YMN Tanker’i genç, dinamik ve yenilikçi bir denizci olan Yaman Şen yönetiyor. Türk denizciliğinin yeni nesil yöneticilerinden olan Şen, geleceği bugünden görerek planlar hazırlayan denizcilerimizden biri. Planlarında; küresel anlamda değişen denizcilik sektörü de sosyo-politik gelişmelerin olası gidişatı da teknoloji ve çevre gibi konuların yükselişi de bulunuyor. Adını sektörümüzün yarınlarında hayli duyacağımıza inandığımız Şen ile YMN Tanker’in kuruluşunu ve geleceğe yönelik hedeflerini konuştuk.

 

2008 krizinde siparişler iptal oldu

 

YMN Tanker’in sektöre girişi hakkında bilgiler veren Yaman Şen, “Şu an sahip olduğumuz gemileri, aslında o dönem kendi tersanemizde müşterimiz için yapmıştık. 2008 krizi ortaya çıkınca siparişler iptal oldu. Elimizde kalan gemileri kendimiz işletmeye karar verdik. 2009 yılında ilk gemimizi işletmeye başladık. 2012’de ise YMN Tankeri kurarak teknik işletmemizi de bünyemizde yapmaya başladık. Son üç senede altı yeni inşa gemimizi tamamladık ve filomuza kattık. Dinamik ve tecrübeli kadromuzla emin adımlarla ilerliyoruz” dedi.

 

Filomuzu büyütmeye devam ediyoruz

 

YMN’nin filo yapısından da bahseden Şen, “Filomuzda 10 adet 8400, iki adet 26 bin, bir adet de 9 bin 400’lük paslanmaz gemimiz var. Yakın zaman içinde ekoship dizaynı aldık. Konvansiyonel olarak yeni üretilen bir geminin çalışma süresini 15-20 sene olarak düşünürsek, geleneksel makinelerle yeni regülasyonlardan dolayı ömrünü tamamlaması pek mümkün görünmüyor. O yüzden daha ekolojik, farklı yakıt türlerini kullanabilecek gemi alternatiflerine bakıyoruz” şeklinde konuştu.  

Gemilerimizin ortalama yaşı 5

 

Kimyasal tanker taşımacılığı piyasasında gemilerin genelde 2005-2010 arası çok geniş bir skalası olduğunu söyleyen Şen, “Kiracılar 15 yaş üstü gemileri çok tercih etmiyorlar. Bizim filo yaşımız ortalama 5. Dünya filosuyla kıyaslarsak çok genç bir filoya sahibiz. Avrupa'da gemi ortalama yaşı 12-13. Kiracılar piyasa iyiyken her gemiye okey verir ama piyasaya kötüyken özellikle yeni gemiyi tercih ediyor. Bizim sahip olduğumuz tonajdaki gemiler, büyük tankerler gibi uzun sefer yapmıyor. Bizim gemiler çok liman ziyaret ettiği için gemi daha çabuk yıpranıyor. Malzemeler, tanklar, ekipmanlar daha çok kullanılıyor. Ham petrol tankerleri, bir buçuk ayda sefer yapıyor, 6 tane tankı var ve sadece ham petrol taşıyor. Biz, bin bir türlü petrol ve petrokimya türevi taşıyoruz” ifadesinde bulundu.  

 

Karadeniz’de navlunlarda risk de yüksek

 

Çalıştığı bölgeler hakkında bilgiler veren Şen, “Bizim genelde 26 binlik gemilerimizin rotası bellidir: Büyük oranda Karadeniz'den ayçiçek yağı çıkıyor ve Uzak Doğuya gidiyor. Uzak Doğu taraflardan da palm yağı alıp yine Avrupa’ya getiriyoruz. Bu rotadan sonra boşta kalan gemiyi genelde Karadeniz'e çıkartıyoruz çünkü Avrupa'da 26 bin tonajda çok fazla yük çıkmıyor. Karadeniz tarafında şimdi bir sıkıntı olduğu için oranlar arttı ama risk de arttı. Tahıl koridoru dediler ancak liman bombalandı. Oradaki navlunlar gerçekten ciddi anlamda yüksek” dedi.

 

Dünya ticaretinin yönü değişiyor

 

Avrupa içinde gemilerimiz çalışıyor; İspanya, Fransa, Fas, Cezayir taraflarında. Kuzeyde time charterda çalışan gemilerimiz de mevcut. Orası biraz daha kapalı bir bölge. Girmek biraz daha zor. Son olaylardan sonra ruh da değişti. Mesela upriver Arjantin'den ayçiçek yağı çok çıkmaya başladı. Şimdi bütün dünya ticaretinin yönü yavas yavas değişiyor gibi hissediyoruz” ifadelerini kullandı. Savaş devam ederse Venezuela ve İran’a uygulanan yaptırımlar kalkabilir.

Okto Marine sektörde küresel bir marka olma yolunda Okto Marine sektörde küresel bir marka olma yolunda

 

Yeni inşa planımız şu an için yok

 

Son gemilerini iki ay önce teslim aldıklarını belirten Şen, “Şu an yeni inşa planımız yok. Sac fiyatları da ciddi anlamda arttı. Yatırım yaparken nasıl yapacağımızı bilmiyoruz. Ben kaç tane konferansa katıldım. Sorulan sorular şöyle; ‘Geleceğin yakıtı metanol mü, LNG’mi vs.’ herkes ne olacak diye soruyor. Şu olacak bu olacakta diyemiyorlar çünkü onlarda bilmiyorlar. O yüzden yeni inşa yapmak, hele şu artan rakamlarla, bana mantıklı gelmiyor. İkinci el gemi almak daha çok tercihimiz” ifadesinde bulundu.  

 

Savaş biterse işler değişir

 

Piyasaların önümüzdeki dönemde nasıl gideceğini tahmin etmenin zor olduğunu söyleyen Şen, “Bu tamamen politik bir durum. Ukrayna ve Rusya seferleri ciddi anlamda yükseldi. Şimdi Rusya'yla Ukrayna savaşta diye oradaki oranlar çok yüksek. Ama Ukrayna ile Rusya barış yaparsa bu sefer oradaki biriken kargolara da gitmek için yine oranlar yüksek kalacak. Benim tahminim bu şekilde. En az bir iki sene daha gider.Bunun değişmesi de tamamen savaşa bağlı. Savaş düzeldiği takdirde bence yine bu şekilde devam edecek ama kısa bir süre. Çünkü oradaki biriken malı bir şekilde gemiler gidip yukleyecek. Şu an Avrupa'da bir boşluk var. Avrupa'daki boşluğun sebebi de yine aynı şekilde gemileri herkes Karadeniz'e götürüyor. Avrupa boşaldı. Karadeniz'e giden gemilerle Avrupa'daki gemiler neredeyse yakın ratelere çalışmaya başladı diyebiliriz. O yüzden garip bir durum var” şeklinde konuştu.

Filoyu büyütmek istiyorum

 

Önümüzdeki dönem için planlarını da anlatan Şen, “Ben hem gemi adedini hem de tonajını büyütmek istiyorum. Çünkü şahsi fikrim büyük gemiler ileride alternatif yakıtlar kullanılmaya başlandığı zaman bunların taşıdığı CPP ürünlerin hepsi yakıt olacak ve bunların hacmi artacak. Şimdi bunlar daha düşük tonajlı taşınıyor. O tonajlarda gemiler alıp operasyonel olarak daha rahat olmak istiyorum. Çünkü bizim gemiler küçük. En geç haftada 1-2 defa limana giriyor ve her bir liman operasyonu ayrı bir risktir. Avrupa'da bir gemimiz arıza yapsa başımıza gelecekleri biliyoruz. Büyük tonajlı gemiler operasyonel olarak daha rahatlar. Gemiyi bağlıyorsunuz 1 ay 40 gün seferde oluyor. Biz gemiyi bağlıyoruz, üç gün sonra bir sonraki seferini bağlıyoruz. Aynı zamanda yorucu da bir iş. Tabii zinde tutuyor bizi o ayrı… Büyük tonajlara yönelmek gibi bir rotamız var. Ayrıca bir hayalim var o da LNG yakıtlı VLCC” dedi.

 

Geniş açılı bakmak lazım

 

Türkiye'nin kimyasal tanker filosu hakkında da görüşlerini aktaran Şen, “Öncelikle küçük düşünülmemesi lazım. Yani sağına bak, soluna bak öyle hayat geçmez, önüne bakmak lazım. O ne yapıyor? Bu kaça bağlıyor? Şu kaça veriyor?... Bunları aşmamız lazım. Biz nasıl Uzak Doğu’yla, Avrupalılarla nasıl mücadele edebiliriz onu planlamalıyız. Piyasa kötü olduğu zaman bizim Avrupalıların yaptığı gibi güçleri birleştirip ‘pool’ yapabilmemiz lazım” açıklamasını yaptı.

 

Çalıştığımız kiracıların çoğu yabancı

 

Yabancı pazarlarda olduklarını söyleyen Şen, “Türkiye bağlantılı kiracılar bir elin parmağını geçmez. Çalıştığımız çoğu kiracı yabancı. Aslında büyük ama çok da büyük olmayan bir sektörden söz ediyoruz. Herkesin tonajı farklı. Biz 8400 DWT’te filosunda en çok gemiye sahip olan firmayız. Filomuzun genç olması aynı zamanda 10 seneyi aşkın bir süredir sektörün içinde yer alan bir şirket olarak alt yapımız artık oturmuş durumda. Mesela çok büyük bir ‘key account’un’ aynı güzergahta çıktıkları son 5 yükün 5’ini de biz yaptık. Çünkü genel anlamda o pozisyonda mutlaka bir gemimiz bulunuyor. Cepsa ve Repsol ile uzun süreli kira sözleşmeleri yaptık. Çalıştığımız kiracılar dünya çapında önemli firmalar ve bu firmalar iş ortaklarını ciddi anlamda denetledikten sonra çalışmaya başlıyorlar. Tüketim her yıl artıyor. Bu sebeple talepler de artıyor. Kaldı ki tüm bunlar arz taleple doğru orantıda gitmekte. Türk armatörlerine tavsiyem bu piyasada uzun sureli var olabilmek için yeni çıkan regülasyonları ve teknolojileri takip edip yatırımlarını ona göre değerlendirmeleri olacaktır” şeklinde konuştu.

KAYNAK: 7DENİZ DERGİSİ