“El atına binen tez iner, sokma akıl yedi adım gider” diye bir söz vardır Karadeniz’imizde.

Sanırım 14 senedir DTO toplantılarına katılmışlığım var. Bu sürenin ilk 7 yılı daha seyrekken ikinci 7 yıllık sürede neredeyse toplantı kaçırmadım denebilir. Demem şu ki o dört duvar arasında nelerin tartışıldığına, kimlerin hangi sıkıntılar sebebiyle kürsüye geldiğine ve çözüm önerilerinin neler olduğuna birebir şahidim. “İyilik et denize at, balık bilmezse halik bilir” diyor ve Türk denizciliği adına ifademi vermek istiyorum…

Türk bayraklı gemilerimizin sorunları ve bu sorunlarla başa çıkamayan armatörlerimizin yabancı bayrak tercih etmesi, balıkçılarımızın barınak sorunları, amatör denizcilerin çekek yeri sıkıntıları, marinaların vergi ve kira yükü altına perişan olup çareyi hükümetimiz gibi fiyat değişikliğine giderek çözememeleri, üç tarafı denizlerle çevrili güzide ülkemizde utana sıkıla hala cruise limanı talebi, gemi ikmalcilerin prosedür bolluğu ve kendilerini bir türlü anlatamamalarından kaynaklı ilgisizlik nedeniyle Boğazlarımızdan geçen gemilerin sadece 50’sine tedarik yapabilmesi, Kabotaj Hattındaki ÖTV tutarı, yaşlanan koster filomuz, gemi adamlarımızı eğitim ve staj eksiklikleri, bir de tabii ki sorunun ağababası finansman. Tüm bunlar azdı, çok saygıdeğer yöneticilerimiz düşündü taşındı ve bir iki ufak düzenleme daha yaptı. Kılavuz kaptanların yeterlilik ölçüsünde YDS sorunu(bunla ilgili sıkıntının giderileceği belirtildi) ve Türk Boğazlarında demirleme koşullarında değişikliğe gitmeyi uygun gördü. Velhasıl kelam çarşı iyice karıştı.

Şu son yazdığım iki sorunu atın kenara diğerlerinin hepsi yıllanmış sıkıntılar. Değerli büyüğüm Abbas Kolçalar ifade ettiği için gönül rahatlığıyla onun söylediği süreyi baz alarak yazacağım. Çekek ve barınma sorunun geçmişi 35 seneymiş. Ne aklım alıyor ne mantığım, hangi sorunun çözümü 35 sene sürer Allah aşkına. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Eğer bu Oda 35 senede şu sorunu çözemediyse bence toplanmasının doğru düzgün bir anlamı kalmıyor. Gelin kabaca bir hesap yapalım. Yıl 12 ay. Her ay toplanan meclis ortalama 4 saat sürse yılda 48 saat yapar. Yani beyler ömrünüzün bir yılında Meclis Toplantısına ayırdığınız süre 2 gün. Eğer o odada anlatılan sorunlar, sıkıntılar toplantı biter bitmez kulak arkası edilecekse yılda 2 gün kaybetmeye değmez. Hem de hiçbir şekilde değmez!

Şimdi görünen o ki az olan sorunlarımıza yenileri de eklendikçe sorunlar sadece dile getirilme safhasında ne yazık ki yılları devirecek. “Davulun sesi uzaktan hoş gelir” edasıyla yazmıyorum bunu. Elbette ki sorunun çözümü sadece Odamızın elinde değil… Belki de elinde ama gerekli adımları atamıyor veya atsa bile sorunu çözecek olan “kamu” yeterince anlamıyor. Ya da onlar denizciliği sizlerden daha iyi biliyor ve aslında her şey çok iyi, sizler abartıyorsunuz. Yani burası bir kısır döngü. Tek diyebileceğim çıkışın bu kapılardan biri olmadığı. Bildiğim ise sonuç değişmediği, sorunlar çözülmediği müddetçe bu sektörün dünya denizcilik arenasında “Ben de varım” diyemeyeceği. Odamızda da yazan, aynı zamanda hem sektörün hem de bürokratların diline pelesenk ettiği “Denizci ülke denizci millet” sözü üzülerek ifade ediyorum ki sadece laftan ibaret. Ne altı ne üstü ne arkası ne de yanı dolu değil! Eğer dolu olsaydı DTO da konuşulan konular yanılmıyorsam şöyle olmalıydı; Endüstri 4.0’ı nasıl yakalarız ve bu alanı nasıl lehimize çevirebiliriz? Akıllı Gemilerle birlikte doğacak eğitimli ve deneyimli insan gücünü nasıl yaratabiliriz? Yenilenebilir enerji konusunda denizlerimizden daha ne kadar faydalanabiliriz? IMO’nun çevre konusundaki hassasiyetini nasıl değerlendirip bu seviyeyi yakalayabiliriz?... Bunlar mevzu bahis olmadığına göre bu konuda diyecek başka bir sözüm yok.

Ancak, bir başka konu da var. Son toplantı da farklı bir yol izlendi. Burada beklenti Bakanın katılmasıydı. Fakat Bakan Külliye’ye davet edilince toplantının 16:00 -18:00 arasındaki bölümüne Bakan Yardımcımız Selim Dursun katıldı. Hal böyle olunca da meslek komitesi başkanları konuşmasını Dursun gelmeden önce yaptı. Başkan Kıran’da tüm konuşmaların notunu Bakan Yardımcımız Dursun’a aktardı. Peşi sıra kürsüye çıkan Bakan Yardımcımız, kılavuz kaptanlarla ilgili olumlu bir haber verdi, diğer sorunların notunu aldım, paylaşacağım ve ilgileneceğiz, dedi. Akabinde de Türk denizcilerine, Türkiye’nin denizcilik sektörünü anlattı. Ne kadar gerekliydi sorusunu çözemiyorum. Ama bürokrasideki bu mantıkla hiçbir sorunun çözüleceğine de inanmıyorum!

Son olarak denizcilik sektörümüz malum dernek cenneti oldu. Hepsi kendi sorunlarını dile getirmek istiyor. Ancak, “her kafadan bir ses çıktığı müddetçe” yol alınacağını da sanmıyorum. Burada Odamıza görev düştüğü kanaatindeyim. Derneklerimizle hızlıca bir araya gelir, onların sorunları ve çözüm yollarını önce kendi içlerinde tartışır, sonrasında da kamuya iletirse daha çabuk çözüme ulaşılır diye düşünüyorum. En nihayetinde DTO’nun varlık bulma amacı Türk denizciliğinin gelişimi. Hepimiz biliyoruz ki ya yek vücut olacağız ya da kendi kazanımızda kavrulup duracağız…

Kalın sağlıcakla  

 

İbrahim Kocamış

[email protected]

Türkiye, Rusya ve Ukrayna'nın 'Karadeniz' müzakerelerinde çatlak Türkiye, Rusya ve Ukrayna'nın 'Karadeniz' müzakerelerinde çatlak

 

Editör: Haber Merkezi