İtalya’nın Capri Adası ve Yunanistan’ın Simi Adası ile Türkiye’nin Yeşilada’sını kıyaslayacağım ve önce; 1932’ye kadar saldırgan İtalya’nın esaretinde olan Ege-Akdeniz Türk adalarını ve adacıklarını gösteren bir İtalyan haritasını dikkatinize sunmakla başlayacağım. Bir kısmını mavi noktalarla işaretledim.Bu haritayı dikkale incelemenizi dilerim!
Bunca yıl sonrasında “Adalar bizimdir” diye yaygara koparmanın bir anlamı da yok. Herkes huzur için yaşasın!
Amaç; Türkiye’ye kaldığı halde, Allaha emanet duran bazı adalarımızı yaşama nasıl kazandırabiliriz, bunu anlatmak! Bu nedenle bir turizm, sanat ve kültür merkezi olan Capri Adası’nı ve Simi Adası’nı örnek seçtim.
Turizm, kültür ve sanat ve sayfiye merkezi: Capri Adası
Napoli iline bağlı olan Capri Adası, körfezin güneyinde ve Sorrento yarımadasının tam karşısındadır.. Asırlardır bu güne hep sayfiye adası olarak anılmıştır. Tarih boyunca sanatçıların, entellektüellerin, varlık sahibi olanlar gözde adası olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Berrak sulara uzanan sarp kayalıkları, nefes kesen manzaraları, deniz içindeki mağaraları, temiz havası, en gözde markaların alışveriş mağazaları, hep ilgi odağı olmuştu. Birçok insan için “Dünyada bir cennet tanımlansa burası Capri’dir “ sözünü kanıtlayan, İtalya’nın ve dünyanın en gözde adasıdır.
Capri Adası, Sorrento’ya 10.4 km mesafededir.
İtalya'nın en turistik noktalarından biri olan Capri İtalya'nın Napoli eyaletine bağlıdır. Ada, Sorrentine Yarımadası'nın (Sorrento) 10 km güneybatısında ve aralarında feribot bağlantıları bulunan Napoli'ye 36 km uzaklıkta yer almaktadır.
Capri Adası 10.4 kilometrekaredir ve nüfusu 13.000 civarındadır.
Ancak her sene 2.5 milyona yakın turist ziyaret etmektedir.
Capri Adası’nın sadece turizm geliri 1 milyar doları bulmaktadır.
Capri Adası’nda Marina Grande.
Turizm Cenneti Capri Adası
Meşhur Amalfi Kıyıları'nda konumlanan ve 10.4 kilometre karelik bir alana yayılan bu İtalyan adası, 6.25 kilometre uzunluğunda bir kireçtaşı bloğudur. Ada, birbirinden güzel ve romantik plajları, vahşi kayalıkları, çeşitli efsanelere konu olmuş mağaraları ve daha binlercesi ile etrafına adeta ışık saçmaktadır. Capri, nefesleri kesen doğasının ve köklü tarihinin yanı sıra birbirinden lezzetli geleneksel yemekleri, ünlü ve lüks alışveriş noktalarıyla da dikkat çekmektedir.
Nice yıllardır sanat dünyasının en önemli isimlerine ev sahipliği yapmış olan ada, tarihin en ünlü lirik şiirlerinde ve hikâyelerinde kendisine yer bulmayı başarmıştır. Efsanelere konu olan bu ada, tüm ihtişamı ile yıllardır Akdeniz'in rüya gibi ışıltısını ziyaretçilerine saçmaktadır.
Capri'nin eşsiz doğa harikalarından bir tanesi denizin ortasından yükselen üç kaya yükseltisi olan ve adanın bir nevi simgesi haline gelen Faraglioni Kayalıkları'dır. Muhteşem bir manzara sunan bu kayalıklar, şehir merkezine yakın bir mesafede bulunan Augustus Bahçeleri 'nden rahatlıkla izlenebilmektedir. Adada bulunan "Mavi Mağara" isimli mağara ise Capri'nin doğal güzelliklerinin bilinen en meşhur örneklerinden bir diğeri olmaktadır.
Lüks villalar ile dolu adada akla ilk gelen yapılardan biri muhteşem manzarasıyla İmparator Tiberius'a ait olan Villa Jovis'tir. Günümüzde bu villa saray, tarihi ve kültürel değeri nedeni ile adanın en sık ziyaret edilen noktalarından biri olmaktadır. Adanın bir diğer meşhur noktası ise Via Carmelle 'dir. Bu meşhur sokakta birbirinden lüks ve tasarım alışveriş dükkânları bulunmakta ve Capri'nin büyüleyici dünyasına renk katmaktadır.
Piazza Umberto I adanın kalbinin attığı meydandır ve kafeleriyle ünlüdür. Kendine has lezzetleri ile Capri, taptaze ürünleri ve deniz mahsulleri ile ön plana çıkmaktadır. Capri'deki limon ağaçlarından üretilen meşhur "Limoncello" likörü son derece ünlüdür. (Kaynak:Wikimedia/File:Capri)
Dik kayalıklarla kaplı olan Capri’de kıyıya yakın olan kayalık Stella, ortadaki Mezzo, üçüncü ve en açıkda olan ada Scopolo veya Fuori’dir.
Deniz seviyesinden 589 metre yükseklikte bulunan tepe adanın zirve noktasıdır. Teleferik ile zirveye yolculuk yapılabilmektedir.
Capri Adasında deniz seviyesinden 412 metre yüksekliğindeki kale ismini 1535 yılında burayı fetheden Barbaros Hayrettin Paşa’dan almıştır.
Adanın güney batısında eski bir deniz feneridir. Burada 2 adet plaj vardır.
Adaya ulaşım için feribot sefer sayısı en fazla olan yer Napoli Limanı’dır. Yine Sorrento’dan kalkan feribotlar ile adaya ulaşmak mümkündür. Sefer sayısı az olmak ile birlikte Pasitano ve Amalfi kasabalarından ve Ischia adasından da feribot seferleri mevcuttur.
Turizm cenneti küçük bir Yunan adası- Simi
Simi, Ege Denizi ile Akdeniz’in buluştuğu yerde küçük ancak arkeolojik, mimari ve doğal güzelliklere sahip, kayalık tepelerden oluşan bir adadır. Coğrafi olarak Oniki Adalar zincirinde yer alan Datça Limanı’na 8 km, Bozburun Limanı’na ise 6,5 km uzaklıktadır. Pire'den uzaklığı ise 425 km'dir. Simi Adası (Sömbeki) 58,1 km2 alan ve 85 km'lik kıyı şeridi ile küçük bir adadır. Rodos’tan 41 km uzaklıktaki Yunan Adası Simi’ye 50 dakikada ulaşılabilir.
(Yunanca: Σύμη) Simi; Osmanlı Türkçesi'nde Sömbeki olarak da bilinir ve halen bu isimle hatırlayan olması pek şüphelidir!
57 km² lik çetin dağlık bir arazie sahiptir. Sahilleri birbiri ardına gelen kayalık uçurumlar ve kumsal mağaralardan oluşur. Symi kasabası adanın kuzeydoğu sahilindedir.
Adanı nüfusu yaklaşık 2.500 kişidir ve geçim alanları çoğunlukla balıkçılık, ticaret ve ağırlıklı olarak turizmdir.
Adanın çok dik kayalıklardan oluşan çoğunluk sahillerine sadece küçük botlarla ulaşılabilir ve turistler için bir gösteri alanıdır.
Yunan mitolojisinde, Symi çekici tanrıçaların doğum yeri olarak ünlüdür ve ismini "Nymph Syme" den alır. Ayrıca Türkiye'de yayımlanan Yabancı Damat dizisinin bazı bölümlerine ev sahipliği yapmıştır.
Bu dizi Yunanistan'da da yayınlanmış ve izlenme rekorları kırarak iki ülkenin yakınlaşmasında önemli bir yer tutmuştur. Birçok ilkçağ metninde ve de mitolojik anlatılarda Symi Adası daima inşa edilen ahşap teknelerin sağlamlığı ve denizcilerinin kabiliyetleri ile ün salmıştır.
Tarihçesinde; Roma İmparatorluğu ve daha sonra Bizans İmparatorluğu'nun parçası iken 1373'te St. John Şövalyelerinin fethetmiştir. Rodos Şövalyelerinin 213 yıl süren hâkimiyetinin ardından Osmanlının 21 Aralık 1522'de Rodos’u fethetmesiyle Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Sömbeki adası Rodos sancağına bağlı bir kaza idi. 1522’den 1912 yılına kadar Menteşe Adaları (On İki Ada) Türk hâkimiyeti altında ve Osmanlı Devletinin temsilcileri tarafından 4 asır yönetilmiştir.
Simi, 1912 yılında İtalyanlarca işgal edildi. Uygun bir şekilde 1923'te İtalyanlara bırakıldı ve neticede 1948 yılında Yunanistan ile birleştirildi. Yakın zamanda ada, uluslararası turistler için cennet haline gelmiştir. Simi’ye Avrupalı yerleşimcilerin gözdesi halindedir. Pek çok ada halkı yerleşimciler tarafından satın alınan neo-klasik evlerini adanın uzun tarihine renkli ve farklı bir yön bırakmaktadır. Çok özenle ve sanatsal olarak boyanmış taş evler Symi'nin değişik demografik yapısının örneğinden biridir.
Adanın güneybatı sahillerindeki Archangel Mikail Panormitis manastırı 18.yüzyıldan kalmış bir Yunan Ortodoks manastırıdır. Körfeze bakar ve papazlar hala burada otururlar.
Ana limanda klasik çağa tarihlenen iki anıt bulunur.
Symi kasabasında on üç küçük kilise ve düzinelerce şapele vardır ve bazıları Bizans çağına tarihlenir.
Kuzey limanı Emborios duvarları görülür ve on iki kubbelik bir set günümüze kadar kalmış kalan sanatçılarca kullanılır. Kuzeyinde bulunan Nimos adacığının Osmanlı dönemindeki adı Miskin ada diye geçer. Yine güneyindeki Sesklio adacığının Osmanlı dönemindeki adı Seskili diye geçer.
Simi, yatçıların gözde bir durak noktası haline gelmiş bir adadır.
Sanatsal bir kavramda rengârenk boyalı ve kendine özgü neoklasik taş evleriyle ünlüdür. Simi’de evler limandan tepelere kadar yayılmıştır.
18.yy’dan kalma bir bina Simi Müzesi, olarak düzenlenmiştir. Üst katında Denizcilik Müzesi’ne, alt katında ise adada gündelik hayatta kullanılan eşyalara ve kıyafetlere yer verilen Folklor Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır.
Bir seyrine doyulmaz tabloya benzeyen Simi Adası
Simi’de Manos, yat ve yelkenli ile seyahat edenler arasında Simi ile özdeşleşmiş bir tavernadır. Özellikle Türkiye’den sadece Manos’ta yemek yemek için Simi’ye gelenler vardır. Ancak rezervasyon yapılması gerekir!
Limanda kafeler ve balık çeşitleriyle ünlü lokantalar vardır.
Ekklisia Evaggelistria Kilisesi’ne çıkan merdivenler Simi’nin daha sakin olan ikinci koyunda harika manzaralar sunmaktadır. Sahil boyunca kafeteryalar sıralanmaktadır.
Simi’nin Saat Kulesi, Neo klasik evleri ve plajları
Symi plajlarına ulaşmak için çoğunlukla araç kullanmak gerekir. Adanın liman bölgesinde denize girilmemektedir. Fakat limandan kalkan gezi tekneleriyle uzaktaki koylara ulaşım sağlanmaktadır. Symi Adası’nda plajların çoğu taşlıktır.
Merkeze 5 kilometrelik mesafesiyle en yakın plajların yer aldığı Pedi kasabası, Symi seyahat rehberinde görmeden dönmeyin denilen rotalardandır. Huzur, sessizlik ve muhteşem bir deniz i olan Pedi’de, Agia Marina ve Agios Nicholas plajlarına gitmek için limandan her yarım saatte bir minibüsler kalkmaktadır
Adanın en uzak plajları ise limana 25 kilometre mesafedeki Panormitis Koyu’nda yer almaktadır. Bu koyun en güzel plajı olan Maranthounda’ya ulaşım için limandan taksiye binebiliyor ya da otobüs kullanabiliyorsunuz. Moni Taksiharki Mikhail Kilisesi adayı doğal afetlerden koruduğuna inanılan Melek Mikail adına yapılmış olup Yunan denizcilerce kutsal sayılmaktadır.
Simi Adası’ndaki balık lokantaları
Yunan adaları içinde gurme özelliğiyle öne çıkan Symi Adası’nda birçok restoran ve menü alternatifi bulunuyor. Yunan mutfağının baş tacı zeytinyağlı sunumlarda mezeler başı çekerken, meşhur Yunan ürünü Feta peyniriyle yapılmış, ana malzemenin deniz ürünleri, ot ve sebze olduğu farklı lezzetlerle de karşılaşır. Fakat karidesi, midyesi ve taze balıklarıyla da meşhurdur.
Symi Adası’nın restoranları sadece sunumları, lezzetleri ile değil eğlenceleriyle de ünlüdür. Türk turistlerin de çokça tercih ettiği Symi Adası’na dünyanın pek çok yerinden turist gelmektedir.
Simi Adası Festivalleri
Haziran ve eylül ayları yoğun bir festival dönemi olduğu gibi, Symi’de dini bayramlar da festival havasında kutlanır. Tiyatro, edebiyat, dans, müzik gibi sanatsal faaliyetlerle neşelenen adadaki en ünlü festival, havai fişeklerin eksik olmadığı Symi Festivali olup haziranda başlayıp eylülde sona erer.
Melek Mikail adına her yıl 8 Kasım’da düzenlenen Taxiarchs Day festivalinde
geleneksel danslar yapılır ve müzik gösterileri sunulur.
Symi Adası’nın diğer festivalleri arasında 4 Haziran’da başlayan Agios Panteleimonas Festivali, 27 Temmuz’da başlayan Agios Panteleimonas Festivali ve 6 Ağustos’ta düzenlenen Sotiros Festivali vardır.
Simi Adası’nda pansiyonlar, oteller
Symi Adası’nda her bütçeye göre konaklama imkânı vardır veya ev kiralanabilir.
Symi neo-klasik evleriyle de meşhurdur.
Symi Adası’nda havalimanı yoktur ve sadece feribotla ulaşılabilir.. Adaya Datça ve Bodrum’dan kalkan feribotlara çalışmaktadır veya Fethiye, Marmaris’den kalkan Rodos feribotlarıyla Rodos’a geçip Rodos’tan feribotla Symi’ye gidilebilir. Ulaşım için en çok tercih edilen Datça feribotuyla Symi yaklaşık 50 dakika, Bodrum feribotu ile ise yaklaşık 90 dakikadır.
Bodrum’un hemen karşısındaki Yeşilada hayali
Denecektir ki; “Yeşilada neresi?” Bu ismi ben koydum. Yeşil Ada’nın haritadaki kayıtlı adı “Karaada”dır.
Coast Guide Rehberi’nde şöyle anlatılır; Bodrum’un 2 mil güneyinde 3.6 mil uzunluğunda keşişleme yönüne uzanan çam ağaçları ve makilerle bezenmiş ve adına inat yeşil bir adadır.
Adanın kuzeyinde bazı küçük yanaşma iskeleleri ve tesisler olsa da Bodrum’un hâkim, kuzey rüzgarlarını gördüğünden sakin havalar dışında barınılacak bir yer değildir. Kuzeyde kükürtlü ılıca vardır. Sıcak sular denize dökülür. Uygun havalarda kaynağın karşısındaki kum zemine 7-8 metreye demirleme yapılabilir. (36°59’08”K - 27°27’09”D).
Bu adanın Kos Adasını gören güney kısımlarında bir kaç kalınacak nokta vardır. Ancak adanın güney kısmı, Bodrumlu dalıcıların dalış alanıdır. Suyun berraklığı, dip yapısı, kademeli alçalmalar, mağaralar ve son yıllarda batırılan 29 metre boyunda, bir ucu 17 metre diğer ucu 26 metre derinlikte olan Sahil Güvenlik Botu ve 17-25 metre aralığında yatan C-47 DAKOTA uçağı, 37 metre uzunluğunda 18-36 metre aralığında yatan Pınar-1 askeri tankeri buraları ister istemez dalış bölgesi yapmıştır.
Küçük bir koy olan Kaçakçı Koyu’nda (36°57’02”K - 27°28’50”D) her yıl sualtı seramik sergisi bile açılır. Bu koyun içine erken saatlerde gelen bir iki tekneden sonra, içeri girmek imkânsızdır.
Bu koyun doğusunda korunaklı ve geniş Poyraz Limanı (36°57’54”K - 27°27’44”) bulunur. Melteme korunaklı bu koya 7-8 metre kuma demir atılıp koltuk alınır. İçerisi solugan alır.
Yine doğuya 1 mil gidince küçük Yassı Kayanın kuzeyinde Adalı Koy (36°57’39”K-27°28’50”D) da melteme kapalıdır. Kum zemine 5-6 metreye demir atılır. Yassı Kaya’nın etrafı balıklarla dolu olan dalış bölgesidir.
Kara Ada’da 8 görkemli dalış noktası vardır. Bu dalış noktaları Kaçakçılar Mağarası veya Kabarcık Mağarası gibi ilginç isimler taşırlar. Karada etrafındaki demir atma yerleri sığ olmasına rağmen bütün dalış yapanlar kayıtlı bir dalış rehberi ile dalmak zorundadırlar.
Kara Ada’nın güneyinde seyrederken kıyıya yakın yerlerde dalıcılara, uyarı şamandıralarına dikkat etmekte yarar vardır.
Allaha emanet Yeşilada’nın (Karaada) batı yönündeki görüntüsü
Wikipedi ise şöyle anlatır;
Karaada (Grekçe: Ἀρκόνησος Arkonnesos), Ege Denizi'nde, Bodrum Körfezi içinde bulunan küçük bir adadır. Yat turlarının bilinen bir durağı ve popüler bir turizm bölgesidir.
Orta Çağ'a kadar Arkos adı ile Yunanlar tarafından yönetilen ada, daha sonra Bodrum ile birlikte Rodos Şövalyelerince alınmıştır. XVI. yüzyılda
Osmanlı güçleri adayı çevresi ile birlikte ele geçirmiştir. 1919 yılında uluslararası anlaşmalar gereğince İtalya'ya bırakılan ada, 1932 Türkiye-İtalya Sözleşmesi uyarınca Türkiye'ye yeniden verilmiştir.
Bodrum yarımadası çevresindeki en büyük Türk adası olmasına rağmen yerleşim, konut veya otel yoktur, cami yoktur, marina yoktur, insan yoktur.”
Yeşilada’danın tepesinde bir Türk bayrağı bile yoktur. Allah’a emanettir!