O hem denizcilik sektörümüzün hem de ülkemizin en başarılı isimleri arasında yer alan biri! Armatör, iş adamı ve siyasetçi kimliğinin yanında çok kıymetli ve çok değerli bir büyüğümüz de aynı zamanda. Atadan dededen denizci, onun lafıyla “Denizcilik, Karadenizlilerin ruhunda var”. Ama onun ruhunda sadece denizcilik değil, siyasette varmış ki 18 yaşındayken adım atmış. Adım atar atmaz da gençlik kolu başkanı olabilmeyi başarabilmiş. Babası gibi cevval, zeki, yetenekli ve çok daha önemlisi insan ilişkilerinde becerikli. Bu yüzden olsa gerek milletvekilliği yaptığı dönemde sadece kendi partisiyle değil, meclisteki herkesle iyi diyaloglar kurabilmiş. Ve tabii ki bu diyalogları denizcilik sektörünün yararına da kullanabilmiş biri…

 

Dolu dolu muhabbeti ve hoş sohbetiyle bizi ağırlayan Cengiz Kaptanoğlu’yla geçmişten bugünlere uzanan sohbetimizde öyle anılara eşlik ettik ki büyüsüne kapılmamak elde değildi. Rahmetli Hacı İsmail Bey ve Sabahat Hanım’ın dört evladından biri olan Cengiz Kaptanoğlu’nun yaşamı, birçok kültürün bir arada yaşadığı, farklı dillerin konuşulduğu ama kavganın, husumetin olmadığı Kuzguncuk’ta geçiyor. Rize’den taşı toprağı altın İstanbul’a göç 1930’lu yıllar yani bugün çayıyla meşhur Rize’de, çayın değil de portakal, mandalina, armut gibi meyvelerin ekildiği günler. Kaptanoğlu ailesinin yaşamı, kendi takalarıyla Karadeniz’den Rusya’ya kumanya taşıyıp oradan gaz, benzin, motorin gibi malları Karadeniz’e getirerek devam ediyor. Bu yaşam, Soğuk Savaş’tan sonra bitiyor ve hayat zorlaşıyor. Yaşanan ekonomik sorunlar ne yazık ki tüm Anadolu’da da olduğu gibi Rize’de de yaşamı olumsuz yönde etkiliyor. Kaptanoğlu Ailesi daha iyi şartlar için Rize’den İstanbul’a göç etme kararı alıyor. Bir kısmı karadan, bir kısmı da denizden İstanbul’a geliyorlar. Onlar için yeni bir dönem İstanbul’un Beşiktaş, Laleli ve Fatih ilçelerinde başlıyor… Kabatoj Hattı ve yakın sularda seyir halinde Kaptanoğlu Denizcilik İstanbul’a gelen Kaptanoğlu Ailesi, takalarla İstanbul’dan Celaliye ve Silivri’ye, Silivri’den ve Bursa’dan yükledikleri kavun, karpuz, soğan, patates gibi meyve ve sebzeleri taşıyarak ticaretini yapmaya koyuluyorlar. Zamanla ilerledikçe yaptıkları ticaret gelişiyor. Bu gelişme Hacı İsmail Kaptanoğlu’nun aile şirketinden ayrılmasını beraberinde getiriyor.

 

Filomuzu 2024 yılı içerisinde genişleteceğiz Filomuzu 2024 yılı içerisinde genişleteceğiz

500 tonluk Hacı Eşref vapurunu alan Hacı İsmail Kaptanoğlu, bambaşka bir yaşama adım atıyor. Zamanının çok güçlü gemisi olan Hacı Eşref vapurunu büyük değişikli yaparak stimliden motorlu gemiye çeviren Hacı İsmail Kaptanoğlu, başlıyor Kabotaj Hattında ve yakın sularda çalışmaya… Nil Gemisi ve Nusret Mayın Gemisi ile büyüyen filo Zaman 1950’leri gösterdiğinde Karaköy’deki Küçükhan’da ilerliyor Hacı İsmail Kaptanoğlu’nun iş hayatı… Önce ortaklaşa Nil Gemisi dahil olur işletmeye. Bir süre sonra da Kadir Kalkavan’la ortaklaşa Çanakkale Savaşı’nda çok önemli görevi üstlenen Nusret Mayın Gemisi Deniz Kuvvetlerinden alınarak tadilatı ve onarımı yapılır. Bu gemi, 60’ların ilk yarısında 500 DWT’lukkuruyük gemisi olarak işletilmeye başlanır. Evlatlar, birer birer adım atıyor aile şirketine O yıllarda armatörler, Sınırlı Sorumlu Motorlu ve Yelkenli Gemi Armatörleri Kooperatifinde bir araya gelerek çalışıyorlar. Bu dönemde artık evlatlarda ofiste görev almaya başlıyor. İlk Engin Kaptanoğlu dahil olur işlere, peşi sırada Gündüz Kaptanoğlu babasına yardımcı olur.

 

Cengiz Kaptanoğlu, Galatasaray Üniversitesinde İktisadi ve İdari Bilimler Akademisinde eğitimini sürdürürken, okul ve baba işinin yakın olması vesilesiyle bir yandan eğitimini, diğer yandan da iş hayatını görüyor, aile şirketinde görevler almaya başlıyor. İş hayatını, küçük yaşlarından itibaren tanımaya, öğrenmeye başlayan evlatlar hem denizciliği hem de ticareti biliyorlar. Sınırlı Sorumlu Motorlu ve Yelkenli Gemi Armatörleri Kooperatifinin Başkanı Cengiz Kaptanoğlu’nun babasıydı. Kooperatifte, Ziya Kalkavan’ın Başkan olduğu Armatörler Birliği’ne bağlıydı. O dönemdeki bütün yükler, Kooperatif ve Birlik bünyesinde toplanıyor. Devlet desteğiyle hızla büyüyen Türk denizciliği 1960’lı yıllardan itibaren devletin koster yapımcılığına önem verdiğini söyleyen Cengiz Kaptanoğlu, sözlerine şunları ekliyor “O senelerde Türk denizciliğine devlet desteği hayli fazlaydı. Devletin imkanları dahilinde Orta Vadeli Reeskont Kredisi, GİSAD Fonu ve Hazine Destekleriyle Denizcilik Bankası aracılığıyla gemiler inşa ediliyordu. Hele hele 80’lerde İhtilal’den sonra Bülent Uluslu’nun Başbakanlığı hem teşkilatlanmada hem de gemi inşada ülkenin hızla gelişmesini beraberinde getirmişti”.

 

Tarih sahnesinde yerini alan Deniz Ticaret Odası Tarih 1982’yi gösterdiğinde Türk denizcilik sektörü için bir milat yaşanıyor. Deniz Ticaret Odası’nın hayata geçmesi  söz konusu. Kanunla kurulan Deniz Ticaret Odası sayesinde Türk denizciliğinin ülke çapında teşkilatlanması sağlanıyor. Sektöre verilen kredi imkanları ve yurt dışından ikinci el gemi alımına gelen izinle birlikte Haliç, sektöre dar gelmeye başlıyor. Bu da beraberinde Tuzla Gemi İnşanın temellerini atıyor. Artık denizcilik sektörü, gemi inşa edebildiği her yerde büyümeye, ilerlemeye hızla devam eden bir sektör haline geliyor. Cengiz Kaptanoğlu, “Türk denizcileri, zor şartlar dahilinde ama devletin desteği ve kendilerine olan inançla çok çalıştılar o yıllarda.

 

İlk defa büyüyen filomuzla Akdeniz’in Türk gölü olması sağlandı. Artan talep, artan yatırımı ve ortaklıkları berberinde getirdi. O yıllarda çok büyük çapta gelişme kaydedildi. Şirketler büyüdü, güçlendi. Tabii bu aile şirketimiz için de geçerliydi. 70’te 2000 DWT’luk yeni bir geminin filomuza dahil olmasının akabinde 1000DWT’luk yeni bir geminin inşasına da başlandı” diyor ve Deniz Ticaret Odası’nda başkan olma hikayesini şöyle anlatıyor: “Ben, denizcilik ailelerinin şanslı çocuklarından biriyim. Allah bana Armatörler Kooperatifi’nde Müdürlük yapmayı nasip etti. Büyüklerimle yetiştim. Onların bilgileri, tecrübeleri ve deneyimlerinden yararlanabilme fırsatını yakaladım. 1989’da da DTO’ya Başkan oldum. 2002’ye kadar devam ettim. 2002’de Ak Parti Milletvekili oldum. Milli Savunma Komisyon Başkanlığı yaptım. Bu sefer de hem ülkem hem de denizciliğimiz adına çalışabilme ve üretebilme şansına eriştim. Milletvekilliği döneminde, Odamızla birlikte denizcilik sektörümüzün ilerlemesi için çalıştık, çabaladık. Tersane sayımız hızla arttı. Türk tersanelerini Yalova dahil ülkemizin bütün kıyılarına yaydık.

 

2002’de 37 olan tersane sayımız 2007’ye geldiğinde 76’ya çıktı. 2007’de Milletvekilliği görevim sona erdi ve DTO Meclis Başkanı oldum. Türkiye artık denizci ülke olma yoluna girmişti. Bu konuda hızlı adımlar atmaya çalışıyorduk. Koster filomuzla dışarı açılmaya başladığımız bu dönemde de ikinci el gemialımları, büyük gemi inşası ve alımları yapılmaya başlandı. Deniz Ticaret Filomuz, Türk sahipli olarak 30 milyon DWT’a erişti. Bu ilerlemeye şahit olmanın ve katkı sunma fırsatı yakalamanın sevinci benim için tarif edilemez bir duygu”. Durmadan Türk denizciliği için emek harcayan, yılmayan ve yıkılmayan Cengiz Kaptanoğlu, bitmez enerjisiyle aynı zamanda TÜDEV ve TURMEPA çalışmalarına da katkı sunmuş denizci bir büyüğümüz. 8 Nisan seçimlerinde Meclis Başkanlığı görevinden ayrılan Cengiz Kaptanoğlu’nun denizciliğimizin yarınları için şu anda görev üstlendiği kurum Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği DTO Konsey Başkanlığı… Kısaca denizcilik serüveni hiç bitmeyen ve asla bitmesini istemediğimiz Cengiz Kaptanoğlu, ilerlemek için attığı her adımı, başarmak için sarf ettiği tüm çabayı ve emeği denizciliğimizin yarınlarına armağan etmiş nadir isimlerden bir tanesi. Kendisine, Türk denizciliği adına duyduğumuz şükran ve minneti ifade etmeyi borç biliyor, Allah başımızdan eksik etmesin diyoruz.

 

7DENİZ DERGİSİ MAYIS HAZİRAN 2018 SAYISI // RÖPORTAJ

Editör: Haber Merkezi