Kızıldeniz’den devam eden kriz dünyada navlun fiyatlarını yükseltmeye devam ediyor. Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkanı Bilgehan Engin, navlun fiyatları ve lojistik sektörünün 2024 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Ülkemiz coğrafi konumu sayesinde önemli üretim ve tüketim merkezlerinin, lojistik koridorların üzerinde yer alıyor. Çevre coğrafyalardaki enerji, inşaat ve altyapı yatırımları, üzerinde bulunduğumuz lojistik koridorlar ve liman bağlantılarımız gibi unsurlar Türkiye’nin bölgesinde bir hub olma durumunu güçlendiriyor” dedi.

Engin sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rusya-Ukrayna krizi ile birlikte Türkiye’nin orta koridorda öne çıktığını gözlemledik. Güvenlik sebebiyle Süveyş Kanalı’nın armatörler tarafından daha az tercih edilmesi de yine Türkiye’nin hem üreticilerin hammadde tedariki için tercih ettiği bir merkeze dönüşmesi hem de Türkiye’nin yakın coğrafyasındaki alternatif ticari koridorların gelişmesi süreçlerine katkı sağladı.

Özellikle Avrupa ve Uzak Doğu arasındaki ticarette alternatif rota arayışı, ülkemizi lojistik hub olarak öne çıkarma potansiyeline sahip. Ancak transit taşımacılığı kolaylaştıracak fiziki ve mevzuat altyapı çalışmalarına ara verilmeden devam edilmesi gerekiyor.”

“Yeşil lojistik kavramı da gündemimizde olacak”

Bilgehan Engin’in Dünya.com’dan Necmi Çelik’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

2024 yılının temel değişkenleri ve belirleyici unsurları neler olacak lojistik sektörün etki yönünden ve alt başlık olarak navlun piyasaları bu yıl ne kadar öngörülebilir olacak sizce?

Lojistik sektörü küresel siyasi ve ekonomik gelişmelerden doğrudan etkilenen bir sektör. İçerisinde bulunduğumuz süreçte de birçok gelişme lojistik sektörünün dinamikleri üzerinde etkili olmaya devam ediyor.

Kuraklık sebebiyle Panama Kanalı’ndaki kullanım kısıtlaması, güvenlik sebebiyle Süveyş Kanalı’nın kullanılamaması gibi gelişmeler güncel etkenler arasında yer alıyor. 2024 yılında temel belirleyicilerin ekonomi tabanlı olacağını öngörmek güç değil.

Tedarik zincirindeki kırılmalar artış gösteren navlun ücretleri olarak karşımıza çıkıyor ve bu durum da küresel enflasyonu destekliyor. Bu yıl yeşil lojistik kavramı da gündemimizde olacak. Bir diğer belirleyici unsur verimlilik olacak.

Küresel gelişmeler ışığında lojistik hizmetlerde çeşitlilik öne çıkarken navlun piyasasında durgunluk şu an için uzak bir beklenti. Navlunun seyri krizlere göre değişkenlik gösterebildiği için kriz sonlanmadan navlunların da normal bir seyir izleyeceğini söylemek zor olur. Ancak bu sadece ülkemizde geçerli bir durum değil. Kızıldeniz krizi sonrası navlun piyasasında tüm dünya yüksek bir seyir içerisinde, tabii ki Türkiye olarak biz de bundan etkileniyoruz.

Satın almalar rekabeti bozmamalı

Lojistik sektöründe satın alma ve birleşme süreçlerini nasıl görüyorsunuz?

 Sektörümüzün gelişmişlik düzeyi ve küresel lojistik bağlantılarımız dış yatırımcılara cazip bir görüntü sergiliyor ve dış yatırımcıların ilgisini çekiyoruz. Satın alma ve birleşmelerin sektörde hâlihazırda yüksek hizmet kalitesini daha üst seviyelere çıkaracağını değerlendirebiliriz. Hassas nokta, satın alma ve birleşmelerin sektörün geneli ya da belli bir bölümü için rekabeti tahrip edici bir etki yaratıp, yaratmadığı.

55 ilde ihracat arttı 55 ilde ihracat arttı

“Orta koridorda potansiyelimizi tam anlamıyla kullanamadık”

Orta Koridor ve Doğu-Batı eksenli lojistik harekette Türkiye’nin önemi ve rolü için değerlendirmeleriniz nelerdir?

Orta koridor transit taşımacılıkta Türkiye için önemli bir rota. Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası gözler orta koridora çevrilmiş durumdaydı. Ancak çeşitli altyapı eksikleri sebebiyle orta koridorda potansiyelimizi tam anlamıyla kullanabildiğimiz söylenemez. Doğu-Batı ekseninde kesintisiz demiryolu taşımacılığının yapılamıyor oluşu, limanlarımızın demiryolu bağlantılarının eksikliği gibi unsurlar bu durum üzerinde etkili oluyor. Türkiye bu rotada önemli avantaja sahip.

“Doğal afetlere hazırlıkta eksiksiz kurgu çok önemli”

Deprem gibi doğal afetlerde lojistik sektörü ile kamu otoriteleri arasındaki iletişim ve güç birliği için UTİKAD olarak ne tür önerileriniz ve yaklaşımlarınız olabilir?

Geçen yıl UTİKAD olarak üyelerimizle birlikte deprem yardım seferberliğine ilk günden itibaren katkı sunmaya çalıştık. Deprem bölgesine ihtiyaçların taşınması, kurtarma araçlarının bölgeye sevki, yardım malzemelerinin toplanması gibi konularda üyelerimiz büyük bir özveri ile çalıştı. UTİKAD tüm bu planlamalarda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, AKOM ve belediyelerle koordinasyon içerisindeydi.

Afet zamanlarının öncesinde kurumların görevlerinin belli olması, ihtiyaçların ve ihtiyaç duyulan lokasyonların anlık olarak bir sistem üzerinden tüm paydaşlar tarafından görüntülenebiliyor olması, belli bölgelerde depolama alanlarının oluşturulması, bu depolarda stokların güncel tutulması, gelen araçlardaki yardım malzemelerinin kontrollü ve hızlı bir şekilde boşaltılması, iletişim kişilerinin önceden belirlenmiş olması gibi hazırlıkların doğru ve eksiksiz bir şekilde kurgulanması oldukça önemli.