Yeni Şafak Köşe Yazarı Seyfullah Aslan’ın gazetenin kitap ekinde bu gün kaleme aldığı “Osmanlı deniz tarihinde yeni ufuklar” isimli yazısında Osmanlı denizcilik tarihinin duayenlerinden Prof. Dr. İdris Bostan’ın arşivlerine değinmiş. Prof. Bostan’ın kitapları ve tez çalışmasının Osmanlı denizcilik tarihiyle ilgili ufuk açıcı olduğuna işaret eden Aslan, Akdeniz’de olup bitenlerle ilgili Osmanlı denizcilik mantığını kavramak için Bostan’ın Osmanlı akdenizini doğru bir bakış açısıyla anlamlandırdığının görüldüğünü aktarıyor.

 

Osmanlı denizcilik tarihinin duayenlerinden Prof. Dr. İdris Bostan’ın, Osmanlı arşivlerinin ve kaynaklarının Akdeniz tarihini anlamakta önemli bir role sahip olduğunu belirttiğini kaydedediyor.

 

Seyfullah Aslan’ın, Yeni Şafak Gazetesi Kitap ekinde yer alan yazısı şöyle:

 

15 Kasım 2018 Perşembe günü Bilim ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen “Otobiyografik Anlatılar” serisinin konuğu Osmanlı denizcilik tarihinin duayenlerinden Prof. Dr. İdris Bostan’dı. Lisans döneminden bugüne yaklaşık 40 yıllık ilim yolculuğunu anlattı. Lisans bitirme tezinde Osmanlı bütçelerini okumak zorunda kaldığında siyakat yazısını kendi gayretleriyle nasıl öğrendiğini, doktora tezinde yararlandığı defterleri nasıl keşfettiğini ve bir teşkilat tarihini sıfırdan yazarken ne tür zorluklarla karşılaştığını ifade etti.

IBIA ve BIMCO yakıt ve denizcilik sorunlarını ortaklaşa ele alacak IBIA ve BIMCO yakıt ve denizcilik sorunlarını ortaklaşa ele alacak

 

Bostan “17. Yüzyılda Tersâne-i Âmire” başlıklı doktora tezine başladığında, Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın 1948’de genel bir deniz tarihi girişi olarak yazdığı “Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilatı” dışında ciddi bir kaynak yoktu. Tamamen arşiv kaynaklarından ortaya çıkardığı yüzlerce kaydı bir araya getirip değerlendirerek kaleme aldığı doktora tezini Osmanlı denizciliğinin sağlam bir girişi olarak da kabul etmek mümkün. Zira tezinde Osmanlı tersanelerinin gelişimi, işleyişi, gemileri, mürettebatı ve maliyesi hakkında oldukça detaylı bilgiler yer alıyor.

 

ARŞİVDEN ÇIKAN GEMİLER

 

“17. Yüzyılda Tersâne-i Âmire”, tezden 33 yıl sonra gözden geçirilmiş baskısıyla yeniden yayımlandı. İlk bölümde Osmanlı Devleti’nin ana tersanesi olan ve bu nedenle de “Tersâne-i Âmire” olarak adlandırılan, bugünkü Haliç Tersanesi’nin bulunduğu bölgede yüzyıllar boyunca faaliyet gösteren tersanenin 16. yüzyıldan itibaren gelişimini ele alındıktan sonra gemi inşa faaliyetleriyle tersanenin yapısı ele alınıyor. Yazar, taşradaki tersaneleri de aynı dikkatle incelemiş, Gelibolu, Sinop, İznikmid, Süveyş, Birecik, Basra ve Rusçuk gibi daha küçük ölçekli tersanelerdeki faaliyetleri ve Osmanlı donanmasına katkılarını da ayrıntılarıyla anlatmıştır. Tersane emini, marangoz ve kalafatçı gibi Tersâne-i Âmire görevlileri ve sanatkârlarıysa kitabın ikinci bölümünü oluşturuyor. Üçüncü bölümde gemi inşa faaliyetlerinin genel bir seyri verildikten sonra dördüncü bölümde söz konusu gemileri inşa etmek için gerekli malzemelerin nereden ve ne şekilde toplandığını görüyoruz. Kereste başta olmak üzere çivi, kurşun, katran, zift, kendir, kürek, tente, yelken gibi oldukça fazla gemi inşa malzemeleri kullanıldığını, mesela kerestenin onlarca farklı ebatla kesilmesi, çivi boyutları, kürekler ve yelkenler gibi onlarca farklı tip malzemenin Osmanlı donanmasını oluşturmak üzere nasıl titizlikle üretildiğini okuyoruz bu bölümde. Beşinci ve son bölümde ise levend ve kürekçi gibi gemi mürettebatıyla bunların yiyecek ve giyeceklerine dair bilgiler yer alıyor.

 

Okurken her cümlesinde bir arşiv dipnotuyla karşılaştığımız, sahayla ilgili çok temel verileri, bilgileri ve sorunları ortaya koyan kitap, 33 yıl önce olduğu gibi, bugün de Osmanlı denizcilik tarihinin en değerli çalışmalarından biri konumunda. Ayrıca bu yayından sonra, Osmanlı denizciliğiyle alakalı literatür bir üst seviyeye taşınmış, özellikle İdris Bostan’ın yönlendirmesi ve teşvikiyle pek çok yeni araştırma yapılmıştır.

 

Bostan’ın doktora sonrası çalışmaları da Osmanlı denizciliğine yeni ufuklar kazandırmıştır. Meselâ “Osmanlılar ve Deniz” adlı kitap bu bakımdan oldukça dikkate değerdir. Kitapta Osmanlıların denizle tanışmasından Navarin Baskını’na (1827) kadar olan dönemdeki önemli olay ve kırılmalar ayrı ayrı incelenmiş, bu anlatının içinde gemi teknolojisindeki değişim, yani kadırgadan kalyona geçiş ve 18. yüzyıl sonlarında yoğunlaşan modernleşme çabalarına da yer verilmiştir. Kitabın son bölümünde kürekli ve yelkenli Osmanlı gemileri, örneğin çoğunlukla Tuna ve Fırat-Dicle nehirlerinde kullanılan ve “ince donanma” diye tabir edilen gemiler detaylı bir şekilde tanıtılıyor. Kitap minyatür, gravür, tablo ve gemilere ait çeşitli malzemelerin resimleriyle görsel olarak da desteklenmiştir.

 

İdris Bostan’ın bir diğer yeni kitabıysa “Osmanlı Akdenizi”. Bu yeni tabiri Osmanlıların Akdeniz’de hakimiyet kurduğu dönem için teklif eden yazara göre, “Kuzey Afrika’dan Suriye kıyıları, Anadolu’dan Adriyatik kıyılarına kadar uzanan geniş bir coğrafyada sağlanan Akdeniz hâkimiyeti bu kavramın gerçekliğine işaret etmektedir”. Osmanlıların Akdeniz’de sadece siyasî değil, aynı zamanda ticarî ve kültürel etkide bulunduklarını da hesaba katarak terimin oldukça yerinde kullanıldığını söylemek mümkün.

 

OSMANLILARIN AKDENİZ HAKİMİYETİ

 

Kitapta tam da bu tabire uygun yazılar görüyoruz. Kitaba adını veren “Osmanlı Akdenizi” yazısında Bostan ünlü Akdeniz tarihçisi Fernand Braudel’in, “16. yüzyıla ilişkin bütün Akdeniz çalışmalarının büyük bilinmeyeni olan Doğu’ya doğru bir boşluk bulunmakta ve aslında Akdeniz alanının en az yarısını ilgilendiren zengin, muhteşem Türk arşivleri vardır” şeklindeki tespitini Akdeniz tarihi açısından epey dikkat çekici bulduğunu söyleyerek, Akdeniz’e şimdiye kadar Osmanlı tarafından bakılmadığını oysa Osmanlı arşivlerinin ve kaynaklarının Akdeniz tarihini anlamakta önemli bir rolü olduğunu ifade ediyor. Akdeniz’de hâkimiyet alanları kuracakları döneme kadar Osmanlıların adım adım bu kitaptan adım adım takip etmek mümkün. Henüz bir beylik olarak denizlerle tanışan Osmanlıların denize açılma süreçlerini, Gelibolu’yu önemli bir üs olarak kullandıklarını ve denizciliğin ilk sağlam adımlarının burada atıldığını, Kanunî Sultan Süleyman devrinde Osmanlıların Akdeniz siyasetinin bir neticesi olarak tesis edilen hâkimiyeti ve etkilerini, Avrupalıların Osmanlı ilerleyişine karşı verdikleri mücadeleyi, çeşitli seferleri, paşaları ve kaynakları “Osmanlı Akdenizi”nden okumak mümkün.

 

Prof. Bostan’ın bugüne kadar yaptığı çalışmalar arasında Akdeniz hâkimiyetinin bir parçası olarak Kızıldeniz, denizlerin muhafazası bağlamında Karadeniz, Osmanlı deniz harita ve portolanları, Osmanlı denizcilik tarihinin arşiv kaynakları, Osmanlı deniz ticareti tarihi; Osmanlı nehirleri ve nehir köprüleri gibi farklı konular da bulunmaktadır. Bu konulara dair önemli bilgi, belge ve bulguları ihtiva eden makalelerin de çok yakında iki kapak arasına gireceğini duyuralım.

 

Sonuç olarak Akdeniz’de ne olup bittiğini yazabilmek için muhakkak ki öncelikle Osmanlı denizcilik mantığını ve işleyişini anlamak gerekiyor. Prof. Bostan’ın dikkatle yaptığı çalışmalarda Osmanlı arşivini titizlikle kullandığı ve Osmanlı Akdenizini doğru bir bakış açısıyla anlamlandırdığını görmekteyiz.”

 

Yazıya buradan ulaşabilirsiniz

Editör: Haber Merkezi