Hijyenin ve temizliğin her zamankinden çok daha önemli olduğu bu dönemde ortaya çıkan fırsatçılara karşın, işini düzgün yapan ve gerek kullandığı doğa dostu malzemelerle gerekse uygulamada gösterdiği titizlikle adından söz ettiren firmalardan biri olan Böcek Station, denizcilik sektörüne verdiği hizmetlerle de tanınıyor.
2008 yılında pest kontrol hizmeti vermek amacıyla kurulan Böcek Station, kaliteden ve malzemeden ödün vermeden çalışıyor. Aynı zamanda gemilere ve konteynerlere de fumigasyon işlemi yapan firma 2010 yılından bu yana dezenfeksiyon ve ilaçlama hizmetleri veriyor. Merkezi Ataşehir’de bulunan Böcek Station Firma, Bakırköy’deki ikinci şubesinin yanı sıra Türkiye’nin tam 40 kentinde hizmet veriyor.
Tersane ve gemilere de hizmet veriyor
Firmanın kurucusu Yüksek Ziraat Mühendisi Emre Gül, doğayla dost ürünlerle çalıştıklarını ve geri dönüşümü çok önemsediklerini belirterek, “Kimyasalı en az seviyede kullanmaya gayret ediyoruz. Bunun için de birçok firmayla çözüm ortaklığımız var” dedi. Birbirinden farklı sektörlerde belediyelerden, hastanelere, serbest bölgelerden fabrikalara, gemilerden, tersanelere ve uluslararası konteyner firmalarına ve hatta evlere kadar hem dezenfeksiyon hem de ilaçlama hizmeti verdiklerine işaret eden Gül, “Uzun zamandır çalıştığımız büyük kapasiteli fabrikalar, herkesin bildiği çok şubeli kurumsal hastaneler var. Milli eğitim bakanlığıyla da uzun zamandır çalışıyoruz. Hem okulları hem de milli eğitim müdürlük binalarında çalışmalar yapıyoruz. Bazı belediyelerin dezenfeksiyon çalışmaları, camilerin temizliğinden okulların dezenfeksiyonuna kadar birçok noktada hizmet veriyoruz. Serbest bölgede yurtdışı firmalarının işlerini de yapıyoruz. Sadece İstanbul’da değil yaklaşık 40 ilde operasyonumuz mevcut” diye konuştu.
Koronadan önce koronadan sonra
Dezenfeksiyonun bugüne kadar görece çok fazla önemsenmeyen bir konu olduğunu söyleyen Emre Gül, “Dezenfeksiyon algısını artık koronadan önce ve koronadan sonra olmak üzere ikiyi ayırmak gerekiyor. Koronadan önce biz dezenfeksiyon ile alakalı teklifler verip insanları uyardığımız zaman anaokulu ve benzeri yerler dışında şirketler bu konuya çok fazla talep göstermiyordu. Ne zamanki koronavirüs insan hayatını tehdit eder hale geldi ve hızla bulaşmaya başladı, insanlar bununla alakalı belli başlı önlemler almak zorunda kaldı. Dezenfeksiyon da bu önlemlerin en önemlisi oldu. Şu anda insanlara evde kal çağrılarının en önemli sebebi virüsün taşınmasının önüne geçmektir. İnsanlar steril bir ortamda olmadıkları için virüsü yaymaları çok daha hızlı ve kolay oluyor. Oysaki dezenfeksiyonu düzenli şekilde yapılan ortamlarda, şirketlerde, ofislerde virüs ve bakteri inanılmaz oranda azalıyor ve neredeyse yok oluyor. Biz bir cihazla ortamdaki virüs ve bakteriyi ölçüyoruz. İşlem yaptıktan sonra tekrar ölçüyoruz ve aradaki farkı şirketlerle paylaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Sahte ürünlere dikkat
Temizlikte kullanılan dezenfektanın çok önemli olduğuna dikkat çeken Gül, “Bu salgından sonra piyasada dezenfeksiyona talep arttı. Bu konuda yetkisiz ve bilgisiz o kadar çok firma ortaya çıktı ki anlatamam. Çoğu firma bile değil. Bunun için birkaç tane kriter var. Gerçekten bir dezenfeksiyon ruhsatınız olması gerekiyor. Bu işte yetkinliğiniz olması gerekir. Referanslarınız olmalı. Hangi maddeleri kullandıkları gibi kriterlerin hizmet alınacak firmaya sorulması gerekir. Yine sahte ürünlere dikkat edilmesi gerekir. Örneğin birçok firma dezenfeksiyon için nano gümüş maddesi kullandığını iddia ediyor. Oysaki bu ürün piyasada çok sık bulunan bir ürün değil. Birim maliyeti yüksek bir ürün. Hem böyle bir ürün kullanıp hem de ucuz maliyetli bir uygulama yapmak mümkün değil. Buna alternatif birkaç ürün geliştirildi ama onlar da uzun vadeli etkiye sahip değiller. Kullandığınız gün etkisi olur, ertesi gün hiçbir etkisi olmaz. Yani ürünün alınıp her gün uygulanması gerekiyor. Bu da daha fazla bir maliyeti doğuruyor. Bu yüzden biz nano gümüşü hem etkinlik açısından hem de uzun vade koruması açısından daha güvenli buluyoruz. Diğerleri bir gün etkiye sahipken, nano gümüşün etkisi ortamın kirlenme oranına bağlı olarak 30-90 gün arası bir etkiye sahiptir. Dezenfeksiyon yapılması çok önemli ama biz yine temas noktasında aynı önlemleri almaya devam etmeliyiz” dedi.
“İlerisi için üzerinde çalıştığımız teknolojiler var” diyen Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlardan bir tanesi UVC Floresan teknolojidir. Bunu bir firmayla çözüm ortaklığı şeklinde yürütüyoruz. UVC ışıklarıyla bakteri ve virüsleri öldürme üzerine geliştirilen bir yöntem. Bunun yanında diğer bir çalışmamız da nano gümüş içeren yüzey temizliği yapılabilecek son kullanıcılara yönelik bir ürün üzerinde çalışıyoruz. Bir diğer üzerinde çalıştığımız ürün ise maskedir. Gerekli izinler ve düzenlemeler tamamlandıktan sonra o da devreye girecek. Bunlar bitmemiş projeler ama şirket olarak ar-ge konusuna çok önem veriyoruz.”
‘Bu hizmeti yetkili ve bilgili kişilerin yaptığından emin olun’
Özellikle şu süreçte gerek bireylerin gerekse şirketlerin dikkat etmesi gereken çok önemli konular olduğunu vurgulayan Gül, şöyle devam etti: “Bunlardan biri devletimizin verdiği belgelerin olup olmadığına özen göstermek. Özellikle ruhsatı olmayan üreticilerden uzak durmak ve her malzemenin içeriklerine dikkat etmek gerekir. Bu işi gerçekten yetkili ve bilgili kişilerin yaptığından emin olmak gerekir. Bu çok önemli çünkü başka türlü insanlar virüsten korunayım derken sağlıklarından olmaya başladılar. İnsanlar ciddi alerjik reaksiyonlar geçiriyorlar, akut hastalık sıkıntıları baş göstermeye başladı. Bir firma bizden dezenfeksiyon ya da ilaçlama hizmeti talep ettiğinde biz firmaya referanslarımızı da gösteren bir tanıtıcı mail gönderiyoruz. Hizmet talep edilen alanla ilgili bir keşif hizmeti sunuyoruz. Kullanacağımız malzemelerle ilgili bir içerik belirleyip teklifimizi yapıyoruz. Böylece şeffaf davranarak müşterinin de süreci kontrol etmesine olanak sağlıyoruz” dedi.
RÖPORTAJ: İBRAHİM KOCAMIŞ / ÖZEL