2001 yılında Emekli Tümamiral Varol Atalay tarafından kurulan ve Marmara Denizi ile İstanbul Boğazı’nda yardıma ihtiyacı olan herkese koşan Denizde Arama Kurtarma Derneği gönüllüleri gerçek hikâyeleriyle tanınıyor.
Yaklaşan yaz günleriyle birlikte denizde yine pek çok canı kurtarmak için hazırlanan DAK/SAR Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Kaya, eskidikleri halde tam güçte çalışmaları planlanan kurtarma teknelerinin bakım ve onarım faaliyetlerine başladıklarını, gönüllü eğitimlerinin ise başladığını söyledi.
Denizde Gönüllü arama-kurtarma markası: DAK/SAR
Kalamış Koyu’nda 12 mil yarıçapındaki alanda bulunan gönüllüler, 24 saat göreve hazırlar. Halen 250 aktif gönüllüden oluşan DAK/SAR, şimdiye kadar ciddi olaylarda 571 insanı can kaybı tehlikesinden kurtardı. 2800 deniz olayına müdahale eden gönüllüler, bazen karaya oturan bir tekneye, bazen makinesi bozulan bir bota, bazen sürüklenen bir rüzgar sörfçüsüne yardıma gidiyor. Denize düşen insanları sürat botlarıyla kurtaran gönüllüler gece gündüz nöbet tutuyorlar. DAKSAR bu görevi Sahil Güvenlik Komutanlığı’ndan aldığı yetki ve onayla ve onların koordinasyonunda yürütüyor.
24 saat nöbet bekleyen gönüllüler
DAK/SAR Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Kaya, gönüllülük ilkesinin tam karşılığını veren topluluğun çabasını anlattı. Kaya, “Denizciler Dayanışma Derneği’nin arama kurtarma birimi DAK/SAR, tamamen gönüllü personelden oluşmuş olup 24 saat arama kurtarma yapabilecek şekilde Kalamış’taki istasyonunda nöbet beklemektedir. Nöbetler gündüz ve gece olmak üzere 12’şer saatlik 2 vardiyadır. Kalamış Marina merkezli 12 deniz mili yarıçapındaki daire Sahil Güvenlik tarafından bize tanımlanmış arama kurtarma sahasıdır. Gönüllü personellik yapan arama kurtarmacılar ve yönetim kurulu üyeleri kesinlikle amatör olarak bu işe gönül vermiş, herhangi bir maddi beklentisi olmayan insanlardır ve zaten sistem buna izin vermez” dedi.
Meslek ya da ünvan önemli değil
Farklı mesleklerden, farklı kariyerlere sahip insanların hiç tanımadıkları insanlara yardım etmek için nöbet tuttuğu derneğin zengin üye yapısını anlatan Kaya, “Herkes özel hayatındaki veya iş hayatındaki ünvanlarını kariyerlerini bilgi birikimlerini her şeylerini bir yana bırakıp, burada Daksar’da sadece arama kurtarmaya odaklanıyorlar ve buranın işleyişi içinde görev yapıyorlar. Ayrıca burada çok önemli bir detay var. Buradaki hiçbir arkadaşımızın hiçbir maddi beklentileri yok. Zaman, zaman gördüğümüz arama kurtarma işini ticari bir kazanç kapısı haline getirmek isteyen bazı kişileri kurumları görüyoruz bunların yaptıklarının zaten arama kurtarma ile alakası yok sadece insanların bu gibi iyi hislerini, arzularını istismar ederek onlardan para toplamaktır. Kamuoyunda çok örnek var. Halkımız doğrusunu görecektir, denizcilik camiası da bu tip oluşumlara prim vermemektedir” dedi.
'Botlarımız eski ancak çok bakımlı'
Zamanında Yurt dışından gelen arama kurtarma botlarının artık eskidiğini ve önemli ölçüde tamir bakım masrafı yaparak, botları her gün göreve çıkacak şekilde hazır tuttuklarını belirten kaya, “Özellikle makinaları eskidiği için sık arıza yapıyorlar ancak çabalarımızla hallediyoruz sorunları. Bu botların özellikle dıştan takma makinelerinin yenilenmesi gerekiyor. Daha yeni, daha zor şartlara dayanıklı, daha ekonomik makinalarla botlarımızı donatmalı ve daha güvenli şartlarda arama kurtarmaya gitmeliyiz. İngiliz Deniz Arama Kurtarma teşkilatının yaklaşık 30 yıl önceki kullandığı botları kullanıyoruz. Bunlar 20 yıl önce bağışlandı. En yenisi 30 yıllık. Bu botlar çok yıpranıyor çünkü hem eğitimde hem de arama kurtarmada zor şartlarda çalışıyorlar. Bu kadar özveri ve cesaretle görev yapan gönüllülerin daha kapasiteli ve modern teknelerle göreve çıkmaları haklarıdır. Ayrıca bizim özellikle çok soğuk havalarda ve yağışta büyük teknelere yedekleme yaptığımız 301 numaralı palamar teknemiz hem eski hem de yapısı itibariyle sakin denizlerde çalışmaya uygun. Ağır havalarda yapılan kurtarma ve yedeklemeler riskli olabilir. Bize hem eğitim hem arama kurtarma için kullanılacak aynı zamanda ambulans botu olarak kullanılabilecek küçük römorkör tarzında yeni 10-11 metre boyunda zorlu havalara dayanabilecek bir tekne lazım. Belki de bazı kurumların elinde kullanılmayan bu tip tekneler olabilir” diye konuştu.
20 yılda binden fazla gönüllü eğitildi
Kaya, “20 yıldır binden fazla gönüllüye arama kurtarma eğitimi veren kurumumuz, batan tekneden, yan yatan tekneye, çarpışmalara, karaya vuran veya çok tehlikeli şekilde sürüklenen deniz araçlarına, suya düşmüş insanlara, yelkencilere, balıkçılara yardım elini uzatmakta. Her yıl 4 veya 5 dönemde yeni gönüllüler eğitilmekte, zorlu eğitimler sonrası göreve uygun olanlar arama kurtarmacı olarak DAK/SAR’a katılırlar. Eğitimi alan gönüllülerin ayrılmalarına rağmen kalanlar başarıyla görevleri yerine getirir” dedi.
Kıyıdan Ufka Emniyet
Kaya, “Rahmetli kurucumuz Amiral Varol Atalay ‘Kıyıdan Ufka Emniyet’ kavramını Türkiye’ye kazandırdı. Bu kavram, denize giren çocukların, denize açılan sandalcıların, sörfçülerin, yelkencilerin, yat kullananların hatta daha büyük tekne sahiplerinin, dalgıçların, zıpkıncıların ve balıkçılarımızın emniyet içinde seyir yapmalarını ve denizi herhangi bir tehlikeye düşmeden kullanmaları için gerekli olan eğitimi vermeyi, onları güvenlik şemsiyesi altına almayı kapsıyor. Bu amaçla uzak yol kaptanları, emekli bahriye subayları, emekli bahriye astsubayları, tıp doktorları, hukukçular, psikologlar gönüllülerimize eğitim veriyor. Bu sayede çıktığımız arama kurtarma operasyonlarında şu ana kadar en ufak bir hata olmadı. Kimse ya da bir tekne zarar görmedi. Bizi aşan durumlarda Kıyı Emniyeti ve Sahil Güvenlik Komutanlığı unsurlarına haber vererek koordinasyonu sağlıyoruz. Denize gönül veren insan hayatı kurtarmak için gönüllü olan ruh ve beden sağlığı sorunsuz herkesi davet ediyoruz. DAK/SAR’ın bağlı olduğu Denizciler Dayanışma Derneği’nde üye aidatı ve kişisel giysi harcamaları dışında gönüllülerin eğitim dahil herhangi bir harcama yapmasına gerek yoktur. Gelin mavide beraber hayat kurtaralım” diye konuştu.
7DENİZ