Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 16 Ocak’taki İngiltere ziyaretinde mevkidaşı Ben Wallace ile bir araya gelmişti. Denizcilik ve ekonomi gazetesi Marin Deal’in haberine göre bu ziyaretin ardından Türkiye ile İngiltere’nin, İngiliz Kraliyet Donanması tarafından aktif olarak kullanılan ve envanterde halihazırda 12 adet bulunan Type-23 fırkateynlerine yönelik tedarik anlaşması yaptığı iddia edildi. İddiayı değerlendiren emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, bu anlaşmanın hayata geçmesinin savunma sanayisi için intihar olacağını söyledi.
"Sürekli sorun çıkarıyor"
Türk donanmasında İngiliz menşeli sensor ve silahların sicilinin oldukça kötü olduğuna dikkat çeken Gürdeniz, “Amirallik dönemimde en çok uğraştığımız sorunların başında İngiliz menşeli sensor ve silahların idamesi, yedek parça tedariki ve bakım onarım sorunu gelirdi. Fırkateyn radar parçasını bile iki yıl beklediğimiz olurdu” dedi. Türkiye’nin İngiltere’den en son 1959’da Paşa sınıfı muhrip satın aldığını ifade eden Gürdeniz, İngiltere’deki FOST eğitimleri sırasında Type-23’lerle çalıştığını ve bu sınıfın sürekli sorun çıkardığını belirtti.
"Yerli ve millilik eylemle olur"
“Savunma sanayini destekleyecek tersane hazırken, savunma sanayisi hazırken Türkiye’nin İngiltere’nin eski gemilerine yönelmesini anlamak mümkün değil” diyen Gürdeniz şöyle devam etti: “Yerli ve milli olmak sözle değil eylemle olur. Kendi gemisini yapan devlet 35 yaşında bir gemiyi ithal etmez. Bu intihardır. Yaşlanan filoyu modernize etmenin yöntemi TF-2000 ve diğer istif sınıf muharip gemi projelerini hızlandırmaktır. Türkiye başkasına muhtaç değildir.”
“Bu girişim kurumsal atalet yaratabilir”
Öncelikle savunma sanayisinin gelişim sürecine ve bunun temel motivasyonuna değinen Deniz Güvenliği Uzmanı Deniz Güler ise “Başta Türk Deniz Kuvvetleri olmak üzere Ar-Ge alanında önemli başarılarla ulusun göğsünü kabartmış bir kuvvetin yaşadığı bu sıçrayışın ana fikrinde güven bağı zedelenmiş bir müttefiklik ilişkisine karşı ulusal onur, özgüven ve emekle verilen güçlü bir tepki yatmaktadır” dedi. MİLGEM projesinin ulusal savunma sanayisinde kurumsal kültür ve kurumsal hafızanın oluşmasına büyük katkı sağladığının altını çizen Güler, Türkiye’nin 21. yüzyılda kendi savaş gemisini inşa edebilen ülkeler ligine taşımışken böyle bir girişimin “kurumsal atalet” yaratabileceğine dikkat çekti. Güler sözlerini, “hazır ve yaşlı savaş gemilerinin alımından ziyade askeri gemi inşa sanayinin üretim kapasitesinin ne kadar artırılabileceği üzerine kafa yorulmalıdır” uyarısıyla tamamladı.
Romanya davalık olmuştu
Romanya ve İngiltere arasında 2003 yılında Type-23’ün bir alt modeli olan HMS Coventry ve HMS London isimli iki adet “Type-22” fırkateyni için toplamda 116 milyon sterlinlik bir anlaşma yapıldı. Anlaşma kapsamında fırkateynler Romanya’ya fabrika çıkışı biçiminde teslim edilirken her ek malzeme için ek bütçe talep edildi. Öte yandan Romanya Dolandırıcılıkla Mücadele (DNA) ve İngiltere Dolandırıcılıkla Mücadele (SFO) yetkilileri 2006’da, fırkateynlerde bazı ekipmanların başka ürünlerle değiştirilmiş olması nedeniyle İngiltere’de, ülkenin en büyük silah şirketi BAE Systems’in temsilcisi Barry George ve Romanya doğumlu eşi Georgiana’yı tutukladı ve belgelere el koydu. Çift daha sonra serbest bırakıldı.
O dönem konuya ilişkin konuşan Rumen Amiral Victor Blidea, 116 milyon sterline alınan İngiliz gemileri yerine 40 milyon sterlin maliyete Hollanda gemileri alabileceklerini söylemiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:
"Ucuza alınabilirdi"
“O dönemde tanesi 20 milyon sterlinden satışa sunulan Hollanda fırkateynleri hakkında bilgi sahibiydik. Bunlar ‘sıcak’ gemilerdi, görevdeki gemilerdi ve ikinci el gemiler değillerdi. İngiliz firkateynleri fena değil ama bizim bütçemize uymuyorlar. Bakımları çok maliyetli. Ayrıca onları düzgün bir şekilde donatmamız gerekiyor ki bu da yine çok para demek.”
Kaynak: Cumhuriyet.com.tr