7Deniz Dergisi’nin sorularını yanıtlayan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, dergimize çok özel açıklamalarda bulundu. Bakan Turhan, “Denizcilik özellikle 2011 yılından sonraki süreçte çok daha hızlı büyüdü ve gelişti. Hem de küresel anlamdaki tüm olumsuzluklara rağmen… Şu anda da Bakanlığımızın ismi her ne kadar Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olsa da denizcilik sektörü Bakanlık içerisinde her zamanki önemini korumaya devam ediyor. Hatta çok daha önemli bir hale geldi. Sektörün içi rahat olsun. Denizcilik Bakanlığı daha da güçlü olarak yerli yerinde duruyor” dedi.
Sayın Bakanımız öncelikle yeni görevinizin ülkemize ve denizcilik sektörüne hayırlara vesile olmasını temenni ederiz. Akabinde ilk sorumuza gelirsek, 16 yıldır denizci kökenli bürokratlarımızla sektörümüz ivme kazandı. Yeni sistemde denizcilik sektörümüz -2023 hedefleriyle- dünya denizcilik sektörüyle rekabet edebilecek düzeye gelmesi noktasında, denizcilik sektörü ile bu yeni sistemde çalışmalarınız ve işbirliğiniz nasıl olacak?
Türkiye’nin her şeyden önce bir deniz ülkesi olduğu hepimizin ağzında pelesenk olmuştur. Ancak “Deniz ülkesi” tanımı ne kadar güzel çağrışımlara sahipse o kadar da sorumluluğumuzu artırmaktadır. Çünkü “Denizciliği” sadece bir ulaştırma türü olarak göremeyiz. Denizler aynı zamanda ağır çelik sanayiinden, deniz üstü ve altı kaynaklarına ve deniz yetki sahalarımız açısında da egemenlik haklarımızı temsil eden kara topraklarımızın devamındaki mavi vatanımızdır.
Bu nedenle denizcilikte ülke ekonomisi, dünya ticaretinden pay alma, bölgesel ve küresel rekabette yerimizi tahkim etme ve güçlendirme söz konusu olduğunda, alabildiğine gerçekçi olmak durumundayız. İhtiyaç duyulan kıyı altyapılarını gerçekleştirilmesi, tersaneciliğimizin geliştirilmesi, ihtiyaç duyulan yasal düzenlemelerin yapılması, karasularımızın emniyetli hale getirilmesi, denizcilik eğitiminin uluslararası standartlarda gerçekleştirilmesi, gerekli denetimlerin yapılması, bütün bunlar elbette önemlidir. Ancak Türkiye gibi bir ülkenin deniz ticaret filosunun güçlendirilmesi ve deniz ticaretinin artırılması da ayrıca önemlidir. Bunun için idare ve deniz ticaretiyle iştigal edenler olarak işbirliğinin nitelikli ve sürekli olmasını önemsiyoruz. Ülke savunmamız için donanmamızın rolü neyse, ülke ticareti için de deniz filomuzun rolü odur. Denizcilikten sorumlu Bakanlık olarak bir irade ortaya koyarken, paydaşlarımızın fikirlerinin, önerilerinin, deneyimlerinin bizim için yol gösterici olduğunu düşünüyoruz.
TÜRKİYE, DENİZCİ ÜLKE DENİZCİ MİLLET
Hükümetlerimiz döneminde, denizciliğin her alanında gerçekleşen büyüme ve değişimde sektör temsilcilerimizin büyük katkıları olmuştur. Türkiye yeniden denizci ülke denizci millet kimliğini hatırlamışsa, politikaları belirleyen gerekli düzenlemeleri yapan, gerekli yatırımları gerçekleştiren Bakanlığımızın sektör oyuncularıyla birlikte hareket etmesi sayesindedir. Bundan sonra da yeni sistemin avantajlarını hep birlikte görebileceğiz. Sektör temsilcileri ile daha fazla birlikte daha hızlı karar alabilen bir yapıda hareket edebilen bir Bakanlık olabileceğiz. Denizcilikte küresel anlamda yaşanan sıkıntılara karşın ülkemiz denizciliğinin 16 yılda geldiği nokta takdire şayandır. Ancak bundan sonra sektörün ihtiyaçlarına daha hızlı yanıt verebilmemiz ile çok daha hızlı bir büyüme yaşayacağız. Bu sayede denizciliğimiz çok daha rahat nefes alacak 2023 hedeflerine artık yürümeyecek, koşmaya başlayacaktır.
Yakın zaman önce, dünya denizlerinde Türk bayrağını dalgalandıran koster gemilerinin yenilenmesi için devlet özel sektörle masaya oturdu ve imzalar atıldı. 3.5 milyar dolarlık hacme sahip proje ile koster filosu yenilenecek. Devlet ve özel sektörü bir araya getiren Koster Yenileme Projesinin denizciliğe katkısı noktasında yorumlarınızı almak isteriz.
"KOSTER FİLOMUZUN YENİLENMESİ PROJESİNDE SONA GELİNMESİ ÇOK ÖNEMLİ"
Son yıllarda tüm dünyayı etkileyen siyasi ve ekonomik krizlerin deniz taşımacılığı ve gemi sanayisi üzerinde çok olumsuz etkileri oldu. Bu etkileri azaltmak için sektöre önemli destekler sağladık ve çok önemli kazanımlar elde ettik. Hatta sektöre devletimiz tarafından sağlanan finans destekleri ve uyguladığımız politikalarla adeta can verdik. Ayrıca Koster Filosu Yenileme Projesini hayata geçirerek yine hükümet olarak sektörümüzü daha da güçlendirecek bir adımı daha attık.
Şu anda mevcut Türk sahipli Koster filomuzun yüzde 68’i 20 yaşın üzerinde. Hem koster sahibi armatörlerimiz hem de gemilerin yapımında rol almak isteyen tersanelerimiz yıllardır bu projeyi bekliyordu. 2009 yılından bu yana çalışmalar yürütülse de finansman konusunda yaşanan sıkıntılar nedeniyle çok gecikti. Uzun yıllar üzerinde çalışılmış ancak somut bir sonuca ulaştırılamamış olan “Koster Filomuzun Yenilenmesi” projesinde sona gelinmiş olması gerçekten çok önemli ve mutlu edici bir gelişmedir.
Bu proje ile; Akdeniz ve Karadeniz deki taşımacılığın ve piyasaların ülkemiz tarafından yönlendirilmesi ile stratejik bir güç elde edilecek. Akdeniz ve Karadeniz geçmişte olduğu gibi deniz taşımacılığında Türk Gölü haline gelecek. Hem deniz taşımacılığı, hem de gemi inşa ile birlikte gemi yan sanayimiz için iş potansiyelini artırma ve yerli sanayiyi geliştirme konusunda önemli adımlar atılmış olacak. Ülkemiz koster filosu gençleşecek, tersanelerin tam kapasiteli çalışması sağlanarak istihdama katkı sağlanacaktır. Projenin 3,5 milyar dolarlık bir hacmi olacak ve 10-15 yıl devam edecek. Karadeniz'de, Akdeniz'de bir ölçüde hakimiyet kurabilmemize olanak sağlayacak. Bu projeyi hayata geçirince çok zor şartlarda faaliyetini sürdüren gemilerimiz devreden çıkacak. Eskiyen gemileri nedeniyle gözüne uyku girmeyen armatörlerimiz de rahat edecek. Çevre felaketi, can ve mal emniyeti konusu da tamamen gündemden çıkacak.
"SEKTÖR 15 SENE MİNİMUM 500 TEKNE YAPACAK"
Ancak en önemlisi de yeni gemi inşalarına ciddi canlılık gelecek. Sektör 15 sene minimum 500 tekne yapacak. Bu da çok büyük bir iş hacmi. Sadece tersaneler değil, yan sanayiciler, tedarikçiler, tepeden tırnağa herkesin muazzam bir işleri açılmış olacak. Ayrıca gemi inşa sanayide yerlileştirme ve millileştirme hedefimizi de büyük oranda destekleyecek. Gemi inşa sanayinde milli şartlarla üretme kabiliyetimizin bulunmadığı birçok ürünü de kendi imkan ve kabiliyetlerimizle yapma fırsatına kavuşacağız.
Gemi inşa sanayide hizmet veren firmalarımızın dile getirdiği sıkıntılar arasında finansman ilk sıralarda yer almakta. Bu konudaki sıkıntıları nasıl aşabileceğimizi düşünmektesiniz?
Şunu belirtmek de fayda görüyorum; denizcilik sektörü ile ilgili karar alırken, sektöre danışılmasında, sektörle birlikte hareket edilmesinde denizciliğin ülkemizde çok daha güçlü ve dinamik bir şekilde konumlandırması amacımız yatmaktadır. Bu nedenle ülke olarak dünyadaki yerimizi, aldığımız yolu ve bu yolda doğru adımlar atmak için belirlediğimiz stratejileri denizin ülkemiz üzerindeki etkisini dikkate alarak planlıyoruz. Son 16 yılda sektör adına attığımız adımlar ortada. Tersaneciliği geliştirdik, tüm kıyılarımızı deniz yapılarıyla donattık.
Özellikle de sektörün finansman sıkıntısın önüne geçme amacıyla da bir çok adım attık. ÖTV’siz yakıt uygulaması ile kabotaj yolcu ve yük taşımacılığında sektöre yaklaşık 6 milyar 600 milyon liraya yakın destek vermiş olduk. Özellikle tüm dünyayı etkileyen siyasi ve ekonomik krizin deniz taşımacılığı ve gemi sanayisi üzerindeki etkilerini azaltmak için sektöre önemli destekler sağladık. Türk Eximbank kaynaklı gemi ihraç projelerine 100 kefalet imkanı getirdik. Tersanelerin hazineye ödedikleri kiraları sıfırladık. Tersane, tekne imal ve çekek yerlerinin kira/irtifak hakkı sürelerini 49 yıla uzattık, sektöre 2 milyar dolarlık nefes aldırdık. Tersanelerimizin irtifak hakkı kurulan alanları teminat olarak gösterebilmesinin önünü açtık ve bu sayede tersanelerin kredibilitesinin 6 milyar TL’ye kadar yükselmesine katkı sağladık.
Yarım kalan gemi yatırımları için de Kredi Garanti Fonu’ndan kefalet sağladık. Şu ana kadar firmaların talep ettiği tutar 272 milyon lirayı buldu. Gemi ve yat inşasına Tasarım Desteği alma imkanı da getirdik. Biraz önce bahsettiğim Koster filomuzun yenilenmesi amacıyla da finansman konusunda yaşanan sıkıntıları aşmak için Hükümet olarak yine elimizi taşın altına koyduk. Kurulan yeni yapı sayesinde ülkemiz koster filosunu gençleştirmekle kalmayacağız, ilave 30 bin kişilik istihdamın da önünü açacağız.
Çünkü biz denizcilik alanında attığımız her adımı sektörün oyuncularını düşünerek atıyoruz ve atmaya da devam edeceğiz.
Daha önce adı Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı olarak geçerken, Cumhurbaşkanlığı yeni Hükümet Sisteminde ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak değişti. Özellikle denizcilik müsteşarlığının kaldırılması denizcilik sektöründe kafa karışıklığına neden oldu. Bu konudaki açıklamalarınızı almak isteriz.
Şunu belirterek bu soruya yanıt vermek isterim; güzel şeyler insanı mutlu eder. Denizci ülke, denizci millet olmak da bizleri mutlu ediyor. Bu durum hükümetimiz için bu nedenle çok büyük öncelik taşımakta. Bu nedenle denizcilik alanında son 16 yılda neler yaptığımız, sektörün nereden nereye geldiği çok önemli. Biraz önce de sektördeki gelişmeyi ve gelişmenin nasıl devam ettiğini açıkladım.
Daha önce Müsteşarlık olarak temsil edilen denizcilik sektörünü Bakanlığımız içerisine alarak Bakanlık düzeyine yükseltmiştik. Bunun olumlu sonuçlarını da aldık. Denizcilik özellikle 2011 yılından sonraki süreçte çok daha hızlı büyüdü ve gelişti. Hem de küresel anlamdaki tüm olumsuzluklara rağmen. Şu anda da Bakanlığımızın ismi her ne kadar Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olsa da denizcilik sektörü Bakanlık içerisinde her zamanki önemini korumaya devam ediyor. Hatta çok daha önemli bir hale geldi. Özellikle altyapı yatırımlarının hızlandıracak bir takım düzenlemeler de yapıldı. Daire Başkanlıkları buna göre yeniden yapılandırıldı. Bakanlığımızın yapısı sektör oyuncuları ile birlikte daha hızlı hareket edecek bir hale kavuştu. Kısacası sektörün içi rahat olsun. Denizcilik Bakanlığı daha da güçlü olarak yerli yerinde duruyor.
Röportaj: Çilem Kocamış