'Gerçek şu ki Türk ticaret filosunun önümüzdeki 10 sene içinde yenilenmesi gerekli… Biz geçmişteki ezberlenmiş düzenden farklı olarak duruma yaklaşıyor ve idarenin de bu konuyu bu şekilde değerlendirmesi için elimizden geleni yapıyoruz…

Eskisi gibi karlı projeler yok, yatırımların geri dönüşü için uzun vadeye ihtiyaç var, vade uzadıkça da maliyet artıyor. İşte buna bir çözüm bulunması gerekiyor… Piyasalar şu anda durgun mu sorusunun cevabı; evet durgun, ama şu an için öyle. Denizcilik sektörü uzun vadeli bir sektör, asla kısa vadeli değerlendirilmemesi gereken bir alan… Bir şeylerin değişmesi, sorunların çözümüne yönelik adımlar atılması lazım. Bizim çözümü hayata geçirecek formülümüz yok…' ve çok daha fazlasını dile getiren KOSDER Başkanı Salih Zeki Çakır'ı taşıdık satırlarımıza.Konuğumuz KOSDER Başkanı olunca ilk sorumuzda elbette gündemden düşmeyen yenilenme projesi olacak? Türk Koster Filosunu Yenileme Projesi, kamuoyu oluşturmak için güzel bir çalışma. O bir ihtiyaç. Ancak gerçek şu ki Türk ticaret filosunun önümüzdeki 10 sene içinde yenilenmesi gerekli.

Sadece yenilenme ihtiyacı küçük tonajlı koster filosu değil. Bölgemizde çalışan, yaş ortalaması yüksek feribotlar, römorkörler, gezi tekneleri vs. de var. Bu sebeple GİSBİR bünyesinde bir çalışma grubu oluşturduk. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde yenilenme potansiyeli olan gemi türlerini ve miktarlarını ortaya çıkaran bir çalışma hazırladık. Proje henüz rapor aşamasında, biter bitmez de idareye sunacağız. Mevcut ihtiyacın nasıl giderileceği, en ideal yol ve yöntemin ne olacağı işte o zaman ortaya çıkacak. Söz konusu çalışma tam olarak neyi ortaya koyuyor? Biz geçmişteki ezberlenmiş düzenden farklı olarak duruma yaklaşıyor ve idarenin de bu konuyu bu şekilde değerlendirmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Sektörümüzün uzun zamandır içinde olduğu bir darboğaz var, öz kaynak sıkıntımız mevcut. Tüm çalışmalarımız, bunları dikkate alarak, düşük öz kaynaklı ve düşük maliyetli bir proje finansmanı nasıl oluşur, sorusunu cevaplamaya yönelik. Türk ekonomisinin önünün açılması bankaların proje finansmanına yönelmesinden geçiyor fakat mevcut bankacılık sistemi bu düzenekle işlemiyor. Şu andaki model, kısa vadeli para satmaya yönelik. Gelelim sektöre tekrar, eskisi gibi karlı projeler yok, yatırımların geri dönüşü için uzun vadeye ihtiyaç var, vade uzadıkça da maliyet artıyor! İşte buna bir çözüm bulunması gerekiyor.

Bu noktada devletin, hükümetin çözüm için adım atması gerekiyor. Beklentimiz; uzun vadeli, sabit maliyetli bir finansman modelinin oluşması. Projeyi Türkiye ekonomisi açısından değerlendirirsek? Elbette ki ilk sırayı istihdam ve cari açık alacaktır. Ekonomik anlamda farklı kazanımlarının yanında bu iki alana çok ciddi kazanç sağlayacak bir girişim. Bir taraftan istihdam sağlamak, işsizlik oranlarını azaltmak için büyük bütçeler ayrılıyor, diğer taraftan da ekonominin en önemli dengesi cari açığı kontrollü tutmak gerekiyor. Sadece koster değil, genel olarak deniz ticaret filomuzun yenilenmesinin hem istihdam yaratacağı hem de ülkeye döviz girdisi sağlayacağı aleni ortada. Sektörde bir yandan bu proje konuşulurken diğer yandan da 'Piyasalar zaten durgun' endişesi de yaşanıyor… Piyasalar şu anda durgun mu sorusunun cevabı; evet durgun, ama şu an için öyle. Denizcilik sektörü uzun vadeli bir sektör, asla kısa vadeli değerlendirilmemesi gereken bir alan. Diğer taraftan küresel ekonomik bazda olmazsa olmaz ticaret akışı var. Bu akış olduğu sürece de denizcilik sektörü varlığını sürdürecek bir sektör. Farklı bir anlatımla, denizcilik sektörü dün vardı, bugün de var, yarın da olacak. Durumu koster açısından değerlendirirsek, elimizde çok güncel veriler mevcut. Bölgedeki bütün tonajı kapsayan veri bankamız var. Bu bizim için avantaj çünkü elimizdeki veriler hem güncel hem de güvenilir. Biz ekonominin ve ticaretin gereği olan takibimizi yapıyoruz.

Yaşanan siyasi, toplumsal ve ekonomik gelişmeler bölgemizdeki potansiyeli etkilemiştir ve talebi azaltmıştır. Bunu geçici bir süreç olarak görüyoruz. Bu bölgelerdeki pozitif değişim talebi de artıracaktır. Şu anda yaş ortalaması yüksek, teknolojinin gerisinde kalmış gemiler çalışmaya devam ediyorlar. Oysa piyasalar hareketlendiğinde o gemiler yerini yeni gemilere bırakacak. Yük sahipleri tercihlerini yeni gemilerden yana kullanacak çünkü hem daha teknolojik, hem de tasarruflu ve çevreci olacak. Sorunun çözümüne yönelik görüşmelerinizi yakından takip ediyoruz… Sektörümüzün sorunları belli. Bu sorunların çözümünde hükümet yetkilileri belli. Yapılması gereken somut adımlar atmak. Ne yazık ki orada manzara henüz net değil. Görüşmelerimiz devam ediyor fakat görüşülünce bir şeyler hallolmuyor. Bir şeylerin değişmesi, sorunların çözümüne yönelik adımlar atılması lazım. Bizim çözümü hayata geçirecek formülümüz yok. Uluslararası anlamda da kısa vadeli bir çözüm yok. Türkiye-Rusya gerginliğinden muhakkak ekonomik anlamda her iki ülkenin birçok sektörü etkilendi. Türkiye kanadına bakarsak en çok konuştuğumuz turizm sektörü oldu. Turizmciler bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Eğer böyle bir kamuoyu oluşturamazsanız hükümet yetkilileri, siyasetçiler, bürokratlar, 'gelin sizin şu sorununuzu çözelim' demiyorlar, demezler de… Denizcilik sektörünü böyle değerlendiremeyiz. Türk denizciliği milli ekonomi içindeki payını ve gelişimini hükümete, siyasete bağlı olmayacak şekilde, uzun vadeli programlar yapıp, koruyup, kollamak gerekli.

Neden, sorusunun cevabı da açık ve net, çünkü taşımacılıkta dışa bağımlı bir ülke 'bağımsız' olamaz. Biz, hala taşımacılıkta, dışarıya navlun ödüyorsak bağımlıyız demektir. Bundan kurtulmanın yolu, uzun vadeli, planlı-programlı projeler yapmak ve bunları Türkiye'nin refahı ve bağımsızlığı olarak değerlendirip, bir an önce uygulamaya sokmak durumundayız. Sektör olarak bizler artılarımızı-eksilerimizi net bir şekilde ortaya çıkaran projeler yapmalı ve bunu sorunu çözecek kişilere tüm şeffaflığıyla ortaya koymalıyız. Sadece söylemde kalmamalıyız. Devlet, Deniz Ticaret Odamıza kaynağı bunun için ayırıyor, bu çalışmalar yapılsın, sektör ihtiyaçları ortaya konsun, sektörün potansiyeli gözlemlenebilir hale gelsin isteniyor. Gözden kaçırılmaması gereken diğer bir husus, sektöre sağlanacak kaynak sadece Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığımıza bağlı değil ki, Ekonomi Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı vs. bakanlıklara da bağlıyız.

Bu noktada sormak isteriz, sektör mü kendini tam olarak ifade edemiyor yoksa hükümet tarafı mı mevzuyu değerlendirmede eksik kalıyor? Bunu tek taraflı düşünemeyiz. Biz öncelikle kendimizi, sektörümüzü ifade etmeliyiz çünkü bizim sorunlarımızı, eksiklerimizi bizden daha iyi kimse bilemez. Bu yüzden sektörün kendini net ve şeffaf bir şekilde anlatabilmesi gerekli. Bu da bir diğer sorun çünkü diğer sektörler gibi ölçülebilirliğimiz kolay değil. Net rakamlar ortaya koyamıyoruz. Sektör pek çok alt sektörle ilişki halinde, kendi içinde çok fazla alana ayrılıyor. Denizciliğin, gemi inşası var, tamir-bakımı var, yük-yolcu taşımacılığı var, savunma sanayisi var, bölgesel ticaret var, var da var aslında. Tüm bunların çalışılıp, sektörün mevcut durumunu gösteren portre ortaya konmalı. Bunun içinde parçaları ayrı ayrı çalışmalıyız.

Meslek örgütlerimiz, STK'larımız var. Hep beraber çalışmalı çözümü ortaya koymalıyız. Çok dinamik bir sektörüz bu sebeple tüm verilerimizi düzenli aralıklarla revize etmeli, güncellemeli kısaca 'biz buyuz' diyebilmeliyiz. Dernek olarak bir seçim süreci yaşadınız ve yeniden KOSDER Başkanı oldunuz. Son olarak önümüzdeki döneme yönelik bir değerlendirme yapar mısınız? Biz sektörümüzün gelişimine destek olmak için bu yola çıktık ve hala daha da bu yoldayız. STK olarak varlık amacımızın da bu olması gerekli zaten. Yeni arkadaşlarımız bize dahil oldu onlarla birlikte dernek olarak şu andaki önceliğimiz yine Koster Filosunun Yenilenme Projesi. Bu yoldaki çalışmalarımıza devam edeceğiz. Diğer önceliklerimiz olan dernek üyeleri arasındaki dayanışma, birlik, fikir alışverişi devam edecek. Birlikte hareket ederek kiralama, işletme, satım alma gibi modelleri ortaya koyacağız. Biz birbirimizle rekabet edersek zaten zor olan piyasa koşulları karşısında gücümüzü zayıflatmaktan öteye gidemeyiz. Ortak akıl oluşturmalı ve birlik olup ilerlemeliyiz.

İbrahim Kocamış - 7DENİZ

Editör: TE Bilisim