Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının yayılımını engellemek için ülkeler uzaktan eğitim yöntemi ile eğitime devam etmeye çalışıyor. Türkiye’de de ilkokuldan üniversiteye milyonlarca öğrenci uzaktan eğitim almaya devam edecek. Uzaktan eğitim teorik eğitimler için uygun bir yöntem olsa da uygulamalı eğitimler açısından kafada çok sayıda soru işareti bırakıyor. Uygulamalı eğitimin en çok kullanıldığı alanlardan biri de hiç kuşkusuz denizcilik eğitimi. Peki bu sektör uzaktan eğitim için uygun mu? Kendisi de eğitimci olan İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) Dekanı Prof. Dr. Soner Esmer, koronavirüs pandemisinin denizcilik eğitiminden ticarete, pek çok konuda 7Deniz Dergisi’nin sorularını yanıtladı.
-Yaşanan bu talihsiz gelişme sizce eğitimde yeni bir yol haritası çizdi mi? Öğrenciler nasıl etkilenir, yansıması ne olacak?
Koronavirüs salgınının lisans ve lisansüstü eğitime olan etkisi kısa vadeli ve orta vadeli olarak iki yönlüdür. Dönem başında çok az kişi dönemin örgün eğitimden uzaktan eğitime geçeceğini ön görebilmiştir. Kısa vadede elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz, çünkü hazırlıksız yakalandığımız birçok konu var. Şu an öğrencilerimiz hiçbir konuda eksik kalmasın diye eldeki imkanlar ile yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Görev aldığım İSTE’de dahil Türkiye’deki üniversitelerin çoğunda uzaktan eğitim altyapısı halihazırda olduğu, yoksa da dünyada bu konuda halihazırda belirli bir ücret karşılığı ya da ücretsiz uygulamalar olduğu için süreç düşük kayıplar ile ilerliyor. Öğretim elemanlarımız sürekli senkron ve asenkron eğitim materyali hazırlamakla meşguller ve mevcut şartlar altında çok özverili çalışıp ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar. Orta vadede ise zaten gerekli tüm alt yapı kullanıma hazır hale gelecek, tüm eksiklikler giderilecektir. Bu sürecin lisans öğrencilerimize yansıması teorik dersler için minimal düzeyde olsa da uygulamaya yönelik dersler için ilave önlemler gerekiyor. Lisansüstü öğrencilerimizi ders ve tez dönemindeki öğrenciler olarak iki ana gruba ayırırsak ders dönemindeki öğrencilerin durumu lisans öğrencilerimiz ile benzerdir. Ancak tez yazma aşamasında olan öğrencileri yazdıkları tezin yöntemine göre ayırmak gerekir: laboratuvar veya saha çalışması gerektiren tezler ve gerektirmeyen tezler. Şu anda laboratuvar veya saha çalışması gerektiren uygulamaya yönelik tezlerin ilerlemesi oldukça güç şartlar altında oluyor ya da bu tezler maalesef ilerleyemiyor.
-Salgının ne kadar daha süreceği konusunda net bir tarih yok. Kimi yönetici veya bilim insani yaz ayları derken kimileri 2021'e kadar süreceğini düşünüyor. Sizce süreç böylesi uzun bir zamanı alırsa uzaktan eğitimin nasıl bir faydası veya yansıması olacak.
Uzaktan eğitimde ağırlıklı olarak teorik içeriğe sahip olan bilim dalları için ciddi bir sorun olmayabilir. Ancak denizcilik eğitimi gibi uygulama ağırlıklı bölümlerde eğitimin zorunlulukları, kalitesi ve niteliği açısından gelecekte doldurulması gereken açıklar oluştu. Bu açıdan denizcilik eğitiminin uygulama tarafı uzaktan eğitime uygun değildir. Yükseköğretim Kurulu uygulama eğitimi konusunda önlemlerini aldı ve Rektörlüğümüz üzerinden bizlere bildirdi. Yaz ayları olur mu emin değilim ama kısmetse salgın bitip normal sürecimize dönünce öğrencilerimizin uygulama açıklarını yoğunlaştırılmış programlar ile kapatacağız. Diğer yandan Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği ve Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği programlarında öğrenim gören öğrencilerimizin yaz stajları riske girmiş durumda. Bu konuda da STCW Sözleşmesi dikkate alınarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, YÖK ve Türkiye’deki tüm Denizcilik Fakülteleri koordinasyonu ile bir çözüm yoluna gidilmesi gerekiyor.
-Sektöre gelirsek, ne yazık ki yakın bir tarihte Cosco Shipping Bulker'in kaptanı İstanbul Boğazından geçiş yapmak için beklerken hayatını kaybetti. Tabii ki temennimiz hiç kimsenin hayatını kaybetmemesi. Ancak Türk denizciler de korona nedeniyle tehlike ile karşı karşıya. İnsanlar gemilerde çalışmak istemeyebilirler. Bu da ciddi bir sorun olarak armatörlerin karşısına çıkabilir mi? Bu sektöre nasıl yansıyacak?
Öncelikle bu sorunun geçici olduğunun altını çizmek gerekir. Uzun süreli bir travma söz konusu değildir. Dünya Denizcilik Örgütü, Dünya Sağlık Örgütü, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı yayınladığı genelgeler ile yapılması gerekenleri netleştirmiştir. Uygulayıcılarda bu önlemleri minimum standart kabul edip üzerine çok şey eklemiştir. Bugün gemilerimiz ve limanlarımız çalışıyorsa, denizcilik lojistiği halen nefes alıyorsa bu sayede olmuştur. Gemi personeli gemide izole bir hayat yaşıyor, sokaktaki insan gibi değil. Onlar için risk kara ile temas noktalarında yani liman, kanal ve boğazlarda, ayrıca gemiadamı değişimlerinde başlıyor. Bu noktada temas noktalarında ve gemiadamı yönetiminde gerekli önlemlerin alınması gemiadamları için hayati önem taşıyor. Gemi içinde sosyal mesafe kurallarını uygulamak güç olacağı için olası bir virüs temasından tüm personelin etkilenmesi mümkün olabilir. Uygulamaya baktığımızda her kesimin önlemlerini aldığına, faaliyetlerine devam ettiğine ve özveri ile çalıştıklarına şahit oluyoruz. Dolayısıyla soruda bahsettiğiniz gibi mesleğe yönelik travmatik bir sonuç beklemiyorum. Armatör ve gemi yönetim işletmeleri pandemi ortamındaki gemiadamı değişimi uygulamalarında önemli bir tecrübe edindi. Bu bir kazanımdır. Bir düşünürün de dediği gibi, “Bizi öldürmeyen şey güçlendirir.”
-Birde sizin uzmanlık alanızla alakalı bir soru daha sormak istiyorum. Lojistik, denizcilik, limancılık sektörlerinde endüstri 4.0'a yönelik yatırım artacak mıdır? Sizce denizcilik sektörü bu global salgından hangi dersleri çıkaracaktır?
Salgın pek çok düşündüğümüz ve henüz uygulamaya geçirmediğimiz konuları öne almamıza ve elimizi çabuk tutmamız gerektiği konusunda bir aydınlanmaya neden oldu. Dünyada Endüstri 4.0 uygulamalarının öncü uygulamaları zaten lojistik sektöründe uygulanıyordu ama henüz yaygın değildi. Yaşanan salgın gösterdi ki Endüstri 4.0 bir seçenek değil, zorunluluktur. Büyük ölçekli işletmeler dijitalleşme sürecini kendi imkanları ile yapıyorlar. Bu salgın ile IT departmanları işletme içinde stratejik iş birimleri haline geldi. Ancak KOBİ’ler kaynakları daha kısıtlı olduğu için bunu dış kaynaklama ile çözmek durumunda kalacaktır. Konu stratejik bilgi paylaşımı gerektirdiği için IT işletmeleri ile KOBİ’ler arasında uzun dönemli ilişkiler kurulmaya başlayacaktır. Denizcilik sektörü küresel salgından pek çok ders çıkarsa da aslında bir sıralama yapılırsa denizcilik ve lojistik sektöründe yaşanan kayıplar ortalama yüzde 10-15 aralığında kaldı. Bu rakamlar diğer sektörlere göre oldukça düşük düzeydedir. Hatta denizcilik sektörünün bazı alanlarında hiç kayıplar yaşanmadığı gibi ciro ve yük artışları dahi gerçekleşti. Denizcilik sektörü pek çok alanda dijital dönüşümün öncüsü olduğu için alınacak dersler ve yapılacak uygulamalar ağırlıklı olarak pandeminin mücbir sebep sayılması, pandeminin sözleşme ve anlaşmalara dahil edilmesi ve pandemi ile mücadele boyutlarında olacaktır. Uygulamada bu değişim zaten başlamıştır. Çünkü denizcilik sektörü her ne kadar sahip olduğu değerleri koruması açısından muhafazakar bir yapıya sahip olsa da değişimlere oldukça hızlı tepkiler vermekte, denizcilik sektöründeki taraflar kendi önlemlerini hızlıca almaktadır. Denizcilik sektöründe yarış daha çok sektör içindeki taraflar arasında yaşanmaktadır. Bu durumda sektörü tanımlamak için yeni bir tabir geliştirsek yerinde olabilir: Yenilikçi Muhafazakar. “Yenilikçi Muhafazakar” tabiri kendi içinde bir oksimoron barındırsa da sanırım sektörün yapısını anlatmak için yerinde bir tabirdir.
RÖPORTAJ: İBRAHİM KOCAMIŞ / 7DENİZ