“Kuruluşumuz, açık deniz arama, sondaj ve üretim gemileri, açık deniz destek gemileri ve sismik araştırma gemileri için klaslama ve sörvey faaliyetlerini yürütmektedir. Türkiye’nin ilk yerli üretim Sismik Araştırma Gemisi MTA Oruç Reis, Türk Loydu klasında inşa edilmiştir. Türkiye’nin gururu olan ve sondaj gemileri filomuzu oluşturan Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han gemileri ise Türk Loydu klası altında hizmet vermektedir. Verdiğimiz hizmetler bizleri gururlandırmakta, önümüzdeki süreçte yapılacak işler için bizleri teşvik etmektedir” diyen Türk Loydu Vakfı Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri AŞ Genel Müdürü Lütfü Savaşkan ile ülkemizin yenilenebilir enerji alanındaki potansiyeli ve Türk Loydu’nun bu alanda sunduğu hizmetleri konuştuk.
Enerji platformları imalatı ve montajının uygunluğunun kanıtlanması, standartlar ve müşteri isteklerine uygun olarak üretilmesi; bağımsız ve yetkin uygunluk değerlendirme kuruluşlarınca denetlenmesi ile mümkün olacağını belirten Türk Loydu Vakfı Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri AŞ Genel Müdürü Lütfü Savaşkan, Türk Loydu’nun endüstri ve belgelendirme alanındaki faaliyetlerini şu şekilde anlattı: Petrol ve doğalgaz üretiminde kullanılan platformların tabii olduğu kural ve standartlara göre (API RP 2SIM) imalat, montaj ve uygunluk kontrollerinin yapılması ile platformların sertifikalandırılması hizmetini gerçekleştirmektedir. Offshore platformların yaşam döngüleri boyunca standartlara uygun olarak yıllık periyodik kontrolleri gerçekleştirilmekte ve bu kapsamda hazırlanan muayene kriterlerine uygun olarak; yapının su altı ve su üstü bölgelerinde kalınlık ölçümü, anod potansiyel ölçümü, kaynak dikişi gibi kontrol işlemlerine nezaret edilerek, sonuçların uygunluğunun değerlendirilmesi ile raporlanması hizmetleri verilmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda TPAO’nun Karadeniz’de bulunan Akkaya, Ayazlı ve Doğuayazlı adlı üç adet offshore platformunun kontrollerinin ilk kez Türk Loydu tarafından denetlendiğini söyleyen Savaşkan, “Halihazırda ise; Filyos’ta inşa edilmekte olan Sakarya Gaz Sahası Geliştirme Projesi ve BOTAŞ-Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi’nin Kuzey Marmara Doğalgaz Depolama Tevsi Projesi kapsamında onshore boru hattının 3. taraf uygunluk değerlendirme hizmetleri Türk Loydu tarafından verilmektedir” dedi.
Verdiğimiz hizmetlerle gurur duyuyoruz
“Kuruluşumuz aynı zamanda açık deniz arama, sondaj ve üretim gemileri, açık deniz destek gemileri ve sismik araştırma gemileri için klaslama ve sörvey faaliyetlerini yürütmektedir. Türkiye’nin ilk yerli üretim Sismik Araştırma Gemisi MTA Oruç Reis, Türk Loydu klasında inşa edilmiştir” diyen Savaşkan, “Türkiye’nin gururu olan ve sondaj gemileri filomuzu oluşturan Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han gemileri ise Türk Loydu klası altında hizmet vermektedir. Verdiğimiz hizmetler bizleri gururlandırmakta, önümüzdeki süreçte yapılacak işler için bizleri teşvik etmektedir” açıklamasında bulundu.
Mavi vatanımızda ilerleyen ve sonuçlanan çalışmalar bizi umutlandırıyor
Mart 2021’de 5 gün süreli yapılan offshore eğitiminin Türk Loydu’nun teknik personeline yönelik bir iç eğitim olduğunu söyleyen Savaşkan, yeni eğitimlerin planlanmasının denizcilik sektörünün gelişen ihtiyaçlarına yönelik olacağını belirtiyor. “Türk Loydu; ülkemizde açık deniz (offshore) yapıları ve bu yapıların ekipmanlarının, donanımlarının ülkemizde yapılmasını, ayrıca açık deniz yapılarının işletilmesini ülkemiz için önemli bulmakta ve bu imkanlar için teknik bilgi ve beceri düzeyinin geliştirilmesini gözetmektedir” diyen Savaşkan, Türkiye’nin açık deniz yapılarının inşası, bakımı, onarımı ve işletilmesi, boru hatlarının kurulması ve işletilmesi kapsamındaki faaliyetler geliştikçe, açık deniz sörvey, muayene, plan-onay, ürün ve malzeme sertifikasyonu kapsamında Türk Loydu’nun da faaliyetlerinin artacağı kanısında olduklarını ifade ediyor.
Ülkemizin 2035 yılına kadar 5 GW offshore dahil yenilenebilir enerji hedefinin Ulusal Enerji Planında yer aldığını vurgulayan Savaşkan, “Bu hedefler doğrultusunda Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından Marmara ve Ege Bölgelerinde offshore rüzgâr proje geliştirme çalışmaları yürütülmektedir. Dünya Bankası’nın Ekim 2019’da yayımlamış olduğu ‘Küreselleşmek: Deniz Üstü Rüzgârın Büyüyen Piyasalara Genişletilmesi Raporuna’ göre, Türkiye su derinliği 50 metreden az bölgelerde 12 GW, 50-1000 metre arasındaki derinliklerde ise 57 GW olmak üzere toplamda yaklaşık 69 GW’lık deniz üstü rüzgâr enerjisi potansiyeline sahip” olduğunu açıkladı. Ayrıca, Türk Loydu’nun da desteklediği ve Güney Marmara Kalkınma Ajansı’nın koordinatör olarak yer aldığı uluslararası ortaklı “HYSouthMarmara Projesi” ile Türkiye’nin ilk Yeşil Hidrojen Vadisi’nin hayata geçeceğinin atını çizen Savaşkan, “Projenin hayata geçmesi ile Güney Marmara Bölgesi, Türkiye'nin 2053 karbon nötr ekonomisine ulaşmasında öncü bölgelerden biri olacak. Ayrıca Bölge, Avrupa ülkelerine hidrojen ve türevlerinin ihracatında da önde gelen bölgelerden biri olmaya aday duruma gelecek. Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin % 13’ünü sağlayan ve yenilenebilir enerji kurulu gücünde lider bölge olarak 3 GW kapasiteye yaklaşan Güney Marmara Bölgesi’nde, hidrojen ekonomisi bu proje ile yeşerecek. Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Platformu’nun ilk somut adımlarından birisi olacak bu proje ile sadece yeşil hidrojen üretimine değil sıvı ve katı hidrojen türevlerinin üretimine de odaklanılacak. Projenin hedeflerinden biri de; Türkiye’nin ithalatına bağımlı olduğu metanol ve amonyak gibi hidrojen türevlerini yeşil yöntemlerle ve kendi kaynaklarıyla üretmek” dedi.
Rüzgar enerjisi Türkiye için önemli bir potansiyel
Türkiye'nin enerji talebinin sürekli artmakta ve ülkemizin de enerji arzının çeşitlendirilmesi için çaba sarf etmekte olduğuna vurgu yapan Savaşkan, “Bu nedenle, rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi, hidroelektrik enerji ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik projelerde artış gözlemlenmektedir. Özellikle rüzgâr enerjisi, Türkiye'de önemli bir potansiyele sahiptir ve bu alanda offshore rüzgâr enerjisi projelerinin gelişimi için çalışmalar yapılmaktadır. Türkiye'nin sahip olduğu uzun kıyı şeridi ve deniz alanları, rüzgâr enerjisi üretimi için uygun koşullara sahiptir ve bu alanlarda yapılacak yatırımların artması ve bu yatırımların enerji üretimine katkı sağlaması beklenmektedir. Onshore enerji üretimi ise geleneksel enerji kaynakları ve yenilenebilir enerji kaynaklarının karada yapılan üretimine odaklanır. Güneş enerjisi ve hidroelektrik gibi on-shore yenilenebilir enerji kaynaklarına sahiptir. Yapılan ve yapılamaya devam eden yatırımlar bu kaynakların daha etkin kullanılması ve altyapının geliştirilmesiyle birlikte on-shore enerji üretiminin de giderek artması ve verimli bir şekilde kullanılabilir hale gelmesine sağlayacaktır” ifadelerinde bulundu.
Kaynak: 7DENİZ DERGİSİ