İMEAK Deniz Ticaret Odası 1. Müşterek Meslek Komiteleri Toplantısı 30 Mayıs 2018 Çarşamba günü Büyük Kulüpʹte gerçekleşti. Toplantıya, Ulaştırma Denizicilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka, Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert, Deniz ve İç Sular Düzenleme Genel Müdürü Durmuş Ünüvar, Deniz ve İç Sular Düzenleme Genel Müdür Yardımcısı Okay Kılıç, Deniz Ticaret Odası Başkanı Tamer Kıran, DTO Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır, Piri Reis Ünversitesi Rektörü Profesör Dr. Oral Erdoğan İMEAK Deniz Ticaret Odası Meslek Komiteleri, DTO şubeler ve temsilciliklerinden oluşan üyeler katılım sağladı.

DTO bünyesinde yer alan tüm meslek komitelerinin sorunlarının dinlendiği Müşterek Meslek Komiteler Toplantısı, İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır'ın açılış konuşmasıyla başladı. Daha sonra kürsüye Piri Reis Üniversitesi Rektörü Profesör Dr. Oral Erdoğan çıktı. Oral Erdoğan'dan sonra Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıranʹın katılımcılara ve konuklara yaptığı kısa bir konuşmasının ardından kürsüye Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert çıktı. Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert Bakanlığın denizcilik sektörüyle ilgili yaptığı çalışmaları anlattığı konuşmasının ardından meslek komite temsilcileri kürsüye gelerek sorun dilek ve önerilerini paylaştılar. Toplam 25 temsilcinin söz aldığı konuşmaların ardından Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka bütün konuşmaları ayrı ayrı yanıtladı.

SUAT HAYRİ AKA: 'BİZİM GÖREVİMİZ SİZİN ÖNÜNÜZÜ AÇMAK'

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka sözlerine şöyle başladı: 'Müşterek Meslek Komiteleri Toplantısında sizlerle beraber olabildiğim ve sizleri dinleme fırsatı bulabildiğim için memnuniyetimi dile getirerek sözlerime başlamak istiyorum. Ramazan-ı şeriflerinizi tebrik ediyorum. Ben bu toplantılara katılarak son derece faydalı bilgiler edindiğimi düşünüyorum. Onun için de bütün arkadaşlarım ve ekip olarak, tüm genel müdürler ve yardımcıları, liman başkanlarımız mesafe itibariyle gelebilecek olanların tamamının bu toplantıda mutlaka bulunmasını istiyorum. Hepsi de buradalar. Sizi dinledikçe biz piyasalardan ve sektörün ihtiyaçlarından haberdar oluyoruz. Doğru kararlar vermek ve doğru işler yapmak adına sizlerden dolaylı bir şekilde destek almış oluyoruz. Onun için ben tüm konuşmacılara önemli gördükleri hususları dile getirdikleri için teşekkür ediyorum. Bizim görevimiz kamu yöneticileri olarak bu sektöre hizmet etmektir. Biz bunun bilincindeyiz, bunun farkındayız. Bizim görevimiz sizin önünüzü açmak. Vereceğimiz cevaplar hiç kimseyi üzmesin. Biz konuları kişisel veya farklı anlamlarda konuşmayacağız. Tamamıyla sektöre, devletin imkanları, alışkanlıkları, işleyişi, hızı, bugünkü kabiliyetler, yapabilirliği çerçevesinde yorum yapacağım. Hayır dediklerimizin bir kısmı mutlaka gelecekte yapılabilir hale gelecektir. Hiçbir şey sizi demoralize etmesin. Daha önceki toplantılarda daha çok kişi konuşma yapardı. Sorunlar daha ciddiydi daha elle tutulurdu, maddi karşılığı olan önemli sorunlardı. Onların büyük bir kısmını çözmüşüz. Şimdi giderek daha çözülebilir, hatta tefferuat diyebileceğimiz sorunlar duyuyoruz yavaş yavaş. İnşallah zaman için de onlara bile gerek kalmayacak.'

'REGÜLASYON MU YOKSA İRREGÜLASYON MU?'

Özellikle regülasyon ve irregülasyon arasından gidip geldiklerine dikkat çeken Suat Hayri Aka, 'Bir şey çok önemli. Regülasyon yapmak mı? Yoksa irregülasyon yapmak mı? Yani her şeyi bir kurala bağlamak mı yoksa yavaş yavaş kuralları esneterek piyasaları, sektörleri kendi haline bırakmak mı? Daha dünyada henüz kimsenin tam olarak karşılığını veremediği bir soru bu ama biz de bu ikilem içindeyiz. Burada dikkat ettim, konuşmacıların önemli bir kısmı regülasyon istiyor. Önemli bir kısmı da aslında farkında olmadan beni serbest bırak diyip irregülasyon istiyor. Bu dengeyi bir şekilde tutturarak bundan sonraki süreci de yürütmeye çalışacağız' açıklamasını yaptı.

'İŞLETME İZİN SÜRELERİ KANGREN OLMUŞ BİR KONUDUR'

Ön konuşmasının ardından komite temsilcilerinin dile getirdiği sorunları yanıtlayan Müsteşar Aka, ilk olarak işletme izni konusuyla ilgili sorunlara yanıt verdi. Aka, işletme izni süresinin kangren olmuş bir sorun olduğunu dile getirerek şöyle devam etti: ' İşte regülasyon ve irregülasyon burada devreye giriyor. Diyor ki bizden ruhsat istemeyin bizi serbest bırakın. Bırakalım da devletin bir düzenleyici, denetleyici rolü var. Bu rolü nasıl yerine getirecek? Getiremez. O rolü yerine getirebilmesi için elinde bazı verilerin olması, seni kontrol edip takip edebiliyor olması lazım. Kaç tane tersane var, bu tersane özellikleri, imar yapıları ve durumları, teknik kapasiteleri nedir? Nitelikleri, özellikleri nelerdir, kaç kişi çalışır? Mali büyüklüğü nedir ne üretir gibi... Birçok konuda bilgi sahibi olacak ki seni denetleyebilsin. Bunun için oluşturulmuştu işletme ruhsatı, işletme izin belgesi. Şimdi karşılayabilenler için son derce kolay son derece gerekli basit bir belge ama karşılayamayanlar için ızdıraba dönüşüyor. Bunu anlamak çok zor değil. Ama yapanlar var diye regülasyondan vazgeçmek ne kadar doğru?

'ANA SORUN İMAR'

Her sene erteliyoruz çünkü yapılamamasının, işletme izni alamamasının temel sorunun ne olduğunu biliyoruz. İmar! Ana sorun imar. İmar yasasından önce inşa edilmiş tersanelerin sorunu tabi ki bu sadece tersanelere ve kıyı yapılarına ait bir sorun değil. Başbakanın birkaç gün önce kamuoyuyla paylaştığı imar barışı dediği hususun temeli bu. Yüzbinlerce milyonarca kurum aynı sorunu yaşıyor. Tapu, iskan alamıyor. Niye? Çünkü imar mevzuatına aykırı yapılmış veya bir şekilde kaçak yapılmış. Yapanın günahı var mı? Yok. O da der ki zamanında regülasyon yoktu, kural yoktu, o zaman yapmış ama sonradan ülke geliştikçe şartlar değiştikçe kurallar oluşuyor. Kriterler belirlenmeye başlıyor. Bir bakıyorsunuz daha önce yapılanlar o kriterleri karşılamıyor. Ne yapmak lazım? Yok etmek mi lazım? Hayır. Bir şekilde yaşatmak lazım. Çözüm bulununcaya kadar da biz, yapamayanlar için sürekli yönetmeliğin uygulamasını ötelemek suretiyle zaman kazanmaya sizlere zaman kazandırmaya çalışıyoruz.'

'O LİMANLAR BUGÜNÜN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMIYOR'

İdare olarak bu konuda ciddi adımlar attıklarını belirten Müsteşar Aka, 'Mesela Tuzla'daki imar sorununu tamamıyla çözdük. Tersanelerin yapması gereken imar düzenlemelerini biz idare olarak görev edindik ve yaptık. Ama yetmiyor ardından başka sorunlar çıkıyor. Nedir bu sorunlar? Tesislerin kriterlere uygunluğu. Birkaç konuşmacı bahsetti. Tersaneler için de geçerli limanlar için de geçerli bu konu. Yeri gelmişken söyleyeyim. Çok sayıda liman eskidi. Buna devletin sahip olduğu limalardan Haydarpaşa da dahil. O limanların önemli bir kısmında neredeyse 50 yıl önce inşa edilmiş rıhtımlar iskeleler var. Bu iskele ve rıhtımlar o günkü beton teknolojileriyle, demir çelik imkanlarıyla, mühendislik mimari kabiliyetlerle inşa edilmiş tesisler. Aradan 50-60 yıl geçmiş. Yıpranma payını da ilave ederseniz bugünün koşullarında bugünün ihtiyaçlarını karşılamıyor. Limanlarımızın çok büyük bir kısmında projelerinde çok küçük, komik sayılabilecek sınırlar var. Orijinal yapı projelerine bakıyorsunuz limandaki iskelenin kabul edebileceği en büyük gemi tonajı 10 bin dtw. Bugün onu uygulamaya kalksanız o limana gemi girmez. Normal şartlarda 100 bin-150 bin dtw'lik gemiler yanaşıyor. Alın size sorun! Elimizdeki belgeleri limanın kendisi yapmış projelendirmiş gelmiş kendisi dosyayı vermiş. Benim limanım bu, işte projem, işte mühendislik hesaplarım. Ben bu iskeleye 10 bin dtw'lik gemi yanaştırabilirim. Ama bu günün ihtiyaçları belki 100 bin dtw'lik kapasitede. 100 bin dtw'lik geminin ihtiyaç duyduğu mukavemetle 10 bin'lik geminin ihtiyaç duyduğu mukavemet bir olabilir mi? Mümkün değil. Ne yaptık? İki yıllık süre vererek bir genelge yayınladık. Herkese dedik ki 'Herkes kendi limanındaki kıyı tesislerinin iskelelerinin, limanların mukavemetini bugünkü şartlara göre yeniden projelendirsin. Gerekirse üniversitelerden destekleyici raporlar almak, güçlendirmek, müdahale yapmak bugünün ihtiyacı neyse, bugün kaç dtw'lik gemi yanaştırıyorsan, kaç metre boyunda bir gemi yanaştırıyorsan ihtiyaçlarını ona göre revize et ve bendeki dokümanını yenile' diye... Yenilemezsen ben sana işletme izni verirken senin bana verdiğin belgedeki sınırları kullanmak zorundayım yasal olarak. Aksi takdirde bir kaza olduğunda can ve mal kaybı söz konusu olduğunda yargı önünde mevzuatı veya kuralları uygulamamış durumuna düşecekseniz! Geçmişten kaynaklanan bir altyapı bozukluğu var. Onları gidermek için süreler tanımaya, yeni belgelerle bu hususu aşmaya çalışıyoruz' diyerek hem işletme izinlerinde tersanelerin hem de limanların kabul edebilecekleri gemi büyüklükleriyle ilgili düzenlemenin arkasındaki amacın bu olduğuna dikkat çekti.

'İŞLETME İZNİ ULUSLARARASI REKABET GÜCÜ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ'

Aka, işletme izninin uluslararası rekabet gücü açısından çok önemli ve işletmelere lazım olduğunun bir kez daha altını çizdi. Aka, özellikle finansman, sigortacılık nezdinde gerekli olduğunu belirterek, 'İşletme izni olmayan devletler herhangi bir ruhsatı veya otorite kurumları, herhangi bir belgesi izni olmayan bir tersaneye kim ne kadar iş verir? Ne kadar güvenir? Ne kadar uluslararası alanda açılabilirsiniz? Doğrusu bunu yeniden düşünmeniz lazım' dedi.

'FİNANSMAN İHTİYACINIZ GÜNDEMİMİZDE. TAKİP EDİYORUZ'

Müsteşar Suat Hayri Aka, Finansman desteği taleplerine ilişkin olarak da şu açıklamayı yaptı:'Finansman desteği ihtiyacından bahsettiniz. Biz Kredi Garanti Fonu'yla Eximbank ile bu konuları çok çalıştık. Hala gündemimizde. Bugünlerde sürelerin uzatılmasıyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Takip ediyoruz. Tabi işi tam anlamıyla çözüyor mu? Çözmüyor. Ama hiç yoktan iyidir. Devlet, imkanları ve kapasitesi ölçüsünde bir şeyler yapmaya çalışıyor. Yarım kalan gemilerin tamamlanması için Kredi Garanti Fonu'nda bir mekanizma kurmuştuk. Eximbank'tan destekleyici bir takım krediler verdirmiştik geçmişte. Kimi geri dönmüş kimi dönmemiş. Sürelerin uzatılmasıyla ilgili sistemi takip ediyoruz.'

'STOPAJIN KALDIRILMASI MALİ BİR KONU'

Stopaj konusunda dillendirilen konuya ilişkin olarak Aka, stopajın kaldırılmasının mali bir konu olduğunun altını çizdi ve 'Devletin en önemli gelir kaynağı vergiler, çeşitli kdv ve diğer isimler altındaki vergilerdir. Benim çok yorum yapabileceğim bir konu değil bu' dedi.

'TÜRKİYE BU KONUDA ÖNCÜ OLABİLİR'

2020 yılında uygulmaya girecek olan yakıt kuralına ilişkin olarak Müsteşar şu açıklamayı yaptı: '2020'de uygulamaya geçecek olan yakıt-kükürt kuralı konusunda kesinlikle haklısınız. Türkiye bu konuda öncü olabilir. Türkiye'nin rafinerileriyle bunu başarmaması için hiçbir neden yok! Ben de bunu hem Tüpraş'ın hem SOCAR'ın dikkatine getirmiş durumdayım. Takip edeceğiz. Türkiye 0,5'lik kükürt oranı yakıtını üretmek suretiyle bölgede çok önemli bir ikmal merkezi olabilir. İkmal merkezi olmak sadece yakıt satmak anlamına gelmez. Buraya gelmişken o gemilerin bütün diğer ihtiyaçlarını da Türkiye'den karşılanması anlamına gelir. Bu bakımdan önemsiyorum. Bunkers Only noktalarının da tesis edilmesi fena bir fikir değil. Teşekkür ediyoruz öneri için. Bunu çalışacağız. Harita üzerinde limanlarımızın kapasite ve kabiliyetlerine bakmak suretiyle nereden Bunkers Only noktaları ilan edilebilir o konuda bir çalışma yapacağız. Konuya katkı sunacak elinizde dokümanlarınız varsa paylaşmanızı bekleriz.'

'BÖYLE BARCİNG PARASI ALIRSANIZ, LİMANCILARA ÜCRET ALMAYIN DEMEYE YÜZÜM OLMAZ!'

Müsteşar, limanlarda yaşanan özellikle 6 bin dolarlara çıkan para alma sıkıntılarını dile getiren bunkercilere cevap olarak, 'Limanlardan para alma konusuna gelince, ben sizinle aynı fikirde değilim. Biliyorsunuz 2012'de bu sorununuzu çözmek için şahsım olarak çok gayret gösterdim. Limancılara da çok baskı yaptım. Ama 6 bin doları tasvip ettiğimden değil, sizin de yakıtçılar olarak kurallara uymanız lazım. Sizin de ticareti makuliyet sınırları içinde çalışmanız lazım. Ama siz de ciddi oranda barcing parası alıyorsunuz. Neredeyse her ikmalde 2500 dolar barcing parası alıyorsunuz. Siz böyle barcing parası alırsanız benim de limancılara onlardan ücret almayın deme yüzüm olmaz! Bir de bizim idare olarak bu konuya bu kadar müdahil olmamız gerekmez. Bu tamamıyla serbest piyasa sınırları dahilinde, kendi içinizde halledeceğiniz bir konudur. Bu hususlarda en ideal çözüm piyasanın kendi dengeleri gözetilerek çözümünü kendi üretmesidir' açıklamasını yaptı.

'ÖNEMLİ MERKEZLERE ÇEKEK YERLERİ YAPMAK SURETİYLE KONUYU ÇÖZMEYE ÇALIŞIYORUZ'

Sahillerdeki planlamaların eksik yapılması, Ulaştırma Bakanlığından izin alınmadan yapılan bölge planlarında deniz bileşenlerinin bu işin içinde katılmaması nedeniyle savruk yerlerde çekek yerleri oluşturulmaya çalışılması ve bu durumun da beraberinde ciddi bir çevre kirliliğini getirdiği konusuna dikkat çekildi. Aka, bu soruna yanıt olarak ise, 'Bu, düzenlemeye çalıştığımız alanlardan bir tanesidir. Büyük, önemli merkezlere çekek yerleri yapmak suretiyle bu konuyu çözmeye çalışıyoruz. Ama bu kısa vadede hayata geçecek bir konu değil maalesef. Öte yandan şehir merkezlerindeki rıhtımların kullanımı, bağlama yeri eksikliği sorunları da yeni bir konu değil. Maalesef İstanbul'da birkaç kişi daha dile getirdi bunu. Özellikle Belediyelerin Boğaz'da teknelere müdahale etmesi, barındırma yeri sorunu malumumuz olan bir sorun. Konu Belediyelerin yetki alanına girdiği için onların çözmeleri gereken bir sorun ama biz yakın bir şekilde takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile yakın bir işbirliği içindeyiz. Bu sorunu kökten çözmek üzere bazı projeleri var ama konjonktür gereği bu zaman alabilir' ifadelerine yer verdi.

'HER TEKNE HER İŞİ YAPMAMALI'

Özellikle 'Binlerce tekne var. Herkes her işi yapıyor' şeklinde gelen tepkilere 'Haklısınız' diyerek yanıt veren Aka, 'Biz de düzenlemelerimizin içine 'gemiler veya tekneler sadece inşa ediliş maksadının dışında kullanılamaz' türünde bir düzenleme getirmek düşüncesindeyiz. Her tekne her işi yapmamalı. Veya her şeyde kullanılmamalı. Ama tekneleri bu anlamda kategorize etmek, net bir ayrım yapmak, sınırlar koymak da kolay bir iş değil. Yeni bir klaslandırma, yeni bir kategorize etme çalışmasına da ihtiyaç olabilir. Bir de dile gelen tekne sayısı konusuna gelirsek tekne sayısını azaltmak veya durdurmak rant yaratır ama sektörü de öldürür. O konuda tekrar düşünmenizi tavsiye ederim' dedi. Müsteşar Suat Hayri Akaʹnın dile gelen sektör sorunlarına yanıtlarının ardından iftar yemeğine geçildi. İftar yemeğinde kısa bir konuşma ile davetlilere hitaben DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, seçimlerden sonra tekrar bir arada ve hep beraber oldukları bu akşamdan çok memnun olduğunu belirtti.

Haber: Çilem Kocamış-7DENİZ

Editör: TE Bilisim