Günümüzde acil durum olayları ve sonuçları artık çok farklılık göstermekte ve sivil, resmi kurumlar arasında iyi bir koordinasyon gerektirmekte. Hem 7 yıllık Amerikan Sahil Güvenlik (USCG) yardımcı zabit vasfımdan, hem de bölgedeki 12 yıllık acente tecrübelerimden dolayı USCG Sector Delaware Bay’in bu büyüklükte ilk kez düzenlemiş olduğu denizde acil durum tatbikatına komuta kumanda masasından katkı vermek üzere katıldım. Acil durumda ne yapılmalı? Tatbikatın amacı denizcilik sektöründeki bir acil durum (gemide yangın, saldırı, yaralanma, arama, kurtarma) anında sivil ve resmi kurumlar arasındaki bağların nasıl kurulacağı ve her kurumun birbirinin görev tanımları ve acil durum müdahale yeterlilikleri hakkında bilgi edinmesiydi.
Tatbikat sonucunda anlaşıldı ki Amerika gibi gelişmiş ülke vasfındaki bir ülkede dahi acil durum şartlarında hangi kurumunun ne rol oynayacağı, organizasyonda atılması gereken adımlardaki eksiklikler ortaya çıkmış oldu. Bu çalışmaların asıl amacı da zaten ilerideki organizasyon semalarına model olmasıdır. Tatbikatın komuta masasında Sahil güvenlik ve Gemi kaptanının yanında, Amerika’ya sefer yapan bir geminin bulundurması gereken en önemli kurumlar Acente, QI (Qualify individual), OSRO (Oil Spill Response Organization), Marine Salvage and firefighting organization (Gemi kurtarma ve yangınla mücadele kurumu), P&I Club (sigorta şirketi) temsilcileri bulundular.
Denizdeki bir taşıta müdahale edecek yeterli bilgiye sahip değiller USCG Sector Delaware Bay üç ayrı eyaleti içine alan çok büyük bir bölgeyi kontrol etmekte. Üzerinde çalıştığımız senaryolardan birisinde hareket halindeki gemide yangın çıkmış ve buna hangi eyaletin 911 (Amerikan polis/itfaiye/ambulans acil çağrı merkezi telefon numarası) merkezinin müdahale edeceği konusu ele alındı. Böyle bir durumda yaklaşık 150 farklı lokal itfaiye ve ambulans kurumunun çağrı aldığı ancak bunların hiçbirinin denizdeki bir taşıta müdahale edecek yeterli bilgiye sahip olmadığı görüldü. Bölgedeki en son büyük gemi yangınının 1990’lerde olmasından dolayı halihazırda görev yapan itfaiyeciler içinde hiçbirinin daha önce gemi üzerinde bulunmadığı öğrenildi.
Bir itfaiye müdürünün “Girdiğimiz her bina bizim için zaten yeni ve acil durum mahalini müdahale ederken tanıyoruz” beyanından sonra gemilerin karadaki binalara nazaran çok daha farklı yapıya sahip olduğu, yangın söndürme planlarının nerede bulunacağı, plan üzerindeki kısaltma ve şekillerin ne anlama geldiği, geminin kendi yangın söndürme kapasitelerinin ne olduğu açıklaması yapıldı. Acil müdahale kurumlarının gemi kaptanı ve bilgili kişiler olmadan gemiye girdiklerinde aslında kendi hayatlarını tehlikeye atacakları, gemi kaptanının dışarıdan müdahaleye girişildiği anda geminin mevcut CO2 (karbon dioksit) sisteminde aktive edildiği beyanı ile ortaya çıktı. Bu sistem aktif hale getirildiğinde bulunulan ortamdaki yangın dahil tüm canlıları kısa süre içerisinde etkisiz hale getirmekte ve kullanılması yüksek koordineli bir ortam gerekmektedir. Karadaki bir yangına kıyasla gemi yangınlarındaki dışarıdan müdahaledeki bir diğer tehlike de itfaiyecilerin geminin denge özellikleri konusuna hakim olmaması. Yangın sırasında gemi üzerinde kullanılan her bir litre suya karşılık gemiden bir litre su boşaltılması stabilite kuralı, geminin yan yatmasını önlemek için gereklidir.
En büyük karmaşa yardımın zamanı Gemideki yangına veya diğer acil durumlara müdahale sırasında karşılaşılabilecek en büyük karmaşa ise dışarıdan yardımın ne zaman gemiye çıkması gereği. Yabancı bayraklı bir gemiye çıkıp acil durum müdahalesi yapmak için öncelikle gemi kaptanının müsaadesi gerekiyor. Ancak gemideki yangının hangi noktada kontrolden çıktığı ve dışarıdan yardımın zorunlu olduğu kararını kim verecek. Böyle bir durumda gemi kaptanı istemese dahi sahil güvenliğin herkesin görüşünü alarak karar verme hakkı bulunuyor. Yapılan ilk “Drone” test dağıtımında karadan gemiye bir kutu kurabiye gönderildi Bir diğer önemli konu başlığı ise günümüzde gemi ile kara arasında kullanılan yeni iletişim, ulaştırma teknik imkanları. Son zamanlarda insansız hava araçlarındaki tekniklerin ilerlemesi dolayısı ile bu yöntem, küçük paketlerin sahilden veya yakındaki bir ikmal botundan gemilere veya gemiden karaya iletilmesinde kullanılmaya başlandı.
Maersks tanker şirketi “Drone” olarak adlandırılan uzaktan kumandalı insansız hava aracı ile gemisine ilk dağıtımı Kopenhag Limanın’da deneme amaçlı olarak geçtiğimiz ay tamamladı. Bu yöntem şu an için küçük paketler için kullanılsa bile (Mevcut Drone’lar 10kg yük taşıma kapasiteli) yüksek miktarda masraf ve zaman tasarrufu sağlayacağı kesin. Ancak bu operasyonu Amerika’da gerçekleştirmek isteyen denizcilik şirketlerinden bana gelen sorular üzerine yaptığım araştırmalarda gördümki şirket yönetmeliklerinde ve ülke kanunlarında bu konu için açık bir mevzuat bulunmuyor.
Amerikan Sahil Güvenlik Komutanlığı insansız hava araçları ile yapılacak dağıtımların şu an için helikopter ile yapılan operasyon mevzuatı içinde değerlendirilebileceğini belirtti. Bununla beraber insansız hava araçları için Amerikan kanunları ve Sahil Güvenlik mevzuatının yenilenme çalışmaları da yapılıyor. Amerika’da satın alınan her bir insansız hava aracı kaydının internet ortamında Amerikan yetkili makamlarına bildirilmesi zorunlu bulunuyor. Şirketlerimize bende bu konuda çalışmalarını şimdiden tamamlayıp şirket içi mevzuatları yeniden gözden geçirip gemi güvenlik/operasyon yönetmeliklerini insansız hava araçlarını da kapsayacak şekilde uyumlu hale getirmesini tavsiye ediyorum. Malum bu tip gelişmeler sadece gemi faydasına değil aynı zamanda terörist aktiviteler için de kullanılmaya son derece uygun bulunuyor.
Yapılan ilk “Drone” test dağıtımında karadan gemiye bir kutu kurabiye gönderildi, ancak ileride gelecek davetsiz, sürpriz dağıtımlar bu şekilde tatlı olmayabilir! Bu bahsettiğimiz ve benzeri birçok acil durum senaryosu tatbikat sırasında canlandırıldı. Yaşadığımız günlerde kazaların dışında en büyük tehlike terörist oluşumların denizciliğin her sektörünü (gemiler, terminaller, rafineriler) hedef almalarıdır. Ekonomiyi sekteye uğratmak, ulaşım ve enerji yollarını kesmek için eylemlere girişmeleri beklenmektedir. Her bir kurum kendi içerisinde ve çalıştığı organizasyonlar ile bu tehdidi değerlendirmeli ve önleyici tedbirleri özellikle bugünlerde almalıdırlar. Herkese güvenli yarınlar diliyorum!