Medlog Gemicilik Genel Müdürü Savaş Ercan, “MSC-Medlog ve Asyaport olarak sektörümüze ve ülkemize inancımızla dün olduğu gibi yatırımlara devam ederek ülkemizin dünya taşımacılık mücadelesinde hak ettiği payı alması için mücadelemize devam edeceğiz” diyor.

 

2015’de Türkiye’de faaliyetlerine başlayan Medlog GEMİCİLİK, 3 yıllık yolculuğunu nasıl sürdürdü? Özellikle 2018’i baz alarak gelişiminizi değerlendir misiniz?

Anadoluport Yeşil Liman olma yolunda hızla ilerliyor Anadoluport Yeşil Liman olma yolunda hızla ilerliyor

Dünyanın en büyük konteyner taşıyıcılarından MSC’nin “gemi işletmecisi” olarak Şubat 2015’te kurduğu Medlog Gemicilik ve Ticaret A.Ş., 2015 yılında MED Tekirdağ gemisini satın alarak faaliyetlerine başladı. MED TEKİRDAĞ gemisini sırasıyla MED Denizli, MED Çorlu, MED Çerkezköy ve son olarak filomuza kattığımız MED Samsun gemilerimiz takip etti. Gemilerimizin tamamı Türk Bayraklı olup MSC çatısı altında beyaz listedeki Türk Bayrağı’nı Akdeniz ve Karadeniz’de gururla taşıyor.

 

Artık dünya denizlerinde dolaşan 400’ü aşkın MSC gemisinin içinde Türk bayraklı gemi sayısı 5. Bu feeder gemilerimizle lokal ve transit yükleri Asyaport’a yönlendiriyoruz. Daha önce Pire’ye giden ana gemiler artık ülkemizden aktarma yapıyor. Bandırma Limanı’na düzenli sefer başlattık. Konteyner gemilerinin çok uğrak yapmadığı ama çok ciddi potansiyeli olan bir liman. Özetle, ana geminin uğramadığı her limana süratli ve düzenli bir şekilde ulaşıyoruz. Müşterilerimiz, fiyat avantajlarının yanı sıra, hız ve düzenli servise de kavuştu. Özellikle Körfez, Marmara sanayisinin kalbi konumunda bulunuyor. Düzenli taşımacılıkla birlikte bu limanlara getirilen yüklerde yaşanan Boğaz’ı geçti mi, geçmedi mi- Aktarma gemisini kaçırdı mı- gibi sorular da ortadan kalktı.

 

Multimodal taşımacılık açısından Türkiye’nin altyapısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Eksikleri ve avantajları neler?

Türkiye, geçmişten günümüze birçok önemli rotanın kesişiminde yer almıştır ve almaktadır. Bu sebeple Türkiye, küresel ulaştırma ağında çok önemli bir konumda olup, multimodal konteyner taşımacılığının gerekliliklerine cevap vermeyi amaçlamaktadır. Denizyolu-karayolu kombine taşımacılık operasyonları, ihracatçıya sağladığı zaman ve maliyet avantajıyla ön plana çıkmaktadır. Limanlarımızın konteyner elleçleme kapasitesinin mevcutta kullanılan kapasiteden daha yüksek olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla, transit konteyner yüklerinin ülkemiz limanlarına daha fazla uğrak yapması için gümrük uygulamalarının ve kontrollerinin risk değerlendirmesi ışığında revize edilmesinin, limanlarımızın konteyner elleçlemesine daha fazla katkı sağlaması beklenmektedir. Bununla birlikte, Karadeniz ve Akdeniz’de karayolu taşımalarına alternatif gümrüksüz Ro-Ro iskelelerinin gelişmesi paralelinde, yük akışlarında kısa mesafeli denizyolu taşımacılığının kabotajda da arttırılması ihtiyacı ortadadır. Ticaret Bakanlığı’nca, denizyolu ile yapılan taşımalarda işlemlerin basitleştirilmesi ve ülkemiz limanları arasında aktarılan konteynerlere ilişkin işlemlerin en az bürokrasi, en kısa süre ve en düşük maliyetle tamamlanması amacıyla basitleştirilmiş usulde taşıma yapma yetkisinin ilk sahibiyiz.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın koordinesinde geliştirilen Liman Tek Pencere Sistemi, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile birlikte Tekirdağ Asyaport Limanı'nda pilot olarak uygulamaya başlandı. Bu yekinliklerimiz, multimodal taşımacılıkta kolaylaştırma araçlarıdır. Demiryolu ulaştırma sistemi de ülkemizde, verimli bir multimodal konteyner taşımacılığı süreci açısından yapılanma süreci içindedir. Bizim de MSC olarak, özellikle Doğu ülkelerinden Orta Avrupa’ya kadar erişim sağlayabilecek Anadolu, Bakü-Ceyhan ve Boğaz Köprüsü demiryolu hatları ile tren yüklerinin liman bağlantılarının sağlanması için birçok yere yapılması hedeflenen TCDD aktarma istasyonları projelerimiz mevcuttur.

 

Lojistik sektörü, Endüstri 4.0’a yakın gelecekte çok hızlı şekilde adapte olması gereken sektörler arasında ön sıralarda geliyor. Bu konuda sizlerin görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Endüstri 4.0 her geçen gün hayatın her alanında daha fazla konuşulur hale geldiği günümüzde, bu değişimle birlikte lojistik sektörünün veri lojistiği ile birlikte daha da önemli bir rol oynayacağını düşünmekteyim. Lojistik sektörü  taşımacılık zincirinde yer alan tüm unsurlarının birbiriyle bağlantılı olmasını gerektirir.Hızlı veri aktarımı ve buna uyumlu araçların kullanılması tamamen yeni boyutlara kapı açacak ve daha otomatik ve esnek lojistik çözümleri getirecektir. Bu alanda veri ve lojistik bir bütün halinde hareket eder. Veri, ulaştırma lojistiğini optimize etmek için kullanılan bilgileri sağlar. Kapasite, hava durumu, trafik ve araçlarla ilgili daha kapsamlı bilgi paylaşıldığında, büyüyen lojistik akışları daha verimli bir şekilde yönetilebilir. Üretim arttıkça ve durmadan daha küçük ölçekli taşımalar yapıldığında üretim ve dağıtım tarafları taşıma lojistiğinin verimliliğine ve esnekliğine bağımlıdır. Genel olarak bu vizyon ve özellikle akıllı fabrikaların şekillenmesi ile birlikte lojistik, nakliye için hazır ham madde, öncelikli ürünler ve eşyaların doğru zamanda doğru yerde olduğunu garanti altına alırsa, ilk etapta gerçeğe dönüşebilir. Akıllı teknolojilerin er ya da geç üretimde kabul görmesi beklenebilir. Ancak bu depolama ve taşıma sektöründe  nasıl uygulanacak ve hangi hızda yol alacak işin açıkçası bekleyip hep beraber göreceğiz.

 

Medlog’un geleceğe yönelik hedeflerini de bizlerle paylaşırsanız seviniriz

Sektörün ana oyuncuları 18-20 bin TEU’luk Uzakdoğu gemileridir. Bunlar daha önce hep Pire Limanı’na yönlendirilir ve buradan aktarılırdı. Şimdi feeder gemilerimizle bu yükleri Asyaport’a yönlendiriyoruz. Yani daha önce Pire’ye giden gemiler artık ülkemizden aktarma yapıyor. Bu operasyon, uluslararası rekabette Türkiye’yi bir adım öne çıkarıyor. Bizim ekonomimiz Marmara’da dönüyor. Bu bölgede çok donanımlı aktarma limanlarımız var. Bunlar, Mısır, Malta, Güney Kıbrıs Rum kesimi ile Yunanistan ile rekabet etmek zorunda. Ana gemi demek, arkasından gelecek onlarca feeder gemi demektir. Bu da limanlarda daha fazla hareket ve liman çalışanı anlamına gelir. Daha fazla ana gemi, Marmara’daki ithalatçı ve ihracatçının daha hızlı ve daha ekonomik şartlarda hizmet alması sonucunu getirecektir.

Hem transit hem de dahili taşımalarda müşterilerimize hizmet verebiliyoruz. Gemilerimizin tamamı vinçli, proje yüklerinde vinci olmayan limanlara dahi girebiliyoruz. Ortalama 1100 TEU kapasiteli ve 150 metre boyunda. Konteyner gemilerinin uğramadığı limanlara da müşteri bazlı uğruyoruz. Müşteri için en önemli fonksiyon olan düzenli servis Körfez hattında oluştu diyebilirim. Bu hattın ardından Akdeniz ve Kıbrıs gibi değişik bölgelerden de talepler almaya başladık. Bu da bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.

 

KAYNAK: 7DENİZ DERGİSİ

Editör: Haber Merkezi