II. Türkiye Denizcilik Zirvesi, ikinci gününde de denizcilik sektörü için önemli konular ele alındığı panellerle devam ediyor. Zirvenin ikinci gününün son paneli ise “Lojistik odağında deniz yapıları altyapısı” oldu. Türkiye tersaneleri ve kapasiteleri, Türkiye deniz yapıları projeleri, deniz yapıları trendleri, deniz araçları projeleri ve deniz yapıları tasarımı ve uygulamaları konularının ele alındığı panele AYGM Genel Müdürü Dr. Yalçın Eyigün, Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü Salih Tan, Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Başkanı Aydın Erdemir, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve TURMEPA Başkanı Şadan Kaptanoğlu, TERSAN Yönetim Kurulu Başkanı Osman Nurettin Paksu ve GEMAK CEO’su Birol Üner konuşmacı olarak yer aldı.
Prof. Dr. Soner Esmer moderatörlüğünde gerçekleşen panelde sunum yapan TÜRKLİM Başkanı Aydın Erdemir, asıl konuşulması gerekenin geleceğe yapılacak hazırlık olması gerektiğini belirtti. Son 20-25 yılda Türk limancılığının dünya örneklerinin çok üstünde bir hızla ve çok modern yatırımlarla Türkiye’yi bugünlere getirdiğini vurgulayan Erdemir, “Buradan neyi anlıyoruz. Türkiye bugün ihracat yapabiliyorsa, Türk sanayisi rekabet edebiliyorsa, burada limancılığın yarattığı ekonominin de önemi var” dedi.
Türkiye’nin limancılıktaki merkez üsleri belli oluyor
Yapılan araştırmalara göre dünyada toplam yükte Çin dahil ortalama büyüme 2.3 iken Türkiye’nin 3.8 büyüdüğünü kaydeden Erdemir, “Konteynerde ise olağanüstü. Dünyada 3.8 olan Türkiye’de 6.6 büyüdü. Türkiye, 2000 yılından 2021 yılına kadar toplam yükte yüzde 183 büyüdü. Son 20-25 yılda 100 yılda yapılanlar yapıldı. Aynı zamanda Türkiye ithalat-ihracat ve sanayi yatırımlarında önemli bir noktaya geldi. Türkiye bölgeler bazında da hem Marmara’nın, Akdeniz’in ve Ege’nin önemli bir payı var. Üçü de hızlı yükselen bölgelerimiz ve bunlar bize şunu gösteriyor. Türkiye’nin limancılıktaki merkez üsleri de belli oluyor. Türkiye bugün konteynerde 12,5 milyon TEU yapıyor. 2050’ye bu 41,5 milyon TEU’ya referans rakamımızla yükselecek. Gelişmeler farklı olursa bunun çok daha yüksek olacağını söyleyebilirim. Burada önemli olan nokta Türkiye’nin bulunduğu coğrafya ve çevresindeki muazzam bir ticaret hareketinin merkezinde olması. Transitte de çok önemli bir ivme yakalıyor. 2021 yılında 526,3 milyon ton yapmıştık. 2050 yılında referans olarak 1.3 milyar tona gideceğiz. Yani Türkiye yüzde 152 büyüyecek. Demek ki Türkiye’deki normal şu andaki liman kapasitemizin en az yüzde 2,5-3 büyümesi gerekiyor. Yine aynı şekilde 2050 vizyonunda konteynere baktığımızda yüzde 233 büyüyeceğiz ve bunun üç katına çıkması gerekiyor” diye konuştu.
Limanların önünün açılması gerek
Türk limancılık sektörünün, küresel liman operatörleri ve özel sektörün emeğiyle, gücü ve yatırım inancıyla büyüdüğünü aktaran Erdemir, “Bugün küresel liman operatörleri konteynerde önemli bir kapasiteyi Türkiye’de işletirken, Türkiye’de de hem Yılport hem de Global gibi dünyaya ihraç ettiğimiz güzide markalarımız var. Bunlar da Türk limancılarının önümüzdeki yıllarda sayılarının çok artacağını gösteriyor. Bunun için 2050’leri konuşacağız. Liman kapasitelerimizin 2,5-3 katına yükselmesi için limanlarımızın önünün açılması gerek. Yatırımcımız gerekeni yapıyor. Biz ülke olarak Avrupa’daki gelişmiş ülkelerdeki modeli maalesef kaçırdık. Bugün dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde bir limanın 150-200 yıllık gelişme modlarını, nasıl gelişeceğini bilirsiniz. Rezerv alanlarını bilirsiniz. Fakat Türkiye’de bu kentsel alanlarla çevrelendi. Liman bölgeleri ile kent bölgeleri iç içe girdiği için limanların karada büyüme imkanları kalmadı. Onun için dar boğaz yaşamaması için bugünden bu sorunların çözümüne adım adım başlamalıyız. İşte burada liman yönetim modeli bizim için önemli. Türkiye’de çok özgün modellerimiz var” diye konuştu.
Doğu Akdeniz Liman Projesi 2050 hedefinin yüzde 70’sini karşılayacak
Sanayi Bakanlığı’nın sanayi yatırımlarını geliştirmek için farklı modeller ürettiğini ifade eden Erdemir, şöyle devam etti: “Endüstri bölgeleri, özel endüstri bölgeleri, sanayi bölgeleri, her biri kendi içinde hedeflediği sanayilere göre, önemli teşviklerle ve önemli yasal kuvvetlerle iş yapıyor. İçinde imar planları izin hakkı ve kamulaştırma hakkı da dahil olmak üzere modeller çıkarılıyor ve sanayimiz bu kanunlarla büyüyor. Aksi taktirde kentsel alanların bu sanayi alanlarını yutması karşısında Türkiye sanayi parseli üretmekte zorlanabilir. Onun için limanlarımızın da liman alanlarının büyümesi için bu modelleri kullanması lazım. Liman bazında değil, bütün körfezi içine alan özel liman endüstri bölgeleri gibi, içinde kamulaştırma hakları olan, plan yapma hakları olan bunlara acilen el atmalıyız. Limanlarımızı toplulaştırmalıyız. Yoksa yatırımcı açısından bir sorunumuz yok. Türk yatırımcısı ve Türkiye’nin liman cazibesi birçok yabancı yatırımcıyı da getirecektir. Örneğin, Sanayi Bakanlığımızın Ceyhan’da bir endüstri bölgesi var. Önünde bir liman projesi var. Bakanlığın kendisi bunu planlamıştır. Arkasında bir endüstri bölgesi ve önünde bir liman. ÇED’i gerçekleşecek olan Doğu Akdeniz Limanı Projesi var. Bizim de desteklediğimiz bir projedir. Doğu Akdeniz’in 2050’deki konteyner beklentisi minimum 12-13 milyon TEU. Şu anda oradaki mevcut konteyner limanlarımız, 2021 itibariyle 2.8 milyon TEU elleçledi. Bu yeni proje 9 milyon TEU’luk bir proje. Yaklaşık 6 faz halinde yapılacaktır. O bile 2050 yılındaki toplam kapasitenin sadece yüzde 70’sini yapacaktır. Diğerlerini de yine özel sektörün hem kendi limanlarına yaptığı yatırımlar hem de yeni projeler geliştirecektir. İşte bu şekilde hem kamunun geliştirdiği, yine yap-işlet-devlet modeliyle özel sektör tarafından yapılıp geliştirilecek limanlar, hem de mevcut limanlarımızın kapasite artışlarıyla Türkiye’nin 2050’sinin önünü açabilir. Türkiye’yi dünyada da sanayide rekabet edebilir bir ülke haline getirebiliriz. Aksi taktirde dar boğazlar ülke açısından yatırım cazibemizi önemli oranda etkiler. Bununla ilgili sektör olarak bugüne kadar olduğu gibi kamu idaremizle her açıdan birlikte olmaya hazırız.”
7DENİZ