Yavaş piyasalar, unutulmaya yüz tutan bazı gerçeklerin hatırlanması ve hatırlatılması için en doğru zamanlardır düşüncesiyle, ülkemizdeki brokerlik olgusunu ele alalım.
Mikro bazdaki veriler değerlendirildiğinde belirgin durumlar genelde arz ve talep modellerindeki mutasyonlar sonucu oluşmaktadır. Navlun piyasalarında nasıl ki basit harmonik hareketler oluyorsa, broker ve kiracı/armatör arasındaki ilişkilerde de tekrarlayan dalgalanmalar yaşanıyor. Ülkemizde brokerlik mesleğinin konumu ve fonksiyonları ile ilgili problemler yaşandığı yadsınamaz bir gerçek. Ticari ve sosyal etkinlikler, internet ve sosyal medya ile birbirine rahatça ulaşan taraflar (yani kiracılar ve armatörler) zaman zaman gemi brokerlerinin gereksiz olduğunu düşünerek büyük kumar oynamaktadırlar.
Örneğin; doktora gidiyorsunuz ve vizite ücreti ödüyorsunuz. Çünkü size profesyonel bir hizmet sunuyor. Doktor sizi muayene ediyor, teşhis koyuyor ve hayatta kalmanıza yardımcı oluyor. Nasıl ki bir doktor hastasının derdine derman oluyor veya sağlıklı kalmanız için tavsiyelerde bulunuyorsa, broker de armatörün ve kiracının doktorudur. İnternetten ulaştığı bilgilerle kendine teşhis koymaya çalışan ve hatta doktoruna danışmadan ilaç kullanan kişiler gibi, brokeri gereksiz görüp maceraya atılan kiracılar ve armatörler de yüzde 1,25 komisyon uğruna on binlerce, yüzbinlerce dolarlarını sokağa atmaktadırlar.
Her hafta bir dolandırıcılık haberi daha rapor ediliyor ve çoğunda arada broker olmadığı için yeterli istihbarat yapılamamış ve ‘komisyon cebimde kaldı’ diye sevinirken parası çalınmış bir mağdur ile karşılaşıyoruz. Böyle bir sürprizle karşılaştıklarında yine gelip brokerlerden yardım istiyorlar. Halbuki herkes birbirinin işlevine ve mesleğine saygı gösterse, çok daha sağlıklı bir ticaret ortamı sağlanacağı şüphesizdir.
Doktor muayenesine gerek yok, kendi ilacımı kendim alırım denmez. Avukata gerek yok, ben kendimi savunurum da denmez. Hal böyleyken, brokere gerek yok, ben kendi gemimi veya yükümü kendim bağlarım da denmemeli. Hem önemli bir meslek dalı olan gemi brokerliğinin devamlılığını, hem de brokerin hizmet verdiği tarafların selameti için böyle olması gerekmektedir. Gelişmiş denizci ülkelere baktığınızda bu sistemin senelerdir değişmeden devam ettiğine şahit olursunuz. Örneğin komşumuz Yunanistan’ın ticari filosu çoğunlukla büyük tonajlı gemilerden oluşuyor. Onlar denizciliği bizden az mı biliyorlar da brokerlerle çalışıp binlerce dolar komisyon ödüyorlar?
Sürdürülebilir başarı; özellikle hassas dönemlerde mantık dışı risk yönetimi modelleri yaratarak ve brokerleri es geçip “üç beş kuruş” kar ederek değil, bilhassa brokere, avukata, sigortacıya vs. sıkı sıkıya sarılarak, risklerin en aza indirilmesiyle hayat bulur.
Nasıl ki kalitesiz armatör, güvenilmez kiracı varsa, her meslek dalında olduğu gibi brokerlikte de çürük elmalar var. Fakat bu azınlıklar genelleme yapmamıza engel olmamalı. Basiretli bir tüccar doğru seçimler yapabiliyor olmalıdır.
Yine ülkemizdeki ticari işletmelerde ve haliyle gemi kiracısı ve gemi işletmecisi firmaların bazılarında gözlenen kronik problemlerden biri de sağduyu eksikliği ve hataların tespit edilmesinde yaşanan krizlerdir. Kriz masası oluşturup, hataların masaya yatırılması ve açıkça tartışılarak bir iç strateji belirlenmesinde ciddi eksiklerimiz olduğu kanısındayım. Başlıca sebep olarak da ekip içi güvensizlik ve tecrübe noksanlığını gösterebiliriz. “Ne olursa olsun inkar et” kuralı ticarette işleyebilecek bir araç değildir. Dolayısıyla bazı hataları ve eksikleri kabullenmekte diretmek, işletmeye bolca vakit ve nakde mal olur. Çok gerçek bir örnek olarak; mataforası bile çalışmayan gemisi liman devleti kontrolü neticesinde tutuklanan işletmecinin tüm vaktini ve enerjisini acente ile tartışarak, tehditler savurarak, gayrimeşru yollarla oyalanarak tüketmesini verebiliriz. Aynı şekilde; demoraj kavgası veren kiracının büyük bir yanlış yaparak navlunu geciktirmesi veya ödememesi de amatörce hatalardır.
Bu tür yönetimsel hatalar temel işlevlerin aksamasına yol açar ve üzerine hiçbir şey inşa edemezsiniz. Denizci toplum olarak egolarımızdan biraz sıyrılıp, tevazu ile kendi kendimizi analiz etmeliyiz. Karşımızda kim olursa olsun zekasına saygısızlık etmemeliyiz. Abraham Lincoln demiştir ki, “Bazen herkesi aldatabilirsiniz. Bazılarını her zaman aldatabilirsiniz. Fakat herkesi her zaman aldatamazsınız!”
Herkesin birbirine saygı gösterdiği ve güvenebildiği, işini doğru yapan tüccarların refaha kavuşacağı bir piyasa dileğimle, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’mızı kutlarım.
Bahadır Tonguç FICS
Genel Müdür / Supramar Ltd.
[email protected]