İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Aralık Ayı Meclis Toplantısı’nda konuşan Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği Başkanı Salih Zeki Çakır, Rusya ile yaşanan krizinden sonra armatörlerin sıkıntılarını anlattı. Bölgede taşımacılık yapan armatörlerin önemli şekilde etkilendiğini söyleyen Salih Zeki Çakır, “İnsani açıdan konuya baktığımızda,  personelin Rusya limanlarında maruz kaldığı kötü muamele konusunda biz Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği olarak ilgili bakanlıklara, TOBB’a, TOBB’un oluşturduğu ilgili masaya durumu bildirdik. Şu aşamada, personel, pek deniz tahammüllerine uymayan, bizim de Rus gemi ve personellerine layık görmediğimiz, genel olarak insana layık görmediğimiz davranışlara maruz kalmaktalar. Diğer bir uygulama da, armatörler neyle tam olarak karşılaşacağını bilmedikleri için, benim şirketim de dahil, Rusya limanlarına gitmemeyi tercih etmekteler. Tabi bunun da bir bedeli oluyor. Alternatif yük ve liman arayışlarına giriyoruz” şeklinde konuştu. ˮDurum kötüydü, gelişmeler tuz biber ektiˮ Salih Zeki Çakır, “Bu bölge son çeyrekte navlunlar artış gösterir. Armatörler belli bir ortalamayla yılı kapatırlardı. Zaten 2015 yılı içerisinde navlunlar düşük seyretmekteydi.  Son dönemde yaşanan gelişmeler adeta buna tuz biber ekmiştir. Şuanda 10’larca gemi farklı limanlarda, farklı yüklerle boğuşmak durumunda kalmaktalar.  Bunların detaylı çalışılması lazım. Bizim İstanbul navlun endeksimiz bu konuda bir çalışma gerçekleştirmekte. Hafta başı rakamları kamuoyuyla paylaşmayı düşünüyoruz. Kabaca şöyle rakamlar var. Rusya ile Türkiye arasındaki taşımalarda Rus bayraklı gemiler Türk limanlarına 2400 uğrak gerçekleştirmekte. Ton olarak da 7 milyon 200 bin DWT yük taşımakta.  Bunun 5.8 milyonu ithalat, 1.4 milyonu ise ihracattır. Türk bayraklı gemiler Rusya limanlarına 4 bin 200 adet uğrak yapmakta. Ortalama 10 milyon ton yük taşımakta. Türk gemilerinin bu bölgedeki tonaj hakimiyetinin önemini vurgularken de bunu hep öne çıkartmaya çalıştık. Bu süreç de bunun ne kadar önemli olduğunu ortaya koyacaktır. Zaten Türk armatörler bu bölgenin yüklerini taşımaktalar. Zaten şu rakamlar da Rusların yüklerini Türklerin taşıdığını göstermektedir. Şu anda resmi olarak bir dış ticaret yasağı olmamasına rağmen durum bu şekildedir. 1 Ocak 2016 itibariyle resmi olacak diye söyleniyor. Bu daha da vahim bir duruma ulaşacak. Bu durumdan Ruslar daha çok etkilenecektir. Çünkü bir limana uğrayan gemi sayısı azalırsa orada navlunda ciddi bir artış yaşanır. Bu bir milli meseledir. Biz ülkemizin nasıl ki nimetlerinden istifade ediyorsak, bu anlamda ortaya çıkan külfeti de paylaşacağız. Burada yapılması gereken ekonomi ve siyaset yapıcıların önüne sağlıklı rakamlar çıkarmaktır. Benim önerim oda bünyesinde ilgili tarafların katılımıyla gerçekleştirilecek bir çalışma komisyonudur. Buna bir çeşit hasar tespit komisyonu da diyebiliriz. İlgili bakanlıkları bilgilendirmek odamızın sorumluluğundadır. Kriz çıktığı günden beri, diğer sektörler; kara nakliyecileri, turizmciler, inşaatçılar, ziraatçılar görsel ve yazılı basında sorunlarını dile getirmekte. Bir kısmı çözüm önerileri sunmakta. Mesela TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’un ‘bir yıl boyunca çalışanlardan SGK primi alınmasın’ diye bir önerisi vardı. Tabi armatörler arasında neler yapılacağı ile ilgili bir toplantı yapılması elzemdir. Çünkü navlun yoksa gerisi teferruattır. Birbirinden bağımsız hareket edemeyen bir sektörüz. Bu çalışma grubunun acilen toplanıp uzmanlarla birlikte bu çalışmayı gerçekleştirmesi lazım. Biz sektör olarak bugüne kadar gerekli fedakarlığı yaptık, bundan sonra da yaparız. Demek istediğim denizciliğin de bir farkındalığı olsun” ifadelerini kullandı. ˮGemi tutulmalarını önlememiz lazımˮ Başka bir sorunun daha olduğunu vurgulayan Çakır,  “Gemi tutulmaları. Ben yaklaşık bir sene önce benzeri bir konuyu gündeme getirmiştim. O zaman 60 civarında Türk armatörünün gemisinin dünyanın çeşitli limanlarında tutulmuş olduğunu, personel mağduriyetinden, armatör zararına, bankalara kadar bir çok taraf için olumsuz bir sonuç ortaya çıktığını anlatmıştım. Şahsi görüşüm gemilerin tutulmamasıdır. En iyi gemi pervanesi dönen, çalışan gemidir. Tutulan gemi tutulduktan sonra taraflar arasında husumet oluşmakta ve zarar görülmektedir. Zararın küçülmesi yönünde iyi niyetli davranmayan taraflar var. Bunun için önerim bir uzlaşma komisyonudur. Tarafları oda bünyesinde bir araya getirip, geminin çalışmasına engel olmadan, uzlaştıracak, hiç olmazsa belli ödemelerin belli aşamalarda ödenmesini sağlayacak bir komisyondur. Buna sektörümüzün çok ihtiyacı var. Maalesef bu kriz çok uzadı. Düzelme görünmemekte. Bu işten tüm taraflar zarar görmektedir” dedi. Cengiz Tepebaş - 7DENİZ