2018’e dair Bu ay genelde yapmaktan imtina ettiğim bir şey yaparak öngörülerde bulunacağım. Temmuz ayında naçizane ilk işaretlerden aklım erdiğince bahsetmiştim.
Temmuz ayındaki öngörülerin bu kadar isabetli çıkması beni de şaşırttı, ama yine önden iki şey söylemek istiyorum: Birincisi, denizcilikte bütün öngörüler, herkesin en ummadığı anda ve ummadığı sebeplerden boşa çıkar. İkincisi de buradaki öngörüler, özünde, dış ticaret verilerinin koster tonajının bakış açısından değerlendirilmesidir.
Büyük tonajlar için başka dinamikler geçerli olabilir. Küresel büyüme beklentisi 2018’le ilgili olarak makro değerlendirmelerden başlayalım. Küresel büyüme 2017’de IMF’ye göre yüzde 3,6 olacak, 2018’de ve 2019’da da yüzde 3,7 büyüme bekleniyor. Dünya Bankası’na göre küresel ticaret ise yüzde 4 büyüyecek ve ticaretin gayrisafi küresel hasıla içindeki payı yüzde 30’u geçecek. Clarksons’ın meşhur çarpan formülüne göre 2017 ve 2018’de gayrisafi küresel hasıla ile deniz ticareti arasındaki çarpan 1’in biraz üzerine çıkacak. Benim naçizane tahminim, ticaretin büyüme içindeki payı artmaya devam ederse, deniz ticareti de bu oranda artabileceğinden doğal olarak 2019’da bu çarpan da artabilir, ama o kadar uzağa bakmayalım. Konuya dönersek, Clarksons, küresel deniz ticaret tonajının 2017’de 11,5 milyar ton, 2018’de 12 milyar ton olabileceğini ifade ediyor.
Arada benim dikkatimi çeken, büyümenin yine kuru yük üzerinden devam etmesi. Tankerlerle taşınan yük miktarında büyük değişimler olmayacağı öngörülüyor. Amerikan kaya gazı ve petrolünün ticaret rotalarına kaçınılmaz etkisi kendini htirmeye devam edeceğe benziyor. Çarpanın tekrar 1’in üzerine çıkması, 2016’dan 2018’e +1 milyar ton yeni yükün denizlere inmesi iyi haberler. Ama öte yandan büyük tonajlarda sipariş defterlerine –ki Haziran’dan Kasım’a iki katına çıkmış durumda– iyi bakmak lazım, lakin bu yazının konusu değil. Dikkatlerini çekmiş olacak ki, Bloomberg geçtiğimiz aylarda ilginç bir anket yapmış, bu sene navlunların yüzde 43, 2018’de ise ortalama yüzde 18 artabileceğini öngörmüş. Bu tabii ki BDI bazında bir değerlendirme ve tanker navlunlarını kapsamıyor. Bugün Bloomberg’in internet sitesini açarsak BDI üzerinde senelik getirinin yüzde 72,7 olduğunu görüyoruz.
Yatırımcı mantığı ile denizci mantığı her zaman uyuşmadığından bu anketi kenara bir ufak not olarak yazalım. Ama araştırma masası, bu artışın yüzde 6 oranında tahıl, yüzde 5 oranında demir cevheri ve yüzde 4 oranında kömürden geldiğini vurgulamış. Bu da ilginç… ve benim uzmanlık alanım olan Karadeniz-Akdeniz havzası koster ticareti yönünden de tahılın öne çıkması çok haklı. Tahıl konusuna sonra tekrar değinmek üzere Avrupa ekonomilerine bir bakalım. Avrupa “kalkınma” yolunda ilerliyor Avrupa son 10 yılın en iyi büyümesini ve son 17 yılın en hızlı imalat aktivitesi artışını yakalamak üzere veya yakaladı. “Toparlanma” diyorduk, bildiğiniz “kalkınma” yoluna girildi. Avrupa Merkez Bankası 2018 için de iyi bir büyüme öngörüyor. Türkiye üçüncü çeyrekte yüzde 11.1 büyüdü, sene sonunda yüzde 7 büyüme bekleniyor. Hem ithalat hem de ihracatı büyüyor. Rusya şokları atlattı, imalatı kabul edilebilir bir büyümeye sahip. Denklemin eksik parçası Kuzey Afrika Denklemdeki eksik, Kuzey Afrika…
Oraya da şöyle bakalım: Petrol fiyatları ben bu makaleyi yazarken 63-64 dolar/varil seviyesindeydi ve geçen seneye göre yüzde 14-16 arasında yukarıda. Bunun Cezayir ve Libya’ya etkisi olumlu olacaktır ve zaten ilk etkileri görülmekte. Mısır da bir şekilde toparlanıyor ve IMF istatistiklerine göre bölgede yüzde 4-5 büyüme potansiyeli olan bir ülke. Bu büyüme de 2017’de buğday ithalatı, çelik kütük ithalatı ve gübre ihracatı olarak göze çarpıyordu. Bunun 2018’de artarak devam etmesi mümkün. 2018’de Suriye’de iyiye doğru en ufak bir adım olsa, bunu ticaret yansıması ciddi olacaktır ama şimdilik Suriye’yi bazı Arap armatörleri meşgul etmesi haricinde oyunun dışında görebiliriz. 2018’de de politik şoklar istisna olmak üzere ekonomik olarak Karadeniz, Akdeniz ve Kuzey Afrika’da bir sıkıntı gözükmüyor. Avrupa’nın kuvvetli ekonomisi belki şubat ayına kadar koster piyasalarının düşüşüne de mâni olabilir ve 2018’e kuvvetli bir giriş yapılabilir. Emtianın denizciliğe yansıması Tahıl konusuna döneceğim demiştim. Emtianın denizciliğe etkisine bakarsak, bölgede toparlanmanın çok büyük oranda tahıl ticaretindeki artışa bağlı kaldığını görüyoruz. Rusya 140-142 milyon ton tahıl hasadı yaptı, 45 milyon tonunu ihraç edeceği düşünülüyor.
Ukrayna’da düşüşler var ama 40 milyon ton üzerinde bir ihracat potansiyeli de orada var. Romanya tahılları da rekor kırdı, bölgede mısır hasadında da ciddi artış var. Öte yandan AB buğday hasadı ve ihracatı zayıfladı. Geçen sene 34-35 milyon ton olan ihracat bu sene ancak 27 milyon ton gelecek. Fransa hariç neredeyse tüm ülkelerde hasat kötü geldi. Fransa ise geçen sene gördüğü kabustan uyandı ama maalesef bloğun ihracatını ayağa kaldırmaya yetmedi. İki bölge arasında bu fark da ilginç bir fırsat doğurdu. 2018’in ilk yarısı bu momentumdan olumlu etkilenecektir ama Rusya bu performansı tekrar edebilir mi, belli değil. Kış biraz ılıman devam ediyor ve ılıman kışlar Rus buğdayına çok yaramıyor. Ayrıca Avrupa 2018-2019 hasat yılında daha iyi bir sonuç elde ederse Rusya’nın ihraç potansiyeli azalabilir. Ama her iki bölge de iyi hasat yakalarsa buğday fiyatları rekabetle düşeceğinden bu senekine benzer bir durum söz konusu olabilir. Diğer emtiaya da bakarsak, durumun tahıla neden bu kadar bağlı olduğunu anlayacağız. AB’nin demir-çelik ithalatı 26-27 milyon tondan 20 milyon tona gerilemiş durumda.
Karadeniz ve Doğu Akdeniz’e yapılan ticarette de Cezayir ve Türkiye’ye yapılan ihracatın düşmesi, Rusya ve Ukrayna’dan yapılan ithalata anti-damping uygulanması sonucu ciddi düşüşler var. Türkiye ve Mısır çelik ihracatlarıyla açığı kapatmaya çalışsa da yetmiyor. Rusya ve Ukrayna’nın AB’ye ihracatı sırasıyla yüzde 49 ve yüzde 17 düşmüş! Karadeniz’den çıkan çelik yükleri ISTFIX verilerine göre büyük ağırlıkla Mısır’a ve Türkiye’ye geliyordu. Cezayir Batı Akdeniz’de hem çimentoda hem de inşaat çeliği konusunda kendine yetecek bir ülke konumuna 2018’de gelecek. Bu yüzden AB’nin üretimi sabit kalsa bile ihracatı düşmeye devam edecek. Burada tek iyi haber, Çin’in bölgeye ihracatı yüzde 40 azalmış durumda. Rusya ve Ukrayna’ya anti-damping vergisi var, Rusya ile AB zaten küs, Mısır’ın çelik endüstrisi talebe çok yetişemez…O zaman? AB çelik talebi konusunda ibre 2018’de Türkiye’yi gösteriyor sanki. Devam edelim… Avrupa’nın Karadeniz havzasından gübre ithalatı da benzer bir resim ortaya koyuyor. Düşüşler yüzde 50’leri buluyor ama ithalat Mısır’a kayıyor. Bu da Karadeniz’de yüzde 50’lük düşüşün Doğu Akdeniz’de 2016 ve 2017’de yüzde 50’lik artışa dönmesi demek. Türkiye’de ihracata yönelik bazı gübre yatırımları var ve 2018’de bazıları devreye girecek gibi. Ülkemiz adına çok iyi haber ama koster ticaretine yetecek mi? Karadeniz ve Akdeniz kömür ticaretine bakarsak, Türkiye’nin Rusya’dan kömür ithalatları artarken, Ukrayna’dan yapılan ticaret, Dinyeper’in doğusundaki durum yüzünden bıçakla kesilmiş gibi. Ama resmin içine Akdeniz girince iş değişiyor ve AB üyesi Akdeniz-Karadeniz ülkelerinin Rusya’dan yaptığı ithalatın yüzde 21 arttığı görülüyor.
Hacim olarak ise 13 milyon tondan bahsediyoruz ki, tahıl ile mukayese edilemese de önemli. Siyasi kısıtlamalar ve kutuplaşma Büyük resme bakarsak, buğday, mısır ve yağlı tohumlar dahil tahıl yükleri olmasa, kömür dışında koster piyasasını az sayıda emtia desteklemiş durumda. Koster ticaretine köstek olan şey, gördüğünüz gibi siyasi sebeplerle yapılan kısıtlamalar, korumacılık ve bence bölgede derin izler bırakmaya başlayan, ticareti de uzun süre değiştirecek olan kutuplaşma. Hepsini tek paragrafta hızlıca derlersek, koster armatörü 2018’de AB’nin toparlanmasından Türkiye’nin büyümesinden, tahıldan az miktarda da diğer emtianın değişen rotalarından olumlu etkilenmeye devam edecek.
Şubat’a kadar nispeten istikrarlı bir koster piyasası görülebilir, Nisan başına kadar da moralleri çok bozmadan düşüşlerle baş edilebilecektir. Ama 2018’in tahıl sezonu ne kadar kuvvetli başlarsa, 2018 üçüncü çeyreğinde navlunlar o kadar yüksek olacaktır. Suriye ve Libya’da (bir mucize olur da) siyasi bir normalleşme vuku bulursa, bu durum çok önemli bir rol oynayabilir. Bu arada Rusya ile AB arasında da bir yumuşama olursa, dış ticaret kısıtlamaları gevşetilirse, tahıl çok kuvvetli ol(a)masa da ticarete olumlu yansır ve bu senenin son çeyreğindeki performans 2018’in aynı döneminde de sürdürülebilir hatta arttırılabilir. Tüm denizcilik camiasına sağlıklı ve huzurlu bir 2018 diliyorum.
ENGİN KOÇAK / 7DENİZ DERGİSİ ARALIK 2017