ABD’nin Ege faaliyetleri
ABD’nin Yunanistan’daki askeri varlığını artırma girişimlerini başlatması, Eylül 2018 ayı başından itibaren yerli ve yabancı medyada haber olmaya başladı. Aslına bakılırsa, 2015 yılından itibaren her iki ülke arasında bu kapsamdaki görüşmeler devam etmektedir. Halihazırda, ABD’nin Girit adasındaki Suda deniz ve hava üsleri ile Larissa’daki hava üssünü kullanma hakkı bulunuyor. Bu yetmemiş olacak ki, Kerpe (Karpathos) adası ve Yunan ana karasındaki bir kısım yerlerde de üsler kurulabileceği ya da Yunan üslerinden daha fazla yararlanacağı dillendirilmeye başlandı. Ana hedefin, Rus Silahlı Kuvvetleri unsurlarının faaliyetlerinin izlenmesi ve olası hadiselerde ön alınmak istenmesi olduğu gözükmektedir. Ancak son dönemde, ABD üst yönetiminin, bir kısım siyasi nedenlerden dolayı ülkemize karşı açıktan kullandığı tehdit dili, terör örgütlerine sahip çıkan tavrı, Suriye’de Fırat nehrinin doğusunda oluşturmaya çalıştığı terör devleti girişimleri dikkate alındığında; Ege’deki bu yeni hamlenin, ülkemize karşı bir çevreleme taktiğinin tamamlayıcı bir faaliyeti olarak da görülmesine neden olmaktadır.
ABD’nin Ege’de konuşlandığı ve/veya konuşlanacağı iddia edilen yerlerde hangi unsurlarının bulunduğunu ve ne miktarda olduklarını tam olarak bilebilmemiz mümkün olamayabilir. Bu konuda açık kaynaklar çoğunlukla yanıltıcı olabiliyorlar. Örneğin Larissa üssüne Ağustos ayında F-22 Raptor uçaklarının konuşlandığı iddia edilmişti. Bir kısım yerli ve yabancı kaynaklar sayı vermemekle birlikte, kullandıkları çoğul ifadeler nedeniyle birçok F-22’nin Larissa’ya konuşlandığı anlaşılmaktaydı. Ancak bir Amerikan kaynağı, 10-13 Ağustos 2018 tarihleri arasında Larissa’ya sadece 2 adet F-22’nin geldiğini belirtmiştir. Bu uçakların; Rusya’nın Kırım’a saldırısı sonrası başlatılan Avrupa Caydırıcı Girişimi (European Deterrence Initiative-EDI) programı gereğince ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığını artırma girişimi ve eğitim kapsamında 08 Ağustos 2018 tarihinde Almanya’nın Spangdahlem Hava Üssüne gelen F-22 filosuna ait uçaklar olduğu ifade edilmektedir. Bu uçaklar esasen Florida’daki Tyndall Hava Üssündeki 95.Filoya bağlı uçaklardır. Ancak, eğitim için geldikleri söylense de, gerek Larissa’ya, gerekse ihtiyaç duyduğu diğer yerlere istenildiği anda bu tip uçakların konuşlanabileceği anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, Mart 2018 ayından itibaren ABD’nin Larissa Hava Üssü'nden kaldırdığı silahsız MQ-9 Reaper tipi insansız hava araçları ile harekat gerçekleştirdiği belirtilmektedir. Peki, Ege Denizi’nde MQ-9 İHA’larının harekat maksadı ne olabilir ? MQ-9 İHA meselesi sadece Larissa ile sınırlı gözükmüyor. Örneğin, Romanya'nın Campia Turzii şehrinde bir MQ-9 hangarı inşasının devam ettiği belirtilmektedir. MQ-9 Reaper 1150 mil menzile sahip. Larissa ve Campia Turzii’deki MQ-9’larla Karadeniz ve Ege’de keşif ve gözetleme kaplama alanlarını genişletecekleri söylenebilir. Tabi ki ilk akla gelen, Suriye kıyılarına intikal eden Rus Karadeniz Filosuna bağlı unsurların keşif ve gözetlenmesi faaliyetleridir. Bununla birlikte Mayıs 2018’de, Polonya’nın Miroslawiec Hava Üssünde MQ-9 İHA faaliyetlerinin de başladığı dikkate alındığında; Doğu Avrupa, Baltık Denizi, Karadeniz, Ege Denizi’ni kapsayan ve Doğu Akdeniz’de de P-3 ve P-8A uçaklarıyla kaplama alanını genişleten bir izleme sisteminin oluşturulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
ABD Genelkurmay Başkanı Joe Dunford, askeri işbirliği kapsamında Yunanistan’a Eylül ayında bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Ziyaret sırasında yaptığı açıklamada; Yunanistan'ın, Suriye ve Kuzey Afrika'da icra edilen harekata olan coğrafi yakınlığına dikkat çekmiştir. Ancak ABD’li yetkililer tarafından, iki ülke arasında artması muhtemel askeri işbirliğinin Türkiye pahasına olmayacağını belirtmekle birlikte, Türkiye ile ilgili endişeler yaşandığı da ifade edilmiştir. ABD Avrupa Kuvvetleri ve NATO Müttefik Kuvvetler Harekat Komutanı Orgeneral Curtis Scaparrotti tarafından yürütülen görüşmelerin henüz başlangıç aşamasında olduğu ve kalıcı olarak asker ya da ekipman konuşlanmasının önerilmediği açıklanmıştır. Ancak böyle denilse de; Mart ayından itibaren Larissa merkezli silahsız MQ-9 Reaper insansız hava araçlarıyla harekat düzenlenmektedir.
ABD heyetinin Eylül ayı ziyareti sonrasında basına yansıyan diğer bir önemli haber ise, ABD’nin Dedeağaç’a yeni nesil bir radar sistemi kurmayı planladığı yönündedir. Ancak bunun sadece bir radarla da kalmayacağı, ses ve görüntü tespitinin de yapılacağı bir sistem üzerinde durulduğu belirtilmektedir. Yani sinyal, elektronik, muhabere ve uydu istihbaratını elde edecek geniş çaplı bir istihbarat merkezinin kurulacağı anlaşılıyor
Diğer yandan, Yunan basınında yer alan ancak teyide muhtaç bilgiler kapsamında, bir kısım Amerikan F-35 uçağının Volos’ta, F-16’ların Andravida’da, F-15’lerin ise Suda’da konuşlanacağı belirtilmektedir. Açık bilgilerde yer alan Ege’deki mevkiler harita üzerinde incelendiğinde; kuzeyden saat istikametinin aksi yönünde güneye doğru, Dedeağaç, Larissa, Volos, Andravida (Mora’nın batısında kalsa da) ve Suda’nın bütün bir Ege’yi gözlem altında tutabilme imkanı tanıyan bir yay üzerinde oldukları görülmektedir. Bu yay, tabi eğer doğruysa, güney doğuya doğru Kerpe adasıyla birleştiği takdirde, kaplama açısından, çok daha etkili bir gözlem ve kontrolün sağlanabileceği söylenebilir. Kerpe adası Rodos ve Girit adalarının arasında olup Doğu Akdeniz intikal rotaları üzerinde bulunmaktadır. Olası bir üs, NATO üssü olarak da kabul ettirilmek istenebilir. Çünkü Yunanistan, Ege’de bir NATO üssü konusunda, geçmiş dönemden beri ısrarlı bir tavır sergilemektedir. Üstelik Yunanlı yetkililer, olası üssün inşa edileceği adanın mümkün olduğunca Ege’nin doğusunda ve güneyinde olmasının Türkiye ile ilgili sorunların Batı tarafından daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağını da geçmiş dönemde ifade etmişlerdir. ABD’nin ise Kerpe adasına F-22 uçakları için bir hava üssü kurmak istediği ve bununla birlikte adaya Patriot füzelerini de yerleştirmeyi arzu ettiği belirtilmektedir.
Meselenin bir diğer yönü ise, ABD’nin kendisine sağlanan ancak genişletilmesini talep ettiği Suda üs ve liman kolaylıklarının bulunduğu Girit adasında S-300 füzelerinin yer almasıdır. Yunanlı bir kısım yetkililer tarafından, bahse konu silah sisteminin kullanıma hazır bir şekilde, Suda üssünü koruduğuna dair açıklamalar yapılmıştır. Tedarik etmek istediğimiz S-400 füzeleri için yaptırım tehdidinde bulunan ABD’nin, Girit’teki S-300’leri görmek istemeyişi trajikomik bir durum yaratmaktadır.
Sonuç olarak, ABD’nin Ege’de görünen bahse konu girişimlerinin; sadece Ege Denizi’nin kontrolü için değil, Doğu Avrupa, Baltık, Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz’de Rusya’yı çevreleyen bir gözetleme kuşağı yaratma ve gerektiğinde etkin mukabele etme maksadına yönelik olabileceği anlaşılmaktadır. Diğer yandan Ege’de tüm sivil ve askeri deniz/hava trafiği ABD tarafından çok daha yakından izlenebilecektir. Ancak bu çevreleme taktiğinin, önemli bir kısmının Yunanistan üzerinden yapılması ve ikili askeri işbirliğinin genişletilmesi, her ne kadar ‘‘…Türkiye pahasına…’’ olmayacağı ifade edilse de, Rusya’dan geleceği söylenen S-400’ler başta olmak üzere farklı siyasi ve askeri nedenlerden dolayı Türkiye ile ilgili belirgin bir tedirginliğin göstergesi olduğu söylenebilir. Ege’deki gelişmelerle birlikte ABD’nin, Kıbrıs’ta takındığı tavır, güney sınırımızın yanı başında Suriye’de Fırat nehrinin doğusunda PKK/YPG orjinli bir terör devleti kurma girişimi ve teröristlere verdiği destek ile ülkemize karşı siyasi, askeri ve ekonomik yaptırım tehditleri dikkate alındığında; Ege Denizi’ndeki bu hazırlıkları ve yatırımları daha manidar bir hale getirmektedir. Özellikle 2012 yılından itibaren Güney Kıbrıs’ın İsrail tarafından güvenlik şemsiyesi altına alınması çabaları ile mesele bir bütün olarak düşünüldüğünde, deniz alaka ve menfaatlerimizin korunmasını zora sokabilecek gelişmelerin yaşanma olasılığını dikkate almamız gerekmektedir. Diğer yandan, bütün bu proje sistemler ve konuşlanmalar hitamında, ülkemizle bir bilgi/istihbarat paylaşımına gidilip gidilmeyeceği, paylaşım olsa bile ne kadarının ve ne doğrulukta verileceği konusu da dikkate alınmalı ve takip edilmelidir.
Binaenaleyh, Ege Denizi’nde ABD’nin bu kadar geniş yayılmasına olanak verecek yeni üs ve üs kolaylıklarının, Türkiye’ye karşı tüm ön yargılarına rağmen, Yunan parlamentosunda ve kamuoyunda ne şekilde karşılık göreceği ve tartışılacağı da ayrıca merak konusudur. Netice itibarıyla, her şeyden üstün gördüğü ve bağlanmaya çalıştığı partnerini ‘‘Stoacı’’ bir yaklaşımla kabul etmeye hazır olanlara karşı, yüzyıllar önce Yunan tanrılarını kuşkucu bir bakış açısıyla sorgulayanlar gibi, eğer varsa, yeni ‘‘Academiacı’’ların da daha aklıselim davranmalarını ümit ediyorum. Aksi takdirde, Epiktetos’un ‘‘güven ve ihtiyatın yanlış ve kötü kullanılmasının getireceği yıkım’’ ikazı da bir yarar sağlamayacaktır. Parlak gibi görünen bir seçenek tercih edildiğinde, çoğu zaman yeni bir ‘‘oyun’’ ile karşılaşılabileceğini ve tercih edilen seçeneğin karar alıcıları hiç arzu edilmeyen bir noktaya getirebileceğini de unutmamak gerekir.
Kaynaklar:
Cicero, ‘‘Tanrıların Doğası’’, syf. 24, 25, 28, 29, Alfa Yayımcılık, 2018, İstanbul.
Epiktetos, ‘‘Düşünceler ve Sohbetler’’, syf. 75, İnkilap Kitapevi, 2018, İstanbul.
Ruelle, David, ‘‘Rastlantı ve Kaos’’, syf. 55, Say Yayınları, 2014, İstanbul.
Gürdeniz, Cem, ‘‘Hedefteki Donanma’’, syf. 359, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2013, İstanbul.
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/abd-savunma-alaninda-yunanistana-yakinlasiyor-40948888
https://www.sabah.com.tr/dunya/2015/05/27/yunanistanda-abd-nato-ussu-tartismasi
https://www.defensenews.com/air/2018/08/27/mq-9-reaper-drones-in-romania-it-could-happen-soon/
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45496174
https://greekcitytimes.com/2018/09/14/us-military-sets-its-eyes-on-karpathos-island/
https://www.yenisafak.com/dunya/yunanistan-egede-yeni-nato-ussu-istiyor-2143085
https://greekcitytimes.com/2018/09/14/us-military-sets-its-eyes-on-karpathos-island/
https://www.cnnturk.com/dunya/abd-dedeagac-bolgesine-yeni-nesil-radar-kuruyor
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/yunanistandan-egede-yeni-nato-ussu-talebi-29017977