Piri Reis Üniversitesi Öğretim Görevlisi/Stemar Denizcilik, Eğitim ve Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Tülin Şendur, gemicilik sektrörüne ve hedeflerine dair, açıklamalarda bulundu. 7denizʹe konuşan Şendur, 'Sektörüm adına hedefim; bilgi ve tecrübemi mümkün olduğunca çok kişiye ulaşarak öğrenmeye istekli gençlerle, özellikle de olanaklarının kısıtlı olduğunu düşündüğüm Anadolu üniversitelerindeki öğrencilerle paylaşmak' ifadesini kullandı.

1988 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü'nde Türkiye'de alanında ilk lisansüstü bir program olarak açılan 'Deniz İşletmeleri Yönetimi' uzmanlık programına başladım. Ücretli olan bu bölümde okumak için, toplam 1 milyon DWT'in üzerinde 66 parça gemisi olan, 650 kara personeli ile o dönemin duayen şirketi D.B. Deniz Nakliyat T.A.Ş.'den başarı bursu alarak, eğitimin sonunda D.B. Deniz Nakliyat'ta işe başlama şansını elde ettim. Sonra, Türk tarafının D.B. Deniz Nakliyat olduğu, Türkiye ve Libya devletlerinin ortak şirketi Türk-Libya Denizcilik Şirketi'ni içinde bulunduğu mali krizden kurtarabilmek amacıyla oraya transfer oldum. Gerek hukuki, sigorta ve işletme sistemi konularında birçok problemi olan ve iş yoğunluğumun çok fazla yani ticari işletmeciliği ile yükümlü olduğum gemi sayısının çok olması (Hatta maaşım yüksek olmasına rağmen Yönetim Kurulu özel kararıyla iş yükümün fazlalığı nedeniyle maaşıma ekstra zam yapılmıştı) gerekse Türkçe bilmeyen iş arkadaşlarım Libyalılarla gün boyunca sürekli İngilizce konuşuyor olmam bana çok büyük tecrübeler kazandırdı.

Tecrübeli, genç ve atak biri olarak artık sektörde daha iyi maaşlı şirketlerde çalışabilirim düşüncesiyle dönemin iyi bilinen özel şirketlerinde ayrı ayrı hem armatörde, hem kiracı şirketlerde hem de aracı broker firmalarda çalıştıktan sonra artık kendim için çalışmalıyım diyerek, D.B. Deniz Nakliyat'ta tanışıp evlendiğim kendisi de hem broker hem forwarder olan eşim ile birlikte 2006 yılında Stemar Denizcilik ve Gemi Kiralama Şirketi'ni kurduk. Ayrıca son 7 yıldır bilgi ve tecrübemi gençlere aktarmak adına ve bundan büyük bir keyif aldığımı fark ettiğim için üniversitelerde mesleki dersler vermeyi sürdürüyorum. Türkiye'de alanında bir ilk olarak yazdığım tamamen mesleki bir kitap olan ve içinde gemi kiralamaya ilişkin örnek olay analizi ile uzman olduğum diğer bir konu olan Zaman Sayım (Demuraj-Dispeç) hesapları örneklerini barındıran ''Gemi Kiralama ve Demuraj-Dispeç Hesapları'' isimli kitabım hakkında gerek öğrencilerden gerekse çalışanlardan aldığım olumlu geri dönüşler beni çok mutlu ediyor… Talep üzerine her yıl Kasım ve Nisan aylarında İstanbul'da düzenlediğim 'Gemi Kiralama ve Brokerlık' eğitim seminerlerimin dışında İstanbul içi ve/veya Anadolu üniversitelerinin lojistik ve/veya dış ticaret kulüplerinin davetleri üzerine seminer ve konferanslar veriyorum. 2015'te İstanbul Üniversitesi 'İşletme Yönetimi ve Organizasyonu' yüksek lisansımı tamamladım ve hemen ardından Yıldız Teknik'te İşletme Yönetimi alanında doktora programına başladım.

'Tülin geldikten sonra rahat rahat bağıramaz olduk'

Bir kadın olarak senelerce erkek egemen bir sektörde çalıştım ancak kadın olmamdan kaynaklı bir sorun yaşadığımı söyleyemem. Eğer kendinizi yalnızca yaptığınız işe adarsanız ve belli prensipleriniz doğrultusunda sağlam bir duruşunuz varsa kadın olmanın bir zorluğu ile karşılaşmazsınız. Benim yaşadığım kadın olmaktan kaynaklı tek sıkıntı; uzun yıllar yalnızca erkeklerin okuduğu okullarda eğitim gören, sonrasında da yine yalnızca erkeklerin çalıştığı gemilerde çalışan bazı mesai arkadaşım denizcilerin (Kesinlikle bana karşı değildi) günlük iş hayatında kullandıkları üsluptu. Hatta bir keresinde aynı zamanda patronum olan kaptan bir mesai arkadaşım 'Tülin geldikten sonra rahat rahat bağırıp küfür edemez olduk' diye sitem etmişti. Bazen de eğer yapacağı telefon görüşmesinde bağırıp, küfür edeceğini düşünüyorsa 'Tülin biraz dışarı çıkabilir misin' diyordu. Hedefim, bilgi ve tecrübemi Anadolu ile paylaşmak Sektörüm adına hedefim; bilgi ve tecrübemi mümkün olduğunca çok kişiye ulaşarak öğrenmeye istekli gençlerle, özellikle de olanaklarının kısıtlı olduğunu düşündüğüm Anadolu üniversitelerindeki öğrencilerle paylaşmak. Şirket olarak ise özel müşterilerimizin yüklerine gemi kiralama işlerini sürdürmek ve danışmanlık yapmak olarak sayabilirim Günah keçisi zavallı yağcı oldu Çalıştığım armatör bir şirkette bir sabah işe gittiğimizde gemimizin ana makinasının arıza yapması sonucu sürüklendiğini ve kayalara çarpıp parçalanmaktan son anda kurtularak karaya oturduğunu öğrendik.

Gemi sahibinin yaptığı araştırma sonucunda ana makine arızasına yağcının görevini ihmal ederek makineyi yağsız bıraktığı ortaya çıktı. Yağcıyı şirkete çağırarak feci şekilde dövdükten sonra işten çıkardılar. Gemilerdeki hiyerarşik düzende böyle bir olayda asıl sorumlu tutulacak kişi çarkçıbaşıdır ve bu ihmalin karşılığı asla şiddet olmamalıdır. Çarkçıbaşının kontratı bittiğinde kötü olmadan kontratını yenilemediler. Yani günah keçisi zavallı yağcı ilan edilmişti. Bu olay ben de çok derin bir etki bıraktı ve şirketten ayrılma kararı almama neden oldu. Çünkü motivasyonun devamlılığı için kişinin çalıştığı şirkete saygısının olması gerekir ve benim artık saygım kalmamıştı. Gençlere ışık tutması açısından ve 'Akıllı insan başkalarının tecrübelerinden faydalanandır'' sözünü esas alarak, birçok anımın ve iş hayatı tecrübelerimin yer aldığı bir kitabı kaleme almaya başladım.

Kadınlar daha düzenli ve planlı Benim öğrencilerimden sıklıkla duyduğum; kadınların staj ve gemide çalışmaları konusunda zorluk yaşadıkları. Ben bunun bir süreç olduğunu, her değişimde zorluklarla karşılaşmanın normal olduğunu düşünüyorum. Mesleğe başladığımız yıllarda bırakın gemide çalışmayı, gemi işletmecisi olarak ofiste çalışmak bile kadınlar için çok rastlanan bir durum değildi. Kadınların gemide çalışması tam bir ütopyaydı. Hatta kadınların ve kedilerin gemiye çıkması uğursuzluk sayılırdı. Bir keresinde, Kumkapı'da demirlemiş bir gemimize ziyarete gittiğimde geminin ikinci kaptanı bana bu inanışı hatırlatmıştı. Belki de orada olmamdan rahatsız olmuştu. Bugün gemilerde çalışan birçok kadın denizcimiz var. Bizler bu değişime şahit olduk. Mutlaka zorluklar olacaktır ancak bir süre sonra kadınların denizlerdeki varlığı kabullenilecektir. Bu değişim sürecinin bedelini geçiş jenerasyonu olan şu anki neslin bir bölümü ne yazık ki yaşayacaktır.

Bulunduğum ortamlarda kadın denizcilerin erkeklerden hiçbir farkı olmadığı aksine daha düzenli, planlı olabilecekleri ve farklı bir bakış açısıyla katkılarının çok fazla olabileceği ayrıca kadın varlığının gemilerde sosyal bir düzen getireceği yönünde görüşlerimi paylaşıyorum. Patronlar, elemanlarının sahibiymiş gibi davranıyor Türkiye'nin genel sorunu olan aile şirketleri, denizcilik sektörünün de büyük sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Kurumsal olmayan aile işletmelerinde patronlar elemanlarına 'Sahipleriymiş' gibi davranıyorlar ve pek çoğu İş Kanunu dahi uygulamıyor. Şirketlerde profesyonel yöneticiler olmadığı için işletme içindeki sorunların çoğu çözülemiyor. Bu da çalışanların huzursuz olmasına neden olduğu için performanslarını olumsuz yönde etkiliyor.

RÖPORTAJ: İBRAHİM KOCAMIŞ [email protected] 7DENİZ

Editör: TE Bilisim