İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Şubat ayı Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır başkanlığında gerçekleşti. İMEAK DTO Meclis Salonu’nda gerçekleşen toplantıya Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürü Ahmet Selçuk Sert, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Özel Danışmanı Ali Kurumahmut, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Durmuş Ünüvar, İMEAK DTO Şube Başkanları, Meslek Komite Başkanları ve üyelerin katılımıyla yapıldı.
Meclis Toplantısı toplantı zabıtlarının okunup oylanması ve Ocak ayı faaliyetlerinin video sunumuyla başladı.
‘Kanal İstanbul konusunu ciddiyetle takip ediyoruz’
Toplantıda ilk söz alan İMEAK DTO Meclis Başkanı Tamer Kıran, Kanal İstanbul’un bir devlet projesi olduğunu belirterek, projede farklı konularda yurtiçi ve yurtdışında uzman bilim insanları uzun yıllar süren ciddi çalışmalar sonucu alınan kararla ortaya çıkan bir proje olduğunu söyledi. DTO olarak Kanal İstanbul’un deniz ticareti ile ilgili kısmının kendilerine ilgilendirdiğini sözlerine ekleyen Kıran, “Biz de, sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek Kanal İstanbul konusunu değerlendiriyoruz. Sağda solda söylenenlere bakmadan, bize düşen bir ciddiyetle konuyu takip ediyoruz ve ülkemiz, milletimiz, geleceğimiz için en iyisi, en güzeli olacak şekilde sonuçlanmasını diliyoruz” dedi.
DTO depremzedelerin yaralarını sarmaya çalıştı
24 Ocak’ta Elazığ’da 41 kişinin yaşamını yitirdiği depreme DTO olarak yardım etmek için hemen harekete geçildiğini dile getiren Kıran, “81 ildeki oda ve borsalar ile birlikte depremin etkilediği Elazığ ve Malatya’ya tüm yardımlar eksiksiz ve zamanında gönderildi” dedi. Ardından Elazığ ve Malatya’da deprem bölgelerini ziyaret ettiklerini ifade eden Kıran, yapılan çalışmaları yerinde takip ederek, depremde hayatını kaybedenlerin ailelerine taziye ziyaretinde bulunduklarını söyledi.
‘Kurumlarımız ABD – Çin anlaşmasına göre stratejilerini revize etmeli’
ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının ardından Ocak ayında imzalanan birinci faz ticaret anlaşmasına da işaret eden Kıran, “Enerji, en çok ihracat yapılacak kalemler arasında yer aldı. Ardından sanayi üretimi, hizmetler ve tarım geliyor. Anlaşmaya göre Çin, 2017 yılını baz alarak ABD'den ithal ettiği mal ve hizmet tutarını 2020 ve 2021 yıllarında 162 milyarı mal, 38 milyarı da hizmet olmak üzere toplamda 200 milyar dolar artıracak. Çin, 2017 yılında bu ülkeden, 130 milyarı mal ve 58 milyarı hizmet olmak üzere toplam 188 milyar dolarlık ithalat yapmıştı. Şimdi buna ek olarak 2020 yılında 76,7 milyar dolarlık, 2021 yılında ise 123.3 milyar dolarlık alım yapacak. Buna karşılık ABD, 160 milyar dolarlık cep telefonu, bilgisayar gibi Çin ürünlerine vergi koymayacak. 112 milyar dolarlık yüzde 15'lik vergisi olan ürünün de vergi oranını yüzde 7.5'e indirecek. Geriye kalan ithalatın yüzde 25'lik vergisi ise planlandığı gibi yüzde 30'a çıkmayıp mevcut seviyesini koruyacak. Bu anlaşma denizcilik sektörü için de son derece önemli ve kurumlarımızın bunun üzerine stratejilerini revize etmeleri gerekiyor” diye konuştu.
İstanbul’daki 24 iskelenin sorunların çözümünde sona doğru
İstanbul’daki 394 deniz turizmi aracı ile yolcu motorları ve gemilerini ilgilendiren ve kent genelinde 24 iskelede yolcu indirme-bindirme iskeleleri ve bağlama –barınma yerleri ile ilgili sorunları çözümü için İstanbul Valiliğinde 4 toplantı gerçekleştirdiklerini aktaran Kıran, “Bu konuda sonuca çok yaklaştığımızı görüyorum. Sayın Valimizle birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum ile görüşüp son noktayı koymayı umut ediyorum” dedi.
Kıran, “Türkiye’nin köklü sanayi kuruluşlarının çevreci ürünlerinin, daha az enerji ve hammadde ile üretim sağlayan projelerinin ve “sürdürülebilirlik ve çevre yönetimi” konusundaki çalışmaların yarıştığı İstanbul Sanayi Odası (İSO) 2018 Çevre Ödülleri’nde, Piri Reis Üniversitesi’nin deniz kampüsü “İSO Özel Kategori Çevre Ödülü”ne layık görüldü. Piri Reis Üniversitesi’nin her tarafında, denizcilerimizin alın teri ve göz nuru var. Bu gelişmeler bizi hem mutlu ediyor, hem de gururlandırıyor” diye konuştu.
Toplantıda Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Özel Danışmanı Ali Kurumahmut, “Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Montrö Zemininde Kanal İstanbul” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Sunumunda Türk Boğazları ve Karadeniz’in hukuki statüsünü düzenleyen Montrö Sözleşmesinin 20 Temmuz 1936 yılında yürürlüğe girdiğini belirten Kurumahmut, “Lozan Barış Antlaşmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli belgesi olarak kabul edilir. Başlangıç yürürlük süresi 20 yıl olan tarihten itibaren değiştirilmeksizin Türkiye’nin gözetiminde ayakta kalabilmiştir. Boğazlardan geçişin tam özgürlüğü prensibiyle bu prensibin sonsuzluğunu belirten 28. maddenin 2. fıkrası çok önemlidir” dedi.
‘Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Kanal İstanbul önünde hukuki engel değil’
Kurumahmut, “Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nde Türk Boğazları’ndan barışta ve savaşta denizden ve havadan geçiş ve ulaşım serbestliği ilkesini kabul etmiştir. Lozan rejimi Boğazlar’dan geçişte herhangi bir sınırlama getirmezken, Karadeniz’e geçmek isteyen savaş gemileri için tonaj sınırlaması getirmiştir. Lozan Boğazlar Sözleşmesi hükümleriyle Boğazlar’ın askerden arındırılmış olması ve tahkim edilemez bulunması nedeniyle; Türk Boğazları Bölgesi’nde Türkiye’nin egemenlik hakları açıkça sınırlandırılmıştır, Türkiye güvenliği için tedbir alma hakkından mahrum bırakılmıştır” diye konuştu.
Kanal İstanbul üzerinde Türkiye’nin yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin tam olduğunu ve Kanal İstanbul geçişlerinin Türk ulusal hukukuna göre düzenleneceğinin altını çizen Kurumahmut, “Kanal İstanbul, Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında İstanbul Boğazı’ndan yapılmaya devam edecek olan uğraksız geçişleri engelleyemeyeceği gibi, Montrö Boğazlar Sözleşmesi de Kanal İstanbul’un önünde bir hukuki engel değildir” dedi.
Konuşmaların ardından toplantıya katılan Ali Kurumahmut ve Ahmet Selçuk Sert’te Tamer Kıran ile Salih Zeki Çakır tarafından plaket verildi.
7DENİZ – ÖZEL