Önümüzdeki en az 2 yıl içerisinde gemilerin tekne makine sigorta yenilemelerini yapmanın gemi sahipleri adına gerçekten gittikçe zorlaşacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Lloyd, bugünlerde nerede ise hiç tekne makine sigortası yapmamaya başladı. Son 6 aylık dönem içerisinde hasarsız filolar bile yüzde 20-30 oranında prim artışları ile sigortalarını yenileyebilmektedir.
Türk P&I CEO’su Ufuk Teker’, ‘sigortagazetesi.com’ bir yazı kaleme aldı.
Ufuk Teker’in yazısı şöyle:
Sizlere sigortacılar bu süreci nasıl geçirdiler diye bilgi vererek başlamak isterim. P&I Sigortacıları kovid-19 sürecini aslında en organize karşılayan ekip oldu dersek, yanlış ifade etmiş olmayız. İlk pandemi ilan edildikten sonra sigortalıların sahip oldukları korumanın kapsamı nedir en iyi şekilde duyurulduğunu düşünmekteyim.
En başta online seminerler ve yazılı duyurular ile teminatın kapsamı ve alınması gereken önlemler hızlı bir şekilde sektöre duyuruldu. Bu duyuruları sadece sigortacılar değil, brokerler, hukuk firmaları da kendi açılarından yaparak sektörü yeterince bilgilendirdiler. Samimi konuşmak gerekirse bu tarz tüm dünyayı veya çok geniş bir bölgeyi etkileyen hasarlarda sigortacılar genellikle haklarını rezerv etmeyi, mümkün ise teminatları olmadığını duyururlar. Bu konuda geçmiş örnekler tarihte bulunmaktadır.
Mesela Çernobil Radyoaktif kirlenmesinin de etkisi ile radyoaktif bulaşma ile ilgili tüm riskler sigorta teminatı haricinde bırakılmıştır. Hali hazırda da radyoaktif bulaşma sigorta poliçe kapsamı dışarısındadır.
Pandemik Riskler Teminat Dışında Bırakıldı
Takvimler 2000 yılına yani milenyum dönemine geldiğinde ise tansiyon çok artmıştı. Takvim değişikliğinin elektronik sistemler tarafından algılanmama riskini sigortacılar teminat dışında bırakmak için çok yoğun çaba ilan etmiş ve piyasada milenyum ile ilgili Date recognition kloz poliçelere eklenmişti.
Korona virüsü ile ilgili de yine tekne sigortacıları ise; LMA 5394 sayılı kloz ile pandemik riskleri teminat dışarısında bıraktıklarını ve bunu hem reasürans hem de tüm tekne poliçelerine ilave ettiklerini ilan ettiler.
Biz sigortacıları yargılamadan önce; sigortacılar açısından durum nasıl ona da bakmak lazım. Prim hacmi olarak baktığımızda IUMI 2018 rakamlarına göre global marin sigortaları primi yıllık 28.9 milyar dolar tutarındadır. Bu tutarın yüzde 24.4 tutarı ise tekne makine sigortalarına isabet etmektedir ki tutar yaklaşık olarak 7 milyar dolar civarındadır. 2018 yılı Lloyds’ un hasar sonuçları aynı dönemde yüzde 104.5 olduğunu ifade etmeliyim. Bu süreç 2017 yılında ise daha kötüydü yüzde 114 idi.
Piyasadan Çekilme Kararı Aldılar
Buna bağlı olarak ise sigortacılar piyasadan çekilme kararı alarak Tekne Makine piyasasının daralması sonucu ortaya çıktı. 2018 yılı başında Lloyds piyasasında olan sigortacıların yerlerinde yeller esiyor. Bunun yanı sıra mevcut gemi ekipmanlarına “Balast Tankı Suları Rehabilitasyon ekipmanı-Balast Water Treatment Equipement” ve “Yakıtta bulunan Sülfür Oranını Düşüren Ekipman-Scrubber” yatırımları ile gemideki teknik ekipman ilavesi ile birlikte makine kırılması riskinde de belirgin bir artış olduğu herkesin hemfikir olduğu başka bir husus. Gemi bedelleri de yeni ilave edilen ekipmanlar ile birlikte yüzde 10-15 oranında artmıştır. Fakat bu artışlar primlere doğrudan yansımamıştır.
Özetlemek gerekirse önümüzdeki en az 2 yıl içerisinde gemilerin tekne makine sigorta yenilemelerini yapmanın gemi sahipleri adına gerçekten gittikçe zorlaşacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Lloyd, bugünlerde nerede ise hiç tekne makine sigortası yapmamaya başladı. Bu sigortalama kapasitesindeki daralmanın ise primleri yükseltici bir unsur olmasına rağmen, Lloyds’ un önümüzdeki 2-3 yıl geri dönüşümü beklenmemektedir. Son 6 aylık dönem içerisinde hasarsız filolar bile yüzde 20-30 oranında prim artışları ile sigortalarını yenileyebilmektedirler.
P&I Piyasanın Durumu Pek Parlak Değil
P&I sigortacılarının durumu ne durumda. Genellikle İngiliz ve İskandinav ülkelerinin elinde bulunan bu piyasanın durumu da pek parlak değil. Toplam P&I primleri bazında bakıldığında yine benzer bir sonuç ortaya çıkmakta ve net yüzde 103 hasar/prim oranı karşımıza çıkmaktadır.
Durum P&I sigortacıları adına çok da iç açıcı gözükmüyor. Her ne kadar daralan ticari hareketlilik hasarlara olumlu yansıyacağı öngörülse bile son yıllarda ne kadar yeni uluslararası anlaşma ve konvansiyon ortaya çıktı ise mutlaka sorumluluk tarafı P&I sigortaları üzerinden çözümlendi.
Örneğin Deniz İşçileri ile ilgili MLC (Marine Labour convention) Konvansiyonu yürürlüğe girdi ve tüm sağlanacak maddi teminatlar P&I Sigorta kapsamı genişletilerek çözümlendi ve P&I sigortacılarının yükü arttı. Hatta müflis armatörün ödeyemediği 4 aya kadar personel maaşları P&I sigortacılarının teminatı altına alındı. LLMC (Limitasyon Konvansiyonu) ile birlikte çevre kirliliği sonucu oluşan temizlik masrafları ve hadiselerin dolaylı sonuçları yine P&I Kulüplerin teminatları altında kalmaktadır. Son zamanlarda HNS (Zehirli ve Zararlı Yükler) konvansiyonu ile yine P&I sigortacıları en önemli aktör olarak devrede bulunacak gibidir.
Asıl Sigortacıları Tedirgin Eden İklim Değişikliği
Peki, deniz sigortacılarını bekleyen asıl felaket kovid-19 muydu? Dünya topyekün virüs savaşını bir şekilde kazanacak ve bu süreç bitince ne olacak? Asıl sigortacıları tedirgin eden risk faktörü bence İklim değişikliğidir. Dünyayı ve insanlığı en derin etkileyecek olan sorun henüz günlük hayatımıza en sert şekilde darbe vurmaya başlamadı. Umarım bir şey olur tüm süreç iyileşir ama bu konuda pek ümitli olunmadığını bilim adamları ve istatistikler göstermeye başladı.
Birkaç sayı paylaşmak isterim:
• Her bir derece ısı artışı yüzde 12 oranında yıldırım düşmesini arttırmaktadır.
• Kötü senaryoya göre Kuzey Kutbu 2040 yılında tamamen erimiş olacaktır.
• Dünya genelinde 2017-2018 yılında 394 doğal felaket meydana gelmiştir.
• 2017-2018 yılına isabet eden hasar ise 225 milyar dolar oldu.
• Doğal afetlerin aynı dönemde tüm sigorta hasarları içerisindeki payı ise yüzde 6-8 seviyesinden neredeyse yüzde 15 seviyesine çıkmış durumda.
Biraz karanlık bir tablo çizdim farkındayım, ama eskiden averaj risklere göre yatırım yapan girişimciler artık olağanüstü durumları da hesaba katmak zorundadır. Daha sonra geri dönülmeyecek yatırımlar yapmamak ve pişman olmamak için yatırımcıların felaket senaryolarına göre de konumlanmak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız.
Herkese iyi ve sağlıklı bir yıl dilerim.