Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği (MIP), geniş hinterlandı, kolay ulaşım imkânları ve yetişmiş insan kaynaklarıyla Türkiye’nin ihracat ve ithalat hacminin önemli bir kısmını karşılamakta. “Liman, kara, deniz, hava ve demiryolu bağlantılarıyla sadece Türkiye’nin değil, çevre ülkelerin de ticaretine hizmet ediyor. İç Anadolu’dan Orta Doğu’ya kadar geniş bir hinterlanda sahibiz ve dünyanın tüm ana limanlarına düzenli konteyner hatlarımızla bağlanıyoruz. Bölge ekonomisine katkı sağlarken, modern altyapımızla ticareti kolaylaştırıyoruz” diyen MIP Genel Müdürü Ajay Kumar Singh, karbon ayak izlerini azaltmak için çalışmalar yaptıklarının altını çizdi.
Mersin Uluslararası Limanı’nın (MIP) Türkiye’nin ve Doğu Akdeniz’in en önemli lojistik merkezlerinden biri olduğunu söyleyen MIP Genel Müdürü Ajay Kumar Singh, “Toplam 3450 metre rıhtım uzunluğumuz ve 15 metre derinliğimiz var. 2023’te yaklaşık 2 milyon TEU konteyner elleçledik, yeni yatırımlarla kapasitemizi 3,6 milyon TEU’ya çıkarıyoruz. Özellikle mermer yükleri için günlük 700 konteyner dolum kapasitesine sahip bir merkezimiz var. Liman, kara, deniz, hava ve demiryolu bağlantılarıyla sadece Türkiye’nin değil, çevre ülkelerin de ticaretine hizmet ediyor. İç Anadolu’dan Orta Doğu’ya kadar geniş bir hinterlanda sahibiz ve dünyanın tüm ana limanlarına düzenli konteyner hatlarımızla bağlanıyoruz. Bölge ekonomisine katkı sağlarken, modern altyapımızla ticareti kolaylaştırıyoruz” dedi.
Artan kapasite en büyük zorluk
Liman operasyonlarında karşılaştıkları en büyük zorlukları ve bu zorlukları nasıl aştıklarını anlatan Singh, “Büyüyen ticaret hacmiyle beraber artan kapasite ihtiyacı, en büyük zorluklardan biri. Bu sorunu yatırımlarla çözmeye çalışıyoruz. EMH-2 projesiyle rıhtım kapasitesini artırıyoruz, yeni vinçler ve otomasyon sistemleriyle operasyon hızını yükseltmeyi hedefliyoruz. Çevresel etkiler başka bir zorluk. Karbon ayak izimizi azaltmak için elektrikle çalışan ekipmanlara geçiyoruz, yenilenebilir enerji yatırımları yapıyoruz. Böylece operasyonlarımızı hem verimli hem çevreye duyarlı hale getiriyoruz” şeklinde konuştu.
Teknoloji bizim için önemli
Liman operasyonlarında kullandıkları yazılımları ve teknolojileri de anlatan Singh, “Teknoloji bizim için çok önemli. Araç Rezervasyon Sistemi (VBS) ile kullanıcılar rezervasyonlarını kolayca yapabiliyor, operasyonlarını daha iyi planlayabiliyorlar. Bu sistem sayesinde araç hareketlerini daha öngörülebilir hale getiriyoruz. Ayrıca, çevrimiçi altyapılarla konteyner hizmetleri ve römorkaj gibi işlemleri dijitalleştiriyoruz. Yeni nesil otomatik vinçler (aRMG) ve portal vinçlerle elleçleme işlemlerini hızlandırıp verimliliği artırıyoruz” dedi.
Karbon emisyonlarımızı 2043’te nötr hale getireceğiz
Liman faaliyetlerinin çevresel etkilerini nasıl yönettiklerini ve sürdürülebilirlik konusunda ne gibi adımlar attıklarını aktaran Singh, “Çevresel sürdürülebilirlik bizim için bir öncelik. 2030’a kadar karbon emisyonlarımızı yarıya indirme, 2043’te ise karbon nötr hale gelme hedefimiz var. Bu doğrultuda elektrikli ekipmanlar ve yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapıyoruz. Türkiye’nin ilk çevre dostu römorkörü olan MIP-5’i hizmete aldık. Bu römorkör, NOx emisyonlarını %75 azaltarak çevreye duyarlı bir çözüm sunuyor. Aynı zamanda operasyonlarımızı daha verimli ve çevre dostu hale getirmek için teknolojik yatırımlar yapıyoruz” ifadesinde bulundu.
Müşterilerimize deneyimli ekibimizle en yüksek kalitede hizmet veriyoruz
Limanda çalışan personelin eğitim ve gelişimi için uyguladıkları programları ve izledikleri stratejileri aktaran Singh, “Çalışanlarımızın gelişimine çok önem veriyoruz. Teknolojinin hızla geliştiği bir sektörde olduğumuz için personelimize sürekli eğitimler sunuyoruz. Hem teknik hem operasyonel eğitimlerle onların uzmanlaşmalarını sağlıyoruz. İnsan kaynakları politikamızda, çalışanlarımızın memnuniyetini ve operasyonel hedeflere uyumunu önceliklendiriyoruz. Deneyimli bir ekiple, müşterilerimize en yüksek kaliteyi sunmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Kaynak: 7DENİZ DERGİSİ