“Fransa’nın Doğu Akdeniz’deki Macera Arayışları” başlıklı Haziran 2019’da yayınlanan makalemde, bu ülkenin Doğu Akdeniz’e yaklaşımlarının temel sebeplerini özetlemeye çalışmıştım.
O günden bu yana Fransa’nın, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin Doğu Akdeniz’deki haksız ve uluslararası hukuku hiçe sayan taleplerini siyasi ve askeri olarak daha çok desteklemeye devam ettiği görülmektedir.
Fransa’nın 2018 Ocak sonunda 10,8 milyar avro olan bütçe açığı, 2019’un aynı döneminde 60 artarak 17,3 milyar avroya, 2020’nin yine aynı döneminde ise yüzde 436 artarak 92.8 milyar avroya çıkmıştır. Bu durum Maastricht Antlaşması’nın bütçe açığının GSYH’nın 3’ünü aşmaması istikrar kriterini Fransa’nın ihlal edeceğini göstermektedir.
Sarı yelekliler ise korona virüs salgını nedeniyle ara verdikleri, Macron yönetiminden ekonomik koşulların iyileştirilmesini talep ettikleri protestolarına yeniden başlamıştır. Sarı yeleklilerin Kasım 2018’de başladığı protestolarını engellemek için verilen ekonomik tavizler, Fransa’nın bütçe açığının artmasına neden olmuştur. Fransa Başbakanı tarafından da, korona virüs salgını sebebiyle ekonomik faaliyetlerde yüzde 36, endüstriyel faaliyetlerde yüzde 43, inşaat sektöründe yüzde 88, turizm ve yeme-içme sektörününde ise yüzde 90 düşüş yaşandığı ve ekonomik krizin şiddetli olacağı vurgulanmıştır.
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI)’nün hazırladığı rapora göre 2015-2019 döneminde silah satışlarını en çok artıran ülkelerden birisi de Fransa olmuştur. Aynı dönemde ise ülkemizin gerçekleştirdiği silah alımları yüzde 48 oranında azalmıştır. Ülkemizin savunma sanayi sektöründeki kapasite artışı silah ithalatımızdaki düşüşün esas gerekçesini oluşturmuştur.
Ayrıca sözde Ermeni Soykırımı iddialarını inkar edenlerin cezalandırılmasını öngören yasa tasarısı gibi olumsuz gelişmeler Türk-Fransız ilişkilerinin bozulmasına ve ülkemizin yeni silah projelerinde Fransız firmalarına yer vermemesine yol açmıştır.
Savunma sanayisi gelişmemiş Yunanistan ise silah satımı için “iyi potansiyel müşteri” konumunu sürdürmektedir.
Fransa’nın Charles de Gaulle uçak gemisini Doğu Akdeniz’e göndereceğini açıkladığı Eylül 2020 başında, Yunanistan Milli Savunma Bakanı ile Fransız mevkidaşı arasında silah alımı görüşmelerinin hızlandığı açık kaynaklarda yer almıştır. Açık kaynaklarda ayrıca; görüşmelerde modernizasyon projelerinin yanı sıra 18 Rafale savaş uçağı ve tahmini değeri 3 milyar avroluk 2 adet “Belharra” sınıfı yeni nesil fırkateyn alımlarının gündemde olduğuna yer verilmiştir. Yunanistan’ın, Doğu Akdeniz’deki baş destekçisi Fransa başta olmak üzere, önümüzdeki beş yıl içinde 10 milyar avroluk silah satın alım yapması gündemdedir.
Daha önceki makalemde ayrıntılı olarak anlatmaya çalıştığım süreçte, Fransa’nın Yunanistan’a altı adet FREMM sınıfı fırkateyn satışı 2009’da da gündeme gelmiş, ancak Yunanistan’ın yaşadığı ekonomik sorunlar sebebiyle süreç tamamlanamamıştır.
Yunan medyasında, "Oruç Reis" krizi üzerine 10 yıldır süren ekonomik sorunlar sebebiyle silah alımında uygulanan "kemer sıkma" politikasına son verildiği belirtilmiştir. Yunanistan’ın korona virüs salgını sebebiyle, ekonomik sorunları artarak devam ederken, böyle bir karar almasının ülke ekonomisini daha da zora sokacağı açıktır.
Meis adasına giden Yunan askerlerinin görüntülerinin bir Fransız haber ajansı tarafından dünyaya servis edilmesi ise, Yunanistan ile ülkemiz arasındaki gerginliğin sürmesini Fransa’nın ne kadar çok istediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Ayrıca Fransa ile GKRY arasındaki savunma alanında iş birliği antlaşması başta enerji güvenliği olmak üzere birçok alanda genişletilmiş ve antlaşmanın genişletilmiş hali 1 Ağustos 2020’de yürürlüğe girmiştir. Fransa bu anlaşma ile Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarından pay kapmada istekli olduğunu ortaya koymuştur. GKRY’nin Fransa'dan füze ve iki adet karakol gemisi alması da gündemdedir.
Fransa'da Cumhurbaşkanı Macron'un kurucusu olduğu, iktidardaki Cumhuriyet Yürüyüşü Hareketi (LREM) Mayıs 2020’de çok sayıda milletvekilinin ayrılarak başka bir parti kurmasıyla Ulusal Meclis’teki çoğunluğunu kaybetmiştir. Ayrıca Haziran 2020’de ikinci turu sonuçlanan yerel seçimlerde de LREM ağır bir yenilgi almıştır.
Bütçe açığı her sene artan, sarı yeleklilerin eylemleri ve korona virüs salgını ile ekonomisi yıpranan Fransa’nın, özellikle silah satışlarını artırarak ve Doğu Akdeniz hidrokarbon yataklarından gelir elde ederek, bütçe ve halkının güven sorunun çözmek için Doğu Akdeniz’de maceraya arayışlarına devam ettiği görülmektedir.
Yunanistan’ın ise, Doğu Akdeniz’deki sorunları kıyı şeridi en uzun ve haklarını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte korumakta kararlı ülkemiz ile görüşerek çözmeye çalışmaktan ziyade, her zaman yaptığı gibi emperyalist dış güçlerden destek bekleyerek yüksek maliyetli çözüm yolları aramasının kendi halkının geleceğini tehlikeye atması demek olduğunu anlaması gerekir.
Ükemiz içinde yapılması gerekenin, Doğu Akdeniz’de haklarımızı korumada kararlı olduğumuzun askeri güç kullanımı ile desteklenen diplomasi olduğu ön plana çıkmaktadır. Çözümün diplomasi bacağın da ise, Yunanistan ile yaptığı anlaşmada Meis’i dışarıda tutan Mısır ile deniz yetki sınırları anlaşmaları yapılması görüşmelerine başlanılması ve İsrail ile de böyle bir anlaşmanın yapılabileceği mesajların verilmesinin en olumlu yaklaşım olduğu görülmektedir.
(E) Dz.Kur.Kd.Alb. Hakan Mehmet KÖKTÜRK