Aslen Malatyalı olan, ABD’ye MEB bursu ile yüksek lisans ve doktora öğrenimi için giden, orada akademik ve profesyonel çalışmalarının ardından ticaret yapmaya başlayan Murat Güzel, son bir kaç yıldır da Amerikaʹda politikayla ilgileniyor.
Amerika başkanlık seçiminde Hillary Clinton’u destekleyen ve aktif olarak çalışan Murat Güzel, seçimi hem Amerika’daki Türkler açısından hem de kendi açısından değerlendirdi.
Murat Güzel’in değerlendirmesi şöyle:
Keşke başka bir Amerikalı Türk, Benim Hillary’nin yakınına gelebildiğim gibi o da yeni başkan Trump’ın benim Hillaryʹnin yakınında olduğumun yüzde biri kadar yakınında olup sesini duyursaydı öper başıma koyardım. Dışarıdan gazel okumak en azından samimiyet ifade etmiyor.
Hillary her ne kadar seçimleri kaybetmiş olsa da ben kendimi seçimlerin bir kazananı olduğuma yürekten inanıyorum. Siyaset uzun soluklu bir yarış olup bu seçimler benim için bu uzun soluklu yürüyüşün önemli bir adımıydı. Hillary kazansa tabi ki daha iyi olurdu ama kaybetse de bu seçimlerde benim için asıl önem arz eden nokta Amerikan siyasetinde aktif olarak yer alabilmekti.
Başkanlık seçimlerinde Hillary’ye olan desteğim, Amerika’nın evrensel insani değerleri yansıtan kuruluş prensiplerine dönmesine destektir. Bu topraklarda yaşayan Amerikalı Türk toplumun bir ferdi olmam ve bu topraklarda büyüyen kızlarım içindi ve hep öyle de olacak. Bu ülkenin siyasetinde hem kendi sesimi, inandığım değerleri ve düşünceleri, siyasetinin en üst perdesinde duyurabilmek benim ve inancım için önemliydi. Bu ülkeye katkıda bulunmak ayni zamanda vatandaşlık görevimizdir.
Bu uzun soluklu yürüyüşe, belli fikirlerine katılmasam da, Trumpʹa göre söylemlerini daha demokratik ve doğru bulduğum bir adayla, Hillary Clinton ile çıktım. Hiç pişman değilim. Bir başkanlık seçimlerinde daha önce bir Türk’ün gelmeyi başaramadığı yerlere Hillary Clinton kampanyasında geldim. Seçim sürecinde siyasetinin zirvesinde ki isimle, bir başkan adayı ile birlikte çalışma fırsatını elde ettim. Amerika siyasetinin nasıl çalıştığını siyasetinin zirvesinde bizzat Hillary ile birlikte gördüm.
Başkanlık yolunda Hillary’ye her fırsatta fikirlerimi paylaşıp destek olmaya çalıştım. Her fikrine katılmasam da, o kadar ortak noktamız vardı ki kampanya sırasında dost olduk. En son 8 yaşındaki kızım Hillary Clinton’a ˮBaşkan olman için sabırsızlanıyorumˮ dediğinde, Clinton’ın kızıma dönüp ˮBaban Başkan olmama yardım ediyorˮ dedi. Clinton’nın kızımı ciddi motive edici bu sözü bile Türk Amerikan toplumunun bir ferdinin geldiği nokta açısından kayda değer bir örnekti ve çabalarımın ne kadar yerinde olduğunun göstergesiydi. Hillary bu seçimlerde her ne kadar Trumpʹtan fazla oy alsa da seçim sisteminden ötürü, kaybetmiş olabilir fakat onun sayesinde edindiğim tecrübe benim için çok önemli ve paha biçilemezdir. Donald Trump’a oy verenlerin çoğu onun söylemlerini ve davranışlarını beğenmedi ve hala beğenmiyorlar da. Trump’ın azınlıklara, kadınlara ve müslümanlara karşı olan negatif söylemlerini başta Amerikan toplumu olmak üzere bütün dünya açısından üzücüdür. Seçim sonuçları bize göstermiştir ki, seçmen statükoya ve Washington’a olan kızgınlığını, Washington dışından Donald Trump’a oy vererek ifade etti. Trump’ın söylemleri her ne kadar azınlıklara, kadınlara ve Müslümanlara karşı olsa da, Halkın, Trump’ı Başkan seçerek kurulu düzeni reddetmesi bir devrim niteliğindedir. Hem yıllanmış politikacılara hem de uluslararası topluma mesaj vermiştir. Bu Amerika için pozitif bir gelişmedir. Bundan sonra Trump, demokrat ya da Cumhuriyetçi, tüm Amerika’nın seçilmiş başkanıdır.
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesiʹnin asıl yazarı ve kurucu babaların en etkililerinden birisi olan ABD’nin 3. Başkanı Thomas Jefferson’ın ‘Halkın kendisinden başka toplumun nihai güçlerinin güvenli bir emanetçisinin var olmadığını biliyorum’ sözünde görüldüğü gibi bir Cumhuriyet olan Amerikan sisteminde nihai güç şüphe götürmez şekilde Amerikan halkının kendi elindedir. Bu uzun soluklu yarışın tek belirleyicisi halktır ve halkın egemenliği her şeyin üstündedir.
Amerikan seçmeni kendi sesini kendi oyları ile duyurarak gerekli mesajı gerekli yerlere iletmeyi başarmıştır. Bu seçim sonucundaki en önemli tesellimiz ise Amerika’yı ve dünyayı saran statükonun artık yöneticilerce göz ardı edilemeyecek kadar açığa çıkmış olmasıdır. Oy toplamak için halkın sıkıntılarını dile getiren Trump’ın bundan sonra halkın değişim talepleri doğrultusunda doğruları yapması en büyük ümidimizdir.
Amerika’da yaşayan Türkler olarak kültürel, entelektüel ve profesyonel olarak çok güzel yerlerdeyiz ama politikada sesimizi duyurmada çok aşağılardayız. Bu yüzden Türkler artık siyasette lafla değil, icraat ile hareket etmelilerdir.
Amerikalı Türkler artık, getirisi olmayan birbirleriyle uğraşmayı bırakıp, bu ülkenin siyasetinde en yüksek noktaları hedefleyip hem Demokrat Parti’de hem de Cumhuriyetçi Parti’de aktif olarak seslerini duyurmalı ve vatandaşlık görevlerini yapmalılar.
Seçimlerin sonu her ne olursa olsun Amerika’da yaşayan Türk toplumu olarak bizler bundan sonrada bu bilinç ve azim ile yılmadan, usanmadan yolumuza devam etmeliyiz.
7DENİZ