Dünyanın gündeminde günlük hayatımızın her anında karşımıza çıkan Deniz Çöpleri var. Herkesin çöpü, kendi denizinde yüzerken nasıl Uluslararası Denizcilik Örgütü, IMO’nun dikkatini çektiği ise bu çöplerin bir yandan okyanuslara ulaşıp birleşerek kıta büyüklüğüne ulaşmaları, diğer yandan da deniz canlıları başta olmak üzere insanların da besin zincirine girmeleri ile aciliyetle önlem alınması gereken bir konu olarak kabul görmesi sayesinde oldu.
IMO, 2015 yılında 193 ülke tarafından kabul edilen “Sürdürülebilir Gelişim için 2030 Ajandası”nı ve 17 Sürdürülebilir Gelişim Hedeflerini açıkladı.
Bunlardan 5 tanesi Deniz Çöplerini içeren hedeflerdir.
12. hedef: Sorumlu Tüketim ve Üretim,
13. hedef: İklim Eylemi,
14. hedef: Deniz Altında Yaşam,
15. hedef: Karada Yaşam,
17. hedef: Hedefler için Ortaklık,
Deniz Çöpleri, insanlar tarafından üretilerek kasıtlı veya kazaen Deniz bırakılan atıkları tanımlar. Üzerine düşünüp araştırdıkça daha öğrenmemiz gerek çok şey olduğunu öğreniyoruz ama bildiklerimi tedbir almaya başlamak için yeterlidir.
Günde 8 milyon adet çöp denizle buluşuyor
Birleşmiş Milletler Örgütü (UN) araştırmasına göre günde 8.000.000 (sekiz milyon) adet çöp denizle buluşuyor.
Yıllık okyanuslara katılan çöp miktarı: 6,4 milyon ton!
Atıkların %60-80 arasındaki bölümünün, nano, mikro veya makro plastiklerin oluşturduğu belirlenmiş.
2050 yıllında denizlerde balıktan çok plastik olacağı öngörülüyor!
Birleşmiş Milletler 2015 Sürdürülebilirlik raporunda da belirtildiği gibi Sürdürülmesi imkansız hale gelmiş olan Tüketim ve Üretim şekilleri doğal kaynakları emercesine tüketirken diğer yandan da kontrolsüz bir Atık Üretimi yaratmaktadır. Karada kontrol edilemeyen bu atıklar da denizlere ulaşarak söz konusu felaketi yaklaştırmaktadırlar.
İnsanın ortalama ömrünün 80 yıl civarı olduğu göz önüne alındığında mesela sahilde ayran içmek için kullandığımız bir kamışın kullanım ömrü bir iki dakika, oysa rüzgarla denize uçtuğunda orada geri dönüşümü için geçen süre yüzlerce yıl!
Karadeniz’e kıyısı olan pek çok şehrimiz, daha birkaç sene öncesine kadar belediye çöplerini denize yemek olarak sunuyorlardı. Şehirlerden toplanan çöpler deniz kıyısına, denizin alıp götürmesi için bırakılıyordu. Hala bu metodu kullanan ilçeler vardır. Bu şekilde veya hali hazırda pek çok şehrimizde bulunan Vahşi Depolama alanları adı üzerinde sadece bir doğa katliamına sebep olmuyor aynı zamanda insanın besin zincirine etki ediyorlar.
Bir deniz kaplumbağası için en lezzetli besin denizanası iken, ters dönmüş halde yüzen bir naylon torba o kadar çok iştah açıcı gözükmektedir ki deniz kaplumbağası yemek için bir saniye düşünmeden harekete geçer ancak sonuç, nefes almasını engelleyen bir madde ile yaşam savaşı vermeye başlaması olacaktır.
Tehdit; zehirleticiler kümesi!
Boyutuna göre, planktonlar nano ve mikro plastikleri bünyelerine alırken onu balıklara taşıyorlar, balıklar, eş zamanlı yutabilecekleri atıkları boylarına göre yutarak bir büyük boy canlıya ulaştırıyor ve her hâlükârda insanda son bulan bir zehirleticiler kümesi ortaya çıkıyor.
Diğer taraftan, Dünya’nın oksijen kaynağı okyanusların üzeri devasa Çöp Adaları ile kaplandıkça İnsanoğlunun yaşamı için gereken oksijeni havaya daha az verebiliyorlar. Sadece insanın alacağı nefeste değil aynı zamanda iklim değişikliğinde de büyük rol oynuyor.
Kendi elimizle, kendimize, fark ederek ya da etmeden büyük zarar veriyoruz.
Nihayetinde denize düşen her atık, okyanusa ulaşabiliyor. Hedef bunu azaltmak olmalı.
Peki ne yapabiliriz?
4 ana maddede toplanabilir. Yalnız muhakkak kabul edilmesi gereken bir konu, bulunan bir metod her zaman aynı etkiyi göstermeyebilir. Soruna tek bir çözüm yok, çözüm için durmadan yenilikler bulmalıyız.
Farkındalık Sağlamak
Eğitim
Önlem
Aksiyon!
Dünya üzerinde pek çok STK konu ile ilgili çalışmalar yaparak devamlı gündemde tutmaya çalışıyorlar.
Birleşmiş Milletler (UN), Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) gibi devletlerarası kuruluşlar da konu ile ilgili, ülkelerin dikkatini çekerek onları kanun yaparak koruyucu olmaya yönlendiriyor.
Hepimiz, bilgi ve deneyimlerimizi paylaşarak destek olabiliriz.
Okullarda, genel müfredatın içerisine alınarak çok daha geniş bir kitleye küçük yaşlardan itibaren bir kültür olarak kazandırılması çok önem taşıyor.
Turmepa, Tüdav gibi dernek ve vakıflar, Türkiye’de bu yönde çok önemli projelere imza atıyorlar.
Evlerimizde bazı alışkanlıklarımızı değiştirerek çocuklarımıza yol gösterebiliriz.
Kaynağında alınacak önlemler çöplerin nehirlere, denizlere ulaşımını engelleyebildiği sürece son derece düşük maliyetli bir koruma sağlanmış olur. Denizlere ulaşanları da kıyı şeridi boyunca deniz yüzeyinden toplayarak Okyanuslara ulaşmasını engelleyebiliriz. Okyanuslara ulaşan çöpler sanki bir mıknatısla çekiliyormuşçasına diğer çöplerle birleşerek Atık Adaları oluşturmaktalar. O saatten sonra toplama maliyeti o kadar yükseliyor ki kimse ferdi olarak konuyu üstlenmiyor. İnsanlığa vurulmuş bir darbe olarak büyüyen bir leke oluyor!
Bir yandan kanun ve yönetmeliklerle çöpleri azaltma ve denize ulaşmasını engellemeye çalışırken diğer yandan yeniden kullanılabilir veya geri dönüştürülebilir malzemeler kullanarak elimizi taşın altına koyabiliriz.
Marine Ecology A.Ş., 1997’den beri öncelikle Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında özel şirketlerle daha sonraları da ilçe ve büyükşehir belediyelerinin katılımlarıyla Türkiye sahilleri ve baraj göllerinde yüzen çöplerin toplanması için gerek ithal ettiği gerekse de kendi geliştirdiği tekne ve teknolojilerle çalışmaktadır. 10 adet farklı tasarımlı tekne ile karşılaşılabilen pek çok farklı coğrafi zorluğun üstesinden gelerek Çocuklarımıza Temiz bir Dünya bırakabilmek için emek harcamaktadır. Siz de bu ulvi mücadeleye katılmak istemez misiniz?
Hakan Çiner
Marine Ecology Genel Müdürü
7DENİZ DERGİSİ MART-NİSAN SAYISI