COVID-19’un İngiliz Kanunlarına göre Çarter Sözleşmelerine Etkisi
Tüm dünyanın korona virüs pandemisiyle savaştığı bu günlerde sosyal ve ekonomik olumsuzluklarda artmaktadır. COVID-19 salgını Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmesiyle denizcilik sektöründe de ciddi bir risk ortamı oluşturdu. Salgının olumsuz etkilerine karşı mevcut durumu ileriye yönelik en iyi şekilde yönetmek gerekmektedir. Bu yüzden karantina önlemleri, limanların kapatılması, mürettebatın olası enfeksiyon riski gibi potansiyel etkilere karşı hazırlıklı olunması gerekir. Çarter sözleşmelerinden doğabilecek anlaşmazlıklar hususunda dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Bu süreçte taraflar yükümlülüklerini gözden geçirmeli ve tedbirlerini alması gerekir.
Birçok ülkenin aynı anda dahil olduğu çarter sözleşmelerinde ülke hukuklarının çatışmaması adına çoğu zaman İngiliz kanunları esas alınmaktadır. Dolayısıyla bu brifing, COVID-19’un İngiliz hukuku kapsamında bulunan çarter sözleşmelerine olası etkisini içermektedir. Öncelikle belirtmek gerekirse sadece standart çarter sözleşmelerinin genel kurallarını incelediğimizden, her sözleşmenin ayrıca değerlendirilip yorumlanması gerekmektedir. Bu durumda her bir maddenin kendi içerisinde yorumlanması önemli bir rol oynamaktadır.
Güvensiz Liman ve Sapma
COVID-19’dan etkilenen bir limanın İngiliz kanunlarına göre güvenli liman olup olmadığını belirleyebilmek adına öncelikle güvensiz limanın tanımını yapmak gerekir.İngiliz mahkemelerinin kararına göre güvenli olmayan limanın tanımı, daha önceden öngörülmesi mümkün olmayan olayların gerçekleşmemesine rağmen denizcilik ve seyir bilgisi ile geminin ulaşmasının, kullanmasının ve ayrılmasının mümkün olmadığı şeklindedir. Ayrıca, gemiye zarar verme riski olamasa da mürettebat için risk teşkil eden limanlar da güvensiz liman olarak değerlendirilmelidir.
Çoğu zaman bir limanın yasal tanımı içerisinde güvensiz olduğunu tespit etmek zor bir işlemdir. Mürettebat ve kıyı personelinin etkileşimini sınırlamak için gerekli adımlar atılabildiği gibi, karantinadan dolayı oluşacak kısıtlamalara uyulmasından kaynaklanan gecikmeler limanı güvensiz kılmak için yeterli değildir. Dolayısıyla, sefer çarterlerinde taşıyanın belirli limana devam etmeyi reddetmesi riskli olabilir ve taşıtan olası kayıplarının tazmini için talepte bulunabilir. Mürettebatın sağlığı konusunda çok ciddi bir durum olmadığı sürece tayin edilen limana sefer gerçekleştirilmelidir.
Zaman çarterleri için, burada dikkat edilmesi gerekilen husus, tayin edilecek olan limanın tayin edildikten sonra güvenli bir hal alacağı düşüncesiyle karar vermek yanlış bir davranış olur. Bunu önceden analiz edebilmek gerekir. Kiracı bu noktada limanın tayin edilmesi anında liman güvenliliğinden emin olması gerekmektedir. Eğer tayin anında güvenli olan liman gemi limana yanaşmadan önce güvenli olmaktan çıkarsa kiracı ikincil yükümlülüğü altında ilk tayin ettiği limanı geçersiz kılarak, güvenilir yeni bir liman tayin etmek durumundadır.
Ancak çarter sözleşmesi, serbestlik klozu (liberty clause) veya Lahey ve Lahey/Visby kurallarını kapsıyorsa karantina veya hayat kurtarma amacı ile sapma yapabilir. Sapma sebebiyle uğranan zarar ve kayıplar için kiralayana veya taşıyana savunma oluşturabilmekte ve bu kayıplardan sorumlu tutulmamaktadır.
Hazırlık Mektubu ve Serbest Pratika (Free Pratique)
Hazırlık ihbarının (NOR- Notice of Readiness) verilmesi ile gemi hem fiziksel hem hukuki olarak hazır olmalıdır. Sefer çarterlerinde, bekleme süresi (laytime) hazırlık ihbarının verilmesiyle başladığından olası virüs riskinden geminin serbest pratika alamaması sebebiyle hazırlık ihbarını verememiş ve bekleme süresini başlatmamış oluyor. Serbest pratika, geminin bulaşıcı hastalıklardan arınmış olduğunu ve limana girebileceğinin onaylanmasıdır. Bu süreçte serbest paratikanın artık formalite olmaktan çıktığını önemle belirtmek gerekiyor. Gemi, karantina altındayken hazırlık mektubu verme imkanı olmamasına rağmen, bazı WIFPON(whether in free pratique or not) kloz içeren çarter sözleşmelerinde serbest pratika alınmış veya alınmamış olsun hazırlık ihbarı verebilmektedir. Sorumluluk açısından sefer çarter sözleşmelerinde bulunan starya - sürastarya klozlarını (laytime-demurrage clauses) ve harici durumları iyi analiz etmek gerekmektedir. Bu yüzden sefer çarterlerinde aksi belirtilmediği sürece serbest pratikanın alınamamış olmasından doğan gecikme taşıyana aittir.
Kiralama Dışı Klozu (Off-hire Clause)
Zaman çarterlerinde, limanların kapanması veya virüs sebebiyle oluşacak herhangi bir gecikme durumu kira dışı durum olarak değerlendirilmemektedir. Çarter sözleşmelerinde aksi istisna belirtilmedikçe kiracı ödeme yükümlülüğünü sürdürmesi gerekiyor. Hangi çarter sözleşmelerinde istisnai klozlar bulunduğuna dair örnek verecek olursak NYPE, Baltime ve Shelltime 4 gibi sözleşmelerde mürettebatta oluşacak enfeksiyon veya karantina gibi durumlarda geminin işletilmesi mümkün olmaması durumunda kira dışı kabul edilebilmektedir. Fakat kiracıların dikkat etmesi gereken husus, kiracı emrinin sonucu oluşan gemi içi bulaşma veya enfekte durumu kira dışı kabul edilmemektedir ve kiralayan tazminat hakkına sahip olabilir.
Denize Elverişlilik (Seaworthiness)
Deniz hukukunun temel kavramlarından bir diğeri ise geminin denize elverişli olması gerektiğidir. İngiliz kanunlarına göre denize elverişliliğin tanımı geminin olası koşullarını göz önünde bulundurarak yolculuğun başlangıcı esnasında gerekli niteliklere sahip olması gerektiği şeklindedir. Geminin, enfeksiyon nedeniyle karantina altına alınması geminin denize elverişsiz olması şeklinde olası bir argüman yaratabilir. Bu yüzden virüsü önlemek için gereken prosedürler gözden geçirilmeli ve olası durumda yayılması kontrol edilmelidir. Bu önlemler ve sağlık kontrolleri gerektiği gibi yapılmadığı taktirde sözleşme ihlal edilmiş kabul edilir.
Özel Klozlar
BIMCO, Ebola salgını sebebiyle hem zaman çarteri hem sefer çarteri için kullanılacak Enfekte ve Bulaşıcı hastalıklar maddesi oluşturmuştur. Bu sözleşmelerde kullanılan her kelime ve cümle yapısı farklı anlamlar ifade edebileceğinden bu maddenin COVID-19 salgını için kullanılması öngörüldüğünde dikkatle incelenmesi ve mevcut durumu kapsayacak biçimde gözden geçirilip, düzenlenmesi gerekmektedir. Özellikle kiracılar bu klozu kullanırken kendi yükümlülükleri açısından dikkatli olmalılar. Ayrıca, INTERTANKO, sadece tanker çarterleri için değil tüm yük gemileri için hem zaman hem sefer çarterinde kullanılabilecek COVID-19 klozu oluşturmuştur. Yeni oluşturulacak çarter sözleşmeleri için uzun bir süre daha bu klozlara ihtiyaç duyulacak gibi görünüyor.
Mücbir Sebepler (Force Majeure) Klozu
En çok danışılan konulardan bir diğeri ise COVID-19’un mücbir sebep olup olmadığıdır. Mücbir sebepler sözleşme taraflarının kontrolleri dışında gerçekleşen ve bu sebeplerden ötürü sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getiremedikleri olayları ifade etmektedir. Fakat mücbir sebep İngiliz hukuk sistemine ait bir uygulama olduğundan İngiliz kanunlarında mücbir sebebin tanımı net şekilde bulunmamakla birlikte çerterpartilerde açıkça belirtilmediği sürece taraflara herhangi bir savunma sunmamaktadır. Dolayısıyla sözleşme oluşturulma aşamasında dikkatle değerlendirilmesi gerekmektedir. Birçok çarter sözleşmesinde bu kloz bulunmaktadır, ancak bazı sözleşmelerde bu durum istisnalar (exceptions) başlığı altında da mevcuttur. Hangi durumların mücbir sebep kapsamına dahil edilip edilmeyeceği ve bu mücbir sebeplerin taraflara etkisi sözleşme içeriğine bağlıdır. Bazı ülkelerde farklı uygulamalar yapılmaktadır fakat çarter sözleşmesi hangi ülkenin kanunlarına tabi ise o ülkenin kanunları geçerli olacağından diğer ülkelerin uygulamaları dikkate alınmamaktadır.(Çin şirketlerinin mücbir sebep sertifikaları kabul edilmemektedir) COVID-19’un mücbir sebep kabul edilmesi ve tarafların kendini güvence altına alması için çarter sözleşmesinde bu durum açık bir dil ile ifade edilmelidir. Standart çarter klozları COVID-19 için tam bir savunma yaratamayabilir. Dolayısıyla, pandemi, karantina gibi ifadelerle durumu net bir şekilde kloz içerisinde belirtilmesi gerekir. Açıkça ifade edilmediği taktirde anlaşmazlık durumunda taktir yetkisi tamamen İngiliz mahkemelerine verilmektedir. Mücbir sebebin ispatı kloz ile savunma yapacak olan tarafa aittir ve nedensellik yani illiyet bağı aranmaktadır.
Sözleşmenin Sona Ermesi (Frustration)
Mücbir sebep klozunun bulunmaması veya yetersizliği durumunda COVID-19 kaynaklı tarafların sözleşme yükümlülüklerini yerine getirememesi durumunda İngiliz kanunlarına özgü olan frustration ilkesinden faydalanabilirler. Frustration taraflar arasında yapılan sözleşmenin şartlara uygun gerçekleştirilemeyeceği veya tarafların ihmali dışında bu sözleşmenin uygulanmasının imkansız hale gelmesi ile tarafların yükümlülüklerinin sona ermesi durumu şeklinde ifade edebiliriz. Korona virüsünün neden olduğu etkilerin şuan için çarter sözleşmelerini geçersiz kılmak için yeterli sebep olarak görülüp görülmeyeceği ise sözleşmenin yapıldığı zaman öngörülmüş olan şartların gerçekleşmesinin zorlaşmış olması değil imkansız hale gelmiş veya radikal bir değişikliğe uğramış olduğunun tespiti ile mümkün olacaktır. Bunun tespiti için virüs sebebiyle çıkan ekstra masraflar veya yaşanan bir kaç haftalık gecikmeler yeterli olmayacaktır. Örnek verecek olursak çarter sözleşmelerinde spesifik bir liman belirtilmediği sürece diğer alternatif seçenekler maliyeti fazla veya zaman kaybına sebep olacak olsa bile sözleşmenin devamını sağlayacaktır. Yine de, bu değerlendirmeler çarter sözleşmelerinde yer alan klozlara paralel olarak incelenmesi gerektiğinden ancak o zaman net bir ifadede bulunmak doğru olacaktır. Fakat, frustration İngiliz yasalarına tabi sözleşmeler için her zaman kanıtlanması zor bir durum olmuştur.
Hukukta, sağlıkta olduğu gibi öncelikli korunmayı gerektirir tedavi olmayı değil. Bu yüzden tedbirler öncesinde alınmalı. Bu zorlu sürecin en az zararla atlatılmasını dilerim.