Ekonomi

İhracatçının ikinci yarı sınavı zor geçecek

İhracatta yılın ilk yarısı yüzde 1,8’lk kayıpla kapatılırken, 27 alt sektörün 15’nde düşüş var. Azalan talep, baskılanan kur, hammadde fiyatlarındaki düşüş ihracattaki gerilemeyi desteklerken, ihracatçılar kayıplarını ikinci yarıda telafi etmek istiyor. Ancak işçilik maliyetlerindeki artış, durgunluk, kurdaki belirsizlik, yanı sıra içerde soğutulan ekonomi ikinci yarıyı da riske atıyor.

Abone Ol

Yılın ilk 6 ayı geride kalırken, Türkiye ihracatı ocak-haziran dönemini yüzde 1,8 düşerek 123,3 milyar dolar ile kapadı. Bu dönemde 27 alt sektörün 15’inde ihracat geçen yılın ilk 6 ayına göre gerilerken, en büyük düşüş yüzde 39,2 ile çelik sektöründe yaşandı. En yüksek ihracat artışı ise yüzde 21,6 ile savunma ve havacılık sanayiinde gerçekleşti. Başta AB olmak üzere önemli ihracat pazarlarında yaşanan durgunluk, döviz kurunun baskılanması nedeniyle rekabetçi fiyat verememe yanı sıra bazı sektörlerde hammadde fiyatlarında gerileme ihracatın değer kaybında etkili olurken, yılın ikinci yarısında kayıpları telafi etmek isteyen sektörleri ikinci yarıda zorlu bir sınav bekliyor. Zira ihracat pazarlarındaki düşük talebin ikinci yarı yılda da devam etmesi beklenirken, kur belirsizliğinin sürmesi, asgari ücrete ara zam ile işçilik maliyetlerinin artması, iç piyasada ekonomiyi soğutma adımlarının peş peşe gelmesi ihracatçılar için ikinci yarıyı kritik hale getirdi.

Otomotivciler Avrupa’daki durgunluktan endişeli

Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik: “Yılın ilk yarısı otomotiv ihracatımız açısından oldukça başarılı geçti. Ocak-haziran döneminde otomotiv ihracatımız geçen senenin aynı dönemine kıyasla yüzde 14 artarak 17,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Haziran ayında bayram tatiline rağmen 3 milyar dolar ihracat geçekleştirdik. Böylece bu yıl aylık bazda üçüncü kez 3 milyar doların üzerinde ihracata imza atmış olduk. Bu yıl ihracat liderliğini -geçen yılki aradan sonra- tekrar geri almayı hedefliyoruz. İhracatçı sektörlerimiz arasındaki bu pozitif rekabetin ülkemiz ihracatını daha da yukarıya taşıyacağına inanarak, 34 milyar dolarlık ihracat hedefimiz için kararlılıkla çalışıyoruz.

Bugün itibariyle hedeflerimizin de üzerinde aylık ortalamaya ulaştık. Yılın ikinci yarısında çip krizinin etkisinin daha da azalması ile 34 milyar doları da aşabileceğimizi düşünüyoruz. Yine geçen yıl yaşadığımız euro-dolar paritesinin olumsuz etkisini bu yıl yaşamıyoruz. Öte yandan halen sürmekte olan Rusya-Ukrayna Savaşı, ihracatımız için risk faktörü olmayı sürdürüyor. Ayrıca bu yıl dünyada 2,8’lik bir büyüme öngörülüyor ama Euro Bölgesinde bu oran 0,8 düzeyinde. Bu oran da bizim için bir risk unsuru oluşturuyor. Avrupa’da yaşanacak durgunluk sürecinden ihracatımız olumsuz etkilenebilir.”

Sektör, kayıpları ikinci yarıda telafi etmeye çalışacak

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı Adil Pelister: “Kimya sektörümüzün ilk altı aylık dönemde ihracatı 14,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Geçen yıl aynı döneme göre yüzde 13,5 gerileme yaşandı. Bu gelişmelerle birlikte ülkemizdeki seçim atmosferi dolayısıyla ilk yarıda ekonomik aktivitelerde belirsizlik hakimdi. Seçim sonrası yeni dönem itibariyle Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in belirttiği üzere, uluslararası norm ve kurallar dahilinde rasyonel bir ekonomi politikasının izlenecek olması bizi umutlandırdı.

Geçen yıla göre ihracatımızda gerileme yaşadık ancak bunu yılın ikinci yarısı telafi etmeye çalışacağız. Finansal ve ekonomik düzenlemelerin en kısa zamanda gerçekleştirilmesini, yatırım ortamının iyileştirilmesini ve kolay, uygun ve uzun süreli finansmana erişim imkanı sağlanmasını bekliyoruz. Yeni ekonomi yönetimimizin belirleyeceği politikalar doğrultusunda yeni yatırımların da artacağını öngörüyoruz. Sektör olarak üretimde hammadde bakımından dışa bağımlı durumdayız. İhracatçıların yurt dışından getirdiği ihracat bedellerinin yüzde 40’ının bozdurulması zorunluluğu var. Bu durum yüzde 70 ve bazı alt sektörlerinde yüzde 90’a varan yurt dışı bağımlılığı olan sektörümüz için sıkıntıya sebep oluyor.”

Yılın ilk yarısında, sektörün kaybı yüzde 18 oldu

 İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Çetin Tecdelioğlu: "Sektör olarak yılın ilk yarısını yüzde 18'e yakın bir küçülme ile kapattık. Şubat ayında yaşanan asrın felaketi niteliğindeki depremin büyük etkisini yaşadık. Ayrıca AB’de ve dünyadaki resesyonun etkilerini de burada canlı olarak hep beraber yaşadık. En çok düşüşü yaşadığımız ülkelerden biri ABD’de yüzde 29 gibi bir küçülme söz konusu. Hala finansmana erişim konusu en önemli ve birinci madde olarak gündemimizde. Çünkü firmalarımız öz kaynaklarıyla işletmelerini büyütemiyor ve bu durumda dolayısıyla dış kaynak kullanmak zorundalar.

Enflasyonun yaratmış olduğu değer yani maliyetlere olumsuz etkisi de sürüyor. İlk 6 aydaki döviz kurlarının düşük ve enflasyona paralel gitmemesi de ihracatı olumsuz yönde etkiledi. Şu anki kurun seviyesi aslında enflasyona yine çok paralel bir çizgide değil ama en azından bir nefes aldırdı. Bundan sonraki süreçte beklentilerimiz enflasyona paralel bir döviz kurunun seyretmesi, faizlerde gerileme, finansmana erişimde kolaylık şeklinde. Bunların gerçekleşmesiyle biz ihracatlarımızı tekrardan eski seviyelere çıkarmak ve hatta onların üzerine de çıkarmak için çaba sarf edeceğiz.”

Sektör fiyat tutturamıyor, yüzde 6-7 düşüş bekleniyor

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya: “Türkiye ekonomisinin lokomotif 3 sektöründen biri olan ve en az cari açık veren hazır giyim sektörü, geçen sene 21,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirmişti. Ancak bu yıla kötü başladık. Hem AB gibi ana pazarlarımızda yaşanan gelişmeler hem de tüm dünyada yaşanan enflasyonist baskının yanı sıra Türkiye özelinde yüksek maliyet ile kur-enflasyon arasındaki dengesizlik, sektörü negatif etkiledi.

Yılın ilk yarısında ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,2 gerileyerek 10,8 milyar dolardan 10 milyar dolara düştü. Talepsizliğin en az 1 yıl daha sürmesini bekliyoruz. Sektör şu an karsızlık içinde. Bunun sebeplerinden biri de enflasyon ile kurun dengeli gitmemesi oldu. Kur enflasyona göre hep daha az arttı. Euro’nun en az 32-33 TL olması lazım rakiplerimiz ile rekabet edebilmemiz için. İhracatta yaşanan kaybın temmuz-ağustosta daha da artmasından endişe ediyoruz. Artacak da... Yılı yüzde 6-7 düşüş ve 19-20 milyar dolar ihracat ile kapatacağımızı tahmin ediyoruz.”

İhracatta rekabet için kurların artması gerekli

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz: “Sektör son yılların en kötü dönemlerinden birini geçiriyor. Bunda depremin de mutlaka etkisi var. Kapasite kullanım oranları yüzde 70’in altına kadar inmişti sektörde, şu anda da yüzde 70 civarında. Bir durgunluk söz konusu piyasada.  İthalat ise geçen seneden bu yana hız kesmedi. İlk kez cari açık verdik. Geçen sene 2 milyar dolar açık verdik. Bunun da çok olumsuz etkisi var. İçerde kapasiteler boş dururken ithalat hız kesmedi. Bunların hepsinin birleşeni olarak istihdam çıkışları da yaşandı.

Sıkıntı var. AB’de daralma var. En büyük pazarımızda tekstil ithalatı yüzde 20 düştü. Enerji fiyatları ve enflasyon alım gücünü düşürdü. Tekrar toparlanacaktır diye düşünüyorum. Enerji fiyatlarındaki normalleşme ile. İşlerin toparlanmasını sağlayacaktır ama ithalatı bir şekilde disiplin altına almak gerekiyor. İkinci yarı umuyoruz ki ilk yarıdan daha iyi olur. Birinci yarı iyi değildi. 2022’nin 6. Ayına kadar piyasalar iyiydi. Sonra bozulma başladı. Maalesef şu an hem içerde maliyetlerde meydana gelen artış hem de talepteki daralma en büyük sorunlarımız. Kur da çok düşük. İhracatta rekabetçi olabilmek için kurların artması gerekiyor.”

Önümüzdeki dönemde en büyük faktör belirsizlik olacak

TOBB Gıda Meclisi Başkanı Necdet Buzbaş: “Gıda sektörü açısından ilk altı ayı ikiye ayırmak gerekiyor. İlk üç ayda asgari ücrete yüzde 50’nin üzerinde yapılan artış harcamaları artırdı ama işverene maliyetleri açısından olumsuz etkiledi. Bu dönemde tarım ve sanayinin büyümesi gerileme gösterdi. Yine deprem de tarım ve sanayii ciddi anlamda etkiledi. İkinci üç aylık dönem ise seçim sürecinde kamu harcamalarının artığı bir dönem oldu ve tüketim kaynaklı bir büyüme yaşandı.

Önümüzdeki dönemde en büyük faktör belirsizlik oacak. Dövizdeki artışın yarattığı belirsizlik nedeniyle maliyet yapılamıyor, yapan da en yüksek maliyet hesabı yapıyor. Diğer yandan gıda fiyatları yatay seyir izlese bile yakıt fiyatlarındaki artış gıdanın fiyatını doğrudan etkiliyor. Önümüzdeki 6 ay Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ortaya koyacağı performansa bağlı olarak gıda fiyatlarındaki artış ya stabil hale gelir ya da oynaklık devam eder. Sektörün şu an kapasite kullanım oranı ise yüzde 75’ler civarında yar alıyor ve bunun önümüzdeki aylarda düşeceğinin kanaatindeyim.”

Sektör, pozitif ayrıştı

İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) Başkanı Mehmet Şanal: “İklimlendirme sektörü, bu yılın ilk altı ayı itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,7 artışla 3 milyar 586 milyon dolarlık ihracat büyüklüğü ile kapattı. Sektörün ihracatı, Türkiye ihracat ortalamasının üstünde gerçekleşirken ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 92,8 olarak gerçekleşti. İhracatın en yüksek olduğu ülkeler sırasıyla Almanya, Rusya, Birleşik Krallık, İtalya ve Fransa oldu. Sektörün kilogram birim fiyatı 2022’nin ilk çeyreğinde 5,2 dolar iken 2023’ün ilk çeyreğinde 6,2 dolara çıktı.

Sektör olarak dünya pazarından yüzde 1,5’luk pay almak en büyük hedefimiz. 2023 yılı ilk altı aylık rakamlar da bunu destekliyor. Yeni dönemde Avrupa’da değişen enerji kullanım çeşitlerine yönelik doğru cihaz ve ekipmanları sağlamak adına üretim çalışmalarına hızlı bir şekilde devam ediyoruz. Özellikle ısı pompası ve ekipmanları tarafı çok hareketli ve geçtiğimiz yıl pazar 2,5 kat büyüdü. 2030 yılında AB ısı pompası pazar büyüklüğünün yıllık 8 milyon adete ulaşacağını bekliyoruz. Türk firmalarımız için yeniden şekillenen bu dönemin çok hareketli ve verimli geçeceğine inanıyoruz.”(ekonomim)

7DENİZ