2010 yılında iki ortaklı bir şirket olarak kurulan ve ağırlıklı olarak hububat ve çimento kiracılarıyla çalışmaya başlayan MAST Gemi Kiralama, 2019 yılında MCE KARGO ile yaptığı ortaklık sonrası MAST&MCE Denizcilik adıyla yeni alanlara açılarak portföyünü genişletti. MAST&MCE Denizcilik’in Berat Altın ile beraber iki kurucu ortağından biri olan Kaptan Onur Arabacıoğlu, 2019 yılında firmaya katılan iki arkadaşlarına eski işlerinin bir kısmını kaydırdıklarını, kendilerininse yeni sahalara girerek kapasitelerini artırdıklarını söyledi.

 

İlkleri yapmaktan duyduğumuz heyecan çok fazla İlkleri yapmaktan duyduğumuz heyecan çok fazla

Kaptan Onur Arabacıoğlu, “Yeni gelen arkadaşlarımızdan sonra biz de proje kargo ve konteyner taşımacılığı gibi eskiden bünyemizde olmayan farklı iş kollarına ağırlık vermeye başladık. Şu anda ağırlıklı olarak MCE Kargo’nun gemilerinin bağlantılarını ve kiracılarımızın bağlantılarını yapıyoruz. Kiracılar tabii gün be gün değişiyor. Kimi sektörden çıkıyor, kimi ticaretin farklı yönlerine kayıyor ama genel olarak şu anki müşteri portföyümüzün 70’i 2010’dan beri bizimle çalışan insanlar. 2022’den sonra da yine aynı insanlarla çalışıp üzerine yenilerini koymayı hedefliyoruz. Bu noktada bizim için en önemli husus kalite. Çünkü herkesle çalışacağım diye hizmetinizden taviz verirseniz, günün sonunda elinizde olanları da kaybedersiniz. Çok da agresif olmadan, olan işlerimize devam edip üzerine firmamızın altyapısını güvendiğimiz, bildiğimiz brokerlarla da genişleterek yeni firmalara hazırlık yapmayı planlıyoruz. Bu noktada da açıkçası denizciliği bilen, armatöre, kiracıya ve kendi ticaretine saygı gösteren firmalarla çalışmayı tercih ediyoruz” şeklinde konuştu.

Yarın ne olacağını bilmiyoruz

 

Son dönemlerde dalgalanmalar yaşayan navlunlarla ilgili de görüşlerini paylaşan Arabacıoğlu, “Navlun fiyatları için iki sene devam eder diyen de var, resesyon geliyor diyen de. Hemen üstümüzde Rusya, Ukrayna arasında olan olay direkt Avrupa'yla da bağlantılı. Avrupa'daki fabrikaların kapanması veya enerji ihtiyaçları sebebiyle üretimlerin azalması tabii ki bu coğrafyadaki ticareti etkileyecek. Bu etkilediği ticaretin de denizciliğe negatif yönde etkisi olabilir. Ancak özellikle Karadeniz bölgesini söylersek, bu navlunlar 2 devam edecek gibi bir öngörü var. Covid sonrası piyasalar arttı. Sonrasında Rusya-Ukrayna arasında olan olaylardan dolayı Rusya bilhassa hububatta bir süreliğine tek satıcı haline geldi. Bu durum navlunlara özellikle nehir piyasasında pozitif etki yaptı. Sonrasında Ukrayna kendi mallarını satabilmek için Sulina Kanalı’nı kullandı. Çokta yüksek navlunlar verdiler, büyük sıkışıklıklar oldu. Bu navlunlar sebebiyle yine piyasaya artı yönde bir hareket geldi. Sonrasında tahıl koridoru açıldı. Sulina’daki rakamlar düştü. Fakat bu coğrafyada maalesef liderlerin verdikleri demeçler bizim navlun piyasalarını çok etkiliyor. Örneğin, Putin tahıl koridorundan mutlu olmadığını söylediği zaman Rusya'daki mal bedelleri ve navlunlar artmaya başladı. Dolayısıyla bizim bu coğrafya için uzun vadeli konuşma şansımız pek yok. Genel olarak bakarsak bir resesyon bekleniyor. Beklenen resesyon da bizi negatif etkiler. Fakat bu coğrafyanın özelinde biraz daha anlık hareket ediyor olmak zorundayız. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Uzun vadeli bir öngörü yapamıyoruz” ifadelerini kullandı.

Savaşa herkes hazırlıksız yakalandı

 

Savaşın ilk çıktığı dönemdeki durumu da değerlendiren Arabacıoğlu, “Maalesef Rusya – Ukrayna arasındaki bu savaş en çok kendi halklarını etkiledi, her iki ülkenin insanları yurtlarını terk etmek zorunda kaldı, kalanlar ise büyük tedirginlik içindeler. Savaşın şu anki gidişatı pek öyle gözükmese de ümidimiz en kısa sürede sona ermesi yönünde.

Savaş başladığında herkes gibi bizler de çok hazırlıksız yakalandık. Gemiler Rusya ve Ukrayna limanlarında kaldı. İki hafta içinde Rusya'daki gemiler kalkmaya başladı fakat Ukrayna'daki gemilerin kalkışı çok daha fazla gecikti ve hala kalkamayan gemiler olduğunu duyuyoruz. Gemilerin emniyetinde sıkıntılar oldu, bazı gemilerin personeli gemilerini terk etti, gemi üzerindeki yükler sahipsiz kaldı ve bir sürü başka problem oldu.  Hiç kimse bunun böyle olacağını ön göremiyordu. Şu anda hububat yüklerinde biraz daha düzenli bir akış söz konusu. Koridor var. Her iki ülkenin yetkilileri de gemileri denetliyor. Sonuçta birlikte bir çalışma var. Ben bir daha armatörlerin bu kadar hazırlıksız yakalanmayacağını umut ediyorum.

 

Ancak Rusya’da seferberlik ilan edildi ve bu Rusya’nın saldırılarını daha da sertleştireceğinin habercisi olabilir ve eğer böyle olursa koridorun devamından bahsedemeyiz. Savaşı bilmem ama ticaret anlamında sanki ipler biraz daha Rusya'nın elinde gibi. Satabileceği malı var ve dünyanın her yerine mal satacak durumdalar. Her ne kadara birbirleriyle kavgalı olsalar da Avrupa da onlardan mal almak istiyor. Günün sonunda Rusya’nın malını satacağını, Avrupalıların da bir şekilde o malları alacağını düşünüyorum. Hem bu savaş hem de olası resesyon sebebiyle Avrupa’ya yapılan satış miktarı azalabilir bu da özellikle Karadeniz koster piyasasını negatif etkileyebilir fakat bugün itibariyle Rusya’dan çıkan malların hacminde ve çeşitliliğinde hiçbir sıkıntı yok dolayısıyla navlunlar iyi .” şeklinde konuştu.

Malı olanlar için lojistik sorun olmaya başladı

 

Son dönemde sektörde büyük tonajlı gemilere olan talep konusunda da görüşlerini aktaran Arabacıoğlu, “Benim gördüğüm navlunlar arttı fakat her gemi her limana giremez hale geldi. Dolayısıyla tüccarların da önünde lojistik büyük bir problem oldu. Burada ben insanların belirli ortaklıklar yaparak, her an ticaretlerini sağlayabilecek gemilere sahip olma istekleri olduğunu düşünüyorum. Örneğin Rusya'dan Türkiye'ye mal getireceksiniz veya ülke içinde kullanacak ya da işleyip yurt dışına satacaksınız. Bu ticarette şu an en büyük sıkıntı lojistik. Gemi tarafında bazı gemiler Rusya'ya gitmek istemiyor, bazı gemiler Ukrayna’dan uzak kalmak istiyor ve hatta bazı Avrupalı armatörler olası risklerden dolayı Karadeniz’e hiç çıkmak istemiyor.

Teknik olarak şu an eğer bir gemi Rusya seferi sonrası tahıl koridoru ile birlikte Odessa'ya giderse bir sıkıntı yaşar mı, yaşamaz mı bilemiyoruz ticari olarak beklenen resesyon ne zaman başlar ve etkileri ne kadar sürer onu da bilemiyoruz ve bu belirsizliklerle dolu ortamda ve yüksek gemi fiyatlarıyla gemi alımı yapmanın en mantıklı açıklaması firmaların ticaretlerinde kendi gemilerini kullanarak lojistik problemlerinden daha az etkilenmek isteği olabilir. Özellikle şu piyasada elinde gemi olan firma rakiplerine göre avantajlı konumda ama düşük piyasada da bu gemilerin çalıştırılması için denizcilik firmalarıyla ortaklık yapılmasının doğru olacağını düşünüyorum. Gemi işletmek ve düşük piyasalarda gemilerin çalıştırılması ayrı bir uzmanlık ve bir tecrübe gerektiriyor.

 

Sektör dışı gemi alımları 2000’lerden farklı

 

Sektör dışı gemi alımları konusunda açıklamalarda bulunan Arabacıoğlu, “Bence burada 2000’li yıllar arasında bir farklılık var. 2008 krizinden önce bu sektör sadece iyi taraflarıyla anlatıldı. Müteahhit, kuyumcu gibi paraya ulaşabilen insanlar bunu doğru bir yatırıma çevirmek istediler ama benim gördüğüm bugün itibariyle sanki, o gemiye ihtiyacı olan insanlar tarafından gemiler alınmaya çalışılıyor. 2008 krizi henüz hafızalardan silinmedi ve şu an denizcilik sektöründen olmayan birini bu yüksek gemi fiyatlarıyla gemi yatırımına ikna etmek zor olabilir. Navlunlara baktığınız zaman iki sene önce çok düşüktü. Yatırımcı internete girip baksa gecen 5/10 senenin ne kadar zor geçtiğini ve denizciliğin sektörün yabancısı insanlar için risklere ne kadar açık olduğunu görebilir. Fakat gemiyi ticaretinde bir enstrüman olarak kullanan bir firma gemi bulmakta zorlanmaya başladığında gemi sahibi olmayı veya ortaklıklara girmeyi tercih edecektir.

Gemi bulmak zor yük bulmak kolay

 

Yük ve gemi bulma konusunda da sektörü değerlendiren Arabacıoğlu, “Bu coğrafyada bütün düzen son 8/9 ay içinde değişti. Rusya'daki firmalar telefon edip telefonunu şu firmadan aldım, yüküm var, sen gemi bulabiliyor musun veya beraber bir şeyler yapabilir miyiz diye soruyorlar. Ama unutmamak lazım ki bu firmalar olan düzenlerinin bozulması sonucu size ulaşmışlar. Bugün yüke ulaşmak eskiye göre daha kolay ama elinizde gemi olmadığı sürece veya gemi sahipleriyle gemi işletenler ile aranızda eski bir ilişki yoksa yükün sizin için bir kıymeti yok. Direkt kiracı sizi arayıp ya benim böyle bir yüküm var dediği zaman bu tabii ki bir fırsat ama sizi hataya da yönlendirebiliyor. Kiracıyı tanıyor olmanız lazım ki senelerdir irtibatta olduğunuz armatörü 1 sefer için kaybetmeyin.

 

Bildiğimiz işleri bildiğimiz kiracılarla yapıyoruz

 

Arabacıoğlu, “Koster filosu olan armatörler için artan piyasada erken bağlantı yapmanın bir gereği yok. Zaten artıyor.  Ama işin kötü tarafı bu coğrafyada piyasa çok oynak. Bir lider çıkar bir laf eder her şey değişir. Avrupa Birliği bir laf eder, her şey değişir. Dolayısıyla Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan da olmamak lazım. Biz hesabımızı, kitabımızı yapıyoruz. Eğer matematik kurtarırsa ve gemimizin de açık olmasına çok uzun süre de yoksa bağlıyoruz o işi ama ortam çok değişken olduğu için genelde bildiğimiz kiracılarla, bildiğimiz işleri yapmayı tercih ediyoruz her zaman” ifadelerini kullandı.

 

Artık her şey internette

 

Arabacıoğlu, “1990’lı senelerde insanlar gemilerinin bağlantıları için birilerine ihtiyaç duyuyorlarmış. Şu anda her armatör veya işletmeci ofisinde bu işleri düzgün yapan, yaptığı işi bilen insanlar mevcut ve sadece piyasa navlun bilgilerine değil risk ve masraflardan bir brokera göre daha fazla haberdarlar. Fakat brokerin piyasalar ve çalıştığı kiracısı hakkındaki bilgisi de bence çok kıymetli, herkes biliyor ki şu an herkes herkese çok kolay ulaşabilir ama işler yolunda gitmediği zaman arada olan adil ve konusuna hakim bir brokerın kıymeti maalesef sadece problem çıktığı zaman ortaya çıkıyor.

KAYNAK: 7deniz Dergisi