Endüstri 4.0, Lojistik 4.0, Denizcilik 4.0, Liman 4.0….
4. Sanayi Devrimi ile “Yeni Küreselleşme Modelinin” temelleri atıldı ve dünya yeni bir döneme girdi. Siber fiziksel üretim sistemlerinin ya da ileri düzey otomasyon süreçlerinin günlük hayatımıza etkisini şu an hmiyor olabiliriz. Tıpkı önceki 3 devrimin ilk dönemlerindeki insanlar gibi. Zamanla devrimin etkilerini hayatımızda hissedeceğiz ve bu süre diğer devrimlerle karşılaştırıldığında çok daha kısa olacaktır.
Dijitalizasyon ve Nesnelerin İnterneti (IoT) kavramlarını anlamak, Endüstri 4.0’ı anlayabilmek için gereklidir. Diğer sanayi devrimleriyle karşılaştırıldığında son devrim çok daha karmaşıktır. Basit bir tanımla dijitalizasyon, bir dijital iş dalına geçiş sürecidir. Tıpkı konteynerizasyonun bir geçiş süreci olması gibi.. Diğer yandan lojistikte kullandığınız tüm aygıtları, araçları, ekipmanları internete bağlayıp kendi aralarında ya da daha büyük sistemlerle iletişimini sağlar, böylece onlara hükmeder, veriler elde eder ve takip ederseniz işte bu da nesnelerin internetidir.
Endüstri 4.0 ile bilişim çağı bir basamak daha yükselmiş ve dijitalizasyon süreci hızlanmıştır. Zaten akıllı telefonların, giyilebilir teknolojilerin ve internete bağlanabilirliğin artması ile bu süreç 2010’larda ivme kazanmıştı. Sektörler adlarına 4.0’ı ekleyerek bu sürece dahil olmaya çalışıyor olsa da geçiş hiç de kolay değil. Lojistik 4.0 ya da dijital lojistik; merkezileştirilmemiş, özellikle lokal dinamiklere önem veren otonom bir karar alma mekanizmasıyla yönetilen, lojistiğe ilişkin süreçlerin, hedeflerin, tedarik zinciri üyelerinin ve müşterilerin birbirleriyle dijital olarak bağlandığı yapı olarak tanımlanabilir. Dijitalizasyon ve IoT ile tedarik zincirinin görünürlüğünün ve izlenebilirliğinin sağlanması Lojistik 4.0’ın temelidir. Denizcilik 4.0, denizcilik endüstrisinin içinde olduğu tedarik zincirlerinin yeniden yapılanmasıdır. Uzaktan kumanda ile yönetilen ticaret gemilerinin denemeleri başladı ama konuyu daha kapsamlı anlatmak için Maersk’ün “uzaktan konteyner yönetimi (RCM)” projesinden bahsedeyim.
Bu uygulama ile bir GPS, modem ve bir sim kart yardımı ile soğutmalı konteynerlerin konumu, sıcaklığı, nem oranı ve güç seviyesi gibi bilgiler izlenebilecek ve müşteri bu bilgilere gerçek zamanlı erişebilecektir. Müşteri bu sayede soğutmalı konteynerin yükleme öncesi gerekli sıcaklığa ulaşmadığını görünce çiftçiyi ya da tedarikçiyi uyarabilir, bir kamyoncu ya da liman işçisi soğutmalı konteynerin gücünü kapattığı zaman bunu anında görebilir. Bu sayede hem operasyon verimliliği hem de müşteri memnuniyeti, daha da önemlisi tedarik zincirinin hem deniz hem kara ayağında görünürlüğü, izlenebilirliği ve güvenilirliği artar. Liman 4.0 küresel tedarik zincirindeki tüm üyelerin dahil olduğu bir elektronik platformda “akıllı limanların” yapılanması olarak tanımlanabilir. Limancılık sektörü, 3. Sanayi Devrimindeki temel unsur olan otomasyon sürecine hızlıca adapte olmuş, uzaktan kumandalı rıhtım vinçleri (STS, MHC), saha istif vinçleri (RTG, RMG) ve otomatik terminal traktörleri (AGV) ile insansız terminaller işletmeye başlamıştır.
Dolayısıyla limancılık sektörü 4. Sanayi Devrimi için gerekli olan ilk adımı zaten atmıştır. Ancak limanları 4. aşamada daha kapsamlı bir süreç beklemektedir. Liman 4.0 uygulaması ile liman otoriteleri bağlanabilirliklerini, otonom sistemlerini ve büyük veri (big data) analizlerini arttırmak için dijitalizasyon seviyesini yükseltmelidir. Örnek olarak DP World’ün “Liman Topluluk Sistemi” uygulamasından bahsedilebilir. Haziran 2017 ortalarında DP World ile Kazakistan arasında imzalanan anlaşma ile bir “Liman Topluluk Sistemi”nin kurulması kararı alınmıştır. Bu anlaşma ile bir “Elektronik Platform” kurulacak, organizasyon içinde bulunan denizcilik, kara ve hava taşımacılığı ile ilgili tüm süreçlerin veri değişimi bu platform üzerinden sağlanacaktır. Lojistik ağındaki ulaştırma işlemleri, lojistik merkezler, deniz ve kara limanları (dryports-seaports), gümrük birimleri ve müşteriler platformda günde ortalama 50 bin işlem gerçekleştirecektir.
Tamamen kağıt kullanılmadan yapılacak dijital işlemler ve otomatikleştirilmiş lojistik süreçler ile Kazakistan’ın liman ve serbest bölgelerinde bekleme zamanlarının sıfırlanması, tamamen izlenebilir bir tedarik zincirinin kurulması beklenmektedir. Bu sayede Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesinde Kazakistan’ın sadece fiziksel değil aynı zamanda dijital alt yapısı da hayata geçirilecektir. Limanlar ise tüm bu dijitalleştirilmiş sistemin kalbidir. Büyük Veri (Big Data) neye yarar, Dijital Bilgi Sorumlusu (CDO) ne işe yapar? Şimdi yukarıda adı geçen platformu tekrar düşünelim. Her gün 50 bin işlem yapılıyor ve çok geçmeden devasa miktarda işlem bilgilerine sahip oluyorsunuz. Peki bu kadar çok bilgiyi kullanarak işimize yarayacak üst düzey veriler elde edemez miyiz?
Peki bu kadar devasa bilgiyi nasıl analiz edeceğiz? İşte burada devreye Endüstri 4.0’la hayatımıza giren “Büyük Veri Analizi” giriyor. Büyük veri analizi, devasa dijital verilerin analiz edilip anlamlı ve işlenebilir bir hale getirilmesidir. Bu analizlerle ulaştırma sektörü için ekonomik, çevresel ve sosyal verimlilikler ve sürdürülebilirlik üzerine fırsatlar yaratılabilir. Büyük veri analizleri ile mesela liman operasyonlarına ilişkin tahminler çok önceden düşük hata paylarıyla hesaplanabilir, limanın alt yapı, üst yapı ve ekipmanlarının çok daha verimli kullanımı sağlanabilir, tedarik zincirinde riskin azalması ile emniyet stoklarının, taşıma maliyetlerinin ve dolayısıyla toplam tedarik zinciri maliyetlerinin azaltılması mümkün olabilir. Büyük veri oluşumunda sorun, tedarik zincirindeki verinin zamanında ve doğru bilgilerle girilmesidir ki bunun için DP World örneğindeki gibi tüm oyuncuların dahil olduğu dijital platformlara ihtiyaç vardır. Diğer yandan “Dijital Bilgi Sorumlusu” ise (Chief Digital Officer-CDO) bu platformlarda oluşan devasa bilgiden ve bu bilginin analizinden sorumlu üst düzey bilişim uzmanıdır. Yeni Küreselleşme Modeli Lojistik, neticede ticaretin ortaya çıkardığı bir ihtiyaçtır. En basit ifadeyle ticaret yoksa taşıma da yoktur. Küresel ekonomi ve ticaret, 2008 küresel finans krizinden sonra önemli bir değişim sürecine girdi. Böylece “Yeni Küreselleşme Modeli” adı verilen süreç başladı. Ülkelerde artan korumacılık politikaları (ithalat vergilerinin ve kotaların arttırılması, yerel üretime verilen teşvikler vb.) ve artan işsizlik oranları ile birlikte küresel lojistik sektörü için başka tehditler ortaya çıktı. Trajikomik olan bu tehditlerin çoğunun yine Endüstri 4.0’ın sonuçları olmasıdır. Eski küresel ekonomi ve ticaret modeli ile yeni modeli karşılaştıran bu tablo aradaki fark hakkında bir fikir verecektir. Gelişmiş ülkelerdeki nüfus yaşlanıyor, dolayısıyla hizmet sektörüne olan talep artarken, uluslararası mal ticaretinin hacmi azalıyor. İleri düzey otomasyon, bağlanabilirlik, 3 boyutlu yazıcılar, birbirleriyle iletişim halindeki robotların kullanımı ile iş gücü maliyetlerini minimize eden, daha düşük kapasitelerde fakat daha yüksek verimliliklerde çalışan fabrikalar kurgulanıyor. Tamamen insansız, online siparişle üretim yapan “karanlık fabrikalar” (Lights out) konuşuluyor. Çin’deki devasa fabrikalarda yapılan devasa üretimler yerine, kalifiye iş gücü ile yerel pazarlarda küçük kapasiteli üretim yapmak artık daha cazip hale geliyor.
Uzun tedarik zincirleri yerine kısa tedarik zincirleri kurgulanıyor. Toparlayacak olursam gelişmekte olan ülkelerde düşük iş gücüne dayalı, devasa kapasiteli ve uzun tedarik zincirli üretim modellerinin ömrü az kaldı. Uluslararası ticaret ve lojistiğin yıllık gelişimi zamanla azalacak. Nitekim OECD Uluslararası Taşımacılık Forumuna göre 2030 yılına kadar dünyada taşınan mal miktarı yıllık 4,2 gibi düşük bir oranda artması, 2030 sonrasında ise bu oranın 3,3’e gerilemesi öngörülüyor. 2016’da küresel ticaretin sadece 1,3 büyümesi, 2017 için güncel artış beklentisinin de sadece 2,4 olması, bende bu oranların fazla iyimser olduğu şüphesini uyandırıyor. Müşteri 4.0, ya siz? Müşteri her zamanki gibi odak noktasıdır.
Endüstri 4.0 teknolojilerini kullanan, online kanallarla müşteriye bağlı olan, dijital pazarlar kuran, hedef pazardaki lokal dinamiklere önem veren, küresel değil lokal müşteri mantığıyla hareket eden, müşteriyi dinleyen, hızlı çözüm üreten, müşterinin iş süreçlerini izlemesine, bilgilenmesine izin veren, elde edilen devasa bilgilerden anlamlı sonuçlar çıkaran ve kullanan işletmeler ayakta kalacaktır. Tüketiciler internete bu kadar bağlı ve bağımlı hale gelmişken ve bağlılık oranı ışık hızında artarken geleneksel ticaret yöntemlerine en fazla 10 yıl daha ömür biçilebilir. Peki bu durumda lojistik sektörü karlılığını nasıl arttırır? Dijital pazarlara adaptasyonla bu mümkün, işte bu noktada adınızın sonuna bir “4.0” koymayı hak etmeniz gerekiyor: Lojistik 4.0, Denizcilik 4.0, Liman 4.0 gibi… Belirsizliğin hakim olduğu zamanlar yaşıyoruz. Şu an için emin olduğum iki şey var: dijitalleştirilebilen her şey er geç dijitalleşecek ve gelecekte iş dünyası için en büyük tehdit siber saldırılar olacaktır.
Prof. Dr. Soner Esmer
7DENİZ