Güncel

'Denizcilikte Yeşil Dönüşüm' DTO'nun zirvesinde tartışıldı

İMEAK Deniz Ticaret Odası’nın düzenlediği “Denizcilikte Yeşil Dönüşüm Zirvesi” Piri Reis Üniversitesi'nde gerçekleşti. 4 oturum halinde yapılan zirvede alanında uzman isimler yeşil dönüşüm ile bilgilerini paylaştı.

Abone Ol

Denizcilikte yeşil dönüşümün mevcut durumu ve geleceği İMEAK Deniz Ticaret Odası’nın düzenlediği “Denizcilikte Yeşil Dönüşüm Zirvesi”nde masaya yatırıldı.

Piri Reis Üniversitesi Tuzla Deniz Kampüsü’nde düzenlenen zirveye Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (UAB) Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü Salih Tan, Denizcilik Genel Müdür Yardımcısı Yılmaz Taşçı, İMEAK DTO Meclis Başkanı Başaran Bayrak, Oda yönetim kurulu üyeleri, şube başkanları, meslek komite başkanları, meclis üyeleri, kamu kurum temsilcileri ile denizcilik sektöründen isimler ve akademisyenler katıldı.

4 oturum halinde yapılan zirvenin 1. oturumu “Deniz Taşımacılığı”, 2. oturumu “Limanlar, Gemi ve Yat İnşa Bakım, Onarım ve Geri Dönüşüm”, 3. oturumu “Yeni Nesil Yakıtlar”, 4. oturumu “Sürdürülebilirliğin Finansmanı, Eğitimi ve Sosyal Yönü” başlıklarında gerçekleşti.

Zirvenin açılış konuşmasını İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran yaptı.

Tamer Kıran: Süreçten limanlar ve tersanelerimiz de etkilenecek

Tamer Kıran zirveyi düzenleme amaçlarını, “sektörün daha sürdürülebilir, çevre dostu ve geleceğe dönük bir yapıya dönüşümüne katkı sağlamak” olarak açıkladı. Kıran, “İklim değişikliğinin bir sonucu olan küresel ısınmanın olumsuz etkilerini ekonomik ve sosyal alanda çok yakından hissediyoruz. Küresel ısınmanın tesiri sadece sıcaklıklardaki artış olarak karşımıza çıkmamakta tutarsız hava olaylarının sıklığındaki artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, buzulların erimesi gibi faktörleri sonucunda ekosistem ciddi risklerle karşı karşıya kalmaktadır” dedi.

Denizcilik sektörünün önemli değişim ve dönüşümlerle karşı karşıya kaldığını ifade eden Kıran'ın konuşması şöyle: “Yeşil dönüşümün hızla artan önemi ve ivmesine bağlı olarak Türk denizcilik sektörü olarak hem Uluslararası Denizcilik Örgütü hem de Avrupa Birliği'nin birbiri ardına uygulamaya koyduğu düzenleme ve uygulamaları çok yakından dikkatle takip ettiğimizi belirtmek isterim. Bu düzenlemeler genellikle çevresel sürdürülebilirlik, yeşil dönüşüm ve dönüşümün finansmanı, emisyon azaltımı, yenilenebilir enerji kullanımı, deniz iş gücü eğitimi ve deniz güvenliği gibi konuları kapsamaktadır. Bu düzenlemeler Uluslararası Denizcilik Örgütü bünyesindeki Deniz Çevresini Koruma Komitesi toplantılarında 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren mevcut gemilerin enerji verimliliği endeksi, karbon yoğunluk göstergesi kural ve uygulamaları ile enerji verimliliğinin artırılması ve gemilerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılması, emisyon vergisi ve yakıt standardı önemli başlıklar olarak yerini almıştır. Mevcut gemilerin enerji verimliliği indeksi ve karbon yoğunluk göstergesi kuralları doğrultusunda gemilerin yeşil dönüşümü hedeflenmekte ayrıca enerji verimliliğinin artırılmasının yanında alternatif sıfır veya düşük karbonlu yakıtların kullanılmasıyla sera gazı emisyonlarının azaltılması amaçlanmaktadır. Revize edilmiş 2023 sera gazı stratejisi kapsamında 2050 yılı civarında net sıfır hedeflerine ulaşmak için IMO nezdinde deniz yakıtlarının sera gazı yoğunluğuna ilişkin yeni standartlar onaylanmıştır.

Avrupa Birliği'nde ise iklim politikasının merkezinde yer alan tamamlayıcı bir inisiyatifle deniz taşımacılığı 2024 yılında Emisyon Ticaret Sistemine dâhil edilmiştir. Bu kapsamda Avrupa Birliği limanları içinde yapılan seferler ile Avrupa Birliği limanlarına yapılan seferlerde oluşan sera gazları emisyonları için kredi satın alma işlemi zorunlu hale gelmiştir. 1 Ocak 2025'te uygulanmaya başlayacak Fuel EU Maritime regülasyonu ise denizcilik yakıtlarının birim enerji için sera gazları emisyonlarına sınır getirmekte, fosil yakıt uygulamalı kullanımında ilk aşamada yakıtın tonunda 39 ila 63 euro arasında başlayan ve 2030 sonrasında hızla yükselecek cezalar getirerek alternatif yakıtlara geçişi teşvik etmektedir. Karbonun artan fiyatı fazla emisyona sahip gemi sahipleri için maliyetleri yükseltecek ve denizcilik şirketlerine çevresel performanslarını artırmaya, yeni teknolojiye ve karbon nötr yakıtlara yatırım yapmanın yanı sıra faaliyetlerini enerji verimli şekilde yönetmeye yönelik yeni yaklaşımları düşünmeye zorlayacaktır.

Denizcilik sektöründe karbon emisyonlarını azaltmanın en önemli yollarından biri geleneksel yakıtlardan sıfır veya düşük emisyonlu yakıtlara geçiş olarak karşımıza çıkmaktadır. Sıfır emisyonlu yakıtların üretimi, bu yakıtların küresel düzeyde ticari olarak kullanılabilir olması ve bu yakıtlara dair ihtiyaç duyulan ulusal, uluslararası düzenlemeler önem göstermektedir. IMO ve AB nezdinde uygulamaya giren ve düzenlemelerin sektörümüzün yakıt seçimleri ve emisyon yönetimi üzerinde köklü değişikliklere yol açacağı öngörülmektedir. Denizcilik sektörümüzün içinde olduğu bu süreçten limanlar ve tersanelerimiz de etkilenecektir. Limanlardaki operasyonların yeşil dönüşümü, liman altyapılarının modernize edilmesi, enerji tasarrufu sağlayan sistemlerin geliştirilmesi gemi ve yap inşasında sürdürülebilirlik uygulamaları ile tüm bu süreçlerin çevresel etkilerinin azaltılması büyük önem arz etmektedir.

Yeşil dönüşümün yalnızca teknik ve operasyonel boyutları değil finansmanı, eğitimi ve toplumsal etkileri de sonuçları de büyük önem taşımaktadır. Denizcilik sektöründe sürdürülebilirliğin nasıl finanse edildiği yeşil dönüşümün sosyal boyutu ve bu sürecin çalışanların üzerindeki etkileri de çok önemli bir başlık olarak karşımızdadır. Diğer yandan sektörde sürdürülebilirlik uygulamalarına yönelik teşvikler ve teşvik fonları küresel ölçekte sağlanmaktadır. Ayrıca IMO'nun eğitim programları denizcilik sektöründeki iş gücünün yeni teknolojilere uyum sağlaması için önemli fırsatlar sunmaktadır. Sektördeki sosyal sorumluluk bilinci sadece çevresel etkileri değil aynı zamanda toplumsal refahı da gözeten bir yaklaşım gerekli kılmaktadır. Bununla birlikte uluslararası düzeyde gündemde olan tüm düzenlemeler sonucunda ortaya çıkacak sorunlar, ülkemiz denizcilik sektörünün uluslararası rekabetini olumsuz etkileyecek durumlar ve maliyetlerle karşılaşmamak için denizciliğin tüm alt sektörlerinde yeşil dönüşümün bir devlet politikası olarak benimsenmesi ve her alanda güçlendirilmesi gerekmektedir.”

Tamer Kıran’ın açılış konuşmasının ardından ilk panel gerçekleşti.

Metin Düzgit: Regülasyonlarda seyirci oluyoruz

“Deniz Taşımacılığı” başlığındaki panelin moderatörlüğünü Metin Düzgit yaptı.

Panelistler ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdür Yardımcısı Yılmaz Taşçı, Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiz Arıca, Türk Armatörler Birliği Başkanı Cihan Ergenç, İMEAK Deniz Ticaret Odası Teknik Danışmanı Mustafa İnsel oldu.

Metin Düzgit açış konuşmasında, “Ülke olarak regülasyonlarda aktif rol almıyoruz, seyirci oluyoruz. Buralarda daha fazla politika yapıcı olmamız gerekiyor. Son dönemdeki gelişmeler bu tarafta biraz hızlandığımızı işaretini vermeye başladı. Genel olarak ortalama gemi tonajı küçük olan bir ülkeyiz ve yaş ortalaması nispeten hala yüksek olan bir ülkeyiz. Gemi tonaj ortalamamızı artırmamız gerekiyor, daha küçük tonajdan daha büyük tonaja çekilmesi gerekiyor, nispeten daha yaşlı gemiden daha geniş gemilere çekilmesi gerekiyor ve firmalar arasındaki beraber politika yürütme konsolidasyonunun artırılması gerekiyor” dedi.

Yılmaz Taşçı: Filomuzun 4'te birinin acilen tedbir alması gerekiyor

Panelist Yılmaz Taşçı, ‘Yeşil Dönüşümde Mevzuat Düzenlemeleri’ hakkında bilgilendirmede bulundu. Taşçı, son yıllarda iklim değişikliğinin özellikle deniz ticareti üzerinde baskı yapmaya başladığını belirterek, “IMO birçok kural yayınladı. Bunlar sektör üzerinde hem maliyet hem de büyük bir baskı getirmeye başladı. Bu kuralları geliştiren IMO gözükse de son dönemlerde Avrupa Birliği de özellikle Emisyon Ticaret Sistemini ortaya koyarak aslında bir şekilde IMO'ya alternatif bir uluslararası kural şeklinde çalışmalara başladı” diye konuştu. “IMO bir sera gazı stratejisi yayınladı” diyen Taşçı sözlerini şöyle sürdürdü: “IMO 2023 yılında bunu güncelledi ve şöyle bir karar aldılar: 2030 yılına kadar 2008 yılındaki emisyonları %40 düşürmek 2050 yılına kadar da %70 düşürmek 2050'ye kadar %50 düşürmek… 2013'ten sonra inşa edilen 400 ton groston üzeri gemiler için enerji verimliliği endeksi devreye soktular. Daha sonra mevcut gemiler için enerji verimliliği endeksi devreye girdi. 5.000 groston üstü gemilerin hepsi yaktıkları yakıtları klasları ya da bayrak devletleri aracılığıyla IMO'ya bildirmeye başladı. Bu da bir çeşit gemilerin etiketlenmesi oldu. IMO, A-B-C-D ve E olarak toplamda 5 sınıfa ayırdı. IMO DCS verilerine baktığımızda 180 gemimizin verilerini girdiğini görüyoruz. 25 tane A sınıfı gemi var. 45 tane B sınıfı gemimiz var. Bunlar filonun yüzde 25'i. 70 tane C sınıfı yüzde 39,  28 tane D sınıfı yüzde 15 ve 12 tane de E sınıfı gemimiz var. Bu da yüzde 7'ye denk geliyor. Filomuzun 4'te birinin acilen tedbir alması gerekiyor.

1 Ocak 2024'ten itibaren 5000 groston üzerindeki gemiler AB ekonomik alanına girdiğinde emisyon bedeli ödeyecekler. Şu anda AB toplam harcanan yakıtın yüzde 50'sini alıyor. AB'ye bu seferleri yapıyoruz ama kaybımız ne kadar olacak diye hesap yaptık. 2025'te 16,5 milyon euro, 2026'da 29.9 milyon euro, 2027'de 41,5 milyon euro olmasını tahmin ediyoruz. Toplam 122 geminin AB limanlarını ziyaret etmesi üzerine hesaplanmış bir rakam.”

Nafiz Arıca: Geleceğin zenginliği veri olacak

Yılmaz Taşçı’nın ardından Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiz Arıca söz aldı. “Denizcilikte Yeşil Dönüşüm ve Yapay Zeka” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Arıca, yapay zeka teknolojilerinin çok hızlı ilerlediğini söyledi. Arıca yapay zekanın kullanımıyla elde edilen kazanımları şöyle aktardı: “Geleceğe dair öngörülerde bulunarak rotasını planlayan gemi ortalamada yüzde 10 daha az yakıt yakıyor. Dünyada farklı firmaların yazılımları var. Biz de yazılım için çalışmaya başladık. Doğru verilerin toplanabilmesi önemli. Makine ekipmanları üzerindeki sensörler vasıtasıyla veriyi analiz ederek bir makinenin arıza yapması önleniyor. Ekipman ömründe yüzde 15 artıştan söz ediliyor. Emisyon izleme ve kontrol, deniz ortamındaki kirliliğin, aşırı avlanma ve iklim değişikliği gibi sorunların öngörülmesi ve önlem alınması… Toplanan verinin analiz edilerek yapay zeka algoritmalarıyla olağan dışı olayların belirlenmesi ve önlem alınması. Bu tür algoritmalar kullanıldığında yasa dışı balıkçılık faaliyetlerinin tespitinde yüzde 20 artış olduğu ve petrol sızıntılarının yüzde 10 azaldığından söz edebiliriz. Teknoloji firmaları aracılığıyla tüm bilgilerimiz toplanıyor aslında. Geleceğin zenginliği veri olacak.”

Cihan Ergenç: Süreç ultra eko gemilere doğru gidiyor

Arıca’nın ardından söz alan Türk Armatörleri Birliği Cihan Ergenç de “Denizcilik Filosunun Yeşil Dönüşümdeki Rolü” başlığı altında bir konuşma yaptı. Ergenç, “Yeşil dönüşüm 2008’de başladı. 2010’un başlarında eko gemilerle devam etti. Onlarca kural var bizler de uymaya çalışıyoruz. Süreç ultra eko gemilere doğru gidiyor. 45 bin tonluk 15 yıl önce 35 ton yakarken, bugün 63 bin tonluk gemi 18 tonlara kadar geliyor. Ekonomik olmayan gemiler piyasadan çıkmak zorunda kalacaktır” dedi.

Ergenç, “Çevre kirliliğinin önlenmesi için topyekün çalışma yapılması lazım. Denizciliğin hedef olarak görülmesini doğru bulmuyorum” diye konuştu.

Mustafa İnsel: Herkes kendi metodunu kendi bulmak zorunda kalacak

Panelin ilk oturumunun son konuşmacısı İMEAK DTO Teknik Danışmanı Prof. Dr. Mustafa İnsel oldu. İnsel, “Deniz Taşımacılığında Mevcut Uygulamalar ve Gelişmeler” başlığı altında görüşlerini aktardı.

Mustafa İnsel, “Dünyada iklim değişikliği tedbirleri Paris Anlaşması çerçevesinde değişiyor. Denizcilik bunun içinde değil” dedi. İnsel sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü anlaşma ülkeleri ilgilendiriyor. Bunu fark eden çevreci örgütler baskı yaptılar IMO’da. Yakıt vergisi gündeme geldi ve reddedildi. Bir süre sonra AB yeşil mutabakat adı altında bir sistemi devreye soktu. Bu da 2050 ile beraber karbonsuz olması ve tüm hizmet sektörlerinin karbon salınımlarını sıfıra indirecek yeni bir sisteme geçmesi demek. Çevreci örgütleri baskı yapınca AB de destekleyince peş peşe yeni kurallar geçmeye başladı. Denizcilik en efektif taşıma metodu. Karayolu taşımacılığında denizciliğin 19 katı kadar sera gazı emisyonu var. Aynı yükü 1 mil taşımak için havayolunda 90 katı, demiryolunda 9 katı var. Dünya yükünün yüzde 85’ini taşıyorsunuz, dünya emisyonlarının yüzde 2,5’i yapıyor. Denizcilik hedefe otomatikman giriyor. Yakıta vergi gelmesi konuşuluyor. Artık küçük gemi büyük gemi diye düşünmenin pek bir anlamı kalmıyor. IMO’da 10 yıl önce yeni bir eğilim başladı. Hedef amaçlı kural çıkıyor. ‘2050’de net sıfır olacağız, 2030’da yüzde 20 azaltacağız. Bunları nasıl yapacağız?’ net olarak ortaya konan bir şey yok, olmayacak. ‘IMO bize amonyak kullanımına geçelim’ tanımı yapmayacak. Bu yola girilmesi mümkün değil. Herkes kendi metodunu kendi bulmak zorunda kalacak.”

Zirvenin 2. oturumu “Limanlar, Gemi ve Yat İnşa Bakım, Onarım ve Geri Dönüşüm” başlığında düzenlendi.

2. oturumun moderatörlüğünü İMEAK DTO Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Komisyonu Üyesi Orhan Gülcek yaptı.

Gülcek, denizciliğin küresel ticaretin belkemiği olduğunu belirtti. Orhan Gülcek “Gelecek nesillere daha az kötü bir dünya nasıl bırakırız çabasındayız” dedi.

Salih Tan: Tersanelerle ilgili bir mevzuatımız yok

Panelde ilk olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü Salih Tan söz aldı.

Tan “Kıyı yapıları, Yeni İnşa ve Geri Dönüşüm İçin İhtiyaç Duyulan Düzenlemeler”e ilişkin bir konuşma yaptı. Salih Tan konuşmasında şunları kaydetti: “Bakanlığımızın yeşil liman politikası var. Limanlarımızın sürdürülebilirliği, eşit liman rekabeti temel amacımız. Tersanelerle ilgili bir mevzuatımız yok. Kıyıda paydaşlarımız var. Gemi inşa sanayini etkileyen mevzuat olarak Çevre Bakanlığı’nın son düzenlemeleri gündemimizde. Doğrudan bir sertifikasyon olmasa da uygulama olarak gemi sanayi tarafı itibarıyla yeşil dönüşüme mecbur kılınıyoruz.”

Tan, yeşil yatırımların en önemli konularından birisinin geri dönüşüm olduğunu belirterek “Gemi söküm sanayimiz takdire şayan bir sanayi. Gemi geri dönüşümün çevreci olması için 2009 Hong Kong Sözleşmesi var. Bu, 2025 Haziran ayında tüm dünyada uygulanmaya başlanacak” şeklinde konuştu.

Hamdi Erçelik: Projeler var ama izin süreçleri büyük bir engel

Salih Tan’ın ardından panelde TÜRKLİM Başkanı Hamdi Erçelik söz al aldı. Erçelik, “Türk Limanlarında Yeşil Dönüşüm” konusunda konuşma yaptı. “Mevcut kapasitelerimizi artırmak için başvurduğumuzda ÇED süreçleri 2-3 sene sürüyor. Yeşil liman yatırımı planlandığında nasıl pozisyonlanacağını çok bilemiyorum” diyen Erçelik şöyle konuştu: “Projeler var ama izin süreçleri büyük bir engel. Yeşil metanol tedariği çok düşük ve bugün hayata geçmesi mümkün değil. Türkiye’nin yeşil liman mevzuatı dünyadaki en sıkı mevzuatlarından biri. Mevzuat da tam yok aslında. Çatı örgütlerin verdiği bir ödüllendirme mekanizması seviyesinde... Geçmişte gönüllülük esasına sahipti. Yeşil dönüşüme yönelik faaliyet yapan, yenilenebilir enerji üretme eğiliminde olanlar sertifika alıyorlardı. Yeni sertifikada olmazsa olmaz konular var. Bazı bölgelerde güç, bazılarında talep yok. Armatörlerin bir kısmı talep ediyor ama Türkiye’ye uğrak yapan kruvaziyer armatörlerinden bir kısmı da ‘O yatırımı yapmayın. Sahilden elektrik almak çok pahalı. Tüm tur rotamızı değiştirme yetkisine sahip olabilir’ diyor. Yeşil liman mevzuatımızda en azından bir rıhtımımızda sembolik de olsa sahilden elektrik verme şartı var. Bunu yapan çok az tesis var. Limanlarımızın pek çoğunda güneş enerjisinden enerji üretiyoruz. Elektrikli vinçler yaygın kullanılmaya başladı. Avrupa’dan geri kalmış değiliz. Onlar da iyi örnek yaratma peşindeler.”

“Konu çevreyle ilgili olsa da bu işin çok ciddi bir ekonomisi var”

Panelin konuşmacılarından GİSBİR Genel Sekreteri Mehtap Karahallı Özdemir de “Yeni Nesil Gemi Üretiminde Türk Tersanelerinin Rolü”nü anlattı.

Özdemir konuşmasında şunları dile getirdi: “Yenilenebilir enerji kullandığımızı garanti altına aldığımız sertifikasyon sürecini tersanelerimiz uzun yıllardır kullanıyorlar. AB’deki gidişata baktığımızda konu çevreyle ilgili olsa da çok ciddi bir ekonomisi var bu işin. Bütün sistemler buna göre şekilleniyor. Bu yüzden kuzey ülkelerinde ciddi bir yeşil dönüşüm var. O yüzden inovasyon fonu diye bir şey yaratıyorlar. 10 yılda 40 milyar euroyu Emisyon Ticaret Sisteminden inovasyon fonuna atarız diye hesap yapmışlar. 2 milyar euro da bizden gidecek gibi. AB, ‘Limanları, iç sulardaki gemileri yenilerim. Alternatif uygulamaların önünü açarım’ diye felsefesini kurmuş durumda. Biz parasını vermemize rağmen geri dönüşü olmayan bir noktada olacağız. Bizim de benzer prensipler koymamız lazım. Parayı nerede akıllıca kullanacağımız konusuna odaklanmamız lazım. Yeni gemi inşa açısından risklerimiz var. Eğer AB bize kapılarını bize inovasyon fonundan gelecek paralar kapsamında kapatırsa bunun mücadelesini dışişleri ve ulaştırma bakanlıklarıyla birlikte Avrupa Komisyonu’na karşı vermemiz lazım.”

Uğur Buğra Çelebi: Kurallar çevreci söküme uygun değil

2. oturumun son panelisti Yıldız Teknik Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Uğur Buğra Çelebi oldu. Çelebi, “Geri Dönüşümde Yeşil Dönüşüm Uygulamaları ve Sektörü Bekleyen Gelişmeler” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

Çelebi şöyle konuştu: “Denizcilikte gemiyi dizayn ederken yaşam döngüsü yönetimi hazırlamamız gerekecek. Gemi geri dönüşümü çevreci olmasına rağmen içerdiği işlemler yönünden oldukça riskli. Kurallar günümüz koşullarında çevreci söküm yapılmasına çok da uygun değil. Gemi sökümünde çok fazla tehlike var. Havaya, suya, toprağa çok fazla kirletici ortaya çıkabiliyor. Verileştirilebilir, hesaplanabilir, öngörülebilir, riskin tahlil edilebilirliği hususunda çalışmalar yapılacak bir sistem kurmamız lazım.”

Zirvede 3. oturum “Yeni Nesil Yakıtlar” konusunda gerçekleşti.

İMEAK DTO Sürdürülebilirlik Komisyonu Başkan Yardımcısı Mustafa Aslan’ın moderatör olduğu panelde Socar Türkiye Yurt Dışı Satışlar Müdürü Fahri Çelikkan “Sıfır Emisyonlu Yakıt Üretimi ve Gelişmeler” başlığında bir konuşma yaptı.

Çelikkan: Yakıt ikmal piyasasında Türkiye’nin pazar payı yüzde 1

Çelikkan, “Denizcilik küresel ekonominin can damarıdır. 50 bine yakın gemi dünyanın her yerine sefer yapmaktadır. IMO verilerine göre dünyadaki deniz yakıtı tüketimi 230 milyon ton civarındadır. İstanbul ve Çanakkale boğazlarının stratejik konumu ülkemizi önemli bir doğal deniz yakıtı ikmal noktası haline getirmektedir. Yakıt ikmal piyasasında Türkiye’nin pazar payının yüzde 1 civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Türkiye’nin bu payı koruması ve artırması hayati önem arz ediyor. Sektör karbonsuzlaştırma sürecinden geçiyor. Mevcut denizcilik filolarında biyoyakıtlar önemli bir geçiş ürünü olarak değerlendiriliyor” dedi.

Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ziya Söğüt de Fahri Çelikkan’ın ardından “Karbonsuzlaştırmaya Doğru Alternatif Yakıtlar” konusunda görüşlerini ifade etti.

“Regülasyonların getirdiği zorunluluklar bütün paydaşları etkilemeye başladı” diyen Prof. Söğüt şöyle konuştu: “Sektörün yüzde 93.5’i hala fosil yakıt kullanıyor. Sadece yüzde 6’sı alternatif yakıta yönelik bir çalışma içinde. Bunun sadece yüzde 70-80’i LNG üzerine kilitlenmiş durumda. Yeni siparişlerde konvansiyonel yakıt hala 49’larda devam ediyor. Hidrojen, amonyak, metanol ise yüzde 2’lerde. Dağınık bir yapı var. Lojistiği, gemisi, limanı başka ve operasyonel süreçleri başka bir yapı içinde birbirinden kopuk alanlarda bir potansiyeli konuşuyoruz. AB yeşil koridor kavramını üretti. Bütün yapıyı bir bütün haline getirdi. Temel hedef emisyonu aşağıya çekmek. Alternatif yakıtlar olsa da teknolojileri gelişmemiş durumda. Geminizi metanole çevirecekseniz yakıt kapasitenizi 2 kat yükseltmeniz lazım. Bu 2 kat maliyet getiriyor. Yakıtlar temin edilmeli, kullanılabilmeli, yönetilebilmeli. Temini zor alternatif yakıtların. Yeşil metanol, amonyak ve hidrojende teknoloji çalışmasının yapılması kaçınılmaz bir süreç ve hepimizi etkileyecek.”

Çelebioğlu: AB son dönemde sert kararlar aldı

3. oturumun son panelisti Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Enerji Uzmanı Hasan Emrah Çelebioğlu “Sıfır Emisyonlu Yakıtlar İçin İhtiyaç Duyulan Düzenlemeler” başlığı altında konuşma gerçekleştirdi.

Çelebioğlu, AB’nin son dönemde sert kararlar aldığını belirterek, “Sadece üye ülkelere değil, kendi limanlarına gelen tüm üye olmayan ülkeler için de ciddi yaptırımlara ilişkin düzenlemeler oldu. EU Maritime’da 5 yıllık hedefler var. 2025’te yüzde 2 ile başlayacak emisyon düşümü. 2030’da yüzde 6’ya çıkacak. AB dışındaki bir limandan kalkacaksa bir gemi ve bir AB limanına ulaşıyorsa belirlenen hedeflerin yüzde 50’sini dikkate alacağını söylemiş. Yaptırımlarını da çok sert belirlemiş. Emisyon hedeflerine ulaşamazsanız ton başına 2400 euroluk bir ceza öngörmüş. AB denizcilik sektörünü 2024’ten başlayarak ETS kapsamına aldı. Bu karşımıza ciddi bir tehdit olarak çıktı. Armatörlerimiz ETS tahsisat kapsamına girmezse ciddi bir ceza sistemi öngörülüyor. Ceza ödemek yükümlülüğü ortadan kaldırmıyor. AB, ‘yükümlülüğü yerine getirmezsen, seni limanlarıma almama hakkım var’ demiş. Bu da armatörlerin önünde sorun olarak duruyor. EPDK olarak piyasayı takip etmeye çalışıyoruz” dedi.

Zirvede son oturum “Sürdürülebilirliğin Finansmanı, Eğitimi ve Sosyal Yönü” başlığında gerçekleşti.

Son oturumun moderatörlüğünü İMEAK DTO Yönetim Kurulu ve Sürdürülebilirlik Komisyonu Üyesi İsmail Görgün yaptı.

Aslanoğlu: Çevre, sürdürülebilirlik ve iyi yönetişimi birlikte düşünmeli

Son panelde ilk olarak İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu konuştu. Aslanoğlu, “Yeşil Dönüşümün Finansmanı” başlığında değerlendirmelerde bulundu.

Aslanoğlu konuşmasında şunları kaydetti: “Dünya nüfusunun 11,5 milyara çıkacağı tahmin ediliyor. 1,5 milyarın 4,5 milyarı Afrika’da, 4 milyarı Asya’da, kalan 2,5 milyar da kuzeyde yaşayacak. İklim krizinden en çok etkilenen yerler güneyde kalan kısımlar. İlk 1972’de iklim değişimi kavramı ortaya çıkmış. Fon oluşturulmuş. Asıl Paris İklim Anlaşması’ndan sonra işin ciddiyeti artıyor. İklim Politikaları İnisiyatifi’nin son rakamlarına göre 2019’da 650 milyar dolar yıllık ayrılan rakam, 2020-2021’de 1 trilyon dolar. 2030’dan itibaren 4 trilyon dolarlara çıkması öngörülüyor. Çevre, sürdürülebilirlik ve iyi yönetişimi birlikte düşünmekte fayda var.”

Aslanoğlu’nun ardından İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Özcan Arslan söz aldı. Arslan, “Sürdürülebilirliğin Sosyal Yönü” hakkında konuştu.

Arslan: Büyük bir teknolojik değişim var

İTÜ Dekanı Arslan, “Denizcilik çok gelenekçi bir meslek ama geleceğe doğru değişen de bir meslek. 30 sene içinde gemilerdeki personel sayısı, ekipmanlar değişiyor. İnsanımızın da bu değişime ayak uydurması lazım. Geleceği planlayan eğitim kurumları olmamız lazım. Artık denizci sadece gemiyi A noktasından B noktasına götüren kişi olmamalı. Büyük bir dünya ve teknolojik değişim var. Okullarda öğrettiğimiz şeyler 5 yıl sonra çöp olacak. Simülatörleri büyük paralarla alıyoruz ama 10 yıl sonra parça değişim, bakım ihtiyacı olacak. Çocuklara ‘Yazılım diliniz olsun, bu işin sigortası, tamiri bakımı var bilginiz olsun’ diyorum. Kendini yenileyebilen denizcilere ihtiyacımız var.”

Helvacıoğlu: Sürdürülebilirliğin en temel tanımı ‘tüketirken tükenmemek’

Zirvenin son panelisti Piri Reis Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Şebnem Helvacıoğlu oldu. Prof. Helvacıoğlu, “Sürdürülebilirliğin Eğitimi” konusunda bilgilendirmede bulundu.

“Pandemide evde oturmuşuz enerjinin yüzde 5’ini tasarruf etmişiz. 2023’te Türkiye 1 senede kullanması gereken kaynakları haziran ayında bitirmiş. Bütün dünya ortalaması ağustos ayı. Sürdürülebilirliğin en temel tanımı: Tüketirken tükenmemek, gelecek nesillerin hakkını yemeden yaşamak, nesiller arası adaleti sağlamak, daima var olmak yeteneği” dedi. Helvacıoğlu şunları kaydetti: “Sürdürülebilirlik kültürünü yaşamış insanlarız. Evinde poşet olmayan, fileyle pazara giden, tüketeceği kadar alan, israf etmeyen bir kuşaktan geliyoruz. Bunlar yönetici, ustabaşı oldular. Z kuşağı yöneticilerle çalışmak istemiyor, liderlere ihtiyacı var. Sürdürülebilirliği bilen kuşakla lider arayan kuşak bir arada yaşıyoruz. Yeni kuşağa yöneticilik yapmak yerine liderlik yaparsa sürdürülebilir hayata geçişi kolaylaştıracağız, tüketirken tükenmeyeceğiz.”

Zirvenin kapanış konuşmasını İMEAK DTO Sürdürülebilirlik Komisyonu Başkanı Serdar Akdemir yaptı. Akdemir, “Sektörü sürdürülebilir kılmak, çevresel etkileri azaltmak yarınlara daha yaşanabilir gelecek bırakmak için hepimize sorumluluklar düşüyor. Bu anlamda gerçekleştirdiğimiz zirve denizcilikte yeşil dönüşüm yolculuğumuzun çok değerli bir adımı” ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından moderatör ve panelistlere, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na adlarına yapılmış olan fidan bağışına ait sertifikalar verildi.

Özlem Çoban/7DENİZ