İran devlet medyası, İsfahan kenti yakınlarındaki büyük bir hava üssü civarında meydana gelen patlama haberlerinin ardından insansız hava araçlarına (İHA) karşı hava savunma bataryalarının aktif hale getirildiğini bildirdi.
Deniz güvenliği uzmanları Arap Körfezi ve Batı Hint Okyanusu'ndan geçen gemileri bölgede artan İHA faaliyetlerine karşı tetikte olmaları konusunda uyarıda bulundu.
Saldırılar, İran'ın MSC Aries adlı konteyner gemisini kaçırmasına ve pazar günü Suriye'deki konsolosluğuna yönelik ölümcül bir saldırının ardından İsrail'i vurmasına misilleme gibi görünüyor.
İki ülke arasındaki son restleşme, Yemen Husilerinin Gazze'deki savaş nedeniyle gemilere saldırmaya başlamasından bu yana bölgede deniz taşımacılığı için süregelen risklere daha fazla gerilim ekledi.
Kasım ayından bu yana Husiler tarafından gemiciliğe yönelik 80'den fazla saldırı düzenlendiği bildirilirken, şimdiye kadar bir araba gemisine el konuldu ve Belize bandıralı dökme yük gemisi Rubymar batırıldı.
İngiliz ordusunun Birleşik Krallık Deniz Ticareti Operasyonları (UKMTO) merkezi, şu anda ticari deniz taşıtlarının hedef alındığına dair herhangi bir belirti olmadığını söyledi ancak gemi kaptanlarına bölgedeki şüpheli faaliyetleri ve insansız hava aracı faaliyetlerini bildirmelerini tavsiye etti.
İran hava sahası üzerindeki uçuş kısıtlamaları da uygulamaya konuldu ve havayolları alternatif havaalanlarına yönlendiriliyor. Tansiyon yükselirken, Avustralya dışişleri bakanlığı İsrail'deki Avustralyalıları ülkeyi terk etmeye çağıran bir tavsiye yayınladı.
Metis Analytics yakın tarihli bir güncellemede şunları kaydetti:
"Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı'ndan geçiş yapan gemi mürettebatı, İran güçlerinden gelen çağrılara yanıt vermeye hazır olmalı ve geminin İsrail'e yardım ettiği düşünülürse, el koymanın geçerliliğine bakılmaksızın gemiye el konulması muhtemeldir. Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı'nın şu anda Kızıldeniz ile aynı durumda olması çok olasıdır."
Braemar yakın tarihli bir tanker yorumunda şu uyarıda bulundu:
"Bu saldırıların ticaret yolları, özellikle de dünya petrol ticaretinin neredeyse %30'unu gerçekleştiren hayati önemdeki Hürmüz Boğazı'ndan geçen yollar üzerindeki potansiyel etkisine ilişkin endişeler ortaya çıkmıştır. Bu güzergâhlarda meydana gelebilecek herhangi bir aksama tanker navlunları üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir."