Bugünü yaşarken yarınımızı ne kadar düşünüyoruz, elimizden geleni gerçekten yapıyor muyuz? Birey olarak sorumluluklarımızın ne kadar farkındayız? Kaynaklarımızı ne kadar verimli ve tasarruflu kullanıyoruz? Evlerimizde, ofislerimizde bulunduğumuz her ortamda gerekli farkındalığa sahip miyiz? Ne kadar sahibiz? Bizlerin yönettiği firmalar (yani biz yöneticiler) ne kadar sahip? Hepimiz birey olarak neyin nasıl ve ne şekilde olması gerektiğini gayet iyi biliyoruz, ancak ne kadar uygulayabiliyoruz ya da uygulamak istiyor muyuz? Bunu sormalıyız öncelikle kendimize… Bugün çevreci olmak, faaliyetleri sürdürülebilir kılmak ve çevreye sorumlu davranmak hepimizin bahsettiği konular arasındadır…
Sıklıkla kullandığımız bu kelimeleri kullanıldığımız gibi uygulayabiliyor muyuz? Öncelikle kullandığımız bu kelimelerin bizlere ne ifade ettiğinden başlayalım. Yeşil lojistik, sürdürülebilirlik ve çevreci olmak… Bu kelimeleri doğrudan birbirinden ayırmak çok doğru bir yaklaşım olmaz. Hatta ayırmak yerine birleştirmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Sürdürülebilirliğin temel çerçeve olduğunu düşünürsek çevreci yaklaşımlar ve yeşil lojistik (yeşil paketleme, yeşil depolama, yeşil taşımacılık) sürdürülebilirliğin alt kümeleri olarak adlandırılabilir. Yeşil lojistik faaliyetlerinin temel amacı, gerçekleştirilen tüm faaliyetlerde çevreye en az zarar vermek, çevreci (doğaya dost) ürünler kullanmak, karbondioksit, karbon monoksit, vb. doğaya zararlı gazların salınımını azaltmak kısacası çevrenin korunmasına yardım etmektir. Yeşil lojistiğin temelinde doğaya daha az zarar vermek ve çevreyi korumak yatmaktadır. Bu durumu lojistik firmaları açısından incelediğimizde doğaya salınan zararlı gazlar yani karbondioksit, metan gazı, azot oksit, F gazları olarak tanımlanan fluorlü gazlardır. Bu gazlar doğayı olumsuz yönde etkileyerek küresel ısınmaya neden olmaktadır. Karbon salınımını ve yeşil lojistiği, bu sorunun en önemli etkeni olan karayolu taşımacılığı yapan firmalar açısından inceleyelim… Firmalar çevreyi ve geleceğimizi ne kadar düşünüyorlar…
Ticari faaliyetlerin serbestleşmesiyle günden güne mal transferi hızlanmış, bu duruma bağlı talepler atmış ve talebe bağlı olarak da ürün transferleri artmıştır. Günümüzde bir ülkede üretilen malların neredeyse tamamına yakını farklı ülkelere taşınmaktadır. Bu durum da taşımacılık faaliyetlerini arttırmaktadır. Taşımacılık faaliyetlerinin artması doğaya salınan karbon, metan ve diğer gazları miktarını arttırmakta, bu durum da çevre ve doğa kirliliğini beraberinde getirmektedir. Kaynaklarımızın sınırlı olması faaliyetlerin artması tamda bu noktada firmaların ve özelinde taşımacılık sektörünün sorumluluklarını beraberinde getirmektedir. Firmalar açısından buna yeşil lojistik diyebiliriz, sürdürülebilirlik diyebiliriz ya da kurumsal sosyal sorumluluk da diyebiliriz. Hepsi firmaların çevreyi, doğayı ve bizlere daha iyi bir yaşam (daha kaliteli bir yaşam) sunmak adına yaptıkları çalışmalar ve faaliyetler bütünüdür. Nedir peki bunlar ve firmalara, bizlere ve doğaya ne kazandırır? Kurumsal farkındalık diyebileceğimiz bu faaliyetler firmaların, bizleri ve üzerinde yaşadığımız yer kürenin geleceğini düşünerek yaptıkları tüm faaliyetler olarak tanımlanabilir. Bu faaliyetlerin içine yeşili (doğayı çevreyi), havayı (daha az karbon salınımı), suyu (iyi atık yönetimi), enerjiyi (elektrikli araçlar kullanma) verimli ve etkili kullanma stratejileri yer almaktadır. Bugün hemen hemen her firma kendisini farklılaştırmak ve çevreye karşı olan sorumluluğunu vurgulamak amacıyla bir stratejiyi benimsemekte ve bu amaçla yaptığı faaliyetleri paydaşları ile paylaşmaktadır. Peki karayolu taşımacılığı yapan firmalar bu durumun ne kadar farkındalar? Bilindiği gibi doğaya en fazla karbon salınımına neden olan sektör lojistik sektörü ve özelinde karayolu taşımacılık (ton/yük bazında) sektörüdür.
Firmalar bu amaçla gerek dünyada uygulanan belli kurallar gerekse de ülkemizde uygulanmaya başlanan ve günden güne arttırılacak kurallar ve yaptırımlar nedeniyle stratejilerine çevreci çözümleri eklemek durumundadır. İlk etapta buna devlet yaptırımı denecek olsa da, bir sonraki aşamada amaç diğer firmalardan bir şekilde farklılaşabilmek ve müşteri gözünde iyi bir yerde konumlanabilme isteği olacaktır. Bu amaçla faaliyetlerinde çevreci çözümler sunan, doğayı ve çevreyi korumaya çalışan firmalar ve onların yapmış oldukları örnek uygulamalar bulunmaktadır. İlk etapta örnek olacağını düşündüğüm birkaç yeşil lojistik uygulamasını firma isimleriyle birlikte paylaşmanın yanlış olmayacağı aksine örnek olacağı düşüncesindeyim. Öncelikli olarak sürdürülebilirlikten bahsedebiliriz. Sürdürülebilirlik açısından örnek olacak firmalara bakacak olursak Ekol Lojistik ve Alışan Lojistik uygulamaları sürdürülebilirlik adına önemlidir. Alışan Lojistik, sürdürülebilir yaşama ve yeşil lojistik uygulamalarına verdiği değeri eFiorino Combi ideal şehir içi elektrikli araç yatırımıyla göstermiştir.
Firma bu sayede sadece elektrikli araç sayesinde 1 yılda karbon salınımını 5,76 ton azaltmayı hedeflemektedir. Bu sayede firma daha temiz ve daha yeşil bir çevre için üzerine düşen sorumluluğun bilinciyle çalışmalarına devam etmektedir. Ekol Lojistik’in temel felsefesi ise sürdürülebilirlik diyebiliriz. “Daha iyi bir dünya için Lojistik” sloganı ile faaliyetlerini sürdüren firma yeşil lojistik faaliyetlerine oldukça önem vermekte ve faaliyetlerini bu amaç doğrultusunda şekillendirmektedir. Yeşile ve çevreye verdiği önemi yaptığı uygulamalarla gösteren firma “FIATA 2014 Dünya Kongresi”nde bir ilke imza atarak dünyada ˮSürdürülebilir Lojistik Belgesiˮni alan ilk şirket olmuştur. FIATA 2014 Dünya Kongresiʹnin aynı zamanda ana sponsorluğunu üstlenen Ekol, sürdürülebilir hizmet anlayışını benimseyerek yürüttüğü faaliyetlerinin başarısını tescillemiş oldu.
Ekol, UTİKAD ve Bureau Veritas işbirliği ile dünyada öncü olarak ilk kez Türkiyeʹde geliştirilen ˮSürdürülebilir Lojistik Belgesiˮni alan ilk şirket olmuştur. Hem yeşile hem de doğaya verdiği önemi karbon salınımı değerlerini müşterileriyle paylaşan lojistik firmalarına Maersk, Reysaş, DHL ve Ekol lojistik örnek olarak verilebilir. Maersk, karbon salınım verilerini web sayfasından ilan ederek karbon salınımını ne kadar azalttığını müşterilerine sunmaktadır. Uyguladığı stratejiler sonucunda firma karbon salınımını 2007 yılına göre 34 azaltmıştır. Ekol lojistik de web sayfasından güncel azalttığı karbon salınımını müşterilerine sunmaktadır. Reysaş Lojistik ise karbondioksidin neden olduğu sera etkisini azaltmak amacıyla güneş enerjisinden yararlanarak elektrik tüketimini azaltmakta ve bu sayede karbondioksit salınımını azaltmaktadır.
Firma bu farkındalık ile yeşil lojistik uygulamaları bakımında çeşitli ödüller almış ve almaya devam etmektedir. DHL, “green solution”- yeşil çözümler ve “Gogreen” programıyla sera gazı emisyonlarının optimize edilmesi ve dengelenmesi için ihtiyaç duyulan süreçlerin planlanmasını sağlar. Firma, müşterilerine yeşil çözümler sunmakta ayrıca tam şeffaflık politikasıyla web sayfasında doğayı korumak adına yaptığı faaliyetleri ayrıntılı bir şekilde raporlamaktadır. DHL ayrıca karbon salınımı ve karbon ayak izi (Carbon Footprint) uygulamaları ile gerçek ölçüm değerlerini müşterileri ile paylaşmaktadır (Karbon Ayak izi birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür). Şirket, lojistik alanında çevreye en fazla zarar veren karbondioksit gazı salınımı olmasına rağmen yeşil lojistik çerçevesinde metan ve azot oksit gibi diğer sera gazlarının (SG) salınımı hakkında da raporlar vermektedir. Firma ayrıca enerji kaynaklarının verimli kullanılması amacıyla alternatif enerji kaynaklarından yararlanmaktadır.
Bu sayede elektrik ihtiyacının 60’tan fazlasını yenilenebilir kaynaklardan elde etmektedir ve bu sayede 2012 yılında 42 oranında yenilenebilir enerjiden yararlanan firma bu oranı 2014 yılında 60’ın üzerine çıkarmayı başarmıştır. Yeşil lojistik ve sürdürülebilirlik açısından uluslararası kabul görmüş standartlar (ISO: Uluslararası Standartlar Örgütü) çerçevesinde belirli standartları benimseyen ve uygulayan firmalar bulunmaktadır. Çevreci standartların temel amacı; ürünün hammaddeden mamul haline gelip müşterilere sunulmasına kadar geçen süreçte çevreye ve doğaya minimum zarar vererek üretilmesini sağlamaktır. Barsan Lojistik ve Omsan Lojistik doğal kaynak kullanımının azaltılması, toprağa, suya ve havaya verilen zararların minimum düzeye indirilmesini amaçlayan firma ISO 14001-Çevre Yönetim Sistemi Belgesi- kapsamındaki denetimleri başarıyla sonuçlandırmış ve “ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Belgesi”ni almıştır. Çevre Yönetim Sistemini tüm karar ve uygulamalarında bir yaşam felsefesi olarak benimsemiş olan OMSAN, sektöründe çevresel bilincin oluşturulmasında öncü olmayı, küresel kaynakları korumayı ve gelecek nesillere temiz bir dünya bırakmayı hedeflemektedir.
Bu düşünceyle; çevre yönetimini işinin ayrılmaz bir parçası olarak görüp, tüm faaliyetlerinde çevre dostu malzemeler kullanmayı, çalışanlarını “Yeşil Tüketici”ler haline getirmek için özendirici ve destekleyici politikalar izlemeyi, mevcut ve yeni yatırımları ile uygulamalarını iyileştirerek çevresel etkiyi en aza indirgemeyi, faaliyetlerini ilgilendiren konularda sektörel ve yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyi, etik kurallara ve ulusal-uluslararası mevzuatlara uymayı ilkeleri olarak benimsemektedir. Diğer bir uygulama ise firmaların doğaya verdikleri zararı onarmaya çalıştığı uygulamalardır. En önemlisi çevrenin tekrar yeşillendirilmesi durumudur. Borusan Lojistik de yeşil lojistik faaliyetlerine verdiği önemi “kafayı yeşile fena taktık” sloganı ile duyurmaktadır. Bu amaçla firmanın hedefi 2015 yıl sonuna kadar 1 milyondan fazla ağaç dikmektir.
1991 yılında başlattığı bu kampanya çerçevesinde Borusan Lojistik öncelikle her yıl her çalışanı için 7 ağaç dikmekte, ayrıca çalışanların her birinin doğum günü, yeni doğan bebeklerini ve evlilik törenleri de birer ağaç ile kutlamaktadır. Firma bu aşamada müşterilerini de unutmamış ve müşterilerinin de kampanyaya dolaylı olarak katılımını sağlamıştır. Bu amaçla Borusan Lojistik gerçekleştirilen her 10 taşıma ve her 10 konteyner elleçlemesi için de birer ağaç dikmektedir. Böylelikle Borusan Lojistik, çalışanlarının, iş ortaklarının ve tedarikçilerinin de çevreye katkısına hizmet etmeye çalışmaktadır. Firmanın asıl amacı çevreye verdiği zararı diktiği ağaçlarla azaltmaya çalışmaktadır. Yeşil lojistik demişken yeşil lojistiği iyi uygulayan ve bu uygulamalar sonucu yeşil lojistik ödülünü kazanan firmaları da unutmamak gerekir.
Dünyanın en büyük tedarik zincir yönetimi şirketlerinden biri olan CEVA, 2014 Asya Uluslararası Taşımacılık ve Tedarik Zinciri Ödülleri’nde (AUTTZÖ) “En İyi Yeşil Lojistik Şirketi” ödülünü almıştır. Hizmet kalitesinde istikrar, yenilikçilik, müşteri ilişkileri yönetimi ve güvenilirlik kriterleri göz önüne alınarak verilen ödüllerde CEVA “En İyi 3PL” ve “En İyi Yeşil Lojistik” Şirketi kategorisinde ödül almıştır. Bu ödül, CEVA’nın müşterilerine daha yeşil tedarik zinciri çözümleri sağlama konusundaki çabalarını tanıyan sektör tarafından verildiği için çok değerlidir. Firma sürdürülebilirliğe verdiği önem ve israfı azaltma politikaları ile elde ettiği karı müşterileriyle paylaşma yoluna giderek hem müşteri gözündeki değerini farklılaştırıyor hem de yarınlarımızın korunmasına destek oluyor. Diğer önemli bir ödülün sahibi ise UPS dir. Lojistik sektörünün küresel liderlerinden UPS, taşımacılık faaliyetlerinin çevresel performansını artırmak amacıyla çalışan Green Freight Europe (GFE) programının ‘ilk yaprak’ ödülünü alan şirkettir.
YEŞİL LOJİSTİK BİLİNCİ VE DUYARLILIĞI TÜM FİRMALARA KAZANDIRILMALI…
Avrupa Birliği’nin taşımacılık ve lojistik sektöründe karbon salınımının azaltılmasına yönelik hedefleri ve bu hedefler kapsamında yapılan özel teşvikler ile 1990 lı yıllara oranla sera gazı salınımını en az 20 oranında azaltılması hedeflenmektedir. Bu amaç ve politika ile faaliyetlerini sürdüren birlik ülkelere çeşitli kısıtlamalar ve şartlar getirilmektedir. Ülkemiz taşımacılık firmalarını da doğrudan etkileyecek bu şartlar; ağır vasıtaların yakıt tüketimi ve karbondioksit emisyonunu sınırlandırmalarını belli standartların sağlanmaması durumunda faaliyetlerinin durdurulması gibi ağır yaptırımları olacaktır. Amaç karbon salınımını çeşitli kısıtlama, ek vergiler ve sertifikalar ile kontrol altına almaktır. Bu aşamada firmalara bazı zorlayıcı kurallar getirilmektedir. Bu durumda ülkemizdeki firmaların gerekli standartları sağlayamamaları durumunda AB ülkelerine girişleri engellenecektir. Bu durum hem firma bazında hem de ülke bazında ticari faaliyetlerimizi etkileyecektir.
Ticari faaliyetlerdeki aksama ve engellemeler ülke ihracatını ve paralelinde ekonomimizi olumsuz yönde etkileyecektir. Uygulamaların gittikçe zorlayıcı olduğu günümüz taşımacılık sektöründe firmalar ulusal ve uluslararası arenada faaliyetlerine devam etmek istiyorlarsa çevreci çözümleri ve çevreci yaklaşımları yani yeşil lojistiği firma stratejilerine dahil etmelidirler. Firmaların gelecekte de var olmaları ancak bu şekilde mümkün olacaktır. Çevreci olmak her ne kadar firmalara ekstra maliyet getirecek olsa da (araç, ekipman yenileme, sistem entegrasyonu vb.) uzun vadede tüm faaliyetlerini etkileyeceğinden firmalar belli maliyetlere katlanarak süreçlerinin her aşamasına çevre dostu uygulamaları eklemelidirler. * İstatistiksel bilgiler için firmaların ve UND’nin resmi internet sayfalarından yararlanılmıştır.
Öğr. Gör. Dr. Pervin Ersoy