Türkiye’de balıkçılık sektörü ve mesleğinin zor ve adaletsiz koşullarını bizlerle paylaşan İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği mezunu Uzakyol Kaptanı Dr. Ramazan Açıkgöz, bizler için canını ve sağlığını ortaya koyan balıkçılar için nefer olmuş durumda. Hemen hemen her fırsatta balıkçılığa yapılan haksızlığı dile getiren Açıkgöz hepimize yüksek sesle şu çağrıda bulunuyor: Balıkçıların da gemiadamı olduğu ve yıprandığı unutulmamalı. Zira balıkçılık da tüm diğer alanlar gibi simsarlaşmış durumda. Bununla ilgili ivedi önlemler alınmalıdır. Aksi takdirde balıkçılıkla uğraşan insanlar zaman içerisinde azalacağını ve büyük bir göç alan ülkemizdeki sığınmacılar tarafından yapılan bir meslek olacağını değerlendirmekteyim”
İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği (Mülga Denizcilik Yüksek Okulu Güverte Bölümü) 1986 mezunu Uzakyol Kaptanı Ramazan Açıkgöz’ün Türk Balıkçı Gemilerinde İş Emniyeti ve Çalışan Sağlığı (Health, Safety & Environment on Board Turkish Fishing Vessels) konulu bir doktora tezi de bulunuyor. Açıkgöz tez çalışmasında, balıkçıların çalışma ortamının deniz, göl ya da akarsu olması, uzun çalışma saatleri, çevresel faktörler, operasyonlar sırasında yaşanan tehlikeler ve yetersiz emniyet önlemleri nedeni ile balıkçı gemileri ve balıkçılık mesleği ciddi kaza ve meslek hastalıkları risklerini de beraberinde getirmekte olduğundan, NACE kod sistemine göre “Balıkçılık mesleği” ülkemizde tehlikeli sınıfta yer almamasına rağmen, balıkçılığın sadece tehlikeli değil, çok tehlikeli bir meslek olduğunu tespit etti.
Dr. Ramazan Açıkgöz, Türkiye’nin önemli balıkçılık merkezi olan İstanbul Bölgesi’nde, trol ve gırgır teknelerinde çalışanların sağlık ve güvenlik durumlarının ortaya konmasını amaçladığı çalışmasında, Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Batı Karadeniz’in bir bölümünü içerecek şekilde, Kefken, Bağırganlı, Şile, Poyrazköy, Beykoz, Rumeli Feneri, Büyükdere, Selimpaşa ve Silivri balıkçı limanlarında araştırma yürüttü.
Denizcilerin yıpranma nasıl olmaz?
Dr. Ramazan Açıkgöz, “Denizcilerin yıpranma haklarının olmaması beni derinden üzmekte. Denizcilerin dünyanın her yerinde gerçekten meslek olarak çok yıprandıkları hususu izahtan varestedir (açıklama yapılmayacak kadar nettir). Ben bir denizci olarak şu soruyu soruyorum. Tüm dünyada çok tehlikeli bir meslek olduğu bilimsel verilerle ortaya konmuş olan denizcilik mesleğini icra edenler yıpranmıyor mu? Bu sorunun iki cevabı olabilir değil mi? Ya evet ya hayır. Eğer bu soruyu denizcilere ve ailelerine değil, toplumdaki herhangi bir kesime sorsak kesinlikle yıprandıklarını söylerler. Kaldı ki; zaten denizcilerin önceden yıpranması her yıl için 3 aydı. Ancak artık yok. Bu konuda çalışma olduğunu zannetmiyorum. Çünkü var olan bir müktesep hak denizcileri şu an kapsamıyor. Daha ne denebilir ki?” şeklinde konuştu.
Balıkçılar gemiadamı olarak bile görülmemekte!
Balıkçı gemilerinde gemiadamı olarak çalışan sınırlı sayıda personel bulunduğunu kaydeden Açıkgöz, “Balıkçı gemilerinde pulatka sistemi içerinde çalışan balıkçılar gemiadamı olarak çalışan sayısının çok üstündedir. Bu pulatka sistemi içerisinde çalışanlar özellikle gırgır tipi gemilerde avlanma kapasitesine bağlı olarak zaman zaman 30-40 kişiyi bulmaktadır. Kaldı ki bu balıkçılar gerçekten zor deniz koşullarında ve çok tehlikeli bir mesleği icra ederek sofralarımıza çok önemli bir besin ve protein kaynağı olan balık getirmektedirler. Ancak bu pulatka sistemi içerisindeki büyük bir çoğunluğu oluşturan balıkçılar diğer taşınanlar olarak görülmekte ve gemiadamı olarak dahi görülmemektedir. Bu balıkçılar her türlü deniz koşullarına karşı koyarak avlanma yapmaktadırlar. Bu balıkçıların da gemiadamı olduğu ve yıprandıkları unutulmamalıdır. Ticari balıkçılık dediğimiz büyük ve orta ölçekli balıkçı gemilerinde çalışanların da gemiadamı kapsamına alınması ve oluşturulacak yeni bir sosyal güvence ve sigorta kapsamına alınmaları gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Büyük ölçekli balıkçı gemileri sağlık ve emniyet koşullarından uzak
Türk balıkçı teknelerinde sağlık, emniyet ve çevrenin korunması üzerine yaptığı tez hakkında bilgi veren Açıkgöz, “Yapılan tez çalışması; büyük ölçekli balıkçı gemilerinde sağlık ve emniyet koşullarından uzak ve çevrenin korunması ile ilgili ulusal ve uluslararası düzenlemelerden uzak bir şekilde sadece kazanç sağlama amacıyla avlanma yapıldığı gözlemlenmiştir. Bu durumun denizcilerin, balıkçıların sağlık ve emniyetini olumsuz etkilediği ve meslek hastalıklarına sebep olduğu belirlenmiştir. Bu noktada ileri seviyede çalışmalar yapılmalıdır” dedi.
Balıkçıların bu kadar tehlikeli ve sağlıksız ortamlarda çalışmalarının sebepleri hakkında fikrini belirten ve bu durumu düzeltmek için yapılması gerekenleri söyleyen Açıkgöz, “En önemlisi çalışma ortamının bir gemi olması nedeniyle gemilerin stabilite ve denge kriterleri de dahil can emniyeti teçhizat ve ekipmanları, avlanmada kullanılan teçhizat ve ekipmanların can emniyeti ve acil durdurma tertibatlarıyla donatılmış emniyetli teçhizat olarak yeni dizayn ekipman ihtiyacı bulunmaktadır. Bunun yanında tüm balıkçı gemilerinde çalışanların sağlık, emniyet ve çevre konusunda eğitim verilmesi gerekmektedir. Balıkçılık ve onun olmazsa olmazı balıkçı gemileri ile ilgili yetki ve sorumluluğu olan birçok kuruluş yer almakta. Bu durumun ivedi olarak sonlandırılması, balıkçılık ve balıkçı gemileriyle ilgili bu konuya özel ehil kişilerin istihdam edildiği bir yapı içerinde konu ele alınmalıdır. Bu konunun holistik bir yaklaşımla çözülebileceğini düşünmekteyim” şeklinde konuştu.
Balıkçılık gelecekte büyük tehdit altında
Dünya ile karşılaştırdığımızda bizdeki balıkçılık ve çalışanlar için sektörü değerlendiren Açıkgöz, “Maalesef balıkçılık gelecekte büyük bir tehdit altındadır. Zira balıkçılık da tüm diğer alanlar gibi simsarlaşmış durumda. Bununla ilgili ivedi önlemler alınmalıdır. Aksi takdirde balıkçılıkla uğraşan insanlar zaman içerisinde azalacağını ve büyük bir göç alan ülkemizdeki sığınmacılar tarafından yapılan bir meslek olacağını değerlendirmekteyim” dedi.
KAYNAK: 7DENİZ DERGİSİ