Günümüzde haberin alınmasından kıymetlendirilmesine kadar geçen süreç, çok zorlu ve karmaşık bir hal almaya başlamıştır. Çünkü bölgemizde ve dünyada her an birçok yeni gelişmeler yaşanmakta ve değerlendirme süreçleri de kısalmaktadır. İstihbaratınızın bir felsefesi ve sistemi varsa, ortaya çıkan resmin anlamlandırılması nispeten daha kolay olmaktadır. Sonrasında, gücünüz yeterli ise oluşan sorunun bertaraf edilmesi ya da karşı önlem alınması bir güvenlik mülahazası olarak görülür ve önlemler belirlenmeye çalışılır. Birçok ülkenin; baş döndürücü bir hızla gelişen olayları anlamlandırma konusunda, her seviyede bir istihbarat üretim problemi yaşadığını söyleyebiliriz. Bu sorun, karşı karşıya kaldığımız resmin görülmesini ya da tanımlanmasını da zorlaştırmakta ve hatta ülkeler arası farklı yorumlara ve tereddütlere yer vermektedir. Örneğin, ABD Başkanı Trump’ın Suriye’nin kuzeyinden Amerikan askeri varlığını geri çekeceğini açıklaması, uluslararası ortamdaki belirsizliklere karşı resmi görmenin ve strateji belirlemenin ne kadar zor olduğunu gösteren önemli bir emsal oldu. Yerli ve yabancı medyada yorum yapan birçok değerli uzman, birbirinden çok farklı sebep ve sonuçlar ileri sürdüler. Peki, kararları öngörülemez ve güçlü bir rakip karşısında, bilgi üretimi nasıl bir tempo içinde ve farklı bir bakış açısıyla ele alınmalıdır?

 

'Çok oyunculu ve çok olasılıklı bir oyun düzeni var'

 

Her seviyedeki doğru bilgi üretimi, karar vericiyi besler ve destekler. Bununla birlikte doğru bilgi, politika ve stratejilerin amaca yönelik uygulanmasına da yardımcı olur. Diğer yandan doğru bilginin, stratejik düşünsel düzeye katkısı yadsınamaz ölçüdedir. Stratejik düşünme ünsiyetinin, çoğunlukla satranç oyununda geliştirildiği düşünülür. Bu varsayım bugün doğru kabul edildiği takdirde, gerçek hayatta da tüm taşların pozisyonunu görmemiz ve hamleleri de buna göre tahmin etmemiz gerekir. Çünkü satranç tahtası üzerindeki taşların konumu orta yerdedir. Taşların pozisyon bilgileri göz önünde olup, sadece rakibin taş hamleleriyle ilgili olarak; bakıp da öngördüğümüz ya da öngöremediğimiz olasılıklar üzerinden bir değerlendirmeye gideriz. Oysa, bu günlerde bu işin bir poker oyununa dönmeye başladığı düşünülebilir. Çünkü, pokerde, rakipte bulunan ve/veya ortada duran, ancak göremediğimiz kartların yarattığı olasılıklar, şans faktörü olsa da; elimizdeki kartları ve sonucu etkilemektedir. Olasılıkları belirlemek için, çoğunlukla oyuncuların elinde ve ortada hangi kartların olduğu bilgisini sürekli tahmin etmeye ve değerlendirmeye çalışırız. Çok oyunculu ve çok olasılıklı bir oyun düzeni söz konusudur. Bu durumun yarattığı belirsizlik ve kaos karşısında, elimizi her zaman en fazla kazanca göre şekillendiremediğimiz için genellikle en optimum düzeyde kalmaya çalışırız. Yerden çektiğimiz ya da rakibin attığı kartın yarattığı yeni belirsizlikler elimizi şekillendirmekte ve müteakip oyun düzenimizi yeniden kurgulamamıza neden olabilmektedir. Günümüzde de karşılaştığımız sorular/sorunlar karşısında, elde edilen yeterli ya da yetersiz bilgiler/olgular; bizleri en optimum bir sonuca doğru farklı bir planlamaya ya da değerlendirmeye sevk edebilmektedir. Bu durum bizi, ‘‘mat’’ tarzı kesin bir sonuç yerine, her daim ‘‘en uygun ve en avantajlı bir pozisyon’’ ile yeni ve devamlılık içeren bir avantajlı sonuçlar dizisine alışmamızı dikte etmektedir.

 

 

Sonuç itibarıyla, ortaya çıkan resmin her an yeni bir analizine sürekli hazır olmamız gerekir. Satranç tahtasında ‘‘mat’’a giden yollar göreceli olarak, pokerdeki ‘‘royal flush’’a  göre daima avantajlıdır. Çünkü, ‘‘mat’’ kesin sonuçtur. Ancak günümüzdeki beşeri ve teknolojik gelişmeler, ülkeler arasındaki siyasi, ekonomik ve askeri rekabeti ‘‘mat’’ gibi bir sonuçla nihayet bulmasını zorlaştırmaktadır. Diğer yandan, pokerdeki ‘‘royal flush’’ da en fazla kazancı dikte etmektedir. Bu, belirsizliklerin getirdiği şansa dayalı en üst seviye kazanç, her daim talihe dayalı bir sonuç olacaktır. Ancak bu kadar belirsizlik karşısında oyunu yönlendirerek, rakibi ‘‘kent’’ gibi daha düşük profilli bir el dizisiyle de etkisiz kılmak ve böylelikle az riskli ve en optimum sonucu sağlamak da mümkün olabilmektedir. Gerçek hayat sürprizlerle dolu olup, gücü ister fazla ister sınırlı olsun, tarafların daha çok fırsat hedefleri üzerinden sonuca gitmeye çalıştığını görmek zorundayız. Bununla birlikte, sınırlı bir kazanç ile de oyunun bozulması ya da rakibin hedeflerinin ötelenmesi mümkün olabilmektedir.

Dev yolcu gemisi iskeleye çarptı Dev yolcu gemisi iskeleye çarptı

 

Bu artık bir akıl oyunudur

 

Mücadeledeki  tempo ve ihtiras her geçen gün artmaktadır. Rakibin masaya atacağı ya da ortada duran kartların yaratacağı belirsizlikler yerine, bu kartlar arasında istenilenin gelmesi için yeni metotlar geliştirilmektedir. Aslına bakarsanız bu oynanan oyun, artık bir akıl oyunu haline dönüşmüştür. Gerçek hayatta, sorun bir çatışma noktasına geldiğinde; sınırlı bir güçle, rakipten önce ortamı anlayıp, analiz ederek karar vermek, sürprizleri karşılama kapsamında belirli bir seviyeye kadar başarı sağlayabilir. Mesele, ortamı anlamak ise anlayacağınız süre içerisinde; anlayana kadar iş işten geçmiş olabilir ve karşı tarafın vereceği zarara engel olamayabilirsiniz. O zaman ne yapılmalıdır? Harekat alanında ortamı anlamak önceliği yerine, öncesinde ortamı hazırlayıp şekillendirme gayretinde bulunmak daha avantajlı olarak gözükmektedir. Bu, sürprizleri sınırlandıracağı gibi, rakibin bizim bildiğimiz bir ortamda ve çizgide hareket etmesini sağlayacaktır. Yani kartların, bizim istediğimiz gibi açılması sağlanacaktır. Aksi takdirde, ne yapacağı yönünde hiçbir fikrimiz olmayan bir rakiple karşı karşıya kalmış oluruz.

 

Kripto personel en önemli sorun 

 

Yukarıda açıklanan hususun bir örneği, maalesef bir yıkıcı faaliyet şebekesiyle ülkemizde denenmiştir. İstediğiniz kadar karar süreci bir çevrimdir deyin, harp prensipleri deyin ya da en modern açık mimariler ve data sistemleriyle etrafınızı ve platformlarınızı donatın, ne yazık ki hiçbir şey ifade etmeyecektir. Çünkü esas rakip, bu bilgileri kullanacak bir kısım kişileri daha baştan elde etmiştir. Rakibin avuçları içerisinde olduğunuzu bilmeden, ortamı anlama gayreti içinde olmak, böyle bir şey olsa gerek. Bilgi harbinin asimetrik farklı usulleri anlaşılamayınca, taktik endişelerin de bir anlamı kalmamaktadır. Örneğin taktiksel olarak denizde, 15-20 saniye içinde bir güdümlü merminin üzerinize gelmesini beklemek de; böyle bir ortamda tuhaf olur. Neden gelsin ki? Üstelik yıllar öncesinden planlanan personel tasarımıyla, oyuna hileli kartlar olarak sürüldüğünü düşündüğümüz kripto personel; hala ülkemizi uğraştıran en önemli meseleler arasında yer almaktadır. Bu kişilerin belirlenmesinin yanı sıra; gerçek bir hasar tespitinin de yapılması gerekliliğini söylemek zorundayım. Aksi takdirde, yeni bir oyuna girmemiz daha da zorlaşabilir.

 

Suriye’den çekilme kararı sonrasında, ABD’de yaşanan tartışmalar esnasında ABD Başkanı Trump’ın ifade ettiği bir husus, yönetimin arka plandaki bir düşüncesini ele vermektedir;

‘‘…Rusya, Sovyetler Birliği idi. Afganistan onları Rusya yaptı, çünkü Afganistan'da savaşırken iflas ettiler...’’

Meselelere nasıl yaklaştıklarını anlatan bundan daha güzel bir cümle olamaz herhalde. M.Ö 500’lerde yaşamış Sun Tzu’nun savaşmadan kazanmak öğretisine dönüldüğünü değerlendirebilir ve gücün daha ekonomik ve daha farklı usullerle ancak, olabildiğince etkin kullanılabileceği bir dönemi yaşamaya başladığımızı söyleyebiliriz. Bilgi harbinin farklı usulleri kapsamında; yeni oyun teorilerine karşı, klasik düşünme sistemlerinin dışında farklı yaklaşımlarla, bilgi üretim metotlarını geliştirmek zorunda olduğumuzu göz ardı etmemeliyiz. Simetrik ve asimetrik tehditler karşısında, ülkemizin bekası açısından buna mecburuz.

 

Kaynaklar:

Freedman Lawrence, Strateji, syf. 274, Alfa Yayınları, İstanbul.

https://www.cnnturk.com/dunya/trumptan-pentagona-agir-elestiri

 

Alp Kırıkkanat 

[email protected]

Editör: Haber Merkezi