Lojistiğin her alanında yer alan bir firma olarak firmanızdan ve gerçekleştirdiğiniz faaliyetlerden söz eder misiniz? 1997 senesinde, İtalya'nın en köklü uluslararası taşımacılık ve lojistik şirketlerinden biri olan Albini&Pitigliani grubunun ortaklığı ile kurulduk. Ortağımız olan ve 'Alpi Group' olarak bilinen, geçen sene 70. kuruluş yıldönümünü kutlayan Albini & Pitigliani Spa'nın benzer ortaklık yapısı ile kurulmuş olan networku 50'den fazla ülkede, 5 kıtada faaliyettedir. Galata Taşımacılık dahil, dünyadaki tüm ofislerimiz hem kara, hem hava ve denizyolu taşımacılığında hizmet vermekte ve aynı zamanda farklı sektörlere yönelik lojistik hizmetler üretmektedirler. Türkiye'de yapılanmamız ve faaliyetlerimiz İstanbul merkezli olup, İzmir, Bursa ve AHL Kargo Terminali ofislerimizin yanı sıra Çatalca'daki ihracat ve lojistik depolarımız üzerinden sürmektedir. Hizmet verdiğiniz iş kolları açısından onlara sunduğunuz hizmetler ve kolaylıklar hakkında ne söylemek istersiniz?
En büyük avantajımız, yurtdışındaki ofislerimizin hemen hemen hepsinin yerel ortaklı bir yapıya sahip olması, yani Galata Taşımacılık gibi 50 Albini & Pitigliani Spa yüzde 50 ben ve ortaklarım gibi. Bu bizi tam anlamıyla global bir yapıya sahip olmamıza imkan vermektedir, yani Global bir çatı altında, lokal çalışan işletmeler gibi. Hem Albini&Pitigliani'ni ailelerinin işinin başında olması hem bizler gibi tüm dünyadaki ofislerde yönetimin sadece profesyonel değil ama aynı zamanda yönetim kurulunun da dahil olduğu sistemde işlemesi bizleri fonksiyonel ve esnek, her an ulaşılabilir bir yapı ile faaliyet gösterdikleri sektör ne olursa olsun müşterilerimizin çözüm ortağı olarak karşılarına çıkmamıza imkan tanımaktadır. Gemisi olmadan denizcilikte yakalanan bu başarının arkasındaki güç nedir? Öncelikle, global bir şirket olmamız, uluslararası boyutta armatörler ile ilişki kurmamıza sebebiyet vermektedir, aynı şekilde bu ilişkileri de lokal boyutta en iyi şartlarda sürdürmekteyiz.
Armatörler ile şeffaf ve dürüst bir çalışma beraberliği sürdürmek başlıca amacımızdır ancak başarımızdaki en önemli etken, deniz taşımacılığı öncesi ve sonrası sağladığımız hizmetler ile müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılıyor olmamızdır. Bu durumda da armatörler bizim olduğu kadar bizde onların çözüm ortağı oluyoruz. Hal böyle olunca ve herkes için kazan-kazan sistemi devrede olunca bunun yansıması müşteri memnuniyetine ve bizlerin de iş hacminin olumlu artmasına mümkünat sağlamaktadır. Türkiye her alanda potansiyelini kullanamıyor. Dünya deniz ticareti açısından Türkiye'nin önemi nedir? Size göre bu potansiyeli kullanabilmesi için atılması gereken adımlar nelerdir? Maalesef çok doğru ve aynı zamanda da çok yönlü ele alınması gereken bir konudur bu. Lakin, Türkiye'nin uluslararası taşımacılıkta başarısı ile hacminin artması Türkiye içindeki yapılanmanın tamamlanması, belli noktalarda başlaması ile mümkün olacaktır. Bu havalimanlarının kapasiteleri, başlıca şehirlerin dışında, Anadolu'da da havalimanlarının donanımlı hale gelmesi. Demiryolunun hızlı bir şekilde işler vaziyete gelmesi, deniz limanlarının sayısının artması ve bağlantılı bir sisteme sahip olmaları çok önemli. Bizler şu anda coğrafik konumumuzun getirdiği avantajı maalesef kullanmamız gerekenin çok altında kullanıyoruz, ana sebebi de az önce dediğim gibi gümrükler, havalimanları, deniz limanları, demiryolları ve otoyollar birbirine bağlantılı ve işler konumda değil.
Çok yatırım yapıldı ve hala yapılmakta ama henüz yetersiz, hız verilmesi ve daha da fazla yapılması lazım; bu bizi makroekonomik değil sadece politik olarak da daha güçlü bir noktaya taşıyacaktır. Özel sektöre gerekli imtiyazlar ve avantajlar sunulursa iş adamları da gereken yatırımları yapmaktan geri kalmayacaktır diye düşüyorum. Lakin Türkiye olarak ihracat hedeflerimize ulaşmamızın bizim sektörün ihracatçılara sunacağı avantajlardan da geçmektedir. Ve 3 tarafı deniz ile çevrili bir ülkede daha fazla deniz taşımacılığı konusunda Türk şirketlerin varlığının artmasına ve onların kuvvetlenmesine imkan verilmedir diye düşünüyorum.
2016 yılı sektör açısından ve özellikle sizin açınızdan nasıl geçiyor, hedeflerinize ulaşacak mısınız?
2017 yılından beklentileriniz nelerdir? Biz kurulduğumuz günden bu yana, gerçekçi hedefler koyarak bir sonraki ve ondan sonraki senelerimizi hesapladık her zaman; hesaplanabilir riskler aldık her daim. Bu korumacı tavrımız belki şirketimizin büyümesini dönem dönem yavaşlattı ama sağlam bir temel üzerinde yol almamıza müsaade etti her zaman. Bu sayede ülkemizde dönem dönem cereyan eden krizleri göğüsleyebildik ve bir takım olarak üstesinden gelebildik. 2016 senesi tabii ki kendi içerisinde, diğer zor senelerden biraz daha zor ve karmaşık. Ülkemiz zor günlerden geçiyor ve bireysel korumacılık tüketimi zayıflattığında üretici zayıflıyor, ithalat yapan zayıflıyor ve işler düşüyor. Öte yandan ihracatta da, güvenlik sebeplerinden ötürü satınalmacılar gelmediğinde veya siparişleri bilhassa Temmuz sürecinden sonra başka ülkelere kaydırdıklarından orada da bir daralma var. Hedeflerimize ulaşacağımızı zannediyorum, Türkiye güçlü bir ülke, bizde iyi bir şirketiz. Zor zamanlarda iyi şirketlerin müşterilerine verdiği güvendir işlerin yolunda gitmesine sebebiyet veren, üstelik her açıdan; iyi üretici, iyi tedarikçi, iyi banka, iyi gümrükçü ve benzeri. Biz Türkiye'de aktif olduğumuz kadar yurtdışında da aktif davrandığımızdan hedeflerimiz doğrultusunda seneyi bitireceğimize inanıyoruz.
Türkiye ekonomisinin lojistik sektörüne sağladığı avantajlar ve dezavantajlar nelerdir? Sanırım bu soruya bir nevi yukarıda cevap vermiş oldum, ekleyebileceğim, önünüzü ne kadar görürseniz o kadar uzun soluklu borçlanmaya ve akabinde yatırıma girersiniz. Eğer önünüzü doğru görmüyorsanız ve derdiniz geminizi her daim güvenli yüzdürmek ise bu yatırımların yapılmamasına yansıyor ve haliyle sektör büyümesi de yavaşlıyor. Türkiye'nin 2023 hedeflerinde lojistik sektörünün pozisyonu küresel ticaret ağındaki varlığımızı sizce nasıl belirleyecek? Dolaylı yoldan bu sorunuzun da cevabını az önce vermiş bulundum sanırım ama buna da bir ekleme yapmak isterim; Türkiye'de uluslararası taşımacılık yapan şirketlerin kalitesi gerçekten çok iyi; lakin katma değerli hizmet vermenin seviyesinin artması, iyileşmesi ve daha efektif olması Türkiye içinde sunulan hizmetlerin altyapısının kuvvetlenmesi ile mümkün olacaktır. Lojistik 24 saat yaşayan bir ekosistemdir, mesai saatleri içinde icra edemezsiniz sadece. İhracatçılarımızın ürettiklerini iyi maliyetlerde ve hızlı bir şekilde sevk edebiliyor olmaları, Türkiye'nin tercih noktası olmasını ve işlerin artmasını bire bir etkileyen bir noktadır.
Önümüzdeki dönemde bir yatırım planınız var mı? Albini&Pitigliani ile beraber komşu ülkelerde ve ticaretimizin arttığı ülkelerde yatırımları beraber yapmaya karar verdik. İlk yaptığımız yatırım Tunus'taki acentemizin 50'sini satın almakla başladı. Benzer satın almaları 2017 yılında da planlıyoruz. Bunun yanı sıra Türkiye'deki yapılanmamızı da büyüterek depo ve ofis açılımlarına imkanlar dahilinde hız vermeyi hedefliyoruz.
Cengiz Tepebaş - 7DENİZ