Özellikle Marmara Bölgesi’nin Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde yer almasıyla birlikte artan idari para cezalarının, denizcilik sektöründe yarattığı tepkiyi İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran’a sorduk. “Cezalardaki yüksek oranlı artış nedeniyle bakım, onarım ve tamir için tersanelerimizi tercih eden yabancı bayraklı gemilerin olumsuz yönde etkilendiği ve özellikle bu maksatla gelen gemi sayılarında düşüşlerin olduğu görülmektedir. Yaşanan bu durum ülkemiz ekonomisine önemli miktarda döviz (USD) kaybına neden olduğu gibi, istihdamı da olumsuz yönde etkilemektedir” diyen Kıran, idari para cezalarında geminin grostonunun esası yerine, cezaların uluslararası uygulamalarda olduğu gibi adil ve uygulanabilir oranlarda belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bilindiği üzere, 2872 sayılı Çevre Kanunu 20.maddesinin ilgili bentlerinde, deniz kirliliği ve petrol kirliliğine sebep olan gemi ve diğer deniz araçlarının tonaj ağırlığını esas almak suretiyle artan kademeli groston kriterine göre idari para cezaları uygulanmaktadır. Çevre Kanunu'ndaki groston kriterinin uygulanmasında; küçük tonajlı bir geminin denizi çok kirletmesi halinde az bir cezaya, tonajı büyük bir geminin denizi aynı miktarda veya daha az kirletmesi halinde ise çok büyük idari para cezasına maruz kalmaktadır.
Deniz ticaretinin %80’inin gerçekleştiği Marmara ve Türk Boğazları Bölgesi’nde, kesilen güncel idari para cezalarının yüksekliği sektörü sıkıntıya sokmaktadır. Yine liman ve tersanelerin büyük çoğunluğunun yer aldığı Marmara çanağında meydana gelebilecek kirletmelerde, gemilerin işletme olarak “üç kat” ve Özel Çevre Koruma (ÖÇK) Bölgesi olarak “iki kat” idari para cezalarına maruz kalmaları, yabancı bayraklı gemiler açısından caydırıcılıktan ziyade tamir-bakım için ülkemizin tercih edilmemesine neden olacaktır.
Nitekim bahse konu Kanunun uygulamalarına bakıldığında, cezalardaki yüksek oranlı artış nedeniyle bakım, onarım ve tamir için tersanelerimizi tercih eden yabancı bayraklı gemilerin olumsuz yönde etkilendiği ve özellikle bu maksatla gelen gemi sayılarında düşüşlerin olduğu görülmektedir. Yaşanan bu durum ülkemiz ekonomisine önemli miktarda döviz (USD) kaybına neden olduğu gibi, istihdamı da olumsuz yönde etkilemektedir.
Odamız tarafından çevre cezaları ile ilgili üyelerimizden ve paydaşlarımızdan gelen sorunlar değerlendirildikten sonra çözüm önerileri ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne iletilmekte olup konunun takibi yapılmaktadır.
Artan çevre cezaları akabinde P&I sigortaları tarafında da gelişmeler yaşandı. Türk P&I Sigorta çevre cezaları konusunda teminat sunmama kararı aldı. Bu durumun diğer P&I sigortacılarına da yansıması olası. Bunun yaratacağı etkileri öngörerek atılması gereken adımların neler olduğunu düşünüyorsunuz?
Marmara ve Türk Boğazları Bölgesi’nde, özellikle barç ve tankerlere yönelik çevre cezalarının yüksekliği sebebiyle sigorta şirketlerinin bu konuda teminat sunmama yönünde hareket edebilecekleri bir vakıadır. Cezalar konusunda yapılacak düzenleme ile tutarların makul seviyelere gelmesi bu tür bir sorunun yaşanmasının da önüne geçecektir.
Diğer taraftan geçtiğimiz yıl armatörlerimizin ciddi gemi yatırımları oldu... Oda olarak bu konudaki görüşlerinizi paylaşıp gemi yatırımlarına devam edecek armatörlerimize hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Halihazırda kayıtlara geçen Türk armatörlerince yurt içi ve yurt dışında sipariş edilmiş olan gemilerin toplamı 84 adet ve 3.806.610 DWT’dur. Bunun 5 adet ve 109.600 DWT’u Türk tersanelerinde, 79 adet ve 3.697.010 DWT’u büyük çoğunluğu Çin olmak üzere Japonya ve G. Kore tersanelerinde inşa edilmektedir.
Sipariş altındaki gemilerin 41 adedi dökme yük, 19 adedi genel kargo, 18 adedi ürün tankeri, 3 adedi LPG gemisi, 2 adedi konteyner gemisi ve 1 adedi kimyasal tankerdir. 84 geminin 23’ünün 2024, 31’inin 2025, 26’sının 2026 ve 4’ünün 2027 yıllarında teslimi planlanmaktadır.
Yakın dönemde başta konteyner firmaları olmak üzere dünyada çok yüksek yeni gemi siparişi verilmiştir. Sonuçta taşımacılıkta arz talep dengesi söz konusudur. Bir yerde arz var gemiler, bir yerde talep var dünya üzerinde taşınan yükler. Burada denge kimin lehine dönerse onun kazancı artmaktadır. Görüntü o ki, yeni gemiler geldikçe arz artarken, mal sahiplerinin alternatifleri çoğalacak, navlunlar düşük seyretmeye devam edecektir. Yeni gemi siparişlerinde bu durumun dikkatle takip edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bir diğer önemli konu da malumunuz gerek Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) gerekse Avrupa Birliği (AB) tarafından deniz taşımacılığında emisyonların azaltılması hedefleri doğrultusunda özellikle yeni gemi teknolojileri ve yeni yakıt tipleri üzerinde çalışmalar devam etmekle birlikte henüz somut bir gelişme olmadığının göz önüne alınarak yeni siparişlerde tedbiri elden bırakmamanın da önemli olduğunu düşünüyorum.
Kaynak: 7DENİZ DERGİSİ