkaç güçlü işletmecinin birleşerek havuz oluşturması genellikle ölçek ekonomisinden faydalanma amaçlıdır ki bu model en fazla karşılaştığımız uygulamadır. Son olarak; farklı gemilere sahip işletmeciler, finans kuruluşları, belki tersaneler vs. gibi işletmelerin havuz oluşturmasının hedefinde kapsam ekonomisi bulunmaktadır ve alt pazar/üst pazar şeklindeki dikey bütünleşik pazarlarda ortaya çıkmaktadır.

 

Bu uygulamada uyulması gereken husus “Zorunlu unsur doktrini” (essential facilities) olup, basit açıklaması “egemen durumdaki girişimin kontrolündeki tesis veya imkanın rakiplere kullandırılmaması” olarak tanımlanabilir. Türkiye’de uygulanabilirliği Sonuç olarak, gelişmiş denizci uluslar tarafından etkili biçimde uygulanan işletme havuzlarının ülkemiz denizciliğinde yer bulması hususunda bazı sıkıntılar aşikardır. Türk işletmecisinin kontrolündeki Türk ve yabancı bayraklı gemilerin büyük çoğunluğu koster tonajından oluşmaktadır ve kısa mesafeli taşımacılıkla iştigal etmektedirler. İşletmecisi kendisine has bir kültüre sahiptir ve hatta küresel krizden yediği darbeler sonucu bir kısım işletmeci finansal sorunlar yaşamaktadır. Gemilerin ve işletmecilerinin kondisyonları farklılık gösterdiği için rekabet gücüne sahip olacak (benzer) gemi sayısına ulaşmak zor olabilir.

 

Zaman içerisinde sadece birkaç yerel işletme havuzu başarıyla ayakta kalabilmiştir. İş işten geçmeden çağa ayak uydurmalıyız Filo geneline baktığımızda; gemilerin çalıştığı bölgeler, limanlar, yükler ve kiracılar tarafından şart koşulan regulasyon ve standartlara tabi olunması yeterli olduğu için tüm uluslararası  standartlara bağımlılığımız yoktur. Bu noktada genel bir üst düzey standarttan bahsedemiyoruz dolayısıyla arzı azaltarak speküle etmeye çalışacağınız piyasaya çok hızlı şekilde ve daha yüksek standartlara sahip yabancı rakipler girebilir. Somut bir örnek verecek olursak, bizim 1980 yapımı vinçsiz ve IACS üyesi olmayan bir klaslama kuruluşuna tabi gemimiz Kıta Avrupası bölgesinde kendisine pazar bulamazken, çok daha genç, tulum ambarlı, vinçli vs. bir Avrupa gemisi Doğu Akdeniz, Marmara, Karadeniz gibi bizlerin çokça ticaret yaptığı bölgelere rahatlıkla sızabilmektedir. Başka bir husus ise işletmecilerin kendi kimliklerini kaybetme endişesinin bizim toplumumuzda nispeten önemli bir sorun haline gelmesidir. Profesyonel ve akılcı bir girişim olabilecek havuz iştirakine duygusal yaklaşabilecek işletmecilerimiz ve armatörlerimiz mevcuttur. Kriz evvelinde rahatlıkla tesis edilebilecek işletme havuzlarının, denizin bittiği noktada kurulmaya çalışılması meşakkatli olacaktır. Çıkartacağımız ders; piyasamızın önde gelenlerinin modern uygulamalar ve küresel piyasaların gereksinimlerinden bahsederken, kendilerini vakitlice dinleyip çağa ayak uydurmalarıdır. İş işten geçtikten sonra yardım beklemek yersizdir.