Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER), dernek üyeleri ile sektörden birçok temsilcinin katıldığı bir kahvaltı düzenledi. Büyük Kulüp’te verilen kahvaltının ardından alanında uzman isimlerin konuşmacı olduğu “Yeni Yılda Küresel Ekonomi ve Denizcilik Piyasaları” başlıklı panel gerçekleşti.
Moderatörlüğünü KOSDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yusuf Yalçın Çapoğlu’nun yaptığı panelde Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Arslanoğlu, Navis Danışmanlık Koordinatörü Engin Koçak, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Doymuş ve Dünya Bankası Kıdemli Taşımacılık Uzmanı Andrew Losos konuşmacı olarak yer aldı.
KOSDER Başkanı Hakan Çendik panel öncesi yaptığı konuşmada, KOSDER’in geleneksel hale gelen ‘kahvaltılı sohbet toplantısı’nın bu yıl 3’üncüsünü düzenlediklerini belirterek katılanlara teşekkürlerini iletti.
Çendik, konuşmasında “Tüm dünyada olduğu gibi sektörümüz için de pek iyi şeyler konuşamayacağımız bir yılı geride bıraktık. Ticareti reel bir bakışla ele almak bizler için önemli bir argüman olsa da, 2024’ün tüm olumsuz matematiksel verilerine rağmen ümitvar olmanın da çok önemli bir sermaye olduğu kanaatindeyim” dedi.
"Türk denizciliğinin tüm paydaşları için desteğe hazırız"
Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdikleri etkinlik ve çalışmalara da değinen Çendik şöyle konuştu:
“Karbon salınımı konusunda denizciliğin uluslararası kuruluşlarının ciddi düzenlemelerine karşın yaptığımız eğitim, söyleşi ve panellerin yanı sıra, bu ve benzeri konularda gerçekleştirdiğimiz ortak satın alma çalışmalarıyla da üyelerimizin sırtındaki yükü hafifletmeye gayret gösteriyoruz.
Derneğimizin KOSDER Akademi çatısı altında düzenlediği panel, eğitim ve söyleşiler Türk denizciliğinin tamamına olduğu gibi sektörümüzün geleceği olan denizci öğrencilerimize de ışık tutmaya devam ediyor.
Cumhuriyetimizin 100. yılı çerçevesinde çalışmasına başladığımız proje kapsamında diğer etkinliklerimizden de elde ettiğimiz kaynaklarımızı da kullanarak şu ana kadar ihtiyaç sahibi 127 denizci öğrencimize burslarını teslim ettik. Ayrıca denizcilik eğitim kurumlarından gelen talepler doğrultusunda eğitim ve öğretim faaliyetlerinde değerlendirilmek üzere bazı araç ve gereç ihtiyaçlarının temini konusunda çalışmalarımız da devam ediyor.
Derneğimizin üyelerine ve sektöre hitaben yaptığı çalışmalarının yanı sıra sektör ve idare arasında önemli bir köprü vazifesi gördüğünü de özellikle belirtmek istiyorum.
Üyelerimizin dünyanın neresinde olursa olsun, yaşadıkları sorunlara idareyle koordineli bir şekilde ve yüksek bir yüzdeyle çözüme kavuşturan derneğimiz bununla birlikte son bir yılda yüzden fazla resmi başvuruyla Türk denizcilerinin talep ve sorunlarını idareye iletti.
Başta KOSDER üyeleri olmak üzere, tüm koster armatör ve işletmecilerinin kısa ve uzun vadede var olan sorunlarını çözüme kavuşturmak için tüm platformlarda yüksek bir özveri ve sizlerin de destekleriyle var olmaya devam edeceğimizi bir kez daha buradan vurgulamak istiyorum. Bu farkındalıkla her durum ve şartta sizler ve Türk denizciliğinin tüm paydaşları için desteğe hazır olduğumuzu ifade etmekte fayda görüyorum.”
22 Ekim’de gerçekleştirilen ve 43 ülkeden 700’ü aşkın kişinin katıldığı SHIPROUTE-24’ten de bahseden Hakan Çendik şunları söyledi: Yönetim kurulumuz ve organizasyon çalışma komitemiz ile birlikte 10 aylık bir sürecin meyvesi olan SHIPROUTE’un tıpkı 2022 yılında düzenlediğimiz ISTHIP gibi, aldığımız geri dönüşler neticesinde dünya denizciliğinde büyük bir ses getirdiğini gururla belirtmek istiyorum.
Bu başarının gelecek yıllarda da artarak devam edeceğine ve aynı zamanda KOSDER’in Türk denizciliğinin dünyaya bakan yüzü olmayı sürdüreceğine yürekten inanıyorum.”
“Hurdaya çıkmalar gerçekleşirse yeni siparişler çok fazla yük oluşturmaz”
KOSDER Başkanı Çendik’in açılış konuşmasının ardından ilk olarak Navis Danışmanlık Koordinatörü Engin Koçak söz aldı. Koçak, “OECD’ye göre küresel büyümenin 2025’te yüzde 3.3 olacağını belirten Koçak, “Dünya Bankası ve Goldman Sachs yüzde 2.7 bekliyorlar. Çin yüzde 4.7, ABD yüzde 2.8 büyüyebilir. AB büyümesi yüzde 1.3, Türkiye’nin büyümesi yüzde 2.6. Bölgede Türkiye ve Rusya’nın yüzde 5, yüzde 8 büyüdüğü zaman bir navlun gerçeği var. Bu bölgede düşük bir büyüme potansiyeli varsa bu konjönktür, jeopolitik ya da ekonomik olabilir. Bu büyüme rakamları 2025’in son çeyreğine doğru artma eğilimi göstermezse aşağı yukarı 2024’ün benzeri bir performanstan bahsedeceğiz. Gelişmiş ekonomiler zayıf bir şekilde büyürken gelişmekte olan ekonomilerin hızlanmaya başladığı, Güney Asya’nın küresel büyümesinin arttığı bir dönemdeyiz. Bu durum büyük tonaj için daha etkili olur” diye konuştu.
Küresel olarak 2 bin-12 bin DWT genel kargo koster filosunun 1.44 milyon DWT büyüyeceğini vurgulayan Koçak şunları kaydetti: “Bunun Çin, Hollanda ve Türkiye’den siparişlerden oluştuğunu söyleyebiliriz. Buna karşılık 30 yaş üzerinde 12.3 milyon DWT genel kargo var küresel olarak. Navlunlar da kötü devam ederse hurdaya çıkmada normal büyük tonajlı gördüğümüz dinamikleri görmüyoruz ama bir hurda potansiyeli var. Buna karşılık 1.44 milyon DWT’luk giriş olabilecek bunda da kaymalar olabilir. Koster filosu için hurdaya çıkmalar gerçekleşirse yeni siparişlerin çok da fazla yük oluşturmayacağı sonucuna varabiliriz.”
“İki büyük ekonomi arasında hegemonya mücadelesi var”
Engin Koçak’ın ardından Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Arslanoğlu bir sunum yaptı. Prof. Dr. Arslanoğlu, “Bugün dünyada Trump’ın 2. döneminin nasıl geçeceği konuşuluyor. Bilinen kısmı korumacılık artacak, ABD’de vergiler inecek, ABD daha iyi büyüyecek. Korumacılığın artmasıyla yılın 2. yarısında muhtemelen dünya ekonomisinde bir büyüme baskısı oluşacak. Jeopolitik risklerin Trump döneminde nasıl evrileceği bizi de etkileyecek boyutları olacak bir gelişme” ifadelerini kullandı.
“2023 sonu dünya ekonomisi 105 trilyon dolarlık bir üretime sahipti. Bu yıl 110 trilyon doları biraz geçmiş olacak” diyen Arslanoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD 27 trilyon dolar, Çin 19-20 trilyon dolarla dünyanın iki büyük ekonomisi. Bu iki büyük ekonomi arasında hegemonya mücadelesi var. Trump döneminde bunun daha da arttığını ve sertleştiğini göreceğiz.
“ABD’nin korkusu, Çin’in bir süper güç olması”
Trump niçin Çin’i büyük bir rakip olarak görüyor? Hepimiz biliyoruz ki Çin ekonomik büyüklük olarak bir gün geçecek ABD’yi. Dünyanın büyük yatırım bankalarından Goldman Sachs ‘2050’de nasıl bir dünya olur?’ sorusuna verdiği yanıtta 27 trilyon dolarlık ABD’nin 37 trilyon dolarlara çıkacağı, Çin’in 42 trilyon dolara gitmesi öngörülüyor. ABD’nin beklentisi de bu yönde. ABD’nin korkusu, Çin’in en büyük ekonomi olması dışında askeri, teknolojik, her alanda ABD’nin önüne geçecek bir süper güç olması. Haksız bir korku da değil. 3.7 trilyon dolar olan Hindistan’ın 22 trilyon dolara çıkması bekleniyor. ABD-Çin arasındaki mücadelenin en büyük kazananı, İngilizce konuşan bir ülke, eski sömürge, dünyanın yeni fabrikası Hindistan çok öne çıkacak gibi görünüyor.
Trump’ın hedefinde bu ülkeler var. Çin bir yana diğer ülkeler bir yana. Çin’e yeni kotalar, tarifeler, gümrükler gelecek. Avrupa’ya aynı boyutta olmasa da gelecek. Bu bizim için çok iyi değil. Trump Avrupa’yı her alanda sıkıştırıyor. Danimarka’nın bir parçası olan Grönland’a, oradaki petrole gitmeye çalışıyor, Rusya-Ukrayna meselesinde Rusya’nın yanında yer alıyor. Baştan bütün mesafeleri alıp sonra belki daha aza razı etmeye çalışacak.”
“Çok pahalı bir ülke olduk, kurun daha iyi yönetilmesi gerekiyor”
Küresel enflasyonun geçtiğimiz yıl 5.4 olduğunu söyleyen Arslanoğlu 2025’te beklentinin 3.3 olduğunun altını çizerek şöyle konuştu: “Arjantin ve Türkiye hariç G20 ülkelerinin geçen yılki enflasyonu 2.5, bu yıl beklenen 2. Rekabette zorlanıyoruz. Bu enflasyonda takılırsak rekabette daha da zorlanırız.
2025’te düşük enflasyonlu bir dünya var. Ekonomi yönetiminin bizim rekabet gücümüzü artıracak adımları atması gerekiyor. Aksi takdirde zorlanmaya daha fazla aday durumdayız.
Enflasyonu düşürmek istiyorsak ve mevcut politikalar talebi yukarı doğru tırmandırırken arzı bastırıyorsa bir yerde yanlış vardır. Tersi olması gerekiyordu. Para ve maliye politikasının çok daha sıkı olması gerekiyor. Şu anda faiz indirimini konuşuyoruz. Sektörlerin finansman, faiz indirimine ihtiyacı var ama ana sorun kur tarafında. Biz çok pahalı bir ülke olduk. Kurun daha iyi yönetilmesi gerekiyor. Faizi indirirken kuru tutmaya devam edersek iç talebi daha da canlandırırız ve enflasyona daha çok baskı yaparız. Dolar/euro bazında gittikçe pahalılaşırız. Döviz beklentisi olmadan TL’yi tutabilmemiz lazım. Biz bu kadar pahalı gidemeyiz. Daha makul bir seviyeye getirecek adımları ekonomi bize ya dikte ettirecek ya da o adımları biraz daha erken görüp atmak zorunda kalacağız diye düşünüyorum.”
“Türkiye’nin potansiyelini ölçüp yol haritası çıkarmaya çalışıyoruz”
Erhan Arslanoğlu’nun ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Doymuş konuştu.
Mehmet Doymuş, konuşmasında Dünya Bankası’nın hedefinin gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler arasındaki farkı kapatmaya çalışmak olduğunu, bunu yaparken teknik destek de sağladığını söyledi.
Dünya Bankası’nın yakıtlar ve limanlarla ilgili çalışması olduğunu dile getiren Doymuş, “BM’nin hedefleri, IMO’nun regülasyonları denizcilik sektörünü oldukça sıkıştırmış durumda. Armatörler, liman sektörü, kiracılar bir taraftan buna çözüm bulmaya çalışıyoruz. Enerji sektöründe de çok büyük bir değişim yaşanıyor” dedi.
Yürüttükleri çalışmadan söz eden Doymuş, “Çalışmamız 2 bacaktan oluşuyor. Yakıt tarafında Türkiye’nin potansiyelini ölçmeye çalışıyoruz. Diğer taraftan da limanların yeni yakıtlara adaptasyonu nasıl olmalı, Türkiye’nin potansiyelini ölçüp yol haritası çıkarmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Özlem Çoban/7DENİZ