Kerem Kalpaklı’yı yakından tanıyabilir miyiz?

Babaannem, babama: “ Hayatının hiçbir evresinde şu üç soruyu aklından çıkarma: Neydim, ne oldum, ne olacağım?” dermiş. Bu üç soruyu da hayatının yaşam ilkesi, hayat felsefesi olarak görmesini salık verirmiş. Ben de naçizane bu üç soruyu kendi hayatıma uyarlamaya çalışıyorum.

Neydim?

“Siyah akar Zonguldak'ın deresi

Yüz karası değil, kömür karası

Böyle kazanılır ekmek parası “

‘Neydim’ bölümümü şöyle özetleyebiliriz: Ben, madenden emekli olmuş işçi bir babanın ve ev hanımı bir annenin ilk çocuğu olarak Zonguldak Çaycuma’da dünyaya geldim. Biri öğretmen diğeri avukat iki kardeşim var. İlkokul hayatımı doğduğum köyümde, liseyi Çaycuma Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra özellikle babamım eğitim hayatımız boyunca vermiş olduğu sonsuz desteği ve çevremizdeki insanların da katkısıyla denizcilik işletmeciliği mesleği ile tanıştım. Üniversite tercihimi yapıp Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik İşletmeleri Yönetim Bölümü’nden mezun oldum ve sektöre hizmet etmeye başladım. Çok keyifli bir üniversite hayatım oldu. İnsanların hayatlarının dönüm noktalarında bazı şansları vardır. Benim de şanslarımdan biri Prof. Dr. Soner Esmer Hocam oldu. Hazırcı bir yapım yok, hazırı seven biri değilim. Okula başladığımda da Soner Hocam, rektörlüğün öğrenci burslarından yararlanmamı sağlayarak okulda görevli öğrenci olarak 2 yıl boyunca aktif bir rol almamı sağladı. 3. sınıfın başında da yine Soner Hocam’ın yönlendirme ve tavsiyeleri ile bugünkü patron ve ortaklarım ve en kıymetli iki abim olan okulumuzun daha önceki mezunlarından Görkem Övül ve Selçuk Arkın Beyler’in yanına giderek İlya Denizcilik İzmir merkez ofisinde tam zamanlı stajyer olarak iş hayatına başladım. Üniversite eğitim hayatımın son 2 senesi mesleğimizin teori ve pratik kısmını harmanlama şansı bulduğum bir dönem oldu benim için. Özellikle gemi acenteliği tarafında işin mutfağında mesleğime başlangıç yapmış olmanın bugün gelmiş olduğum noktadaki katkısı asla yadsınamaz. O dönem benim için çok şanslı bir dönemdi.

 

Üniversite eğitimimin son senesinde Görkem Bey’in de ciddi katkıları ile özellikle gemi kiralama ve brokerlik tarafında büyük tecrübe ve kazanımlar elde ederek ilk bağlantılarımı mezun olmadan yapma şansı yakaladım. Brokerlik alanında kendime Demir-Çelik sektörünü hedef bir sektör belirleyerek Karadeniz/Akdeniz bölgesinde düzenli koster tonajı yükleri olan müşterilerden oluşan bir portföy oluşturdum.

2007 yılında okul bitince tabii krizin eşiğinde olduğumuzu fark edemiyorduk. 2009 yılı başlarında meşhur 2008 krizinin etkileri net bir şekilde hissedildiği dönemde abilerimizin de yönlendirmesi üzerine durgunluk döneminde askerlik görevini de yerine getirmiş olduk. 2009 Eylül’de vatani görevimizi tamamlayıp İzmir ofisimize işe geri döndükten sonra artık “ofis daralması sendromu” mu desek ne desek tam bilemedim (J) ama, abilerimiz bana “Kerem, seninle bu ofis artık bize dar geliyor. Genişlememiz, açılım yapmamız lazım’ diyerek şirketimizin İstanbul’da şubesini açmamı teklif ettiler ancak benim bir “İstanbul” fobim vardı. Bu teklifi kibarca reddettim. Maalesef İstanbul’da eğer çok ciddi bir geliriniz yok ise çocuklarınıza çok iyi ve rahat yaşam şartları sunma şansınız yok, İstanbul’un size tek verdiği: Apartmanlarda geçen stresli bir hayat! Aradan biraz zaman geçti ve bana “Peki, Kocaeli olur mu” dediler. O zaman nişanlı olduğum eşimin de rızasıyla 2010 yılı Ocak ayında Kocaeli’ye gelerek şirketimiz için Marmara Şubemizi ve kendimiz için de hayatımızı bu şehirde kurduk.

 

STK’lerde de görevler alıyorsunuz. Biraz da bu görevlerinizden bahseder misiniz?

2010 yılı ocak ayında Kocaeli’ne geldikten üç gün sonra çok değerli meslektaşımız Ali Polat Ağabeyim, benim geldiğimi bize buradaki şubemizi açmamız sürecinde büyük destek veren çok sevgili mesleğimizin duayen acentelerinden Melodi Gemi Acenteliği kurucu ortaklarından Cemil Çağlarkaya ağabeyimizden duymuş ve beni bir seminere davet etti. Seminerin dilek öneri kısmında Ali Bey, beni Kocaeli denizcilerine takdim etti ve sıcak bir kucaklama ile hoş geldiniz dedi. Kocaeli daha ilk günden bana kucak açtı. Biz de hoş bulduk dedik aynı sıcaklıkla, sevgiye, saygıyla, 9 yıldır… Geldiğim günden bu yana diğer acente arkadaşlarımızla, hizmet aldığımız, hizmet verdiğimiz kurum ve kuruluşlarla saygı ve sevgi çerçevesinde iyi ilişkiler kurmaya gayret ettik. 2017 Kasım ayında Kocaeli Deniz Ticaret Odası, temsilcilikken şubeye dönüşerek 2018 Nisan ayında bir seçim süreci oldu. Bizler de bölgemizdeki değerli abilerimizin daveti ile Kocaeli Denizciler Grubu bünyesinde merkez adaylarının desteğinden ve tarafından bağımsız olarak bir liste ile yoğun bir çalışma dönemi geçirerek seçimlere hazırlandık. Seçimi kaybettik ama çok ciddi bir tecrübe kazandık, yeni meslektaşlarımızı tanıdık ve inanın çok olumlu dönüşler aldık. Kocaeli Denizciliğinin ve seçimlerin yerel basında ve ulusal denizcilik basınında ciddi bir şekilde yer almasını sağlayarak bölgemize sonraki dönemler için daha çok önem verilmesi adına büyük bir katkı sağladığımızı düşünüyorum. Seçimin kazananı şüphesiz Kocaeli Denizciliği oldu.

Mesleğimizin bölgemizde "usta" diye tabir edebileceğimiz abilerimiz tarafından sektörde bir birliktelik ve temsiliyet olması amacıyla 2001 yılında kurmuş oldukları Kocaeli Gemi Acenteleri Derneği (KOGAD), Deniz Ticaret Odası Kocaeli Şubesi açılana kadar tüm resmi kurumlar, özel sektör ve ticaret odaları nezdinde Kocaeli’ndeki denizcilerin eli, kolu, ayağı, sesi olmuştur. KOGAD meslektaşlarımızın sorunlarının çözümü ve kurumlar arası iletişim noktasında ciddi bir köprü işlevi görmektedir. Son iki dönemdir yedek yönetim kurulu üyesi ve son dönem asil denetleme kurulu üyesi olduğum KOGAD'ın 2018 yılı Kasım ayı içerisinde yapılan 9. Olağan genel kurulunda, yıllarca görev yapmış değerli ağabeylerimiz yeni dönemde bayrağı gençlere devretmek istediklerini ve beni de yeni yönetim kurulunda görmek istediklerini ilettiler. Bizlerde "doyduğumuz yer"e ve mesleğimize hizmet noktasında her daim elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu ileterek görevi kabul ettik. Çok dinamik ve güzel bir ekibimiz var, devraldığımız bayrağı en iyi şekilde temsil edip daha ileriye taşımak için çok çalışıyoruz. İlk hedefimiz bölgemizde faaliyet gösteren ve henüz üyemiz olmayan gemi acentesi ve denizci arkadaşlarımızı da derneğimizin üyesi yaparak daha geniş bir kitlenin temsilcisi olmak ve mesleğimizin sorunlarının çözümleri konusunda aktif rol almak olacaktır.

Diğer yandan her zaman bir parçası olmaktan gurur ve mutluluk duyduğum merkezi İzmir’de bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi – Denizcilik Fakültesi Mezunları Derneği (DEFMED) yönetim kurulu yedek üyesiyim, bulunduğum şehir nedeni ile şimdilik orada aktif bir görevim yok.

 

Gelelim İlya Denizcilik’in kurulması ve şubeleşmesine…

İlya Denizcilik, 2003 yılında okulumuz mezun ağabeylerimiz Görkem (Övül) ve Selçuk (Arkın) Bey tarafından İzmir’de kuruldu. Kurulduğu günden itibaren proje gemi kiralama ve acenteliği alanında butik hizmet anlayışıyla hizmet vermektedir. Proje yüklerini büyük jeneratörler, rüzgârgülü tribünleri, çelik tanklar, vagonlar, patlayıcılar, askeri malzemeler gibi yükler olarak tanımlayabiliriz. Müşterilerimizden gelen ihtiyaçlar doğrultusunda paket anlamında lojistik hizmet sağlayarak ağır nakliyeden limanlardaki vinç kiralamaya kadar çok önemli bir yelpazede hizmet sunuyoruz. 2010 yılında Kocaeli şubemizi hizmete aldık. 2011 yılında da Mersin şubemizi açtık. 2016 yılı başında Kocaeli Şubemizi müşterilerimize daha etkin gemi kiralama ve gemi acenteliği hizmetlerinde bulunabilmek adına benim de ortağı olduğum “İlya Gemi Acenteliği” adı altında sadece gemi acenteliği alanında hizmet veren bir şirket haline getirdik.

 

İlya Denizcilik olarak hedeflerinizi ve 2019 yılını değerlendirir misiniz?

2008 öncesine kıyasla pasta büyüme hızı çok yavaşken sektördeki oyuncu sayısı ve rekabet arttı. Benim her zaman söylediğim şudur: Pastadan pay almak zordur ama o aldığınız payı korumak almaktan daha zordur. Biz, butik işlerle müşterimize onların ihtiyaçlarına özel hizmetler vererek bunu sürdürmeye ve pastadaki payımızı korumaya ve arttırmaya çalışıyoruz. Gemi acenteliği anlamında 2010 yılında Kocaeli’ye geldiğimizde pazar payımız istediğimiz düzeyde değildi. Verdiğimiz kaliteli hizmet sayesinde biz sürekli artan bir ivme yakalayarak her sene üstüne bir tuğla daha koyduk, mevcut müşterilerimize yenilerini ekledik. Tüm Türk limanlarında ve boğazlarında gemi acenteliği hizmetleri veriyoruz. Artık alma tarafından ziyade verme tarafındayız. STK’lerimizle, okullarımızın kariyer günlerinde, üniversitedeki çalışmalarımızla sosyal sorumluluk bilinci içerisinde mesleğimize katma değer sunmaya çalışıyoruz. Geldiğimiz noktada halen bir KOBİ’yiz ve imkânlarımız el verdiği ölçüde ek istihdam yaratmaya gayret edeceğiz.

Kocaeli, İstanbul’un arka bahçesi, hinterlandı gibi. Kocaeli’ni spesifik anlamda değerlendirir misiniz?

Türkiye’de bana göre operasyonel anlamda denizciliğin 3 mutfağı vardır. Bunlar, İskenderun, Aliağa ve Kocaeli. İskenderun merkeze uzak olması nedeniyle temsiliyet hakkını yıllar önce almış. Aliağa da yıllarca İzmir’in arka bahçesi olarak faaliyetlerini İzmir’e bağlı olarak sürdürdü ve daha yeni şube olarak bizler gibi temsiliyet hakkını aldı. Kocaeli, denizcilik alanında maalesef İstanbul’un bakımsız arka bahçesi olarak İstanbul’daki merkez firmalara taşeron hizmet vererek, tali acentelik yaparak faaliyetlerini sürdürmüş. Özellikle son 5 yıldır alanında eğitimli yeni neslin yönetimlere gelmesiyle Kocaeli’nin sesi daha güçlü çıkmaya başladı. Kocaeli’de 40’ın üzerinde liman ve iskeleyle hizmet veriliyor. Gerek limancılık gerekse de yan hizmetler anlamında çok ciddi bir katma değer yaratılıyor. Gebze-Dilovası bölgesi Türkiye’de üretimin ve sanayinin ciddi merkezlerinden bir tanesi, TÜPRAŞ’ın bölgemizde olması çok ciddi bir değer. Diğer yandan Kocaeli Serbest Bölgesi’nin (KOSBAŞ) ve diğer çok önemli uluslararası ve ulusal firmaların üretim merkezlerinin yan hizmet kolları ile birlikte Kocaeli’nin ülke ekonomisi için ürettiği katma değer ve istihdamın önemi asla yadsınamaz. Kocaeli’nin, denizcilikte de hak ettiği değeri yavaş yavaş almaya başladığını ve önümüzdeki 5 yıl içerisinde iki denize kıyısı olan Kocaeli’nin limancılık, deniz turizmi, balıkçılık ve özel tekne/yat üretimi noktalarında Türk denizciliğinin yükselen değerlerinden biri olacağını düşünüyorum.

 

Türkiye’nin genel olarak denizciliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gelişmekte olan ülkeler sınıfında yer alan ülkemizin denizciliğinin de sürekli dinamik bir gelişim süreci içinde olduğunu söyleyebilirim. Uzun yıllar belirli birkaç ailenin himayesinde kalmış olan denizciliğimiz gerek diğer büyük gruplarımızın denizcilik alanına yaptığı ulusal ve uluslararası yatırımları gerekse eğitimli yeni neslin dümene geçmesi ile birlikte bu gelişim ivme kazanmıştır. Bu noktada devlet – oda – özel sektör işbirliği içerisinde atılan adımlar, düzenlemeler de bizleri bir adım daha ileriye götürmektedir. Benim de kişisel olarak ilk oluşum aşamasında çalışma grubunda yer alma şansı bulduğum Gemi Acenteleri Yönetmeliği bizim sektörümüze ciddi bir standart ve düzen getirdi. Keza benzer düzenlemeler diğer meslek kolları ile ilgili de yapılmaktadır. Öte yandan kurumlar arası ciddi bir işbirliği neticesinde devreye alınmış olan “Liman Tek Pencere” sistemi sayesinde gemi acenteliği işlemlerinde önemli bir sadeleşme ve basitleştirme sağlanmıştır. Etkileşim içinde bulunduğumuz gerek gümrük idarelerimizin gerek Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’müzün ve diğer ilgili kurumlarımızın e-uygulamaları sayesinde çok önemli bir zaman tasarrufu sağlayarak işlemlerimizi hızlı bir şekilde gerçekleştirebilmekteyiz.

 

Son olarak var mı eklemek istedikleriniz?

Amacımız primlerin milli sınırlarda kalması Amacımız primlerin milli sınırlarda kalması

“Neydim, ne oldum, ne olacağım?” sözüne geri dönecek olursak, geldiğimiz yeri, yolu ve yoldaşlarımızı unutmamalıyız. Başta ailelerimiz olmak üzere üzerimizde emekleri olanlara ve özellikle okuduğumuz okullara desteğimizi her anlamda sürdürmeye mümkün olduğunca gayret ediyorum.

Ne oldum kısmında; içinde bulunduğumuzun durumun zaman zaman analizini yaparak durum tespiti yapmaya çalışıyorum. 2-3 yıl öncesi ile bir kıyaslama yaparak hedeflerimden ne kadarına ulaşıp ulaşamadığıma, neleri eksik veya hatalı yapmış isem onları düzeltmeye gayret ediyorum. Elbette bunları yaparken hayatı ıskalamadan yapmak en önemlisi. Ailem her şeyin önünde yer alıyor. 2 kız babasıyım, sorumluluğum çok büyük, onlara iyi bir gelecek inşa edebilmek için tüm çabamız.

Ne olacağım kısmında da, iyi bir insan, iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir denizci, iyi bir yönetici olmak en büyük hedefim. Gerisini biraz da zamana bırakmak en iyisi belki, ailemle birlikte sahip olduklarımız ile yetinerek mutlu ve huzurlu bir hayat idame ettirmek ve çocuklarımıza çocukluklarını çocuk gibi yaşayabilecekleri bir ortam sağlayıp “mutlu” olacakları bir gelecek sağlama gayreti içerisindeyiz.

Ben hep gerçekçi olmayı, küçük ama sağlam adımlarla ilerlemeyi seçtim. 2004 yılında okulumuzda gerçekleştirilen uluslararası bir konferansa görevli iken konferansımıza konuşmacı katılan ve 2 gün eşlik ettiğim yabancı bir profesör bana, “Sen bir makinanın dişlisi olacak karakterde değil, makinanın kendisi olacak kişiliktesin” demişti ve beni çok onore etmişti. İşimi severek yapıyorum ve yaptığım işte işin hakkını vermeyi kendine ilke edinmiş biriyim. Yaptığımız işte yabancı dil ve eğitim çok önemli. Denizcilik alanında kariyer yapmak isteyen genç arkadaşlarımızın mutlaka iyi bir İngilizce bilmesi gerekiyor. Usta-çırak ilişkilerine her zaman değer vermişimdir ve işin halen mutfağında olmak beni her daim dinamik tutuyor.

 

RÖPORTAJ: İBRAHİM KOCAMIŞ /7DENİZ DERGİSİ 

Editör: Haber Merkezi