Yelken sporcusu Başak Mireli, 23 Aralık'ta yola çıkarak 16 Ocak'ta Karayipler'de bulunan Fransa'nın denizaşırı illerinden biri olan Martinik'e ulaştı. 13 yaşından bu yana yelken sporuyla uğraşan Mireli, eşiyle birlikte dünya turuna başlamıştı. Atlantik'ten geçme kısmını ise tek başına gerçekleştirdi.
"Tekne su aldı, pompalarda arızalar oldu"
Uzun süredir bunun hayalini kurduğunu söyleyen Mireli, “Batı’ya doğru yolculuk ve Atlantik’i geçmek uzun süredir hayalini kurduğum bir projeydi. Çocukluğumdan beri yelken yapıyorum. Üniversiteyi bitirdiğimden beri yatlarda yarışıyorum ve gezi yelkenciliği yapıyorum. Farklı projeleri denemek için kendi başına denize açıldığım çok zaman oldu. Teknede yalnız olmaya alışığım ama bu biraz daha farklı bir parkurdu. Açık denizde daha farklı rüzgar ve dalga rejiminin olduğu bir parkurdan bahsediyoruz. Parkur Yeşil Burun Adaları’ndan başladı ve Karayip Adaları’na ulaştım. Yaklaşık 2 bin 85 millik bir parkur ama tabi güneye inerek yay çizdiğim için 2 bin 345 mil yaptım. Parkuru 24 günde tamamladım. 24 gün denizde olup sürekli bu dalgalara, rüzgara kalıp ekipmanların bozulmaması mümkün değil. Farklı sıkıntılar yaşadım ama şanslıyım majör bir sorun olmadı. Teknenin su alması, su aldığı yerlerde pompalarda arızalar gelişmesi onları yedekleriyle değiştirmek gibi bir sürü sıkıntıyla uğraşmak zorunda kaldım” diye konuştu.
"Belirli eşikleri geçtikten sonra rahatladım"
Bu yolculuğa çıkmadan önce uzun bir süre tekneyi hazırladıklarını anlatan Mireli, “10 ay karada geçirdik, teknede bir sürü revizyon yaptık. Akdeniz’i birkaç ayda geçtikten sonra Cebelitarık çıkışında da yaptığımız revizyonları test etme şansımız oldu. Yolculuğu yalnız yapacağım için yelken donanımında farklı alternatiflere gitmek zorunda kaldık. Yol boyunca bunların faydasını gördüm. Uzun soluklu bir yolculuk enerjinizi hep yüksek tutmanız, dinlenmek için kendinize zaman ayırmanız gereken bir yolculuk. Bu yolda motor yapmak mümkün değil. Aküleri şarj etmek için tek alternatif maalesef motoru çalıştırmak. Özellikle ilk 1 hafta mutlaka mekanik bir otopilotla ilerlemek ve yelkenle ilerlemek lazım. Belirli eşikleri geçtikten sonra bir rahatlama elbette geliyor” ifadelerini kullandı.
"Bir sonraki hedef: Pasifik Okyanusu’nu geçmek"
Yolculuğun düşündüğü kadar kolay olmadığını söyleyen Mireli, “Biraz da fazla stresliydi. Beklentiler yüksek, sorulan sorular çok fazlaydı. Bence bunların da bende psikolojik etkisi oldu. Ama günün sonunda mutlu sonla bittiği için çok gururluyum. Şimdi tanımadığımız farklı denizlerde, coğrafyalardayız. Hedefimiz bunu bir ileriye taşımak Panama Kanalı’nın diğer tarafına Pasifik Okyanusu’nu geçmek. Pasifik’te yeni yerler görerek birkaç sene daha bu seyahati devam ettirmek” dedi.