2030 yılı sonrasında önemli değişiklikler ufukta görünüyor.  Değişimden yana değilseniz önünüzdeki upuzun 10 yılın keyfini çıkarın. Yok değişime ayak uyduracaksanız, hazırlanmak için kısacık bir 10 yılınız kaldı.  2017 yılında denizlerde taşınan yük rakamları resmi olarak henüz açıklanmadı ancak bir önceki yılla karşılaştırıldığında %4,1 oranında bir artış beklentisi var. Bu beklentiye göre denizyolunda taşınan toplam yükün 11,6 milyar tona ulaşması öngörülüyor. Dünyada ekonomik ve ticari sistemin bir değişim sürecine girmesi sonucunda doğal olarak küresel tedarik zincirinde ve dolayısıyla taşınan yükün nicelik ve niteliğinde değişiklikler bekleniyor. Özellikle enerji üretim ve tüketim modellerinde yaşanan köklü değişim, deniz yolunda taşınan yük miktarını doğrudan etkileyecek bir öneme sahip. Nitekim petrol ve petrol ürünleri 2017 yılında toplam taşınan yükün ¼’ünden fazlasını oluştururken kömür, kuru dökme yükler içinde çok önemli bir payı oluşturuyor. Deniz yolunda taşınan yük önümüzdeki 30 yılda ne gibi değişikliklere uğrayacak? Deniz yolunda gelecek 30 yıl içinde taşınacak yük miktarındaki değişimi öngören birçok araştırma var. Bu yazımda daha tutarlı olduğunu düşündüğümden dolayı DNV-GL’nin tahminlerinden bahsedeceğim. Yapılan tahminlere göre deniz taşımacılığının 2030 yılında mevcut haline göre (11,6 milyar ton) %26 oranında bir artışla 14,6 milyar tona, 2040 yılında %34 artışla 15,6 milyar tona ve 2050’de ise %40 artışla 16,3 milyar tona ulaşacağı düşünülüyor. Yük bazında bakılacak olursa, örneğin mevcutta 1,8 milyar ton olan konteyner taşımacılığının 2050 yılında 4 milyar tona, mevcut 5,1 milyar ton olan kuru dökme yüklerin ise 6,6 milyar tona ulaşması bekleniyor. Çalışmada önümüzdeki 30 yıl içinde doğal gaz taşımalarının %100 oranında, konteyner taşımalarının ise %121 oranında artacağı tahmin ediliyor. Petrol ve petrol ürünleri taşımacılığı neden düşüyor? Bu toplam rakamlar pek çok kişiye sıradan bir tahminmiş gibi gelebilir. Ancak bu tahminde esas çarpıcı nokta, petrol ve petrol ürünleri için yapılmış öngörülerdir. 2017 yılında toplamda 3 milyar ton olan petrol ve petrol ürünleri taşımacılığının, 2030’lu yıllarda 3,7 milyar ton pik noktasına ulaştıktan sonra gerilemeye başlayacağı ve 2050’li yıllarda 2,5 milyar tona gerileceği öngörülüyor. Bunun çeşitli nedenleri var. Konuyu dağıtmamak için özetle 4. sanayi devrimi ile üretim teknolojilerinde önemli oranda artması beklenen verimlilik oranlarının etkileri ve fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşması olarak iki temel nedenden bahsedilebilir. Bilindiği gibi Avrupa’daki birçok önemli otomobil üreticisi 2030’lardan sonra artık fosil yakıtlı araç üretmeyeceklerini geçtiğimiz yıllarda ilan ettiler. Dolayısıyla petrol ve petrol ürünlerinde geleceğe yönelik bu düşüş beklentileri artık normal karşılanabilir. Kuru dökme yükler, hemen hemen tüm istatistiklerde major ve minor olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Ancak bu çalışmada kömür taşımacılığındaki azalma beklentisine vurgu yapılmak için kuru dökme yükler “kömür” ve “diğer dökme yükler” olarak ikiye ayrılmış. Çalışmada 2030 yılına kadar kömür dışı kuru dökme yüklerin (tahıl, demir cevheri, minör dökmeler gibi) %2,4 oranında artışını sürdüreceği fakat sonrasında artışın yavaşlayacağı belirtiliyor. Kömür dışındaki kuru dökme yüklerdeki uzun vadeli düşüşün nedeni önceki yazılarımda sıklıkla bahsettiğim küresel GSYİH gelişim oranlarındaki azalma beklentisinden, kömür taşımacılığındaki azalma ise önemli alıcılar olan Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerin yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş sürecini başlatmalarından kaynaklanmaktadır. Doğal gaz taşımacılığı, uzmanlık gerektiren çok özel bir alan. Mevcutta doğal gaz taşımalarında yoğun olarak boru hatları kullanılıyor. Rusya’nın boru hatlarıyla Avrupa’ya yaptığı taşımalar ya da Azeri doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya gitmesini hedefleyen TANAP projesi konuya örnek olarak verilebilir. Ancak gelecekte, özellikle Kuzey Amerika’nın Çin ve Afrika’ya doğal gaz ihracatı yapacağı beklentisi deniz taşımacılığında doğal gaz taşımacılığı tahminlerini yükseltiyor.  Diğer yandan 2017 yılında dünyada taşınan konteyner sayısının 200 milyon TEU’yu geçmesi bekleniyor. Yapılan tahminler konteyner taşımacılığındaki artışın süreceğini açıkça gösteriyor. Her ne kadar konteynerizasyon süreci yavaşlamış ve pek çok ürün tipinde konteynerizasyon süreci doğal limitlerine ulaşılmış olsa da, bitmiş ürünlere olan sürekli talebin konteyner taşımacılığını tetiklemeye devam edeceği öngörülüyor. Konteyner taşımacılığındaki artışın 2030’lu yıllara kadar her yıl ortalama %3,2, sonrasında ise %2,1 oranında olacağı tahmin ediliyor. Bu rakamlar elbette 90’lardaki hızlı gelişim rakamlarından çok uzak. Nispeten düşük de olsa konteyner taşımacılığında gelecekteki artışın tetikleyicileri özellikle Hindistan’daki büyüme ve Çin’in gelişimi sürdürme çabaları olacaktır.  Bu beklentilerden ticari gemi filosu nasıl etkilenir? Mevcut filo büyüklüğünün 2050 yılına kadar %48 oranında gelişme göstermesi bekleniyor ancak bu gelişim her yük tipi için benzer oranda değil. Örneğin küresel tanker filosunun 2030 yılına kadar %22 oranında büyümesi, sonrasında 2050 yılına kadar 1/5 oranında (%18) küçülmesi öngörülüyor. Ürün tankerlerinde ise günümüzdeki sayı ve kapasitesinin korunacağı tahmin ediliyor. LNG tankerlerinin 2030 yılında ikiye katlanması, sonrasında 2050 yılına kadar %146 oranında gelişmesi beklenirken, dökmeci gemi filosunun 2030 yılına kadar %34, 2050 yılına kadar %50 oranında artması bekleniyor. LNG gemilerinden sonra en önemli artışın, 2030 yılına kadar %66 ve 2050 yılına kadar %143 oranlarında olmak üzere konteyner gemi kapasitesinde yaşanacağı öngörülüyor.   Sözün özü 2030 yılı sonrasında önemli değişiklikler ufukta görünüyor. Değişimden yana değilseniz önünüzdeki upuzun 10 yılın keyfini çıkarın. Yok değişime ayak uyduracaksanız, hazırlanmak için kısacık bir 10 yılınız kaldı. Kaynaklar: https://sin.clarksons.net/features/details/50076 DNV-GL, Maritime Forecast to 2050   Prof. Dr. Soner Esmer, DEÜ Denizcilik Fakültesi [email protected]  
Editör: TE Bilisim