Hem sektörümüz hem de ülkemiz adına gurur duyduğumuz bir firma Navtek Deniz Teknolojisi… 1970’lerden günümüze değin edindikleri deneyim, bilgi birikimi ve tecrübeyle 0 emisyonlu Zeetug römorkörü dünya denizciliğine kazandıran Navtek, bu projesiyle dünya çapında üç ödüle layık görüldü. Şirketin Genel Müdürü Ferhat Acuner ile yaptığımız söyleşi de bir yandan yürüttükleri çalışmaları konuştuk bir yandan da dünya denizciliğinin ne yöne gittiğini masaya yatırdık. Şu anda sıfır emisyonlu liman projesi üzerinde sona yaklaştıklarını söyleyen Acuner, “Dünyanın emisyonla ilgili düşünülenden çok daha erken, çok daha katı tedbirler alacağını öngörüyoruz” diyor.

Navtek Deniz Teknolojisi A.Ş. olarak yaklaşık sekiz yıldır sektörde çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Ferhat Acuner, son zamanlarda sektörün ilgi odağı olan Zeetug römorkörler hakkında şu bilgileri verdi: “Firma olarak iki şeye odaklandık. Birincisi askeri projelerdi. Tuzla Tersane Bölgesinde yer alan Sedef Tersane’sinde yapımı devam eden ve Milli Uçak Gemisi olarak da adlandırılan TCG Anadolu kapsamında yer alan ve gemi içinde görev yapacak olan LCM (tank çıkarma gemileri) sınıfı gemileri dizayn ettik. Sonrasında Pakistan’a yapılan ve ükemizin en büyük savunma sanayi ihracatı olan Milgem projesinin dizayn sorumluluğunu aldık. Bizim, 1999 yılından beri 250’ye yakın denize inmiş ticari gemi projemiz var. Sektördeki tecrübelerimiz 1970’lere kadar uzanıyor. İkincisi de son yılda çevreye duyarlı, yenilikçi, inovatif ve dünyada ses getirecek projelere odaklandık. Bu konuda da epey başarılı olduk. Bu süreç içerisinde tasarımını yaptığımız bu iddialı gemilerin inşasını da yapmaya başladık. En son noktada Tuzla’da GİSAŞ ile ortak olarak bir botyard açtık. Orada Zeetug adını verdiğimiz elektrikli römorkörlerin inşaatına devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

 

İlk projemiz başarılı bir şekilde çalışıyor

GİSAŞ’a 2019’da çeki gücü 30 ton olan Zeetug30’u teslim ederek ilk projelerini başarıyla hayata geçirdiklerini belirten Acuner, “Çok başarılı oldu. 600 küsur gündür çalışıyor. Beklentilerimizin ötesinde bir performans ortaya koyuyor. Sonrasında da üç tane daha römorkör kızağa koyduk. İki tane daha 30'luk, bir tane de 45’lik. 5 tondan 80 tona kadar yaklaşık 10 tane de prototip hazırladık. Hesaplarını, kitaplarını, ön tasarımlarını yaptık. Sipariş çıktığında iki ay içerisinde üretimine geçebileceğimiz bir skala oluşturduk. Bunlar römorkör olduğu için buradaki önemli olan nokta çeki gücüdür. Tabii ki 60 ton çeki gücü dediğimizde iş orada bitmiyor. Yangınla mücadele ve eskort özelliği olsun, çok personelli ve az personelli olsun gibi birçok istek de alıyoruz. Bunların hepsi konfigürasyon ama temel özelliği bu bir liman römorkörü, çeki hizmeti verecek, o da tonajla belirleniyor. Zaten biz mühendislik firmasıyız. Müşteri gelip bize 28,3 tonluk istiyorum derse onu da dizayn ederiz. Bunlar araba modeli gibi hemen hızlıca üretime geçebileceğimiz şeyler” ifadelerini kullandı.

Dünyadan güzel tepkiler aldık

Bu projenin dünyadaki yansıması da çok güzel oldu diyen Acuner, “Biz bu projeyi yapıp, denize indirip, GİSAŞ firmamızla çalıştırmaya başladığımızdan beri bütün dünya piyasalarında çok agresif bir marketing yapıyoruz. Bunun için de birçok yerde konferans, fuar, seminer, kendimizi anlatabileceğimiz her mecraya katılıyoruz. Başlarda biz zorluyorduk katılalım diye artık sürekli davet ediliyoruz. O da güzel bir şey. Teknolojik gelişme anlamında çok dikkat çekti. Dünyada birçok yayında bu konuyla ilgili makalelerimiz yayınlandı. 2021 yılında bu ürünümüz International Tug and Salvage konferansında yılın römorkörü seçildi. Bunların hiçbirine biz başvurmadık.Üç tane ödül aldık. 2020 yılında Denizcilikte Yeşil Teknoloji Üzerinde En iyi Geliştirilmiş Proje dalında Green Apple ödülünü aldık. Pandemiden dolayı gidip alamamıştık. Ödülün bize ulaşması 2021’de oldu. Onlar bizi takip edip ödül vermeye değer görmüşler. Bu ödülü alan firmalar Green Ambasador oluyor. Bu sene de en iyi Green Ambasador seçildik. Mart ayında da Dubai’de Uluslararası Çevreci Denizcilik Uygulama ödülünü alacağız” dedi. 

 

Emisyon konusunda dünya panik içinde

 

Bütün dünya şu anda şimdilik küçük çaplı ama yakında büyük çaplı olacak bir panik içine girecek diyen Acuner, “Çünkü çevre kirlenmesi çok ciddi boyutlar almış durumda. Biz küresel ısınma var mıydı yok muydu diye düşünüyoruz çünkü ülkemizin bulunduğu iklim kuşağı sebebiyle çok farkında değiliz. Yazın bizde 30 derece, belki 40 derece oldu ama 30 da sıcak 40 da sıcak bizim için. Biz farkında değiliz. Ancak kuzey ülkeleri özellikle çok ciddi bir panik içindeler. Çok net farkındalar. Oslo’da 2-3 senedir sıcaklıklar 30 dereceleri görüyormuş. Hayatımız boyunca bu sıcaklıklar olmadı, dereler kuruyor, yeraltı suları azaldı diyorlar. Şimdi bu ülkelerin çoğu da gayrisafi milli hasılası çok yüksek ülkeler ve bütün dünyayı çevreci tedbirler alınması konusunda zorluyorlar. Bizim 0 emisyonlu gemimiz bu zorlamalara çok denk geldi. Belki şu an için bir hayaldi ve ileride bir gün olacaktı ama biz bunu yaptık. Teknolojiyi izlemek gerekiyor, biz izliyoruz. Lityum iyon batarya teknolojisinin eskisine göre fark yarattığının 2017’de farkına vardık. Yani belli bir seyir sıasını sağlayabilecek gemileri yapabiliyoruz. Ne olabilir derken liman römorkörünün bu iş için uygun olduğunu düşündük. Çok başarılı oldu. Arabalar gibi şarj ediyorsun, hiçbir emisyonu yok, gürültü yok, patırtı yok, titreşim yok, yapıyorsun operasyonunu ve gayet güçlü. Elektrik motorlarının dizel motorlara göre daha çabuk ve sürekli tork üretmesi gibi birtakım avantajları da var. Dünyanın ilk elektrikli römorkörünü filosuna katan GİSAŞ çok memnun. Şimdi bütün filosunu elektrikliye dönüştürüyor. Elinde beş tane römorkör var. 2022 yılı bitiminde bunların dört tanesi elektrikli olacak. Bu çok iddialı bir karar. Bunu memnun olmazsa yapmaz zaten” ifadelerini kullandı.

Hedef seyir sürelerini uzatmak

 

Yeni hedeflerinin seyir süresini uzatmak olduğunu kaydeden Acuner, “Liman römorköründen biraz daha uzun sefer yapabilen feribotlara ya da yolcu teknelerine geçmek istiyoruz. Oradan biraz daha ileri gitmek niyetindeyiz. Çünkü burada bambaşka bir açılım başladı. Biz bu gelişmeleri dünyada takip ediyoruz. Mesela benim geçen yıl bir konferansta böyle olsa iyi olur diye anlattığım bir şeyi Maersk Ar-Ge programına almış. O da şu ki, açık denizde gemi rotaları üzerine güneş enerjili şarj istasyonları kuracaklar. Çok büyük yüzer off-shore sistemler. O konferansta bunu dev firmaların yapması lazım demiştim. Çok sayıda gemiye hizmet verebilen ve çok büyük bir grup olması lazım diye anlatmıştım. Bu da bizim tamamen 0 emisyonlu gemilerin bir geleceği olduğuna dair öngörümüzü ispat ediyor. Çok heyecan verici. Batarya teknolojisi de çok hızlı gelişiyor. Biz bu işe başladığımızda aynı hacim ve ağırlık için kullanılan bataryanın kapasitesi bir buçuk katına çıktı. Fiyatı da yaklaşık 30 oranında düştü. Bunlar çok ciddi göstergeler. Mesela 5-6 sene içerisinde belki de bir gemi bir şarjla buradan Yunanistan açıklarına kadar rahatlıkla gidecek ve orada şarj istasyonunda şarj olup oradan da İtalya'ya geçecek. Üç şarjla Baltık Denizi’ne gidebilecek. Bu konuda da bizim Ar-Ge çalışmalarımız var” dedi. 

Gemide tek hareketli parça elektrik motoru

 

Gemi işletmeciliğince bazı temel noktalar olduğunu hatırlatan Acuner, “Armatör der ki, iyi bir çarkcıbaşım olsun, eli makinenin üstünde olsun, benim sırtım yere gelmez. Armatör böyle düşünmekte haklıdır. İş çok değişiyor, artık tamamen bilgisayar kontrollü uzaktan kontrol edebildiğiniz yapılara doğru dönüyor, hatta içten yanmalı motor gibi dönen parçaların çok azaldığı bir yapıya doğru gidiyor. Mesela şu anda bizim römorkörümüzde bir tek elektrik motoru var. Başka hiçbir hareketli parça yok, bataryalar var, kabloları var, sürücü sistemleri, elektronik panolar var. Tabii ki çok ciddi bir yazılım ve bilgisayar sistemi var. Elektrik motoru sevki sağlar. Sevk motoru dediğimiz şey en ucuz parçalarından biri. Maliyeti bu kadar ucuz ama yalnız iş yazılımda bitiyor. Mesela bilgisayarımızda bir arıza oluyor elimiz kolumuz bağlanıyor. Sistemler duruyor. Satış sonrası servis artık tamamen bir network servisi haline dönüyor. Bizim sattığımız gemiler de bize online bağlı durumda. Ürettik sattık bizden çıktı diye bir durum yok. Her an takip ediyoruz. Bir sorun olduğu zaman anında görüyoruz. Gemi dünyanın neresinde olursa olsun fark etmiyor. Asıl mesele herhangi bir ülkedeki bir geminizde bir arıza olduğunda onu yapacak firmayı bulmak. Sürekli anlaşmalar yapıyoruz. Mesela önümüzdeki günlerde Dubai merkezli bir firmaya bu römorkörlerden birini vereceğiz. Onun için oradaki firmalarla bakım ve onarım konusunda anlaşmalar yapıyoruz. Eğitim veriyoruz. Bir arıza olduğu zaman da gemiye gönderip tamirini yaptırıyoruz. Gemilerde artık her şey elektronik olmaya başladı. İş yavaş yavaş otomotiv sektörü gibi olmaya gidiyor. Satış sonrası ağı bizim için çok önemli. O yüzden dünyada 28 farklı ülkede satış konusunda görüşmeler yapıyoruz ve her görüştüğümüz ülkede hemen satış sonrası hizmetler için araştırma yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Gerekirse kapasitemizi artırırız

 

Acuner, “GİSAŞ için yaptığımız projelerin dışında yurt dışına da 2022 içinde 4-6 tane yeni inşaya bağlayacağız. Şu anda görüşmeler devam ediyor. Zaten bizim Zeetug fabrikamızın yıllık kapasitesi 45-50 tonu geçmeyecek şekilde yedi römorkördür. Ümit ediyorum bu yıl için dolduracağız o kapasiteyi. Daha çok sipariş alırsak da yatırım yapacağız. Dünyanın emisyonla ilgili düşünülenden çok daha erken, çok daha katı tedbirler alacağını öngörüyoruz. Çünkü hakikaten gidişat çok kötü, kirlilik seviyeleri çok yüksek. Denizcilik sektörü çevre ile ilgili konularda en duyarlı, daha doğrusu en çabuk yaptırım uygulanan sektör. Dünya denizlerinin kirliliğinin 20’si gemilerden kaynaklı. Ama gemilerin emisyon üzerinden kontrolü 90’larda ama karada bunun tam tersi var. Bütün gemi dizayn eden, gemi inşa eden hatta işleten firmaların yakın ufuklarında çevreye çok duyarlı gemiler  var. Gemilerini emisyonun çok düşürüldüğü, hatta tercihen 0 emisyona çevirmeleri lazım. Sıfır emisyonlu gemi yatırımları konusunda ders çalışması lazım.” şeklinde konuştu. 

Bir römorkörün çalışma zamanında yaş ortalamasının 22-27 yıl arası olduğunu söyleyen Acuner, “Dünyadaki yaş ortalaması 18’in üstünde. Bu ne demek, önümüzdeki dört yıl içinde neredeyse dünyadaki bütün römorkörler yenilenecek. Türkiye'de 150 gros tonun üstü römorkör ve benzeri iş gemilerinin adedi 327. Dünyada 190 tane ülke var. Yüzle çarparsanız 30 bin tane römorkör var. Çok net söylüyorum bunların 5-7 sene içinde yenilenmesi gerekiyor. O yenileme yatırımlarını yapacak kişilerin artık içten yanmalı motor gibi opsiyonları unutması lazım. Bakın azaltması falan demiyorum. Çok ciddiyim çünkü gidişat o değil. Çok yakında Avrupa'daki bütün limanlarda liman içi operasyonlarda 0 emisyon isteyecekler. Zaten bazı limanlarda şu anda zorunlu. Bu durum çok hızlı ilerliyor. Erteleme durumu olmayacak. O yüzden her türlü gemi yatırımı yapacak olan yatırımcının Çevreci Gemi Yatırımları (Green Shipping Investment) konusunu incelemelerini tavsiye ederim. Bu gemilerin finansmanı konusunda biz bir araştırma yaptık ve İngilizce bir kitap yayınladık. Eğer bir yeşil gemi yatırımı yapacaksan o kitapta ne gibi avantajlar, finans imkanları, ne gibi hibeler var, Avrupa Birliği’nin 10 yıllık planı ne gibi konular net bir şekilde yer alıyor. Yatırımda finansal hesapları tamam aynı şekilde yapacaklar ama bu tarafta mutlaka yeşil çözüm bulmak zorundalar. Çünkü denizcilik sektörü çok sıkışacak ve bu konuda bizim firmamız gibi dünyada birçok firma çalışıyor. Hatta çok büyük gemi inşa firmaları tamamen oraya odaklanmış durumdalar. Araştırma geliştirme için milyonlarca Euro'luk yatırım yapıyorlar” dedi.

 

Gelecek 10 yıl tasarımcıların olacak

 

Sıfır emisyonlu gemi inşa konusunda tersaneler için hayat çok değişmiyor diyen Acuner, “Çünkü bir tasarım varsa yani dizel motor geleceğine elektrik motor geliyor, onu takıyor tersane işine devam ediyor. Önümüzdeki 10 yıl tasarımcıların 10 yılı olacak. Bunu da iddialı söylüyorum. Asıl iş bu tür 0 emisyonlu gemileri mühendisliğini yapan, tasarımlarını yapan, dizaynını yapan firmalarda olacak. Mühendislik kısmı çok önemli çünkü teknoloji yeni, entegrasyon yeni, çok kimse bilmiyor. Hata payı az çünkü yatırım yapan adam garantide olmak istiyor. Şu anda birçok belirsizlik var. En başta gelen belirsizlik şu, mesela önümüzdeki beş yıl içinde hangi enerji kaynağı asıl enerji kaynağı olacak? Fosil yakıt kullanma dedik ama ne kullanılacak? Batarya mı, hidrojen mi, LNG mi vs. Orası çok karışık çünkü kimse bir projeksiyon yapamıyor. Buradaki belirsizlik yatırımcıyı çok zorluyor. Şu anda sektörün dünyada temel konusu bu. Buradaki kararsızlık için bizim gibi mühendislik firmaları ne kadar böyle başarılı, ispat edilmiş proje masaya koyarsa o kadar hızlı çözülecek” ifadelerini kullandı. 

Destek alabilmek için harcanan eforla Ar-Ge yapıyoruz

 

Arge çalışmalarından ve kadrolarında bahseden Ferhat Acuner, “Biz sekiz yıldır bu konu üzerinde Ar-Ge yapıyoruz. Ben buna ticari Ar-Ge diye bir isim verdim. Çünkü biz hiçbir yerden herhangi bir destek almıyoruz, alamıyoruz. Destek alabilmek için harcanan eforla Ar-Ge’nin kendisini yapıyoruz. Yaklaşık 80 kişilik bir kadromuz var. Bunun 45’e yakını mühendis, yüksek mühendis veya doktoralı mühendistir. Tekniker arkadaşlar var, idari grubumuz var, üretim grubumuz var. 11 kişilik tersanede çalışan bir grubumuz daha var. Bizim kendi birimlerimiz için Ar-Ge de var. Türkiye’den ziyade Avrupa Birliği fonlarından faydalanabilecek projeler konusunda bazı çalışmalarımız mevcut” şeklinde konuştu.

 

Sıfır emisyonlu kendi enerjisini üreten liman

 

Acuner, “Üzerinde çalıştığımız ve sonuca çok yakın olduğumuz liman dekarbonizasyonu Ar-Ge projemiz de var. Bu çok önemli çünkü biz denizciliği hep sadece gemi yapmak, gemi işletmek gibi görüyoruz ama denizciliğin aslında üçte birden daha büyük bir bölümü liman işletmeciliğidir. Şu anda görüşmelerimizin devam ettiği iki ayrı müşterimiz var. En az biriyle sözleşme yapacağız gibi görünüyor. Görüştüğümüz konu, bir limanın fiilen tamamen elektrikli hale getirilmesiyle ilgili. İçindeki vinçler, forkliftler kamyonları, çalışan her türlü içten yanmalı motor olan şeylerin elektriğe dönüştürülmesi, bunların şarj edilebileceği altyapıların yapılması, o limanda çalışan römorkörlerin Zeetug’larla değiştirilmesi, güneş ve rüzgar kullanılarak ileride belki dalgada kullanılarak yenilenebilir enerji kaynakları ve gene limana ait enerji depolama sistemleriyle kendi kendine yeten, hatta yeri geldiğinde sisteme geri elektrik satabilen ama sistemden hiç elektrik almayan ve ürettiği elektrik tamamen sıfır emisyonlu olan bir liman planlıyoruz.

 

Limanlarla da çalışacağız

İlkleri yapmaktan duyduğumuz heyecan çok fazla İlkleri yapmaktan duyduğumuz heyecan çok fazla

 

Ayrıca bu konuyla ilgili Şubat ayı içerisinde Barbados’a Karayip Adaları’na gideceğiz. Barbados hükümeti bizden böyle bir çalışma istedi. Ön çalışmayı yaptık, çok beğendiler. Bütçesi vs. konuşmaya gideceğiz. Bunlar üzerine Avrupa Birliği'nden destek alınması ihtimali var. 24 ay içerisinde bir limanı tüm altyapısıyla yeşil liman haline getirebiliyoruz. Önümüzdeki yıllarda bir trend de bu olacak görüyoruz. Çok büyük limanlarla da görüşmelerimiz var ama o limanlar o kadar büyük ki, kendilerini toparlayamıyorlar. Zeetug’dan hareketle yani sıfır emisyon veya çok az emisyon üreten ve yenilenebilir enerji kaynağı kullanan gemi projelerimiz var. Hatta bir tane kargo gemisi çalışıyoruz. Arge'de geldiğimiz nokta gemiye 52 yakıt tasarrufu yaptırabildik. 2022’nin ikinci yarısında belki de bu geminin inşasına başlayabiliriz. Tamamen çevreci ve yenilikçi projeler üzerinden Navtek yoluna devam edecek ve bu kadromuz sanki daha da büyüyecek gibi görünüyor” dedi.

KAYNAK: 7DENİZ DERGİSİ